(i.). 1. Adı olmayan, isimsiz. 2. Eski Türkler’de kabilesinden ayrıldığı için artık onun adını taşımayan, ancak bir yararlık gösterince ad kazanabilen delikanlılara denirdi. Parmak, yüzükparmağı.
(kaz otu): Gülgillerden; yol kenarında ve çayırlarda yetişen 40-70 santimetre boyunda yabani bir bitkidir. Yaprakları beşparmak şeklindedir. Rozete benzer. Gümüşi renktedir. Uzun saplı çiçekleri, yaprakların arasından çıkar. Altın sarısı rengindedir. Yaprak ve kökleri Temmuz, Ağustos aylarında toplanıp kurutulur. Kullanıldığı yerler: İshali keser. Mide rahatsızlıklarını giderir. Vücuda kuvvet verir. Bademcik ve boğaz ağrılarını giderir. Diş ağrılarını dindirir. Diş etlerini kuvvetlendirir. Yüz lekelerini giderir ve cildi yumuşatır.
(f.). 1. Kesmek, yerinden ayırmak: Zinciri koparmak. 2. Çekip ayırmak, bağlantısını kesmek: Kuşun başını koperdı; köpek yakaladığı et parçasını kopardı. 3. Çekip çıkarmak, sökmek, Osm. kal’etmek: Fidanları kökleriyle koparmak, kapı kanadını yerinden koparmaya rrfuktedir. 4. mec. Zorla almak, bir şeyi sıkı tutan adamdan alabilmek: Ondan para koparmak ne kadar zor: Ben, kendisinden beş on lire koparacağımı umuyorum. 5. Gürültülü veya karışık bir hâli vücuda getirmek: Kıyamet koparmak, velvele koparmak, rüzgâr toz duman kopardı. mec. Zinciri koparmak = Çıldırmak KOPARTMAK
break. gather. pick. pluck. pull. rend. rupture. sever. snap. tear. utter. wangle. to break sth off. to snap. to tear off/away. to pick. to pluck. to wheedle out. to coax. to utter. to give. let out.
to break off. to tear off. to pluck off. to pick. to snap off. to set up. to let out. to pull away by force. to obtain with difficulty. to get sth out of sb. to wrangle. cull. detach. pluck. rupture. sever. take apart. tear.
İncebağırsağın 25 santimetre kadar olan ilk bölümüne onikiparmak bağırsağı denir. C harfi görünümündedir. Onikiparmak bağırsağında meydana gelen ülsere tıp dilinde duodenum ülseri denir. Tedavi eidlmeyen gastrit, fazla asit, sinir bozukluğu, düzensiz hayat, gürültü, fazla miktarda sigara, çay, kahve ve alkol kullanmak, safra kesesi veya karaciğer yetersizliği, kalp hastalıkları, hormon dengesizliği, dengeli bir şekilde beslenememe, çok sıcak veya çok soğuk yiyecekler, haddinden fazla et, hamur işleri veya baharatlı yiyecekler ve bazı ilaçlar; onikiparmak bağırsağında ülserin meydana gelmesine yardımcı olur. Hasta, mide ekşimesi ve ağzına ekşi su gelmesinden şikayet eder. Ayrıca dili paslı, rengi solgundur, baş dönmesi ve fazla terleme de görülür. Midesinin üstüne basılınca, ağrı hisseder. Yemeklerden sonra da göğse doğru yayılan bir ağrı belirir. Bu belirtiler, ilk bahar ve sonbahar aylarında daha da artar. Tedavi için yapılacak ilk iş, hastalığı doğuran nedenleri ortadan kaldırmak, yemekleri az, fakat sık sık yemek, istirahat etmek ve üzüntüden uzak yaşamaya gayret etmektir. Ayrıca aşağıdaki reçeteler de uygulanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Limon suyu, bal.
Hazırlanışı : Bir çay bardağı sıcak suya 3 çorba kaşığı limon suyu ve 1 tatlı kaşığı süzme bal konur. İyice karıştırıldıktan sonra içilir. Aynı işlem günde 3 kere tekrarlanır.
