Genel olarak bu inancın, Hz. İsa’nın meşhur son yemeğindeki havarilerin sayısından kaynaklandığı sanılsa da, kökü çok daha eskilere mitolojik tanrıların yaşadığına inanılan çağlara, İskandinavya topraklarına kadar gider.
O zamanlarda ışık ve güzellik tanrısı Balder bir ziyafet verir. Balder Vikking’lerin meşhur tanrısı Odin ile Frigga’nın oğulları olup, ay kraliçesi Nanna’nın da eşidir. Bu ziyafete 12 kişi davetli iken, yalanların ve hilelerin tanrısı Loki, davetli olmadığı halde, zorlakişi olarak katılmak ister. Ancak bu arada çıkan tartışmada, Loki diğer tanrılar tarafından da çok sevilen Balder’i öldürür.
Bu mitolojik hikaye ve inanış İskandinavya’dan Avrupa’nın güneyine kadar yayılır. Hıristiyan din adamları bu halk masalını kullanırlar ve Hz. İsa’nın son yemeğine uygularlar. Hıristiyan versiyonunda Balder’in yerini Hz. İsa, Loki’nin yerini de hain Judas alır. Bu yemekten sonra 24 saat içinde de Hz. İsa çarmıha gerilerek öldürülür. Bu nedenle Hıristiyanlarda akşam yemeğinde 13 kişi bir araya gelirse bunlardan birinin başına bir felaket geleceğine inanılır.
Bu inanışlara göre 13 sayısı uğursuzdur ama ayın cumaya rastlayangünü hepten uğursuzdur. Ancak böyle bir günde doğmuşsanız tam tersi, yani 13 sizin uğurlu gününüzdür.
Cuma gününün uğursuz sayılmasına Havva anamızın Adem babamıza elmayı cuma günü yedirtip cennetten kovulmasına sebep olması, Hz. Nuh zamanındaki büyük selin cuma günü olması, Hz. İsa’nın cuma günü çarmıha gerilmesi gibi olaylardan biri veya hepsi neden olmuş olabilir. Müslümanlar ise Hz. Adem’in cuma günü yaratıldığına inandıklarından bu güne diğer günlerden daha çok değer verirler.
13 sayısının uğursuzluğuna duyulan inancın kökeninde bir yıl içinde ayın 13 kez dolunay olarak gözükmesinin yattığını söyleyenler de vardır.
1.Alaca benekli (At).
2.Tüysüz yerlerinde uyuz gibi bir hastalığı olan (At), yukarıda anılan illet.
tıp söz yitimi
Ses çıkarma yeteneği kaybolmadığı hâlde istenilen sözü bulup söyleyememe hastalığı.
Konum: Güney Asya’da, Pakistan’ın kuzey batısında, İran’ın doğusunda yer almaktadır.
Coğrafi konumu: 33 00 Kuzey enlemi, 65 00 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Asya.
Yüzölçümü: toplam: 647,500 km²; Kara: 647,500 km²; Su: 0 km².
Sınırları: toplam: 529 km.
Sınır komşuları: kuzeydoğuda Çin 76 km, batıda İran 936 km, doğu ve güneyde Pakistan 2,430 km, kuzeyde Tacikistan 1,206 km, kuzeyde Türkmenistan 744 km, kuzeyde Özbekistan 137 km
Sahil şeridi: 0 km (kara ile çevrili)
Sahip olduğu denizler: yok (kara ile çevrili).
İklimi: Sert bir bozkır iklimi hakimdir; kışları soğuk, yazları sıcak geçer.
Arazi yapısı: Kuzeydoğu ve güneyde engebeli dağlık arazilere ve ovalara sahiptir. Kuzey doğusunu Hindu Kuş dağları kaplar. Ayrıca güneyde Süleyman, kuzeyde Bendi Türkistan dağları mevcuttur. Güney bati bölgeleri geniş çöllerle kaplıdır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Amu Darya 258 m; en yüksek noktası: Nowshak 7,485 m.
Doğal kaynakları: doğal gaz, petrol, kömür, bakır, krom, kükürt, kurşun, çinko, demir, berilyum, yakut, tuz, kıymetli taşlar.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %12.3.
Otlaklar: %46.
Ormanlık arazi: %3.
Diğer: %39 (2003 verileri).
Sulanan arazi: 27.200 km² (2003 verileri).
Doğal afetler: Hindu Kuş dağları bölgesinde depremler; su baskınları; kuraklıklar.
Akarsuları: En önemli akarsuyu Hilmend’dir. Amuderya, Kokça, Kunduz ve Kâbil adlı akarsuları bulunmaktadır. Bunların dışında küçüklü büyüklü çok sayıda akarsuyu mevcuttur.
Coğrafi Not: Kara ile çevrili.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 31,056,997 (2006 Temmuz ayı tahmini).
Yaş yapısı: 0-14 yaşlarda: %44.6 (erkek 7,095,117/kadın 6,763,759).
15-64 yaşlarda: %52.9 (erkek 8,436,716/kadın 8,008,463).
65 yaş ve üzerinde: %2.4 (erkek 366,642/kadın 386,300) (2006 tahmini).
Nüfus artış oranı: %2.67 (2006 tahmini).
Not: Bu oran İran mültecilerini de kapsar.
Mülteci sayısı: 23.06 mülteci/1,000 nüfus (2004 tahmini).
Cinsiyet oranı: doğumlarda: 1.05 erkek/kadın.
15 yaş altı: 1.05 erkek/kadın.
15-64 yaşlarında: 1.05 erkek/kadın.
65 yaş ve üzeri: 0.95 erkek/kadın.
Toplam nüfusta: 1.05 erkek/kadın (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 160.23 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 43.34 yıl.
Erkeklerde: 43.16 yıl.
Kadınlarda: 43.53 yıl (2006 tahmini).
Ortalama çocuk sayısı: 6.69 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.01(2001 verileri).
Ulus: Afgan.
Nüfusun etnik dağılımı: Pestunlar %42, Tacikler %27, Hazaralar %9, küçük etnik unsurlar (Aymaklar, Türkmenler, Beluciler ve diğerleri) %13, Özbekler %9.
Dinler: Sünni Müslümanlar %80, Şii Müslümanlar %19, diğerleri %1.
Dil: Resmi dil Pestuca ve Tacikçedir. Nüfusun %35 i Pestuca, %50 si Farisice (Dari), %11 i Özbekce ve Türkmence, %4 ü Belucice ve Pasice) ve diğer azınlıkların dillerinde konuşmaktadır.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri bilgiler.
Toplam nüfus: %36.
Erkeklerin: %51.
Ka
1.Ak olmak, beyazlanmak.
2.Yıkanıp temizlenmek.
3.Solmak, rengini atmak.
4.Saç ve sakala kır düşmek, ihtiyarlamak.
5.Şafak sökmek, tan atmak, sabah açılmağa başlamak: Ortalık ağardı.
6.Uzaktan belli olmağa başlamak, ufukta akımsı gözüküvermek.Sararmak, beniz atmak. Dudak ağarmak = Hasta ve bitkin olmaktan sararıp solmak. Göz ağarmak = Çok ağlamaktan veya yaşlılıktan gözde fer kalmayıp alîl olmak. Mec. Yüz ağarmak = Bir işin içinden yüzü ak, alnı açık çıkmak.
1.Güç, zor, zahmetli: Ağır iş.
2.Pek ehemmiyetli ve mesuliyetli: Ağır mesele.
3.Pahalı, kıymetli: Ağır mal.
4.Yavaş, müteennî, hareketi çabuk olmayan: Ağır yürüyüş, ağır adam.
5.Vakur, haysiyetini fazla muhafaza eder, saygıya değer: Ağır adam.
6.Vahîm, tehlikeli: Ağır hastalık, ağır hava.Tahammül olunmaz, kerih: Ağır koku.Sıkıntılı, sıkıntı veren: Ağır adam.Dokunaklı, güce giden: Ağır söz.Şişman, yağlı, etli: Ağır vücut.Kolay hareket etmez, zor kımıldanır: Ağır taş.Az işitir, sağırca: Kulağı ağırdır.Yavaş, tenbelce: Ağır yürümek. Tekrarla ağır ağır dahi denilir. Yavaş yavaş demektir.Tahammül olunamayacak surette kötü: Çok ağır bir şey kokuyor.Sıklet, ağırlık: _ Ağırınca = Sıkletince, veznince. 16. Vakar, temkin: Ağrını takınmak. 17. Güç, gücenme, infial: Ağırıma gitti. Ağırbaşlı = Pek ciddî, ehemmiyet ve vakar sahibi. Eline ağır = Elinden çabuk iş çıkmaz, işi yavaş Ağır gelmek — Zor görünmek: Bu iş bana pek ağır geldi.
1.Daha ağır olmak, ağırlığı artmak.
2.Vahamet kesbetmek, vahîm olmak: Hasta, hastalık ağırlattı.
3.Vakar ve temkin peyda etmek, daha olgun olmak.
4.Fena kokmağa başlamak, bozulmak: Yemek ağırlaştı.
Tedavi için gerekli malzeme : Soğan
Hazırlanışı : Her gün 1 adet orta büyüklükte çiğ soğan yenir.
biy. kümeleşim
Bir hastalığa karşı aşılanmış olan veya hastalık geçirmiş bir canlının kanında bulunan maddenin, hastalığın mikroplarını küme durumuna getirme olayı.
tıp alan korkusu
Bazı kişilerin alan, park, sokak vb. açık alanlarda duydukları ürkeklik hastalığı.
Ağrılar dört sınıfa ayrılır. İlk ikisi toplumca bilinen klasik ağrılardır. İlki, Parmağımıza inen bir çekiç darbesi sonucu duyulan ağrı. İkincisi vücudumuzun içinden kaynaklanan, romatizma, migren vb. ağrılar. Üçüncü sınıf ağrılar, tuhaf ve mantıkdışı görülen ve olaydan çok uzun bir süre sonra ortaya çıkabilen ağrılardır.
Örneğin, bir kolun kesilmesinden yirmi yıl sonra olmayan kolda ağrı hissedilmesi olayları ile karşılaşılmıştır. Dördüncü sınıf ağrılar ise, doğrudan kişinin ruhsal hali ile ilgili olan hayali ağrılardır. Nedeni hayali de olsa ağrı gerçektir. Bu tip ağrıların yüzde 30’unun ilaç niyetine verilen etkisiz maddelerle giderildiği bilinmektedir.
Baş ağrısını ise diğerlerinden ayrı bir yere koymak gerekir. Yapılan araştırmalara göre, baş ağrılarının yüzde 90’ı kas ağrılarıdır. Ağır bir el çantası ya da omuz çantası taşımak, telefonu çenenin altına sıkıştırarak konuşmak, başın öne eğik olduğu konumda sürekli daktilo yazmak ve okumak gibi hareketlerin boyun ve baş kaslarını etkilemesi, baş ağrılarının en yaygın nedenlerini oluşturmaktadır.
Tarih boyunca ağrıyı gidermek için, sıcak su, kızgın demirle dağlama gibi başka bir ağrı uygulama da dahil olmak üzere çeşitli yöntemler kullanılmıştır. Bunların ortaya koyduğu en önemli yarar, ağrının, oluşum ve engelleme mekanizmasının omurilikte değil, beyinde bulunduğunun saptanması olmuştur.
En kuvvetli bir ağrının bile gerilim durumunda veya tam tersi olan uyku halinde ortadan kalkması, ağrının denetiminde beynin ne kadar büyük bir rolü olduğunu gösterir. Örneğin kimi kazalardan sonra kendileri ile konuşulan yaralı kazazedelerin hiç acı duymadıklarını söyledikleri çok görülür.
Ağrı üzerinde en etkili iki ilaç, haşhaştan elde edilen morfin ile söğüt kabuğundan elde edilen aspirindir. Bu maddeler ağrılı duyuyu uyarmak yerine, ağrının hissedilmesini engeller. Ağrı özellikle insanları ilgilendirir. Bize ağrı çektiren olayların çoğu hayvanlarda görülmez.
Ağrılar dört sınıfa ayrılır. İlk ikisi toplumca bilinen klasik ağrılardır. İlki, parmağımıza inen bir çekiç darbesi sonucu duyulan ağrı. İkincisi, vücudumuzun içinden kaynaklanan, romatizma, migren vb. ağrılar. Üçüncü sınıf ağrılar, tuhaf ve mantıkdışı görülen ve olaydan çok uzun bir süre sonra ortaya çıkabilen ağrılardır. Örneğin, bir kolun kesilmesinden yirmi yıl sonra olmayan kolda ağrı hissedilmesi olayları ile karşılaşılmıştır. Dördüncü sınıf ağrılar ise, doğrudan kişinin ruhsal hali ile ilgili olan hayali ağrılardır. Nedeni hayalide olsa ağrı gerçektir. Bu tip ağrıların yüzde 30’unun ilaç niyetine verilen etkisiz maddelerle giderildiği bilinmektedir.
Baş ağrısını ise diğerlerinden ayrı bir yere koymak gerekir. Yapılan araştırmalara göre, baş ağrılarının yüzde 90’ı kas ağrılarıdır. Ağır bir el çantası ya da omuz çantası taşımak, telefonu çenenin altına sıkıştırarak konuşmak, başın öne eğik olduğu konumda sürekli daktilo yazmak ve okumak gibi hareketlerin boyun ve baş kaslarını etkilemesi, baş ağrılarının en yaygın nedenlerini oluşturmaktadır.
