(i. A.) (mü. kitâbiyye). 1. Kitaba ait, bir kitapda yazılı olan. 2. Kutsal kitaplardan birine tâbî olan. 3. Önemli birinin kitaplarını idareye memur adam, kitapçı, Osm. hâfız-ı kütüb. Kltâbî-İ hazret-i şehriyâri = Padişahın başkitapçısı. Ser-kitâbi = Kitapçıbaşı. 4. Hind ve Şam’ın eski bir cins nakışlı kumaşı: Hind kitâbîsi.
(i. A. «tıbk» dan if) (mü. muntabıka). 1. Uygun, muvafık, tamamiyle birbirine uyan. 2. (matematik, geometride) Birbiri üzerine konulduğu takdirde tamamiyle uygun gelen ve biri diğerinden fazla veya eksik gelmeyen iki çizgi veya şeklin her biri.
(i. A. «tıbk» dan if.) (mü. mutaabıka). 1. Birbirine uyan, uygun: Hâlimize mutâbık bir ev. Mutabık olmak, gelmek = Uymak. 2. (gramer) Dişilik, erkeklik, sayı vs.’ce birbirine benzer ve uygun olan: Sıfat mevsufa mutâbık olur.
Rüya tabiri, rüya türlerinden yalnızca “amaçlı rüyalar” ya da diğer adıyla “haberci rüyalar” grubuna giren, bir mesaj taşıyan rüyalardaki sembolizmi çözme çalışmasına verilen addır. Metapsişik araştırmalar ve rüya laboratuvarlarında sürdürülen araştırmalar, rüyaların bir kısmının psikofizyolojik nedenlerden kaynaklandığını ortaya koymuştur ki, “alelade rüyalar” da denilen bu rüyalar hiçbir mesaj taşımadıklarından yorumlanmayı da gerektirmez. Dolayısıyla, metapsişik araştırmacılara göre, rüyasındaki sembolizmi çözmek isteyen kişinin öncelikle o rüyasının haberci (amaçlı) bir rüya mı olduğunu, yoksa psikofizyolojik kaynaklı bir rüya mı olduğunu çözmesi gerekmektedir. Bu da her iki rüya grubunun arasındaki temel farklar hakkında bilgilenmekle ve deneyimle olanaklıdır.
Büyük Rüya Tabirleri sitesinde birçok güvenilir kaynaklardan görülebilir, anlamlandırılabilir, anlatılabilir rüyalar ve tabirleri bulunmaktadır.
make stable and keep from fluctuating or put into an equilibrium; 'The drug stabilized her blood pressure'; 'stabilize prices' become stable or more stable; 'The economy stabilized'.
or stabilizing means the placing of any bid, or the effecting of any purchase, for the purpose of pegging, fixing, or maintaining the price of a security.
To become stable or steady. make stable and keep from fluctuating or put into an equilibrium; 'The drug stabilized her blood pressure'; 'stabilize prices'. support or hold steady and make steadfast, with or as if with a brace; 'brace your elbows while wor
f. saptamak, tespit etmek, muhkem hale getirmek; istikrar kazandırmak; hav. dengesini sağlamak; mak. dengelemek. stabilizer i. stabilizatör, denge sağlayan kimse veya şey; hav. uçağın dengesini sağlayan cihaz; dengeleyici, pekiştirici.
(i. A. «teb.den lf.) (mü. tâbie) (c. tebaa, tevâbî, tâbiîn). 1. Birinin arkası sıra giden. 2. İtaat eden, birine bağlı olan: Bavyere kıratlığı, Almanya imparatorluğuna tâbî idi.
(TABİB) (i. A. «tıbb» dan) (mü. tabibe) (c. etibbâ). Hekim, tıp doktoru. Ser-tabib, ser-etibbâ = Başhekim, eskiden: hekimbaşı. Tabîb-i seyyar = Eskiden köyden köye gezip hastalara bakan hekim.
(TABİR) (i. A. «ubûr» dan) (c. tâbîrât). 1. ifade, beyan: Bunu nasıl tâbir ederler? 2. Bir mânâ ifade eden söz, cümle, terkip, fıkra: Güzel bir tâbir kullandı. 3. Istılah, terim: Tâbîrât-ı fenniyye. 4. Düş yorma, rüya tefsiri: Rüyayı tâbir ettirmek.
Tek sebebi var, vakum yani boşluk. Bir termosta iç içe geçmiş iki kap vardır. Dıştaki metal bir kap olup içteki genellikle bir cam şişedir. İkisinin arasındaki hava ise boşaltılmıştır. Tam olmasa da üreticiler tarafından elde edilebilen tama yakın bir boşluk vardır.
Vakumlu bir ortamda hava molekülleri de olmadığından ısı iletilemez. Cismin ısısı başlangıçta ne ise o halde kalır. İçerden dışarıya, dışardan içeriye ısı geçişi olmaz. Termosun içine kahve konulursa ısısı dışarı kaçamayacağı için kahve sıcak kalır, soğuk su koyarsanız dışarıdan içeriye ısı giremeyeceği için su ısınmaz, soğukluğunu muhafaza eder.
Vakumlu yani havasız ortamın izolasyon özelliği, 1643 yılından, Toricelli’nin bugünkü termometrelerin atası olan civalı barometreyi icadından beri biliniyordu. Ne var ki yaratılan vakumu muhafaza edebilecek, aynı zamanda da ısıyı iletmeyecek lastik türü malzemelerden o zamanlar kimsenin haberi yoktu.
Termos başlangıçta kahve veya soğuk suyun sıcaklığını muhafaza etmek için değil, bir laboratuar aleti olarak sıvı ve gazları muhafaza etmek amacı ile tasarlandı. İngiliz fizikçi Sir James Dewar, 1890’lı yıllardaki bu buluşunun patentini hiç bir zaman almadı ve bilimsel kuruluşlara bağışladı.
Dewar’ın Alman asistanı Reinhold Burger bu cihazdaki ticari geleceği iyi gördü ve 1903’de Almanya’da patentini aldı. Hatta ismi için ödüllü bir yarışma dahi açtı. Kazanan isim Yunanca ‘ısı’ anlamına gelen ‘Thermos’ oldu. Bu isim 1970 yılına kadar ticari bir marka olarak kaldı. Sonraları bu tip cihazların genel ismi olarak herkes tarafından kullanılması kabul edildi.
Termosun daha çok tanınmasını ve evlerde yaygın olarak kullanılmasını sağlayanlar kuzey ve güney kutbuna giden kaşifler, Everest’in tepesine çıkan dağcılar ve zeplin yolcuları oldu. Dünyanın bir ucuna giderken bile kahveyi sıcak tutabilen termosa karşı insanların güven duyguları arttı. Termos piknik çantasında unutulmaması gerekenlerin içinde en baştaki yerini aldı.