(I.). 1. İnsanda ve bazı hayvanlarda el ve ayağın uçlarından ayrılan kısımlardan herbiri; insanda beş tane bulunur: El, ayak parmakları. Başparmak, şahadet parmağı, orta parmak ve yüzük parmağı, serçe parmak = İnsanın beş parmağının isimleridir. 2. Bir tekerleğin merkezinden çemberine kadar uzanan çubukların herbiri: Tekerleğin iki parmağı kırıldı. 3. Parmaklık denilen, iki veya üç yerinden kuşakla bağlanmış tahta yahut demir çubuklardan mürekkep olan bölmenin her çubuğu: Bu parmaklığın birkaç çubuğu değiştirilmelidir. 4. Dağ tepesinin sivri yeri. 5. Uzunluk ölçüsü olarak bir ayağın 12 ve arşının 24’te biri. 6. Koyu bir sıvıya batırılan bir parmağın aldığı miktar: Bir parmak bal, yağ. 7. mec. Müdahale, karışma. Ar. dahi, kışkırtma: Bu işte onun parmağı vardır. Adsız parmak = Yüzük parmağı. Ağıza bir parmak bal çalmak = Tatlı veya faydalı bir şey gösterip aldatmak, ümide düşürmek. Altıparmak = 1. Elinde bir fazla parmağı olan. 2. Çubuklu bir cins kumaş. 3. Palamut balığının iri cinsi. Ortaparmak = İnsan elinin ortadaki en uzun parmağı. On parmağı yakasında — Dava ve şikâyet, birini mesul tutmayı ifade eder. Başparmak = Elin, ayrıca bulunan kalın ve kısa parmağı, Ar. ibham. Beşparmak = 1. Ahtapot cinsinden bir deniz böceği. 2. Çakır dikeni denilen bir cins bitki. Parmağı ağzında = Şaşa kalmış. Parmak usulü = Hece veznini anlatmakta kullanılır. Parmak üzümü = Uzun taneli bir cins üzüm. Parmak ısırmak — Şaşakalmak. Parmak hesabı — Hesabı parmakla yapma. Parmak karıştırmak = Müdahale etmek. Parmakla gösterilmek = Meşhur ve seçkin olmak. Serçe parmak İnsan elinin en küçük ve kenarda bulunan parmağı. Şehadet parmağı = Başparmağın karşısında bulunan parmak.
Parmak ağrılarını gidermek için ; Ağrıyan parmağın, birinci eklemi ovulur. Bir elma ikiye bölünüp, Ateşte pişirilir, ılıdıktan sonra ağrıyan parmakların üzerine konur. Soğuyuncaya kadar bekletilir.
Bazı insanlar her iki elinin parmaklarını birbirine geçirerek ve onları gererek ses çıkartırlar, yani çıtlatırlar. Çoğumuz buradan gelen sesin kemiklerden geldiğini sanırız, hatta rahatsız oluruz ama nedense bunu yapanlar hallerinden memnun görünürler.
En çok ve kolaylıkla çıtlattığımız yerler vücudumuzda en çok bulunan sürtünmeli eklem yerleridir. Bu tip eklem yerlerinde, örneğin parmaklarımızda, iki kemiğin birleştiği yerde bir bağlantı kapsülü vardır. Bu kapsülün içinde kemiklerin hareketleri sırasında buraları yağlayan bir sıvı vardır. Bu sıvının içinde erimiş halde oksijen, nitrojen ve karbondioksit gazları bulunur.
Vücudumuzda en kolay çıtlatabileceğimiz eklem yerlerimiz parmaklarımızdır. Parmaklarımız gerilince ve eklem yerlerimiz düzleşince bu kapsül de gerilir. İçindeki sıvının basıncı azalır ve gaz kabarcıkları patlamaya başlar. İşte kulağımıza gelenler bu seslerdir. Patlayan kabarcıklar neticesinde gazlar bu sıvıyı terk eder, sıvı daha da genleşir ve eklem yerinin hareket kabiliyetini arttırır.
Şüphesiz ki eklem yerinin gerilmesi, bu kapsülün boyu ile sınırlıdır. Eğer parmaklarınızı çıtlattığınız anda röntgenini de çekerseniz, eklem içinde oluşan gaz kabarcıklarını görebilirsiniz. Bu olay eklem yerindeki hacmi yaklaşık yüzde 15-20 artırır.
Aynı parmağınızı arka arkaya çıtlatamazsınız. Bir süre beklemeniz gerekir, çünkü gaz kabarcıklarının sıvı içersinde tekrar oluşması biraz zaman alır.
Tüm bu açıklamalar, deneylerle ispatlanmasına rağmen, yine de bu kadar küçük gaz miktarının bu kadar büyük bir ses çıkartabilmesinin nedeni hala anlaşılmış değildir. Bu sorunun tatmin edici bir cevabı da henüz yoktur. Ayrıca detaylı çalışmalar göstermiştir ki, çıtırdama sırasında iki ayrı ses duyulmaktadır. Birincisinin gaz kabarcıklarının patlaması olduğu biliniyor. İkinci sesin ise kapsülün uzama sınırına vardığında çıktığı sanılıyor.
Evet geldik en çok merak edilen soruya! Parmaklarımızı çıtlatmak vücudumuz için zararlı mıdır? Bu konuda elde çok az bilimsel çalışma sonucu vardır. Bir görüşe göre parmak çıtlatmanın eklem yerlerimizdeki sıvıya bir tesiri yoktur. Diğer bir görüşe göre ise sürekli olarak bunu yapanlarda ve bunu alışkanlık haline getirenlerde, eklemler etrafındaki yumuşak doku zarar görmekte, parmaklar şişmekte, dolayısı ile elin kavrama gücü azalmaktadır.