Tarih boyunca ağrıyı gidermek için, sıcak su, kızgın demirlerle dağlama gibi başka bir ağrı uygulama da dahil olmak üzere çeşitli yöntemler kullanılmıştır. Bunların ortaya koyduğu en önemli yarar, ağrının, oluşum ve engelleme mekanizmasının omurilikte değil, beyinde bulunduğunun saptanması olmuştur.
En kuvvetli bir ağrının bile gerilim durumunda veya tam tersi olan uyku halinde ortadan kalkması, ağrının denetiminde beynin ne kadar büyük bir rolü olduğunu gösterir. Örneğin kimi kazalardan sonra kendileri ile konuşılan yaralı kazazedelerin hiç acı duymadıklarını söyledikleri çok görülür.
Ağrı üzerinde en etkili iki ilaç, haşhaştan elde edilen morfin ile söğüt kabuğundan elde edilen aspirindir. Bu maddeler ağrılı duyuyu uyarmak yerine, ağrının hissedilmesini engeller. Ağrı özellikle insanları ilgilendirir. Bize ağrı çektiren olayların çoğu hayvanlarda görülmez.
1.Aklık, beyazlık: Akı ak, karası kara.
2.Beyaz leke: Göze ak düşmek. Sakal akı = İhtiyarlık. Ak ile karayı seçmek = Çok zahmet çekmek. Göz akı = Gözün beyaz kısmı. Yumurta akı = Yumurtanın beyaz kısmı. Yüz akı = Namus, başarı.
1.Sarp ve çıkılması müşkül yokuş.
2.Tehlikeli geçit, dar ve iki tarafı pusu yeri olan boğaz: Geçilecek bir takım akabeler vardır.
3.Muhatara, tehlike. Hastalığın veya diğer bir halin en tehlikeli ve korkulur süresi: Bir akabe atlattı; şu akabeyi de geçirsek artık korkmam, (hi. mü. coğrafya). Kızıldeniz’in kuzey ucunda, Süveyş’in doğu tarafında dar bir körfez.
Bir hastalık söz konusu olmadığı sürece şüphesiz herkesin aklı vardır. Akıllı olmak, kendi davranışlarını bilmek, kontrol edebilmek, doğru ve yanlışlarını değerlendirebilmek yeteneğidir.
Akıl, insanı hayvandan ayırt eden en önemli faktördür. Hayvanlar yalan söyleyemez ama insanlar sık sık bu yola başvurur. İşte insandaki yalanla gerçeği, doğru ile yanlışı ayırabilme, bir konuda fikir yürütebilme, görüş belirtebilme yeteneği akıldır.
‘Ah şimdiki aklım olsaydı’ lafını çok işitmişizdir. Demek ki, akıl insan olgunlaştıkça da değişiyor ve insanın kendisi de bunun farkına varıyor. Bir insan değişik fikirlerle diğerinin aklını karıştırabilir. Hayret verici, şaşırtıcı şeyler insanın aklını durdurabilir.
Bir şeyin içeriğini anlamamak ‘akıl erdirememek’ olarak nitelendirilirken başkalarının çözemediği bir sorunu çözen kişiye ‘bir tek o akıl etti’ denilir. Birine bir yol göstermek ona ‘akıl vermek’tir. Bir şeyi hatırlamak, unutmamak ‘akılda tutmak’tır. ‘Akılsız’ tanımı ise doğru ve isabetli düşünemeyen anlamında kullanılır.
Zeka ise bir olayı önce anlama, ilişkileri kavrama, yargılama ve açıklayarak çözme yeteneğidir. Genel olarak zekanın 12 yaşına kadar hızla geliştiği sonra gelişme hızının yavaşlayarak 20 yaşına kadar sürdüğü, orta yaşlarda ise zeka seviyesinin sabit kaldığı kabul edilir.
Zeka hayvanlarda da vardır. Hayvanlarda zeka bir nevi içgüdüsel olaydır. Şüphesiz hayvan zekası insana göre gelişmemiştir ama her iki zeka türü de sinir sistemi ile ilgilidir. İnsanı ayıran, evriminde oluşmuş konuşabilirle özelliği, dik durabilmesi, el yapısı nedeniyle aletleri kullanabilmesi ve gelişmiş beyin ve sinir sistemidir.
Zeka, bir insanın her türlü olay karşısında aynı yeteneği gösterebileceği anlamına gelmez. Bir müzik bestecisi kendi duygusal yapısının içersinde en karışık eserleri aklıyla değil zekası sayesinde oluşturur. Biz bu kişilere ‘müzik dehası’ diyoruz. Ancak bu müzik dehaları en basit bir matematik problemini bile çözemeyebilirler.
Sonuç olarak zeka, ruhsal olaylara, algı ve hafıza yeteneğine, tutkulara, eğilimlere, iradeye ve bilgi edinme isteğine göre farklılıklar gösterebiliyor. Akıl somut olarak ölçülemez ama zeka pek sağlıklı olmasa da IQ denilen bir testle ölçülmeye çalışılıyor.
1.Bir sıvı cismin mütemadiyen hareketi, akış.
2.Nehir veya deniz suyunun bir tarafa doğru cereyanı : Boğaziçi akıntısı (Aksine anafor derler).
3.Bazı hastalıklarda bir delikten cerahat cereyanı. Akıntı burnu: Akıntıya maruz burun. Akıntıya kürek çekmek = Olmayacak bir işe çalışmak, nafile yorulmak.
1.Koyu ve parlak pembe: Al çuha, al yanak.
2.Kızıla yakın duru: Al at. Al yanak = Yanağı kırmızı. (Palabıyık ve gagaburun gibi, Türkçe kaidesine muhaliftir), (i.) Parlak kırmızı renk: Ona al yakışmaz. Allı pullu.
2.Ekser loğusalara Arız olan bir nevi yılancık hastalığı: Al bastı.
3.Kadınların yüze sürdükleri pembe düzgün.
1.Nişan, işaret, bilgilik: Müşterek sürülerde herkesin hayvanları alâmetlerinden belli olur. Hudutta alâmet çakarlar. O madalya, sahiplerine bir iftihar alâmeti olmak için verilir. Ta çocukluğunda, zekâ alâmetleri yüzünde görülürdü.
2.Eser, iz, emare: Oranın ordugâh bulunmuş olduğuna hiç bir alâmet görmedik. Ninova ve Babil şehirlerinin nihayet alâmetleri açığa çıkarıldı. Hırsızın hariçten girmiş olduğunu gösterir birçok alâmetler ele geçirdik. O, ihtiyarlıkta dahi yüzünde güzellik alâmetleri taşıyordu.
3.Remz, işaret : Zeytin ağacı dalı, eskiden beri sulh alâmeti kabul olunagelmiştir. Alâmet-i fârika = Bir şahsıh veya |eyin diğerlerinden ayrılması için kullanılan belirli işaret : Başçavuşların alâmet-i fârikası vardır. Her hastalığın bir veya birkaç alâmet-i fârikası vardır. Alâmet-i fârika nizamnamesi = İmal edilen nesnelerin biribirinden ayrılması ve taklide meydan verilmemesi için, sahibinin arzusuyla tescil olunan alâmete mahsus kanunî hükümler, tıp. Alâmet-i maraz = Her hastalığın kendine mahsus olan hali, Fr. phenomene. Alâim-i semâ = Eleğim sağma, (Türkçe tâbirinden galat olup, her şeyi Arapça’ya veya Farsça’ya tatbik etmek merakında bulunanlarımızın icadıdır).
Tedavi için gerekli malzeme : Tereotu, su
Hazırlanışı : 4 bardak suya; 1 avuç tere otu konur. 15 dakika kaynatılır. İnce ve temiz bir tülbentten süzülür. Her gün, 1 su bardağı içilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Siyah turp
Hazırlanışı : Büyükçe bir siyah turp iyice yıkanır. Sonra kabukları soyulup, rendelenir ve sıkılır. İnce ve temiz bir tülbentten süzülerek içilir. Alerjik belirtiler kayboluncaya kadar, her gün devam edilir.
1.Hasta, marîz, sayru, üzgün.
2.Sakat, bedeninin bir uzvu kusurlu veya noksan: Zavallı alîldir çalışamıyor.
3.Kör, gözleri sakat, Amâ, gözü görmeyen: İki gözden alîl.
4.Kendisine musallat olup rahat bırakmaz sar’a gibi bir illeti olan, illetli: Alîl olduğu için askerlikten muaf tutuldu.
1.El ile tutup götürmek, alıp yakalamak: Yerden bir taş aldı.
2.Kabul etmek, verilen şeyi tesellüm etmek: Çiftliğin bu senelik varidatını aldı.
3.Beraber götürmek: Çoluk çocuğunu alıp gitmiş; sel köprüyü almış.
4.Tahsil etmek, edinmek, mâlik ve haiz olmak : Memuriyet, rütbe, nişan almak,
5.Ele geçirmek, zabt, fethetmek.
6.Satın almak, iştirâ, mübayaa etmek: Bir at almak isterim.Kendine doğru çekmek: Kayıkçı, küreği aldı.istiap etmek, içine almak: Bu şişe yüz gram su alır.Çevirmek, ihata etmek: Etrafını almak, ortaya almak.Anlamak, kavrayıp idrak etmek: Zihnim almıyor, öğretmen dersi iyi anlatıyor, ama onun kafası bir türlü almıyor.Telâkki etmek: Emrinizi aldım.Kesmek, kısmak: Boyundan biraz almalı.Kabil ve müsait olmak: Boya, cilâ almak.Peyda ve hasıl etmek: Nem almak.Kazanmak, tahsil etmek: Para almak, nam almak. 16. Bir menfezden içine girmek: Gemi su, fıçı hava alıyor. 17. Kapmak, yakalanmak, mübtelâ olmak: Hastalık almak. Ateş almak — Tutuşmak, birden parlamak ve ziyade hiddetlenmek. İzin almak, istizan etmek = izinli gitmek. Etrafını almak, ortaya almak = Elde etmek kuşatmak. Ödünç almak = İstikraz etmek. Örnek almak = imtisâl etmek. Üstüne almak =
1.Deruhte, taahhüt etmek.
2.Bir kabahatin faili kendi olduğunu söylemek. Üzerine almak = Ortaya söylenilen bir lakırdıdan maksat kendi olduğunu zannetmek. Önünü almak = Vukuundan evvel çaresini bulmak, önlemek. Ölçü almak =
1.Ölçmek, mikyasını kaydetmek.
2.Kıyas etmek. Borç almak = İstikraz etmek. Boyunun ölçütünü almak = Kendi derece ve itibarını anlamak. Boynuna almak = Deruhde, taahhüt etmek. Pertav almak = Meydan alıp koşmak. Cevap almak = Sualinin cevabına nail olmak; cevab-ı red almak. Haber almak = İstihbar etmek, duymak. Hızını almak = Sükûnet bulmak, teskin olunmak, yavaşlamak. Söz almak = Vaad ve taahhüt ettirmek. Satın almak = Mübayaa, iştirâ etmek. Soğuk almak = Soğuktan hastalanmak, kendini üşütmek. Suret almak = İstinsah etmek, aynını çıkarmak. Soluk, nefes almak = Teneffüs etmek; biraz istirahat etmek. İbret almak = Mütenebbih olmak. Kan almak = Hacamat etmek, bir miktar kan akıtmak. Kız almak = Evlenmek; akrabalık peydâ etmek. Göz almak = Gözü kamaştırmak. Gönül almak = hatır okşamak. Maskaraya almak = Eğlenmek, İstihza etmek. Meşk almak = Yazı vesairede birinden örnek alıp onun sanatını taklide çalışmak. Meydan almak = İmkân ve fırsat bulmak. Yol almak = Yol kat’etmek, ilerlemek. Alıp vermek = Tenkit etmek. Alıp verememek = Uğraşmak. Al benden de o kadar = Ben de aynı durumdayım yahut ben de aynı fikirdeyim. Al gülüm, ver gülüm = Yapılan bir hizmetin karşılığının hemen beklendiğini anlatır. Al takke, ver külâh = Son derece senli benli olmayı ifade eder. Aldı = (Halk edebiyatında) söylemeye başladı: Aldı Kerem, bakalım ne dedi? Aldı yürüdü = Kısa zamanda çok ilerledi. Aldığı aptes ürküttüğü kurbağaya değmemek = Temin ettiği iyilik verdiği zarara değmemek. Alıp verememek = Anlaşmazlık ifade eder: Her halde benimle bir alıp veremiyeceği var.
Konum: Orta Avrupa, Baltik Denizi ve Kuzey Denizi kıyısında, Hollanda ile Polonya arasında, Danimarka’nın güneyinde yer almaktadır.
Coğrafi konumu: 51 00 Kuzey enlemi, 9 00 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Avrupa.
Yüzölçümü: 357,021 km².
Sınırları: toplam: 3621 km.
Sınır komşuları: Avusturya 784 km, Belçika 167 km, Çek Cumhuriyeti 646 km, Danimarka 68 km, Fransa 451 km, Lüksemburg 138 km, Hollanda 577 km, Polonya 456 km, İsviçre 334 km.
Sahil şeridi: 2,389 km.
