f. düzeltmek, tashih etmek, ıslah etmek, üzerinde oynamak, değişiklik yapmak, tadil etmek. emen'date f. düzeltmek, tashih etmek (bir metni), değişiklik yapmak, tadil etmek. emenda'tion i. bir metni düzeltme, metin tashihi. emen'dator i. tashihçi, tad
(i. «encümen» den galat). 1. Top, yğın, küme, toplanma: Gelin bir evcümend olalım. 2. Toplu idareli, evini muntazam tutan: Evcümend bir kadın (bu ikinci mânâ hem top ve toplu mânâsından hem de «ev» den çıkmış sanılmasından doğmuştur).
(i. A.). İnsanın memleketini, aile ve yakınlarını tecavüz ve hakaretten himaye ve muhafaza etmesi gayreti. Hamiyyet-i cahiliyye = Hak, hakikat ve kanuna karşı bâtıl itikatları muhafaza etmek gayreti, taassup, Fr. fanatisme.
(i.). Hamiyet sahibi, hamiyet sahiplerinden olan. Osmanlı devrinde Tanzimat’tan sonra askerlerde mülâzım (teğmen) rütbesinde ve mülkiyede ona eşit rütbede bulunanlara verilen unvandı.
f. onarmak (çamaşır); ıslah etmek; tashih etmek, düzeltmek; daha iyi hale koymak; iyileşmek. Least said, soonest mended Ne kadar az laf söylenirse mesele o kadar çabuk kapanır. mend matters vaziyeti düzeltmek. Mend your ways Davranışlarına dikkat et. m
(i.) (Ar. olup, ancak Ar.’da havlu ve peçete demektir ve «mendîl» şeklindedir). 1. Burun, yüz ve el silmeye mahsus olarak cepte taşınan pamuk veya keten yahut ipekten dört köşeli dokuma: El, burun mendili, ipek mendil. 2. Elde taşınacak şeyler koymaya mahsus bohça gibi ve astarsız boyalı kumaş: Bir mendil elma, mendile sarılı bir kitap.