Bazı insanlar her iki elinin parmaklarını birbirine geçirerek ve onları gererek ses çıkartırlar, yani çıtlatırlar. Çoğumuzun buradan gelen sesin kemiklerden geldiğini sanırız, hatta rahatsız oluruz ama nedense bunu yapanlar hallerinden memnun görünürler.
En çok ve kolaylıkla çıtlattığımız yerler vücudumuzda en çok bulunan sürtünmeli eklem yerleridir. Bu tip eklem yerlerinde, örneğin parmaklarınızda, iki kemiğin birleştiği yerde bir bağlantı kapsülü vardır. Bu kapsülün içinde kemiklerin hareketleri sırasında buraları yağlayan bir sıvı vardır. Bu sıvının içinde erimiş halde oksijen, nitrojen ve karbondioksit gazları bulunur.
Vücudumuzda en kolay çıtlatabileceğimiz eklem yerlerimiz parmaklarımızdır. Parmaklarımız gerilince ve eklem yerlerimiz düzleşince bu kapsül de gerilir. İçindeki sıvının basıncı azalır ve gaz kabarcıkları patlamaya başlar. İşte kulağımıza gelenler bu seslerdir. Patlayan kabarcıklar neticesinde gazlar bu sıvıyı terk eder, sıvı daha da genleşir ve eklem yerinin hareket kabiliyetini arttırır.
İüphesiz ki eklem yerinin gerilmesi, bu kapsülün boyu ile sınırlıdır. Eğer parmaklarınızı çıtlattığınız anda röntgenini de çekerseniz, eklem içinde oluşan gaz kabarcıklarını görebilirsiniz. Bu olay eklem yerindeki hacmi yaklaşık yüzde 15-20 arttırır.
Aynı parmağınızı arka arkaya çıtlatamazsınız. Bir süre beklemeniz gerekir, çünkü gaz kabarcıklarının sıvı içerisinde tekrar oluşması biraz zaman alır.
Tüm bu açıklamalar, deneylerle ispatlanmasına rağmen, yine de bu kadar küçük gaz miktatının bu kadar büyük bir ses çıkartabilmesinin nedeni hala anlaşılmış değildir. Bu sorunun tatmin edici bir cevabı da henüz yoktur. Ayrıca detaylı çalışmalar göstermiştir ki, çıtırdama sırasında iki ayrı ses duyulmaktadır. Birincisinin gaz kabarcıklarının patlaması olduğu biliniyor. İkinci sesin ise kapsülün uzama sınırına vardığında çıktığı sanılıyor.
Evet geldik en çok merak edilen soruya! Parmaklarımızı çıtlatmak vücudumuz için zaralı mıdır? Bu konuda elde çok az bilimsel çalışma sonucu vardır. Bir görüşe göre parmak çıtlatmanın eklem yerlerimizdeki sıvıya bir tesiri yoktur. Diğer bir görüşe göre ise sürekli olarak bunu yapanlarda ve bunu alışkanlık haline getirenlerde, eklemler etrafındaki yumuşak doku zarar görmekte, parmaklar şişmekte, dolayısı ile elin kavrama gücü azalmaktadır.
El parmaklarımızın her birinin uzunlukları değişiktir ve bu uzunluklar belirli bir sıra izlemezler. Genellikle üçüncü parmak en uzunu iken yüzük parmağımız işaret parmağımızdan daha uzundur. Ayaklarda ise başparmaktan başlayıp gittikçe kısalan bir dizi vardır. Bunların nedenleri, parmaklarımızın görevleri ve geçirdikleri evrim ile açıklanabilir.
Aslında bütün memeli hayvanların parmakları vardır. Evrim sürecinde bunların çoğunun sayılan ve şekilleri değişmiştir. Örneğin, atın sadece bir parmağı ve tırnağı kalmıştır.
Bir portakalı veya tenis topunu elimizde avcumuzun içine alacak şekilde tutarsak bütün parmakların uçlarının aynı hizada durduğunu görürüz. Aynı şekilde parmaklar yumruk yapacak şekilde katlanırsa hepsinin avuç içine bir hizada değdiği görülür.
Buradan da görülüyor ki parmaklarımız bir şeyi tutabilmek için ideal boyutlara sahiptirler. Evrim teorisyenleri, atalarımızın ağaç dallarına tutunabilmeleri ve dalların üzerlerindeki meyveleri rahatlıkla koparıp alabilmeleri için parmaklarımızın bu şekiller ve boyutlarda geliştiklerini söylüyorlar. Bir de işin pratik bir yönü var. Serçe parmağınızın en uzun parmak olduğunu düşünebiliyor musunuz? Her gün sağa sola çarpıp takılırlardı herhalde. Belki de bir kaç milyon yıl sonra gittikçe küçülecekler ve sonunda dört parmaklı kalacağız.