İklimi: Ilıman ve deniz iklimi; soğuk, bulutlu, rutubetli kışlar ve yazlar; ılık rüzgarlar yaygındırlar.
Arazi yapısı: Kuzeyde alçak ovalar, merkezde yüksek araziler, güneyde Bavaria Alpleri yer alır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Freepsum Gölü 2 m; en yüksek noktası: Zugspitze 2,963 m.
Doğal kaynakları: Demir, kömür, potas, kereste, linyit, uranyum, bakır, doğal gaz, tuz, nikel, işlenebilir arazi.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %33.
daimi ekinler: %1.
Otlaklar: %15.
Ormanlık arazi: %31.
Diğer: %20 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 4,850 km² (2003 verileri).
Doğal afetler: Su baskınları.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 82,422,299 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %-0.02 (2006 verileri).
Mülteci oranı: 2.18 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 4.12 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 78.8 yıl.
Erkeklerde: 75.81 yıl.
Kadınlarda: 81.96 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 1.39 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.1 (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 43,000 (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 1000 den az (2001 verileri).
Ulus: Alman.
Nüfusun etnik dağılımı: Alman %91.5, Türk %2.4, diğer %6.1 (Yunan, İtalyan, Polonyalı, Rus, Hırvat-Sırp, İspanyol).
Din: Protestan %34, Roma Katolikleri %34, Müslümanlar %3.7, diğer %28.3.
Diller: Almanca.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %99 (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: Almanya Federal Cumhuriyeti.
kısa şekli : Almanya.
Yerel tam adı: Bundesrepublik Deutschland.
yerel kısa şekli: Deutschland.
Eski adı: Alman İmparatorluğu.
ingilizce: Germany.
Yönetim biçimi: Federal Cumhuriyet.
Başkent: Berlin.
İdari bölümler: 16 eyalet; Baden-Wuerttemberg, Bayern, Berlin, Brandenburg, Bremen, Hamburg, Hessen, Mecklenburg-Vorpommern, Niedersachsen, Nordrhein-Westfalen, Rheinland-Pfalz, Saarland, Sachsen, Sachsen-Anhalt, Schleswig-Holstein, Thueringen.
Bağımsızlık günü: 18 Ocak 1871.
Milli bayram: Birleşme Günü, 3 Ekim (1990).
Anayasa: 23 Mayıs 1949.
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: AfDB (Afrika Kalkınma Bankası), AsDB (Asya Kalkınma Bankası), AG (Avustralya Grubu), BDEAC, BIS (Uluslararası İmar Bankası), CBSS (Baltik Ülkeleri Konseyi), CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), CDB (Karayipler Kalkınma Bankası), CE (Avrupa Konseyi), CERN (Avrup
Konum: Orta Avrupa, Baltik Denizi ve Kuzey Denizi kıyısında, Hollanda ile Polonya arasında, Danimarka’nın güneyinde yer almaktadır.
Coğrafi konumu: 51 00 Kuzey enlemi, 9 00 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Avrupa.
Yüzölçümü: 357,021 km².
Sınırları: toplam: 3621 km.
Sınır komşuları: Avusturya 784 km, Belçika 167 km, Çek Cumhuriyeti 646 km, Danimarka 68 km, Fransa 451 km, Lüksemburg 138 km, Hollanda 577 km, Polonya 456 km, İsviçre 334 km.
Sahil şeridi: 2,389 km.
İklimi: Ilıman ve deniz iklimi; soğuk, bulutlu, rutubetli kışlar ve yazlar; ılık rüzgarlar yaygındırlar.
Arazi yapısı: Kuzeyde alçak ovalar, merkezde yüksek araziler, güneyde Bavaria Alpleri yer alır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Freepsum Gölü 2 m; en yüksek noktası: Zugspitze 2,963 m.
Doğal kaynakları: Demir, kömür, potas, kereste, linyit, uranyum, bakır, doğal gaz, tuz, nikel, işlenebilir arazi.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %33.
daimi ekinler: %1.
Otlaklar: %15.
Ormanlık arazi: %31.
Diğer: %20 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 4,850 km² (2003 verileri).
Doğal afetler: Su baskınları.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 82,422,299 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %-0.02 (2006 verileri).
Mülteci oranı: 2.18 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 4.12 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 78.8 yıl.
Erkeklerde: 75.81 yıl.
Kadınlarda: 81.96 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 1.39 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.1 (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 43,000 (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 1000 den az (2001 verileri).
Ulus: Alman.
Nüfusun etnik dağılımı: Alman %91.5, Türk %2.4, diğer %6.1 (Yunan, İtalyan, Polonyalı, Rus, Hırvat-Sırp, İspanyol).
Din: Protestan %34, Roma Katolikleri %34, Müslümanlar %3.7, diğer %28.3.
Diller: Almanca.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %99 (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: Almanya Federal Cumhuriyeti.
kısa şekli : Almanya.
Yerel tam adı: Bundesrepublik Deutschland.
yerel kısa şekli: Deutschland.
Eski adı: Alman İmparatorluğu.
ingilizce: Germany.
Yönetim
Tedavi için gerekli malzeme : Süzme bal
Hazırlanışı : Hergün, en az iki tatlı kaşığı süzme bal yedirilir.
cankurtaran
Hasta veya yaralı taşımaya uygun hazırlanmış özel araç.
Konum: Kuzey Amerika’da, Kuzey Atlas Okyanusu ve Kuzey Pasifik Okyanusu kıyısında, Kanada ile Meksika arasında yer alır.
Coğrafi konumu: 38 00 Kuzey enlemi, 97 00 Batı boylamı.
Haritadaki konumu: Kuzey Amerika.
Yüzölçümü: 9,631,420 km².
Sınırları: toplam: 12,248 km.
Sınır komşuları: Kanada 8,893 km (2,477 km Alaska dahil) Küba 29 km, Meksika 3,326 km.
Sahil şeridi: 19,924 km.
İklimi: Çoğunlukla ılıman, Hawaii ve Florida’da tropikal, Alaska’da arktik, Mississippi Nehri kıyısında yarı bozkır, güneybatıda çorak iklim görülür.
Arazi yapısı: Geniş merkez ovası, batıda dağlar, doğuda tepelikler ve alçak dağlar, Alaska’da engebeli dağlar ve geniş nehir vadileri, Hawaii’de engebeli, volkanik arazi.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Death Valley -86 m.
en yüksek noktası: McKinley Dağı 6,194 m.
Doğal kaynakları: Kömür, bakır, kurşun, molibden, fosfat, uranyum, boksit, altın, demir, cıva, nikel, potas, gümüş, tungsten, çinko, petrol, doğal gaz, kereste.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %18.
daimi ekinler: %0.
Otlaklar: %25.
Ormanlık arazi: %30.
Diğer: %27 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 223,850 km² (2005 verileri).
Doğal afetler: Volkanlar, depremler, kasırgalar, toprak kaymaları, tsunami.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 298,444,215 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %0.91 (2006 verileri).
Mülteci oranı: 3.18 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 6.43 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 77.85 yıl.
Erkeklerde: 75.02 yıl.
Kadınlarda: 80.82 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 2.09 çocuk/1 kadın (2001 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.6 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 950,000 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 14,000 (2003 verileri).
Ulus: Amerikalı.
Nüfusun etnik dağılımı: beyaz %81.7, zenci %12.9, Asyalı %4.2, Kızılderili %1, Hawai ve diğer Pasifik Ada yerlileri %0.2 (2003).
Din: Protestan %52, Roma Katolikleri %24, Musevi %1, diğer %12, inançsız %10 (2002).
Diller: İngilizce, İspanyolca.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %99.
erkekler: %99.
kadınlar: %99 (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi adı: Amerika Birleşik Devletleri.
kısaltma: US yada USA (ing.), ABD (tr).
ingilizce: United States.
Yönetim biçimi: Federal Cumhuriyet.
Başkent: Washington, DC.
İdari bölümler: 50 eyalet ve 1 bölge; Alabama, Alaska, Arizona, Arkansas, California, Colorado, Connecticut, Delaware, Kolombiya, Florida, Georgia, Hawaii, Idaho, Illinois, Indiana, Iowa, Kansas, Kentucky, Louisiana, Maine, Maryland, Massachusetts, Michigan, Minnesota, Mississippi, Missouri, Montana, Nebraska, Nevada, New Hampshire, New Jersey, New Mexico, New York, Kuzey Carolina, Kuzey Dakota, Ohio, Oklahoma, Oregon, Pennsylvania, Rhode Adası, Güney Carolina, Güney Dakota, Tennessee, Texas, Utah, Ve
tıp bellek yitimi
1. Büyük sarsıntı, humma yüzünden belleğin bozulması veya kaybolması biçiminde beliren ruh hastalığı.
2.Belleğin kısa bir süre durup işlememesi
tıp kansızlık
Kanda alyuvar sayısının ve hemoglobin miktarının azalmasından ileri gelen bir hastalık durumu.
ruh b. sapaklık
Hastalık niteliğinde olmamakla birlikte, normalden belirgin durumda sapma gösterme durumu.
Tedavi için gerekli malzeme : 1- Böğürtlen yaprağı, su. 2- Dut kurusu
Hazırlanışı : 1-Çaydanlığa bir avuç böğürtlen yaprağı konur. 15 dakika kaynatıp süzülür. Günde 3 çay bardağı içilir. 2- Dut kurusu çayı ılık olarak içirilir.
Ana arının yok olmasına bir şekilde ölmesi neden olabileceği gibi arıcı tarafından da bilinçli olarak kovandan alınabilir. Ana arı yok olunca koloninin kendisine süratle yeni bir ana arı edinmesi gerekecektir. Bu yeni ana arı eskisinin yumurtladığı son yumurtalardan çıkacaktır.
Bu yumurtaların arı sütü ile beslenmesi, yeni ana arının arı sütü içinde doğuş ve gelişme evrelerini geçirmesi gerekmektedir. Burada görev yine işçi arılara düşer. İşçi arılar üst çene bezlerinden beyaz renkte, pelte kıvamında, hafif keskin koku ve tatta bir sıvı salgılarlar. İşte arı sütü budur. Bu salgı ile beslenen yumurtalar 16 gün sonra arı olarak gözü terk ederler.
Arı yetiştiricileri bu safhada larvaları yok ederek, arı sütünü kaşıklarla gözlerden toplarlar. Her bir gözden yaklaşık 0,1 gram arı sütü alınabilir. Yüzde 65’İ su, yüzde 35’i ise protein, yağ, şeker ve vitamin ihtiva eden kuru maddeden oluşmuştur.
Arı sütü, özellikle sinir sistemi hastalıklarında, yorgunluk sorunlarında, kısırlık ve damar sertliği tedavilerinde, insana güç ve zindelik kazandırmada kullanılan, doğrudan doğadan gelen önemli bir tabii gıdadır. Piyasaya saf veya bala karıştırılmış halde, draje veya tablet halinde sunulmaktadır.
Bal arılarının bal yapma kapasiteleri ise uygun yer bulabildiklerinde bundan çok daha fazladır. İşte arıcılığın felsefesinde de bu yatar. Sen arılara imkan sağla, onlar da hem kendileri hem de senin için bal üretsinler. Arılar kendilerine yetebilecek miktardan 2-3 kat fazla bal üretebildiklerinden arıcılar da kovana şekerli şuruplar koyarak onlara bu ortamı hazırlarlar. Arılar da sonradan ellerinden alınan bu ürün fazlasını dert etmezler.
Arıların balı çiçeklerden topladıkları nektarı ağızlarındaki bir emzimle birleştirip altıgen biçiminde balmumundan yaptıkları hücrelere depoladıklarını biliyoruz. Bu karışımın su oranının yüzde 17’ye kadar düşmesini bekledikten sonra hücrelerin ağızlarını yine bir balmumu tabakası ile kaplarlar. Artık arıcı için mahsul zamanı gelmiştir. Ağzı kapalı hücrelerdeki bal hiç bozulmaz, saklama zamanı süresizdir.
Arılar böcek dünyasının en gelişmiş sosyal hayatına sahiptirler. İşçi arılar dünyaya geldikten sonra bir ay içinde kovanda bir iki günlük sürelerle temizlik, larvaları besleme, balmumu yapma, yiyecek taşıma, muhafızlık gibi değişik görevler yaparlar. Sonra uçuş başlar, çiçekler ziyaret edilir, nektar, polen ve su toplanır.
İşçi arılar çalışma mevsiminde 4-8 hafta yaşarlar. Kış mevsiminde ise arkadan gelen gençler olmadığı için ömürleri 5-7 ay sürebilir. İşçi arılar dişi olmalarına rağmen kısırdırlar, yavru yapma yetenekleri yoktur.
Arılar polenleri, su ile karıştırıp larva halindeki yavruları beslemek için toplarlar. Bir arı kovandan 7 kilometre uzağa gidip, geri dönebilir. Ancak arılar normal olarak kovanlarından ortalama bir kilometre kadar uzaklaşırlar.
Arılar bu yolculuklarında yollarını güneşin pozisyonuna göre saptarlar. Ayrıca yer kürenin manyetik alanına karşı da hassastırlar. Gözleri polarize ışığa karşı o kadar hassastır ki çok kalın bir bulut tabakasının ardından gelen zayıf bir güneş ışığıyla bile kötü havalarda yollarını bulabilirler.
Arılar geceleri ortadan yok olurlar ama uyumazlar. Gece boyu hareketsiz kalarak enerjilerini ertesi günkü yoğun işler için biriktirirler.
