(i. A.). Değer, kadir, şahsî, kıymet. İnsanın kendi tabiî değeri, neseb mukabili: Bu adamın haseb ve nesebir vardır (böyle beraber kullanılması aynı mânâda olmaları zannına sebebiyet vermiştir).
(i. A ). İtibar, «be» edatıyle beraber «bihaseb» kullanılır ki, itibariyle, göre, -ce demektir Behasebülİrâb = Irâb itibariyle, İrâbca. Türkçe «ile» veya «-ce» edatıyle de kullanılır: Akrabalık hasebiyle, hasebince: Münasebetiyle.
(i. A.) (cem’i haşebe, haşebât gelirken biz yanlış olarak ahşab kullanıyoruz). Ağacın odun kısmı, kerestesi, aslı: Ceviz ağacının haşebi iyi cilâ alır.
(i.). 1. İmparatorluk devrinde bir nezâretin (bakanlığın) hesap ve para işlerine bakan yüksek memur: Maliye, maarif muhasebecisi. 2. İmparatorluk devrinde bir sancağın (vilâyet = ilin) hesap ve para işlerine bakan memur: Saruhan, Kütahya muhasebecisi (vilâyetinkine «eyalet» defterdâr ve kazânınkine mal müdürü denirdi). 3. Bir şirkette aynı işle uğraşan adam.
(i.). Bir bakanlık veya resmî dairenin yahut bir vilâyetin muhasebe işlerine ve mâlî işlerine başkanlık eden zatın memuriyet ve vazifesi: Dahiliye, adliye, posta ve telgraf, Amasya muhasebeciliği.