(i.) (eski Türkçe olup Farsça’ya geçmiştir). 1. Bir cismin üzerine bir nişan ve alâmet basmak üzere kuru, yahut mürekkep ve boya ile ve soğuk, yahut kızgın olarak kullanılan mühür gibi demir yahut pirinç veya tahta vesaireden Alet: Damga vurmak, damga basmak: Hayvana kızgın damga ile numara basmak. 2. Böyle bir Aletle vurulan nişan ve alâmeti: Altın damga, kızıl damga, kabartma damga, kurşun damga: O hayvanın sağrısında bir damga var. Resmî kâğıtların başında damga olur. Altında damgan yok = İçyüzü bilinmeyen. Tepe damgası = Çocuğun başı tepesindeki yumuşak yer, bıngıldak.
property tax. real estate. estate duty. property levy / tax. real-estate levy / tax. tax on house / build-up property. house / property tax. landed property tax. property tax. house duty. house tax. property levy. real estate levy.