Arılar renklerin çoğunu görürler. Işık dağılımında mavi ve ona yakın renkleri daha iyi görürler. Ultraviyole ışınlarına karşı da çok duyarlıdırlar. Ultraviyole ışınlarını çok yansıtan çiçekler onlara daha parlak görünür. Kırmızı rengi hiç ayırt edemezler.
Bize bu derecede faydalı olan arılar etrafımızda dolaştıklarında veya balkonda kahvaltı sefası yaparken reçel tabağına konduklarında çoğu insan huzursuz olur. Bunun nedeni minik arının sokma tehlikesidir. Halbuki arılar sadece iki durumda canlılara saldırır ve sokarlar:
l) Kolonilerine bir tehdit olduğunda korumak için;
2) Korkutuldukları zaman. Bu nedenle arı kovanlarına çok yaklaşmamanız, el kol hareketleri yaparak hızlı hareket etmemeniz önerilir.
Arılar insanı soktuktan sonra genellikle ölürler, çünkü arı tarafından sokulan insan ani bir hareketle arıyı fırlatınca arının iğnesi ile beraber zehir torbası ve ifrazat bezi de yırtılarak arıdan ayrılır ve soktuğu yerde kalır. İlginçtir ki bu kalan zehir torbasındaki kaslar arıdan ayrılsalar bile zehri pompalamaya bir süre devam ederler. Bu nedenle tırnağın ucu ile bir an evvel iğneyi soktuğu yerden çıkarmakta fayda vardır.
Arı zehrine alerjisi olan kimselerde arı sokmaları ağır tepkilere hatta ölüme yol açabilir. Buna karşın arı zehri bazı ağrılı hastalıkların özellikle romatizmanın tedavisinde kullanılır.
1.Temizlenmek, pâk ve tâhir olmak.
2.Zayıflamak, etsiz ve lagar olmak.
3.Hastalıktan kalkmak, şifayâb olmak, iyileşmek.
Konum: Güney Amerika’nın güneyinde, güneyde Atlas Okyanusu kıyısında yer alır. Atlas Okyanusuna kıyısı 4.000 km`yi aşar. Güneyinde ve batısında Şili, kuzeyinde Bolivya ve Paraguay, kuzeydoğusunda Brezilya ve Uruguay yer alır.
Coğrafi konumu: 34 00 Güney enlemi, 64 00 Batı boylamı.
Haritadaki konumu: Güney Amerika.
Yüzölçümü: toplam: 2,766,890 km².
Kara: 2,736,690 km².
Su: 30,200 km².
Sınırları: toplam: 9,665 km.
Sınır komşuları: Bolivya 832 km, Brezilya 1,224 km, Şili 5,150 km, Paraguay 1,880 km, Uruguay 579 km.
Sahil şeridi: 4,989 km.
İklimi: Arjantin, tamamen güney yarıkürenin ılıman iklim kuşağında yer alır. Kuzeyinde yağmurlu subtropikal iklim hakimdir, güney bölgesinde ise sub-kutupsal bir iklim hakimdir. Yazları hava sıcak ve rutubetli kışları ise serindir.
Arazi yapısı: Kuzeydoğudaki astropik düzlükler, Pampalar, Patagonya ve dünyanın en sarp yükseltilerinin bulunduğu Andlar Bölgesi olmak üzere Arjantin dört ana bölgeye ayrılır. Arjantin topraklarının büyük bölümü kıraç yada yarı-kıraçtır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Laguna Del Carbon -105 m; en yüksek noktası: Cerro Aconcagua 6,960 m.
Doğal kaynakları: Pampalarda verimli topraklar, kurşun, çinko, kalay, bakır, demir yatakları, manganez, petrol, uranyum.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %10.
Otlaklar: %52.
Ormanlık arazi: %19.
Diğer: %19 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 15,500 km² (2003 verileri).
Doğal afetler: Andlar Bölgesinde yer alan San Miguel de Tucuman ve Mendoza arazileri deprem riski taşırlar; Pampalar başlayan şiddetli kasırgalar kuzeydoğuya doğru ilerleyebilirler; yoğun su baskınları yaşanabilir.
Coğrafi Not: Güney Amerika’nın ikinci en büyük ülkesi. (Brezilya’dan sonra).
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 39,921,833 (Temmuz 2006 verileri).
Yaş yapısı: 0-14 yaş: %25.2 (erkek 5,153,164; kadın 4,921,625).
15-64 yaş: %64.1 (erkek 12,804,376; kadın 12,798,731).
65 yaş ve üzeri: %10.6 (erkek 1,740,118; kadın 2,503,819) (2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %0.96 (2006 verileri).
Mülteci oranı: 0.4 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Cinsiyet oranı: doğumlarda: 1.05 erkek/kadın.
15 yaş altı: 1.05 erkek/kadın.
15-64 yaşlarında: 1 erkek/kadın.
65 yaş ve üzeri: 0.7 erkek/kadın.
Toplam nüfusta: 0.97 erkek/kadın (2006 verileri).
Bebek ölüm oranı: 14.73 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 76.12 yıl.
Erkeklerde: 72.38 yıl.
Kadınlarda: 80.05 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 2.16 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.7 (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 130,000 (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 1,500 (2003 verileri).
Ulus: Arjantinli.
Nüfusun etnik dağılımı: beyazlar (çoğunlukla İspanyol ve İtalyanlar) %97, melezler, Amerika Kızılderilileri ve diğer beyaz olmayan gruplar %3.
Din: Roma Katolikleri %92 , Protestanlar %2, Museviler %2, diğer %4.
D
Konum: Güneydoğu Avrupa’da, Adriyatik Denizi kıyısında yer almakta olup, kuzey ve kuzey doğuda Karadağ, Kosova, doğuda Makedonya, güney ve güney batıda Yunanistan ile komşudur.
Coğrafi konumu: 41 00 Kuzey enlemi, 20 00 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Avrupa.
Yüzölçümü: toplam: 28,748 km².
Kara: 27,398 km².
Su: 1,350 km².
Sınırları: toplam: 720 km.
Sınır komşuları: Yunanistan 282 km, Makedonya 151 km, Karadağ 172 km, Serbistan 115 km.
Akarsuları: Kuzeydeki İşkodra Gölü (368 km²) Balkanlardaki en büyük gölüdür. Ohri Gölü 362 km² güney-doğudadır ve Balkanların en derin gölüdür. Prespa Gölü ise Makedonya, Yunanistan ve Arnavutluk arasındadır. Bunların dışında kuzey ve kuzeydoğusunda küçük alp gölleri mevcuttur. Drin, Mati, İşmi, Erzeni, Şkurbini, Semani, Niosa başlıca ırmaklardır. 152 ırmak ve çay, 5 baraj, 200 kaynak (içme suyu ve mineral) vardır.
Sahil şeridi: 362 km.
İklimi: Ilıman iklim; kışlar soğuk, bulutlu, yağışlı; yazlar sıcak, açık, kuru geçer; iç kısımlarında daha soğuk ve daha rutubetli bir iklim hakimdir.
Arazi yapısı: Arnavutluk dağlık bir ülkedir. Ülkenin batısında denizden yüksekliği 300 metre olan platolar olmakla birlikte üçte ikisi dağlık ve tepeliktir.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Adriyatik Denizi 0 m; en yüksek noktası: Maja e Korabit (Korabi dağı) 2,764 m.
Doğal kaynakları: petrol, doğal gaz, kömür, krom, bakır, kereste, nikel.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %20.
düzenli ekilen topraklar: %5.
Otlaklar: %15.
Ormanlık arazi: %38.
Diğer: %21 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 3,530 km² (1993 verileri).
Doğal afetler: yıkıcı depremler; güneybatı kıyısında su baskınları; kuraklık.
Nüfus Bilgileri
NüfuSu: 3,581,655 (2006 Temmuz ayı tahmini) Nüfusun %50 si kırsal alanda ikame eder.
Yaş yapısı: 0-14 yaş: %24.8 (erkek 464,954; kadın 423,003).
15-64 yaş: %66.3 (erkek 1,214,942; kadın 1,158,562).
65 yaş ve üzeri: %8.9 (erkek 148,028; kadın 172,166) (2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %0.52 (2006 verileri).
Nüfus yoğunluğu: Nüfus yoğunluğu km²’ye 113,3 dir.
Mülteci sayısı: -4.67 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Cinsiyet oranı: doğumlarda: 1.1 erkek/kadın.
15 yaş altı: 1.1 erkek/kadın.
15-64 yaş: 1.05 erkek/kadın.
65 yaş ve üzeri: 0.86 erkek/kadın.
Toplam nüfus: 1.04 erkek/kadın (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 20.75 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 77.43 yıl.
Erkeklerde: 74.78 yıl.
Kadınlarda: 80.34 yıl (2006 tahmini).
Ortalama çocuk sayısı: 2.03 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.01den az (1999 verileri).
Ulus: Arnavut.
Nüfusun etnik dağılımı: %95 Arnavut, %3 Yunan, diğerleri %2 2 (Roman, Sırp, Bulgar).
Dinler: %70 Müslüman, %20 Arnavut Ortodoksu, %10 Katolik.
Dil: Resmi dil Arnavutçadır, ayrıca Yunanca konuşulmaktadır.
Okur yazar oranı: 9 yaş ve üzeri bilgiler.
Toplam nüfusta: %86.5 (2003 tahmini).
Eğitim alanında Avrupa sta
Tedavi için gerekli malzeme : Sarımsak
Hazırlanışı : 1 diş sarımsak, iyice dövülür. Arpacığın üstüne sürülür. 20 dakika sonra, ılık su ile yıkanır.
1.Şaman Türkleri’nin din büyüklerinin hastalara okuduğu afsun, sihir.
2.Yılanı kovuğundan çıkarmak için veya zehirinin tesirini gidermek için okudukları afsun. (Doğu Türkçesi’nde afsun etmek, mânâsiyle «arpalmak» fiili dahi kullanılır).
1.Bir şeyden alınıp diğer bir şeye naklonunan madde.
2.Muhtelif tehlikeli hastalıkların önünü almak için aşılanan madde: Tifo, çiçek aşısı.
3.Yabanî veya cinsi Adî ağaca, cinsine yakın bir iyi ağaçtan vurulan kalem veya yaprak aşısı. Aşı kalemi = Ağaca aşılanmaya mahsus kalem.
1.Kök, bih: Ağacın kökü ve dalları.
2.Dip, kütük, ben.
3.Temel, esas, kaide: Aslı çürük.
4.Mebde, başlangıç, iptidâİ, masdar, baş, bir şeyin çıktığı ve başladığı yer, kaynak, menbâ: Bunun aslı nerededir? Hastalığın aslı anlaşılamadı.
5.Suret veya tercüme olmayıp ilk hâlinde bulunan: Sureti aslına mutabıktır. Tercümesini buldumsa da, aslını arıyorum.
6.Hakikat, sıhhat, gerçek ve vakî olma: Bu havadisin aslı yoktur. İddia ettiği zarar ve ziyanın aslı var mıdır?Soy, neseb. Aslı bellisiz = Asıl ve nesli meçhul. Bed-asl — Kötü asıllı soysuz.Bir şeyin esaslı ve başlı kısmı, fer’in mukabili: Dirayet aslı, tecrübe ise fer’dir. Bir fennin usul ve fürûu.Bir şeyin zâtî ve kadîmî (eski) ciheti: Bunun aslı böyle değildi.Aslî, kadîmî, en önce ve en evvel ve en eski: Asıl vatanı orasıdır. Asıl evim yıkıldı.Başlı, esaslı, en mühim: Onun asıl işi dalkavukluktur.Hakikî, sahih, zâtî, doğru: Benim asıl vazifem budur. Asıl ortağı odur.Hâlis, sâfî: Asıl tereyağı ararsanız onda bulursunuz.Esasen, zaten: Kendisi asıl Konyalı’dır.Başlıca, en ziyade, alelhusus, mahzâ: Ben asıl ona bakıyorum. Asıl sizi düşünüyorum. 16. Gerçekten, sahihan, hakikaten: Burada asıl iş gören budur. Asıl anlamak isterseniz. Bed-asl = Soysuz. Bî-asl = Esassız, yalan. An-asl = Aslından, esasen. babadan oğula: An asi Mısırlı bir tacir. Fil-asl = Başlangıçta, aslında Fil-asl iş oradan başladı. Aslından, aslında = Ibtidâ, başlangıçta, asıl hâlinde: O, aslında tacir değildi. Aslında ziraatla meşgul idi. Asıl ve fasıl = Asıl ve esas, sıhhat, hakikat: Bunun aslı ve faslı. Aslı ve esası yoktur, büsbütün esassızdır. Asıl ve nesil = Neseb, soy: Aslı ve nesli maruf. Ne asıl, kelimeleri birleşerek «nasıl» olmuştur, (bk.) Usûl.
1.Çiçek hastalığına ve başka aşısı olan hastalıklara karşı aşı vurmak: Benim çocuklarımı falan doktor aşıladı.
2.Yabanî ağaca aşı vurmak: Armut kalemini ahlata aşılamalı.
3.(Su vesair içilecek şeyleri kuyu veya karda) soğutmak: Şerbeti aşıladınız mı?
1.Çiçek hastalığına ve başka hastalıklara karşı aşı vurmak: Çocukların cümlesi aşılandı.
