Türkçe Sözlük
(f.). 1. Olduğu yerde ve halde durmak, devam ve karar bulmak: Bütün arkadaşları gittiği halde o kaldı; imtihan veremeylp sınıfta kaldı. 2. Gerilemek, geride durmak: Bizim adamlar nerede kaldı? O yarı yolda kaldı. 3. Durmak, hareket etmemek: Benim saatim kalmış; onun atı sarp yola gelince kaldı. 4. Artmak, fazla gelmek, bâkî olmak: Bütün koyundan yalnız İki okka et kaldı; o kadar kâğıttan bir tabaka kalmadı. 5. İkamet etmek, gecelemek: Bu gece nerede kalacağız? Dün bizde kaldılar; gece kalmaya gelmelisiniz. 6. Sükûnet bulmak, durmak, dinmek, sessiz olmak, Osm. râkld olmak: Rüzgâr, yağmur, fırtına kaldı. 7. Sürmek, devam etmek: O birçok vakit öyle kaldı. 8. Terkolunmak, vez geçilmek, bırakılmak: O iş kaldı; o mektebin açılması şimdilik kaldı. 9. Bir tarza dökülmek, bir hale girmek: Küçük yaşta yetim kaldı; cahil kaldı; üç gün aç, uykusuz kaldı. 10. Yapamamak, azalmak, eksilmek, mahrum olmak, başaramamak, nâll ve muvaffak olamamak: Yazıdan kaldık; eğlenceden kaldı; yoldan kaldınız. 11. Geçmek, kalan mala konmak: Babasından kendisine bir hayli mal kaldı; ona amcasından bir şey kalmadı. 12. Yaşamak, hayatta olmak: Onlardan kimse kalmadı; galiba bir oğlu kalmıştı. 13. Hayran olmak, hayrot etmek: Bunu işitince öyle kaldı. 14. Ait ve râcî olmak: Bunu yapmak size mi kaldı? 15. Yorulmak, gidememek: Bu hayvan kaldı. Az kalmak, dikiş kalmak = Takarrüb etmek, yaklaşmak, olmasına bir şey kalmamak: Az kaldı düşünüyordum; az kaldı unutuyordum; çantayı elimden düşürmeye ramak kaldı. Ust-baş kalmamak = Kıyafet pek pejmürde olmak. Üzerinde kalmak = Zimmetinde kalmak. Iften kalmak = Bir engel çıkıp İşe gidememek. Bana kalsa = Benim fikrimce, bana göre. Bildiğinden kalmamak = Israr etmek. Elinden geleni yapmak. Hasret kalmak = Hasret çekmek, mahrum olmak. Hatır kalmak = Gücenmek, kırılmak, darılmak. Donakalmak = Hayrette kalmak. Kaskatı kalmak = Ölüm hâli, ölmek. Göx kalmak — Gıpta ve haset etmek. Yanına kalmak = Cezasız kurtulmak. Kaldı kl = Ne var ki. Nerede kaldı = Ne kador uzak: Sizinle o kadar hukuku varken sizin için bu işi yapmazsa nerede kaldı bizim için yapmak? ...den kalır yeri yoktur = Hiç ondan farkı yoktur: Bu adamın da hiç dilenciden kalır yeri yoktur. Kala kala = Tükene tükene, gide gide bu kaldı: O büyük aileden kala kala bir ufak çocuk kaldı. Kat kala = En nihayet, son derecede: Kat kala muhtaç olursak bunu kullanacağız.
Türkçe Sözlük
by NedirSor