(f.). 1. Arkayı veya vücudun diğer bir yerini bir şeye yükleterek durmak. Osm. istinâd etmek, yasdanmak: Duvara dayandım, oğlunun koluna dayanmıştı. 2. Güvenmek, itimat etmek: Ben, size dayandım. 3. Sebat ve mukavemet etmek, metanet göstermek, durabilmek: O mevkide iki gün dayandı. 4. Sürmek, yaşamak, bozulmamak, devamlı olmak: Bu bina, bu esvap, bu hayvan çok dayandı. 5. Sabır ve tahammül etmek: Soğuğa, sıcağa, acıya dayanmak: Ben artık dayanamam. 6. İyilikte, yardımda bulunmak, imdada yetişmek: Askerle, erzakla dayandı. 7. Arkasını vermek, altına girmek: Siz de dayanın, kaldıralım, hep birden dayanalım.
stand the racket. last. endure. resist. go on. survive. hang on. hold on. stand. bear up. take. take it. tolerate. withstand. lean. lean upon. rest. rest against. rely on. rely upon. be based on. stand on. abut. bear up against. bear with. brook. con.
bear. brook. consist. endure. last. lean. lump. repose. resist. rest. stay. stomach. support. withstand. to lean. to be based on. to resist. to endure. to bear. to bear up. to stand. to put up with. to stomach. to withstand. to hold out. to last. to push.
to lean against / on. to be based on. to rely on. to resist. to last. to stand up. to wear well. to endure. to bear. to put up with. to reach. to arrive at. to push. to shove. to carry. to stabilize. to lean. abide. abut. bear with sb. brook. c.