2.Ağaca aşı vurulmak: Bu mevsimde ağaç aşılanmaz.
3.Aşı ile tohumlanmış gibi temasla ve diğer suretle geçip sirayet etmek: Bu hastalık bize de aşılanacaktır.
1.Çiçek ve aşısı olan başka hastalıklara karşı aşı vurdurmak, bilvasıta aşılamak: Çocukları aşılattım.
2.Ağaca aşı vurdurmak: Badem ağacına kaysı acılattım.
Tedavi için gerekli malzeme : Bal, limon
Hazırlanışı : 2 Adet limon uzunlamasına kesilir. Suyu sıkılır üzerine üç kahve kaşığı süzme bal ilave edilir, içilir. Günde üç kere uygulanabilir.
1.Çiçek ve başka aşısı olan hastalıklara karşı aşılanmamış: Ne kadar aşısız çocuklar varsa aşılanmalı.
2.Aşı vurulmamış yabanî ağaç.
Tedavi için gerekli malzeme : Nane, su
Hazırlanışı : Su dolu cezveye; 2 kahve kaşığı nane konur. Kaynatılır. Her sabah, aç karnına bir çay bardağı (şekersiz) içilir.
Tedavi için gerekli malzeme : 1- Yoğurt, su. 2- Arpa
Hazırlanışı : 1- Hastanın göğsüne ve sırtına yoğurt sürülür. Kuruduktan sonra ılık su ile ıslatılmış bir bezle silinir. Ayrıca ayran içirilir. 2- Bir avuç arpa, bir litre suda kabukları ayrılıncaya kadar kaynatılır. Limon sıkılır, tadlandırılır. Yudum yudum içilir.
Ciddi durumlarda vücudun iç ısısının çok hassas ölçülmesi gerekebilir. Bu durumda termometrenin yerleştirileceği iki yer vardır. Ağzımızda dilin altı ve rektum. Böyle pek de pratik olmayan yerlerden ölçüm alınmasının nedeni buraların vücudun hakiki iç ısısının en doğruya yakın ölçülebileceği yerler olmalarındandır. Koltuk altları nispeten havaya açıktırlar ve buradan yapılan ölçüm hakiki iç ısıya göre daha düşük değer verir.
Ağızdan alınan ölçümlerde termometre dilin üstüne değil de altına konulur çünkü ölçümden az önce alınmış bir içecek dilin üstünde olması gerekenden daha farklı bir değer görülmesine sebep olabilir; bütün öğrencilerin bildiği tebeşir tozu yutma numarası gibi.
Ancak termometreyi dilin altına koyunca iş değişir. Bu bölgede ve rektumda kan damarları çok olduğundan dış etkenler ölçüm sonucunu etkileyemezler. Buralardan vücut iç ısısı hem çok süratli hem de en sağlıklı şekilde ölçülebilir.
Ayrıca dilin üstünün çok hassas olması, bu bölgenin solunum ve yeme kanallarına açık olması buraya konulan termometrenin insanda rahatsızlık hissi yaratmasına sebep olur.
Uluslararası sivil havacılık kurallarına göre uçaklara civalı termometre alınmadığını ve kesinlikle yasak olduğunu biliyor muydunuz? Sebep uçağın malzemesinin çoğunlukla alüminyum olması. Çok az miktarda civa, çok miktarda alüminyumu tahrip edebilir. Tek istisna bir kap içinde olması şartıyla insanların ateşini ölçmede kullanılan küçük termometrelerdir.
Peki, bir termometre ne kadar küçük olabilir? Bugüne kadar yapılan en küçük termometre bir mikron kalınlığındadır, yani bir insan saçının kalınlığının ellide biri. Dr. Frederich Sachs bu termometreyi canlı tek hücrelilerin ısılarını ölçmek için yapmıştı.
2.Geçirmek, aşırmak, savmak: Bir hastalığı, bir belâyı atlatmak.
Konum: Avustralya dünyanın en eski kıtalarından biridir. Hint ve Pasifik Okyanusları arasında uzanır. Komple bir kıtayı kaplayan tek ülkedir.
Coğrafi konumu: 27 00 Güney enlemi 133 00 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Avustralya kıtası.
Yüzölçümü: toplam: 7686850 km².
Kara: 7617930 km².
Su: 68920 km².
Sınırları: 0 km.
Sahil şeridi: 25760 km.
İklimi: Kıtanın hemen hemen üçte biri tropik ve kalanı ılıman bölgedir. En soğuk bölgeler Tasmanya’nın yayla ve yüksek yerlerinde ve anakaranın güney doğu kıyılarındadır. Yıllık ortalama sıcaklık kuzeyde 27 dereceden güneyde 13 dereceye kadar değişir.
Arazi yapısı: Genellikle yüksek olmayan yaylalar güneydoğuda verimli ovalar yer almaktadır. Erozyonla ortaya çıkan asıl ana kara 3000 milyon yıldan daha yaşlıdır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Eyre Gölü -15 m.
en yüksek noktası: Kosciuszko Dağı 2229 m.
Doğal kaynakları: boksit kömür demir yatakları bakır kalay gümüş uranyum nikel tungsten mineraller kurşun çinko elmas doğal gaz petrol.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %6.
Otlaklar: %54.
Ormanlık arazi: %19.
Diğer: %21 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 25450 km² (2005 verileri).
Doğal afetler: Kıyı boyunca kasırgalar; sert kuraklıklar.
Coğrafi Not: Toprak bakımından Rusya Kanada Çin Amerika ve Brezilya’dan sonra dünyanın
6.en büyük ülkesidir. Avustralya dünyanın en büyük adası ve en küçük kıtasıdır. Ayrıca bir ülkeden oluşan tek kıtadır.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 20264082 (Temmuz 2006 verileri).
Yaş yapısı: 0-14 yaş: %19.6 (erkek 2031313; kadın 1936802).
15-64 yaş: %67.3 (erkek 6881863; kadın 6764709).
65 yaş ve üzeri: %13.1 (erkek 1170589; kadın 1478806) (2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %0.85 (2006 verileri).
Mülteci oranı: 3.85 mülteci/1000 nüfus (2006 tahmini).
Cinsiyet oranı: doğumlarda: 1.05 erkek/kadın.
15 yaş altı: 1.05 erkek/kadın.
15-64 yaşlarında: 1.02 erkek/kadın.
65 yaş ve üzeri: 0.79 erkek/kadın.
Toplam nüfusta: 0.99 erkek/kadın (2006 verileri).
Bebek ölüm oranı: 4.63 ölüm/1000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 80.5 yıl.
Erkeklerde: 77.64 yıl.
Kadınlarda: 83.52 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 1.76 çocuk/1 kadın (2006 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.1 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalıkları taşıyan insan sayısı: 14000 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenler: 200 den az (2003 verileri).
Ulus: Avustralyalı.
Nüfusun etnik dağılımı: Beyaz ırk %92; Asya Kökenli %7; Aborjinler ve diğerleri %1.
Din: Anglikan %26.1; Roman Katolik %26; Diğer Hıristiyan Mezhepleri %24.3.
Dil: İngilizce ve diğer yerel lisanlar.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri bilgiler.
Toplam nüfus: %99.
Erkek: %99.
Kadın: %99 (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Avustralya.
ingilizce: Australia.
Yönetim biçimi: Federal Parlamenter Demokrasi.
Başkent: Canberra.
İdari bölümler: 6 eyalet New South Wales Victoria Queensland
Konum: Orta Avrupa’da İtalya ile Slovenya’nın kuzeyinde yer alır.
Coğrafi konumu: 47 20 Kuzey enlemi 13 20 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Avrupa.
Yüzölçümü: toplam: 83870 km².
Kara: 82444 km².
Su: 1426 km².
Sınırları: toplam: 2562 km.
Sınır komşuları: Çek Cumhuriyeti 362 km Almanya 784 km Macaristan 366 km İtalya 430 km Liechtenstein 35 km Slovakya 91 km Slovenya 330 km İsviçre 164 km.
Sahil şeridi: 0 km.
İklimi: Ilıman kıtasal iklim.
Arazi yapısı: Batı ve güneyinde Alpler doğu ve kuzey kısımlarda çoğunlukla düzlükler yer alır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Neu***dler See 40 m; en yüksek noktası: Grossglockner 6960 m.
Doğal kaynakları: Demir kereste magnezit kurşun kömür linyit bakır hidro enerji.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %17.
daimi ekinler: %1.
Otlaklar: %23.
Ormanlık arazi: %39.
Diğer: %20 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 457 km² (2003 verileri).
Coğrafi Not: Kara ile çevrili.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 8192880 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %0.09 (2006 verileri).
Mülteci oranı: 1.94 mülteci/1000 nüfus (2006 tahmini).
Cinsiyet oranı: doğumlarda: 1.05 erkek/kadın.
15 yaş altı: 1.05 erkek/kadın.
15-64 yaşlarında: 1.01 erkek/kadın.
65 yaş ve üzeri: 0.68 erkek/kadın.
Toplam nüfusta: 0.95 erkek/kadın (2006 verileri).
Bebek ölüm oranı: 4.6 ölüm/1000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 79.07 yıl.
Erkeklerde: 76.17 yıl.
Kadınlarda: 82.11 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 1.36 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.3 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 10000 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 100 den az (2003 verileri).
Ulus: Avusturyalı.
Nüfusun etnik dağılımı: Avusturyalı %98 Hırvat Sloven diğer (Macar Çek Slovak diğer).
Din: Roma Katolikleri %73.6 Protestanlar %4.7 Müslümanlar ve diğer %21.7.
Diller: Almanca (resmi) macarca slovence hırvatca.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %98.
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: Avusturya Cumhuriyeti.
kısa şekli : Avusturya.
Yerel tam adı: Republik Oesterreich.
yerel kısa şekli: Oesterreich.
ingilizce: Austria.
Yönetim biçimi: Federal Cumhuriyet.
Başkent: Viyana.
İdari bölümler: 9 eyalet; Burgenland Kaernten Niederoesterreich Oberoesterreich Salzburg Steiermark Tirol Vorarlberg Wien.
Bağımsızlık günü: 1156 (Bavarya’dan).
Milli bayram: Ulusal gün 26 Ekim (1955).
Anayasa: 1920.
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: AfDB (Afrika Kalkınma Bankası) AsDB (Asya Kalkınma Bankası) AG (Avustralya Grubu) BIS (Uluslararası İmar Bankası) BSEC (Karadeniz Ekonomik İşbirliği) (gözlemci) CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi) CE (Avrupa Konseyi) CEI (Orta Avrupa Girişimi) CERN (Avrupa Nükleer Araştırma Teşkilatı) EAPC (Avrupa - Atlantik Ortaklık Konseyi) EBRD (Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası) ECE (Birleşmiş Milletl
Ağrıyan yerler iyice ovulur. Ayak ikinci parmağının üçüncü parmakla birleştiği noktanın iyice ovulması da çok faydalıdır.
Tedavi için gerekli malzeme : Adaçayı, su.
Hazırlanışı : Büyükçe bir tencereye su doldurulur. Üzerine bir avuç adaçayı ilave edilip kaynatılır. Ilıdıktan sonra bu su ile ayak banyosu yapılır.
Tedavi için gerekli malzeme : Kekik, su.
Hazırlanışı : Bir cezve suya bir kahve kaşığı kekik konur. Kaynatılıp süzülür. Ilık ılık içilir. Aynı işlem günde üç kere tekrarlanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Yumurta, elma kompostosu
Hazırlanışı : Hergün, 1 tane rafadan yumurta yenir. 3 su bardağı elma kompostosu içilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Böğürtlen, su
Hazırlanışı : 2 su bardağı kaynak suya, 2 kahve kaşığı böğürtlen konur. 10 dakika bekletilip, süzülür. Sabah bir bardak, akşam bir bardak içilir.
1.(Anatomi, tıp). Göze mensup ve müteallik: Emrâz-ı aynîyye = Göz hastalıkları, tabakaat-ı aynîyye = Göz tabakaları.
2.Tıpkı, tamamiyle, kendisi: Bu mal gördüğünüzün aynısıdır. (Aynıdır demek daha doğrudur). Aynı ata binmiş.
3.Nakid ve bedel olmayarak, kendisinden olan: Eşyây-ı aynîyye = Tüccarın getirdikleri maldan gümrük hakkı olarak, para yerine bıraktıkları şeyler. Tıpkı, farksız, çok benzer: Bu da onun aynı gibidir.
1.Tabiî Afetlere ve hastalıklara şifâlı olması için okunan duâ ve tılsımlar.
2.Kararda katîlikler, sebatlar.
Tedavi için gerekli malzeme : Tentürdiyot, su.
Hazırlanışı : 1 bardak suya 5 damla tentürdiyot katılır, karıştırılır. Gargara yapılır.
Tedavi için gerekli malzeme : Pirinç çorbası, yoğurt.
Hazırlanışı : 1 kase pirinç çorbası ile birlikte, bir su bardağı dolusu taze yoğurt yenir.
Tedavi için gerekli malzeme : Havuç.
Hazırlanışı : 1 adet havuç, önce soğuk suyla yıkanır, sonra rendelenir. Suyu içilir.
Konum: Karayipler’de Kuzey Atlas Okyanusunda adalar grubu Florida eyaletinin güneydoğu kıyısı açıklarında Küba ve Hispaniola`nın kuzeyinde yer alır.
