(i.). Su üzerinde yüzen ve hareket eden büyük tekne. Ar. sefine, Fars. keşti: Yelken gemisi = Yelkenle ve rüzgâr kuvvetiyle hareket eden asıl gemi. Tüccar gemisi — Eşya, tahıl vesaire nakline mahsus olanı, şilep. Harp gemisi Deniz savaşına mahsus devlet gemisi. Gemi kalkmak = Hareket etmek. Gemi yatağı = Liman, muhafazalı koy. Gemi karaya oturmak = Gemi sığ bir yere saplanıp kalmak.
(i.). 1. Gemi kullanan adam, gemi sahibi. Ar. mellâh, kaptan, reis: Kendisi gemicidir. Pek iyi gemicidir. 2. Bir geminin hizmetinde bulunan adam, tayfa: Gemicilerin kendilerine mahsus kıyafetleri, tabirleri vardır. 3. Harp gemilerin hizmetinde bulunan adam, deniz askeri, bahriyeli: Gemici üniforması, gemici asker, nefer, (denizcilik) Gemici nûru = Fırtınalı havalarda gemi direklerinin ucunda görünen elektrik ışığı.
İlk gemi, Van gölünde, 16. yüzyılda, Osmanlı ordusunun Doğu seferi sırasında bir yeniçeri askeri tarafından yapılmıştı. Bu sanatkar asker sonralarda adını yaptığı eserlerle duyuracak olan Mimar Sinan’dı.