Coğrafi konumu: 24 15 Kuzey enlemi 76 00 Batı boylamı.
Haritadaki konumu: Orta Amerika ve Karayipler.
Yüzölçümü: toplam: 13940 km².
Kara: 10070 km².
Su: 3870 km².
Sınırları: 0 km.
Sahil şeridi: 3542 km.
İklim: İki mevsimli yumuşak astropik iklimi büyük ölçüde Stream Körfezi Akıntısı ile Atlas Okyanusu meltemlerinin etkisi altındadır. Kasırga mevsimi Temmuz ortalarından kasım ortalarına kadar sürer.
Arazi yapısı: Bahamalar güney ve batısındaki karalardan derin kanallarla ayrılan bir denizaltı yükseltisinin su üstüne çıkmış uzantılarından oluşur. Adaların kıyıları mercan kayalıklarıyla çevrilidir.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Atlas Okyanusu 0 m; en yüksek noktası: Alvernia dağı 63 m.
Doğal kaynakları: tuz kereste tarıma elverişli topraklar.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %1.
Otlaklar: %0.
Ormanlık arazi: %32.
Diğer: %67 (2005 verileri).
Doğal afetler: Tropikal kasırgalar su baskınlarına neden olarak zarar vermektedir.
Nüfus Bilgileri
NüfuSu: 303770 (2006).
Yaş yapısı: 0-14 yaş: %27.5 (erkek 41799; kadın 41733).
15-64 yaş: %66.1 (erkek 98847; kadın 102074).
65 yaş ve üzeri: %6.4 (erkek 7891; kadın 11426) (2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %0.64 (2006 verileri).
Mülteci oranı: -2.17 mülteci/1000 nüfus (2006 tahmini).
Cinsiyet oranı: doğumlarda: 1.02 erkek/kadın.
15 yaş altı: 1 erkek/kadın.
15-64 yaşlarında: 0.97 erkek/kadın.
65 yaş ve üzeri: 0.69 erkek/kadın.
Toplam nüfusta: 0.96 erkek/kadın (2006 verileri).
Bebek ölüm oranı: 24.68 ölüm/1000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 65.6 yıl.
Erkeklerde: 62.24 yıl.
Kadınlarda: 69.03 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 2.18 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %3 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalıkları taşıyan insan sayısı: 5600 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenler: 200 (2003 verileri).
Ulus: Bahama.
Nüfusun etnik dağılımı: Siyah ırk %85 beyaz ırk %12 Asyalılar ve Hispaniola’lılar.
Din: Baptistler %32 Anglikanlar %20 Roma Katolikleri %19 Methodistler %6 diğer %23.
Dil: İngilizce(resmi) Creole (hem Avrupa hem de Asya soyundan gelen kişilerin konuştuğu dil).
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri bilgiler.
Toplam nüfus: %95.6.
Erkek: %94.7.
Kadın: %96.5 (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Bahama.
ingilizce: Bahamas The.
Yönetim Biçimi: meşruti monarşi.
Başkent: Nassau.
İdari bölümler: 21 bölge; Acklins ve Crooked Adaları Bimini Cat Adaları Exuma Freeport Fresh Creek Governor›s Limanı Green Turtle Cay Harbour Adası High Rock Inagua Kemps Bay Long Adası Marsh Limanı Mayaguana New Providence Nicholls Şehri ve Berry Adaları Ragged Adası Rock Sound Sandy Burunu San Salvador ve Rum Cay.
Bağımsızlık günü: 10 Temmuz 1973.
Milli bayram: Kur
Konum: Orta Doğu’da Basra Körfezinde Arabistan Yarımadası kıyısı açıklarında Bahreyn Adası ile 30 kadar küçük adadan oluşan bir takımadada yer alan ülkedir.
Coğrafi konumu: 26 00 Kuzey enlemi 50 33 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Orta Doğu.
Yüzölçümü: toplam: 665 km².
Kara: 665 km².
Su: 0 km².
Sınır komşuları: 0 km.
Sahil şeridi: 161 km.
İklimi: Bahreyn’de yıl boyunca nem oranı yüksektir. Kış ayları ılımandır. Egemen rüzgar kuzeybatıdan esen nemli şamal rüzgarıdır. Güneyden esen rüzgarlar ise hem sıcak hem de kurudur; bazen kum ve toz getirir.
Arazi yapısı: Bahreyn Adası`nın orta bölgesi kayalıktır. Güneyde ve batıda bazı yerleri tuzlu bataklıklarla kaplı kumlu ovalar vardır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Basra Körfezi 0 m; en yüksek noktası: Jabal ad Dukhan 122 m.
Doğal kaynakları: Petrol doğal gaz balık inci.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %2.82.
Sürekli ekinler: %5.63.
Otlaklar: %6.
Ormanlık arazi: %0.
Diğer: %85.55 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 40 km² (2005 verileri).
Doğal afetler: periyodik kuraklıklar; kum fırtınaları.
Nüfus Bilgileri
NüfuSu: 698585 (Temmuz 2006 verileri).
Yaş yapısı: 0-14 yaş: %27.4 (erkek 96567; kadın 94650).
15-64 yaş: %69.1 (erkek 280272; kadın 202451).
65 yaş ve üzeri: %3.5 (erkek 12753; kadın 11892) (2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %1.45 (2006 verileri).
Mülteci oranı: 0.82 mülteci/1000 nüfus (2006 tahmini).
Cinsiyet oranı: doğumlarda: 1.03 erkek/kadın.
15 yaş altı: 1.02 erkek/kadın.
15-64 yaş: 1.38 erkek/kadın.
65 yaş ve üzeri: 1.07 erkek/kadın.
Toplam nüfusta: 1.26 erkek/kadın (2006 verileri).
Bebek ölüm oranı: 16.8 ölüm/1000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 74.45 yıl.
Erkek: 71.97 yıl.
Kadın: 77 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 2.6 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.2 (2001 verileri).
Ulus: Bahreyn.
Nüfusun etnik dağılımı: Bahreynliler %63 Asyalılar %19 diğer Araplar %10 İranlılar %8.
Dinler: Şii Müslümanlar %70 Sünni Müslümanlar %30.
Dil: Arapça İngilizce Farsça Urduca.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri bilgiler.
Toplam nüfus: %89.1.
Erkek: %91.9.
Kadın: %85 (2005 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi uzun adı: Bahreyn Devleti.
kısa şekli : Bahreyn.
Yerel tam adı: Dawlat al Bahrayn.
yerel kısa şekli: Al Bahrayn.
Eski adı: Dilmun.
ingilizce: Bahrain.
Yönetim Biçimi: Mutlak Monarşi.
Başkent: Manama.
İdari bölmeler: 12 belediye; Al Hadd Al Manamah Al Mint**ah al Gharbiyah Al Mint**ah al Wusta Al Mint**ah ash Shamaliyah Al Muharr** Ar Rifa› wa al Mint**ah al Janubiyah Jidd Hafs Madinat Hamad Madinat ‹Isa Juzur Hawar Sitrah.
Bağımsızlık günü: 15 Ağustos 1971.
Milli bayram: Milli Gün 16 Aralık (1971).
Anayasa: 14 Şubat 2002 de yeni anayasa kabul edilmiştir.
Hukuk sistemi: İslam hukuku ve İngiliz hukuku temel alınmıştır.
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: ABEDA AFESD
1.Bakmak, görmek üzere gözleri bir yana çevirmek, nazar. nigâh etmek: Nereye bakıyorsun? Şuna bak, bakmadım ki göreyim.
2.İtibar etmek, nazar-ı itibara almak: Siz bizim kusurumuza bakmayın.
3.Tâbi olmak, tetebbû etmek, uymak: Ördek, kaza bakarak çatlar, irat sahiplerine bakarak masarif kapısını o kadar açmayın.
4.Dikkat ve itina etmek, gözleri açmak: Bakın yolda bir şey çıkmasın.
5.Mütalâa ve tetkik etmek. Derse bakıyor.
6.Hizmetini görmek: Bu hayvana kim bakıyor, iyi baksalar güzel bir at olur.Beslemek, geçindirmek: Çoluk çocuğuna iyi bakıyor, karısına bakmaktan Acizdir.Tedavi etmek: Bu hastaya kim bakıyor? Her vakit bakan doktor kimdir?Denemek, muayene etmek: Bakmadan alınmaz, bir, İki gün bende dursun bakayım da, İşime gelirse alırım, yemeğe bakmak.Aramak, tutmak veya almak üzere araştırmak ve muayene etmek: Eve bakmağa gittiler, kıza bakıyorlar.(Hastayı) ziyaret etmek, hastaya Bakla bakmak şarttır, hasta yatıyor da gidip bakmaya vakit bulamadım.Bağlı olmak: Böyle işler tabiata bakar, artık orası dirayete bakar. Ağıza bakmak = Birinin sözüne ehemmiyet verip tâbi olmak. Eğri bakmak = Kin ve garazını belli etmek. İşine bakmak = Kendi işiyle meşgul olup başka şeye karışmamak. İyi bakmak = Dikkat etmek. Dört yana bakmak = Tam ihtiyatla hareket etmek. Fala bakmak = Fal açmak. Bakakalmak = Şaşkın bakmak, şaşmak, şaşıp kalmak. Yan bakmak, yan yan bakmak — Kinle, düşmanca bakmak. Yüze bakmak = iltifat etmek: Yüzüme bakmadı = İltifat etmedi. Yüz yüze bakmak = Utanacak bir macera olmamak.
Yağlı balıklarda bulunan lipitlerin insan sağlığı üzerine hiçbir zararları olmadığı gibi vücudu kalp ve damar hastalıklarına karşı da korurlar. Bol miktarda balık tüketilen ülkelerde yapılan sağlık ve yaşam suresi istatistikleri de bu görüşü destekler.
19. yüzyılda iki Alman kimya mühendisi, beynin zihinsel aktivitesini yürütebilmesi için gerekli kimyasal elementin ‘fosfor’ olduğunu ileri sürdüler. Hatta bu düşüncelerini ‘fosfor olmadan bir beyin sağlıklı çalışamaz’ diyerek çok iddialı bir biçimde sundular.
Bu arada bir başka bilimci de balık etinin fosfor bakımından çok zengin olduğunu ortaya çıkarınca, bu iki fikir birleşti ve balık etinin beyine dolayısıyla zeka gelişimine çok faydalı olduğu gibi genel bir inanış doğdu.
Aslında fosfor insan organizması için gerçekten gereklidir. Gereken miktar et, süt, tahıllar ve sebzelerin yanında balıklardan da sağlanır. Fosfor vücutta kemiklerde ve dişlerde kalsiyumla birleşmiş halde bulunur. Fosforun eksikliği çocuklarda kol ve bacak kemiklerinde biçim bozukluklarına, yetişkinlerde ise kemik yumuşamasına neden olur.
Eczacılıkta kullanılan fosfor ise beyaz fosfordur. Eskiden fosforlu bitki yağı ve fosforlu balık yağı şeklinde insanlara sinir kuvvetlendirici ilaç olarak verilirdi. Zamanla bu tip ilaçların zehirlenmelere yol açtıkları tespit edildi ve kullanımdan kaldırıldılar.
Günümüze kadar yapılan araştırmalarda fosforun, beynimize gerekli diğer kimyasal elemanların yanında fazladan bir faydasının olduğu ve beynin fonksiyonlarını arttırdığı saptanmamıştır.
Sonuç olarak, balıkta ciddi bir oranda fosfor yoktur, olsa bile fosforun fazlası insan zekasını arttırmaz sadece çok ciddi zehirlenmelere yol açar.
Konum: Güney Asya’da Bengal koyuna kıyısı olan Birmanya ve Hindistan arasında yer alan bir ülkedir.
Coğrafi konumu: 24 00 Kuzey enlemi 90 00 Doğu boylamı.
Harita konumu: Asya.
Yüzölçümü: toplam: 144000 km².
Kara: 133910 km².
Su: 10090 km².
Sınırları: toplam: 4246 km.
Sınır komşuları: Birmanya 193 kilometre Hindistan 4053 kilometre.
Sahil şeridi: 580 km.
İklimi: Tropikal iklim Ekim - Mart ayları arasında süren kışlar hafif Mart - Haziran ayları arasında yazlar sıcak ve rutubetli geçer Haziran - Ekim ayları arasında sıcak musonlar ortaya çıkar.
Arazi yapısı: Çoğunlukla yatık alüvyonlu ovalardan ve güneydoğuda tepeliklerden oluşmaktadır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Hint Okyanusu 0 m; en yüksek noktası: Keokradong 1230 m.
Doğal kaynaklar: Doğal gaz işlenebilir toprak arazi kereste kömür.
Arazi kullanımı: işlenebilir toprak arazi: %55.39.
Sürekli ekinler: %3.08.
Otlaklar: %5.
Ormanlık arazi: %15.
Diğer: %21.53 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 47250 km² (2003 verileri).
Doğal afetler: Kuraklık kasırgalar ülke geneli yaz muson yağmurları sırasında su baskınları ile karşı karşıya kalır.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 147365352 (Temmuz 2006 verileri).
Yaş yapısı: 0-14 yaş: %32.9 (erkek 24957997; kadın 23533894).
15-64 yaş: %63.6 (erkek 47862774; kadın 45917674).
65 yaş ve üzeri: %3.5 (erkek 2731578; kadın 2361435) (2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %2.09 (2006 verileri).
Mülteci oranı: -0.68 mülteci/1000 nüfus (2006 tahmini).
Cinsiyet oranı: doğumlarda: 1.06 erkek/kadın.
15 yaş altı: 1.06 erkek/kadın.
15-64 yaş: 1.04 erkek/kadın.
65 yaş ve üzeri: 1.16 erkek/kadın.
Toplam nüfusta: 1.05 erkek/kadın (2006 verileri).
Bebek ölüm oranı: 60.83 ölüm/1000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 62.46 yıl.
Erkek: 62.47 yıl.
Kadın: 62.45 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 3.11 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.01 (2001 verileri).
HIV/AIDS - taşıyan insan sayısı: 13000 (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenler: 650 (2001 verileri).
Ulus: Bangladeşli.
Nüfusun etnik dağılımı: Bengalli %98 Kabile grupları Bengalli olmayan Müslümanlar (1998).
Dinler: Müslüman %83 Hindu %16 diğer %1 (1998).
Dil: Bengalce (resmi) İngilizce.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri bilgiler.
Toplam nüfus: %43.1.
Erkek: %53.9.
Kadın: %31.8 (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi uzun adı: Bangladeş Halk Cumhuriyeti.
kısa şekli : Bangladeş.
Eski adı: Doğu Pakistan.
ingilizce: Bangladesh.
Yönetim biçimi: Parlamenter Cumhuriyet.
Başkent: Dakka.
İdari bölmeler: 6 belediye; Barisal Chittagong Dhaka Khulna Rajshahi Sylhet.
Bağımsızlık günü: 16 Aralık 1971 (Batı Pakistan›dan ayrıldı).
Milli bayram: Bağımsızlık günü 26 Mart (1971).
Anayasa: 4 Kasım 1972 16 Aralık 1972 tarihinde yürürlüğe girmiştir 24 Mart 1982 darbesinde bir süre askıya alınmış 10 Kasım 1986 tarihinde yeniden d
1.Doğu, kuzey Anadolu’ da ve bilhassa, Erzurum ve civarında oynanan bir halk dansı: Bilezik barı, hançer barı.
2.Cam kaplarda veya hastalık sebebiyle dilde meydana gelen kir.
3.(İng.) Danslı, içkili, eğlence yeri veya içki ve meşrubat içilen yer. Bir salonda içki içmek üzere hazırlanmış köşe. Amerikan bar = Lokanta ve otellerde bankolu ve yüksek sehpalara oturulacak şekilde hazırlanmış içki köşesi.
Konum: Karayipler’de Atlas Okyanusu`nun batısında Rüzgarüstü Adalarının 160 km doğusunda Venezuela`nın 435 km kuzeybatısında yer alır.
Coğrafi konumu: 13 10 Kuzey enlemi 59 32 Batı boylamı.
Harita konumu: Orta Amerika ve Karayipler.
Yüzölçümü: toplam: 431 km².
Kara: 431 km².
Su: 0 km².
Sınır komşuları: 0 km.
Sahil şeridi: 97 km.
İklimi: Tropik iklimin egemen olduğu adada kuru (Aralık-Mayıs) ve yağışlı (Haziran-Kasım) geçen iki mevsim görülür. Antiller kasırga alanın güney sınırındaki yer alan ülkede daha önceki yıllarda kasırgalar büyük yıkımlara yol açmıştır.
Arazi yapısı: Ada tortul kayaçları kaplayan ve kalınlığı 90 m`ye ulaşan mercan birikintilerinden oluşmuştur. En yüksek noktası olan Hillaby dağının bulunduğu kuzey kesimi dışında genellikle alçak ve düzdür. Yüzey suları oldukça azdır; az sayıdaki doğal su kaynakları kireçtaşı yataklarında toplanan yeraltı sularıyla beslenir.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Atlas Okyanusu 0 m; en yüksek noktası: Hillaby Dağı 336 m.
Doğal kaynakları: Petrol doğal gaz balık.
Arazi kullanımı: işlenebilir toprak arazi: %37.21.
Sürekli ekinler: %2.33.
Otlaklar: %5.
Ormanlık arazi: %12.
Diğer: %43.46 (2005 verileri).
Doğal afetler: Antiller kasırga alanının güney sınırındaki yer alan ülkede daha önceki yıllarda kasırgalar büyük yıkımlara yol açmıştır. Ayrıca periyodik heyelanlar gözlemlenmektedir.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 279912 (Temmuz 2006 verileri).
Yaş yapısı: 0-14 yaş: %20.1 (erkek 28160; kadın 28039).
15-64 yaş: %71.1 (erkek 97755; kadın 101223).
65 yaş ve üzeri: %8.8 (erkek 9508; kadın 15227) (2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %0.37 (2006 verileri).
Mülteci oranı: -0.31 mülteci/1000 nüfus (2006 tahmini).
Cinsiyet oranı: doğumlarda: 1.01 erkek/kadın.
15 yaş altı: 1 erkek/kadın.
15-64 yaş: 0.97 erkek/kadın.
65 yaş ve üzeri: 0.62 erkek/kadın.
Toplam nüfusta: 0.94 erkek/kadın (2006 verileri).
Bebek ölüm oranı: 11.77 ölüm/1000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 72.79 yıl.
Erkek: 70.79 yıl.
Kadın: 74.82 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 1.65 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %1.5 (2003 verileri).
HIV/AIDS - taşıyan insan sayısı: 2500 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenler: 200 (2003 verileri).
Ulus: Barbadoslu yada Bajan (halk arasında).
Nüfusun etnik dağılımı: Siyah ırk %90 beyaz ırk %4 diğer %6.
Dinler: Protestan %67 (Anglikan %40 Pentekostal %8 Methodist %7 diğer %12) Roma Katolikleri %4 inançsız %17 diğer %12.
Dil: İngilizce.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri bilgiler.
Toplam nüfus: %99.7.
Erkek: %99.7.
Kadın: %99.7 (2002 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Barbados.
Yönetim biçimi: Meşruti Monarşi.
Başkent: Bridgetown.
İdari bölmeler: 11 bölge; Christ Church (İsa Kilisesi) Saint Andrew Saint George Saint James Saint John Saint Joseph Saint Lucy Saint Michael Saint Peter Saint Philip Saint Thomas.
Bağımsız
- Aşırı yemekten sonra görülen veya açlıktan kaynaklanan baş ağrıları.
- Göz, kulak veya burun hastalıklarından kaynaklanan baş ağrıları
- Ateşli hastalıkların neden olduğu baş ağrıları
- Alkol kullanmanın neden olduğu baş ağrıları
- Kafa bölgesinde meydana gelen, kırık, ezik, çatlak veya sarsıntılardan kaynaklanan baş ağrıları
- Beyin urlarının neden olduğu baş ağrıları
- Kahve tiryakilerinde kahvesizlikten doğan baş ağrıları
- Kabızlık çekenlerde görülen baş ağrıları
- Saralılarda görülen baş ağrıları
- Çikolata, sarımsak, lahana, yeşil biber, kuru yemiş yedikten sonra görülen, alerjik baş ağrıları
- Menenjit hastalığının neden olduğu baş ağrıları
- Fazla miktarda şekerli yiyecek yemekten doğan baş ağrıları
- Diş hastalıklarının neden olduğu baş ağrıları
- Fazla çalışma ve ruhi çöküntülerin neden olduğu baş ağrıları
Baş ağrılarının gerçek nedenini bulabilmek için mutlaka doktora başvurulmalıdır. Aşağıdaki reçeteler; grip, nezle, soğuk algınlığı, yorgunluk veya sinir bozukluğundan kaynaklanan baş ağrılarını dindirmek için uygulanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Sarmısak
Hazırlanışı : 1 baş sarmısak, havanda dövülür. Alna konur.
- Kulak ağrısı
- Araç tutmaları
- Ani hava değişimi
- Bazı göz hastalıkları
- İlaç zehirlenmeleri
- Düşük veya yüksek tansiyon
- Damar sertliği ve bazı kalp hastalıkları
- Kansızlık ve kan hastalıkları
- Mikrobik hastalıklar
- Beyin hastalıkları
- Sara ve bazı ruh hastalıkları
Tedaviye başlanmadan önce hastalığın gerçek nedeninin tespit edilmesi gerekir. Baş dönmelerine yapılacak ilk iş; hemen oturmak veya öne eğilmek ve mümkünse hemen yatmaktır. Baş dönmesi sık sık oluyorsa mutlaka bir doktora gitmek gerekir. Basit baş dönmelerinde aşağıdaki reçeteler uygulanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Anason, su.
Hazırlanışı : 1 çay bardağı suya 1 kahve kaşığı anason konur. 10 dakika demlendikten sonra içilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Papatya, su.
Hazırlanışı : 4 su bardağı suya bir avuç papatya konur. Kaynatılır, süzülür. Bu su ile basur memelerinin üzeri yıkanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Tuzlu su, havlu.
Hazırlanışı : Küçük bir havlu, tuzlu suya batırılır ve hastanın alnına konur. Sık sık değiştirilir.
1.Bedenin ortası, kuşak bağlanan yeri, göğüs ile karnın arası, hasr, miyân: Bele bağlamak, ince bel, belim ağrıyor.
2.İnsan ve hayvanda karnın arkası, sağrı ile omuzlar arasındaki yer, sulb: Beli bükülmüş, bu atın beli düşükçe.
3.Yüksek dağın iki zirvesi arasındaki kavisli kısmı veya alçakça olan geçit ve boğazı. Dağ beli ve belan dahi denilir. Bel ağrısı: Osm. Vecâ-ı ktnî. Belbağlamak = Bir işe azmetmek ve bu işten büyük bir şey ummak: Himmetinize bel-bağladım. Bel bükülmek = İhtiyarlıktan kanburlaşmak. Bel bükmek = Çok yormak, yahut fütura düşürmek: Bu gaile belini büktü. Belsoğukluğu = Tenasül uzvu hastalığı, Osm. seyelân-ı muhâtî. Belkemiği Osm. Amûd-ı fıkarî. Bel vermek = Eğilmek, kavisli olmak.
Tedavi için gerekli malzeme : Lahana
Hazırlanışı : Bele; dört kat lahana yaprağı konur, üstü sıkıca sarılır. İstirahat edilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Maydanoz, su
Hazırlanışı : Yarım tencere suya, 1 demet maydanoz konur. Kaynatılır. Buğusunun üzerine oturulur. Aynı işleme iyileşinceye kadar devam edilir.
1.Kurtulmuş, Ar. sâlim, Fars, Arî, Azâde: Her hastalıktan beridir.
2.Pâk, temiz, münezzeh: Cenâb-ı Hak, gözle görmekten ve kulakla işitmekten beridir.
3.Hiç bir ilgisi ve medhali olmayan, berâet kazanan. Beriyyüz-zimme = Zimmetinde bir şey olmayan,
kitap düşkünü
Hastalık derecesine varan kitap sevgisi olan kimse.
1.Hastane, Ar. Dar-üş-şifâ, Fars. bîmâristân.
2.Tımarhane.
1.Tenkir (bilinmezlik) beyan eder, Arapça’deki tenvîn veya bazı kelimesi ve Farsça’da isimlere kalılan (ye) gibi: Bir adam ki nasihat kabul etmez, bir iş ki elde değildir.
2.Fiillerin başlarında «bir kere» den hafifletilmiş olarak lüzum ifade eder: Bir gidelim. Sıfat halinde
1.Tek, Ar. vahîd: Allah birdir.
2.Müsavi, eşit, mümâsil, benzer, farksız: İkisi birdir, hep bir.
3.(Cümlede) hiç bir, asla: Bir türlü kanmıyor, bir türlü razı olmadı.
4.Mübalağa beyan eder: Bir gidiş gitti kl. Bir vakit, bir zaman, hiynen: Bir var imiş, bir yokmuş. Biraz = Azıcık, az vakit: Biraz ekmek, biraz su, biraz bekleyin. Bir uğurdan = Hep birden, Ar. defaten. Bir iki = Birkaç, az ve belirsiz miktarda: Bir iki kuş vurdular, bir iki taş atmış. İkide birde = Pek sık, çok defa, daimâ. Blrbir =etraflıca ve tafsilâtıyle bir bir sayarak: Kabahatlerini kendisine bir bir söyledim. Birbirine, birbirini, birbirinin = Ortaklaşa birbirini gördüler, birbirine haber verdiler, birbirinin işini görürler. Birbiri üstüne = Cümlesi bir ve eşit sayılarak, bir seviyede: Bu çantaları birbiri üstüne yirmişer liraya aldık. Biroblr = Asla yanılmaz, pek müessir: Bu ilâç filân hastalığa birebir gelir. Birçok = Hayli, hayli miktar, fazla. Ar. kesir, müteaddid: Birçok kitap toplamış. Bir türlü:
1.Bir çeşit: Bu, bir türlü ottur.
2.(Cümlede) hiçbir suretle: Bir türlü razı olmuyor. Birden = Bir defada, birlikte, beraber: Bir bardak suyu birden içti, hepsi birden geldiler. Birdenbire = Ansızın, Ar. vehleten: Birdenbire kalkıp gitti. Bir de = Hem de, şurası da var ki, velev ki: Bir de o size haber vermeye mecbur değildir, bir de haber vermemiş, ne olur. Bir daha ss Bir kere daha, tekrar: Bir daha söyleyin, bunu bir daha yapmayın. Bir zaman = Bir vakit, vaktiyle. Birkaç = Belirsiz miktarda, bir miktar, bazı: Birkaç adam geldi, buna birkaç kuruş verin. Bir kere, bir defa =
1.Defa, kere: Ben lakırdıyı bir kere söylerim, sen bir defa git.
2.Vaktiyle, günün birinde: Bir kere gitmiştim, bir defa görüştüm.
3.Hele: Sen bir defa vazifeni ifa et. Ben bir kere söyleyeyim de istersen dinleme. Birle =
1.Anîde, ansızın, derhal: Beni gördüğü birle kalkıp gitti. 2.Vasıtasiyle: llm-i hendese birle (geometri yoluyla) ispat etti (Bu iki tâbir eskimiştir). Bir nice = Miktarı müphem hâle getirir. Bir nice Ademler. Nice bir = Ne vakte dek, daha ne kadar? (eskimiştir). Bir vakitler = Vaktiyle, eski zamanda: Bir vakitler insanlar mağaralarda barınırlardı. Biri, birisi = Tenkir (bilinmezlik) beyan eder, kim olursa: Kapıya biri gelmiş, sizi istiyor, bugün birisini gördüm.
- Akut Böbrek İltihabı : Ani olarak ortaya çıkan, titreme, kaburga altlarında ve yanlarında başlayıp, kasıklara kadar yayılan bir ağrı ile kendini gösterir. Sık sık idrara gitmek ihtiyacı duyulur. İdrar çıkarken de yanma ve ağrı hissedilir. İlk önlem olarak belin iki yanına sıcak su torbası konur. Bol su, limonata ve açık çay içilir.
- Kronik Böbrek İltihabı : Akut böbrek iltihabının gereği gibi tedavi edilmemiş olması, kronik böbrek iltihabının başlıca nedenidir. Hastada iştahsızlık, ateş, halsizlik, baş ağrısı, ağrılı idrar etme ve bel ağrıları görülür. Yapılacak ilk iş, bol bol meyva suları içmek ve aşağıdaki reçetelerden birini uygulamaktır. Ayrıca tuz ve hayvani gıdalar azaltılmalıdır.
Tedavi için gerekli malzeme : Kekik, su
Hazırlanışı : 1 çay bardağı kaynak suya, 2 kahve kaşığı kekik konur. 10 dakika bekletildikten sonra, süzülür ve bir kerede içilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Kiraz sapı, su
Hazırlanışı : 4 bardak suya, 5 çorba kaşığı kiraz sapı konur. Kaynatılıp, süzülür. Günde 3 kere birer kahve fincanı içilir.
1.Ağızın sonundaki dar yer ki yenilen şey yutulurken oradan geçip mideye gider. Gırtlağın yukarısı.
2.Bunun dış tarafı, boynun önü, gerdan; tilki postunun boğazı.
3.Her şeyin dar ve boğuk yeri. Şişenin boğazı.
4.İki dağ arasındaki dar geçit. Fars. derbent, Ar. akabe: Gülek boğazı.
5.İki kara arasındaki dar deniz: İstanbul Boğazı, Cebel-i TArik boğazı.
6.Çay ağzı, ırmağın denize döküldüğü yer. Menderes boğazı.mec. Yiyecek, azık, kuvvet, yem: Atın boğazı, o yalnız boğazını düşünüyor. Boğazını çıkarmak = Yiyeceğini kazanmak.Boğaz hastalığı, boğazın şişmesi. Ar. hunnak: Boğaz olmak. Boğaz almak = Boğazı yakmak ve incitmek. Boğaziçi = İstanbul Boğazı ve İki sahili. Boşboğaz = Sır saklamaz. Pisboğaz = Obur, Ar. ekûl, yemeğe dayanamayan. Boğaz boğaza gelmek = Kavga edip döğüşmek. Boğazdan geçmemek = Bir sevdiğini düşünerek yalnız yemeğe kıyamamak. Boğazına sarılmak = Üstüne hücum etmek, karşı durmak. Sıkboğaz etmek = Kıstırıp zorlamak. Boğaza durmak = Yutamamak, yaramamak. Boğaz dokuz boğum = Söyliyeceğini düşünmekten kinaye. Boğaz tokluğuna = Yalnız karnını doyurmak için, ücretsiz çalışmak.
Tedavi için gerekli malzeme : Sirke, Adaçayı, Arpa, Havuç suyu
Hazırlanışı : Bir litre saf sirkeye batırılan tülbent, boğaza sarılır. Yatmadan önce de ayak tabanları sirke ile oğulup, kurulanır. Veya Ilık adacayı ile gargara yapılır. Yada aç karnına, taze sıkılmış havuç suyu içilir.Bir başka tedavi de Arpa çayı içilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Yumurta, bal
Hazırlanışı : 1 adet yumurta, katılaşıncaya kadar kaynatılır. Sarısı ile bir çorba kaşığı bal yenir. Günde bir kere uygulanır.
1.Bozulmuş, fesâda uğramış, Ar. muhtel: Bozuk yol, bozuk ahlâk.
2.işlemez, muattal, battal: Bozuk saat, bozuk piyano.
3.Yıkılmış, harap, vîran: Bozuk duvar.
4.Tertipsiz, nizamsız: Bozuk düzen.
5.Ekşimiş, kokmuş, yenmez hâle gelmiş: Bozuk yemek, et, peynir.
6.Ufak para: Bozuk para. Bozuk adam = Ahlâksız. Başıbozuk =
1.Gayri muntazam asker.
2.Asker olmayan, sivil. Çiçek bozuğu = Çiçek hastalığından yüzü delik deşik olan, çopur. Akidesi bozuk = İtikatsız, inançsız.
2.Harap ve vîran olmak, yıkılmak: Duvarlar bozulmuş.
3.Muattal ve battal olmak, işlemez ve kullanılmaz olmak: Saat bozuldu.
4.Fenâ bulmak, mahvolmak, perişan olmak, fesholunmak: O usul şimdi bozuldu.
5.Kötüleşmek, fenalaşmak: Bu çocuğun terbiyesi bozuldu, yağmurdan yollar bozulmuştur.
6.Çürümek, kokmak veya ekşimek: Bu et, bu yemek bozulmuş.Mağlûp ve perişan olmak, bozgun vermek: Düşmanın filân tümeni bozuldu.Beklenmeyen, ters bir cevap almakla mahcup olmak: Zavallı çocuk o cevaptan bozuldu.Zayıflamak, benzi solmak: Hastalıktan çok bozulmuş.
- Akut Bronşit : Genellikle grip, kızamık, boğmaca veya tifo gibi hastalıklar sırasında görülür. Sisli ve soğuk havalarda çok rahatsız olurlar. Hastalığın başlangıcında kuru ve ağrılı öksürük, az yapışkan balgam, sonraları sümüksü cerahatli balgam ile hafif ateş ve halsizlik görülür. Mutlaka tedavi edilmesi gerekir.
- Kronik Bronşit : Bu çeşit bronşitte; havayollarını yağlayan bezler büyümüş, iç yüzlerinde bulunan tüyler görevini yapamaz olmuştur. Mutlaka tedavi edilmesi gerekir.
Her iki bronşitte de yapılacak ilk iş sigarayı bırakıp istirahat etmektir. Ayrıca aşağıdaki reçeteler uygulanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Okaliptus yaprağı
Hazırlanışı : Kuru okaliptus yaprakları, ince ince kıyılır. Pipoya doldurulup içilir.
2.mec. Bir işin tehlikeli ve karışık bir hal peyda etmesi: Fransa’da kabine buhranı devam etmektedir. Ticaret işleri bir buhran içindedir.
Tedavi için gerekli malzeme : Tereotu, pamuk
Hazırlanışı : 1 avuç tere otu ezilir. Suyuna batırılan pamuk, burun içindeki ete sürülür. Bu işlem günde üç kere tekrarlanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Turşu suyu.
Hazırlanışı : 1 su bardağı turşu suyu az aralarla burna çekilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Papatya, su
Hazırlanışı : 4 su bardağı suya, 2 çorba kaşığı papatya çiçeği konur. Kaynatılır. Buharı derin derin solunur.
1.(çocuğu) Sütten hasta etmek.
2.(kuluçka tavuk) Yumurtayı bırakıp soğutmak.
Bizim bronzlaşma ve çok sağlıklı görünüyoruz diye beğendiğimiz, derimizin güneş altında rengini değiştirmesi olayı aslında ‘derma’ diye bilinen cildimizin ikinci tabakasındaki pigment hücrelerinin bir reaksiyonudur. Bu hücreler UV ışınlarına maruz kaldıklarında ‘melanin’ denilen daha koyu pigmentlerin miktarını artırırlar. Bu koyu pigmentler derimizin üst tabakalarına gelirler ve böylece derimizin rengi koyulaşır.
Melanin, UV ışınlarını emer, yani vücudun melanin üretimini artırması, vücudumuzu UV ışınlarının tehlikeli etkilerinden korumak içindir. Ama bir noktadan sonra bu da geçerli değildir. Güneşin altında ne kadar yanmış olursak olalım, derimizin rengi ne kadar koyulaşırsa koyulaşsın, yine de güneş ışığının içindeki UV ışınlarının yarısını derimiz içine almaya devam edebilir.
Aşırı UV ışınlarına maruz kalmak sonunda deri kanserine bile yol açabilir. Her yıl yarım milyon insanda bu hastalık görülmektedir. Özellikle gençler arasında giderek artmaktadır. Gerçi bu tür, genellikle başarı ile tedavi edilmektedir ama ciğere veya beyine yayılabilecek çok daha kötü türleri de vardır.
Çok güneşli havalarda UV ışınlarından korunmak, şapka ve gözlük takmak tavsiye edilir. UV ışınları gözlerimize de çok zararlıdır. Unutmayalım ki, vücudumuzdaki en ince deri göz kapaklarımızdadır. Güneşe çıkmak zorunda kalmayacaksa koruma faktörü yüksek krem ve yağlar kullanılmalıdır.
UV ışınları cisimlerden de yansır. Bu nedenle gölgede kalmak da çare değildir. İnsan gölgede de yanabilir.
Güneş enerjisi tahmin edilenden çok daha güçlüdür. Yeryüzünde 3 kilometrekarelik bir tarlanın bir gün boyunca güneşten aldığı enerji, Hiroşima üzerinde patlatılan atom bombasının salıverdiği enerjiye eşittir. Bombadan enerji bir anda boşaltıldığından, şok dalgaları oluşmuş ve ölümcül olmuştur.
Bizim bronzlaşma ve çok sağlıklı görünüyoruz diye beğendiğimiz, derimizin güneş altında rengini değiştirmesi olayı aslında “derma” diye bilinen cildimizin ikinci tabakasındaki pigment hücrelerinin bir reaksiyonudur. Bu hücreler UV ışınlarına maruz kaldıklarında “melanin” denilen daha koyu pigmentlerin miktarını arttırırlar. Bu koyu pigmetler derimizin üst tabakalarına gelirler ve böylece derimizin rengi koyulaşır.
Melanin, UV ışınlarını emer, yani vücudun melanin üretimini artırması, vücudumuzu UV ışınlarının tehlikeli etkilerinden korumak içindir. Ama bir noktadan sonra bu da geçerli değildir. Güneşin altında ne kadar yanmış olursak olalım, derimizin rengi ne kadar koyulaşırsa koyulaşsın, yinede güneş ışığının içindeki UV ışınlarının yarısını derimiz içine almaya devam edebilir.
Aşırı UV ışınlarına maruz kalmak sonunda deri kanserine bile yol açabilir. Her yıl yarım milyon insanda bu hastalık görülmektedir. Özellikle gençler arasında giderek artmaktadır. Gerçi bu tür, genellikle başarı ile tedavi edilmektedir ama ciğere veya beyine yayılabilecek çok daha kötü türleri de vardır.
Çok güneşli havalarda UV ışınları gözlerimize de çok zararlıdır. Unutmayalım ki, vücudumuzdaki en ince deri göz kapaklarımızdadır. Güneşe çıkmak zorunda kalınacaksa koruma faktörü yüksek krem ve yağlar kullanılmalıdır.
UV ışınları cisimlerden de yansır. Bu nedenle gölgede kalmak da çare değildir. İnsan gölgede de yanabilir.
Güneş enerjisi tahmin edilenden çok daha güçlüdür. Yeryüzünde üç kilometrekarelik bir tarlanın bir gün boyunca güneşten aldığı enerji, Hiroşima üzerinde patlatılan atom bombasının salıverdiği enerjiye eşittir. Bombadan enerji bir anda boşaltıldığından, şok dalgaları oluşmuş ve ölümcül olmuştur.
1.Neticeye varmak üzere, engelleri kaldırmak için tutulması gereken çıkar yol.
2.Kurtuluş yolu: Her hastalığın bir çaresi vardır. Çaresine bakmak = Bir işin yolunu bulmak.
1.Çare ve tedbiri olmayan, çaresi bulunamayan: Bu, çaresiz bir hastalıktır.
2.Kaçınılmaz, imkânsız, zarurî, elzem: Kışın ateş yakmak çaresizdir.
3.Bîçare, muhtaç, zarurette bulunan: Pek çaresiz kaldı. Zarurî olarak, mutlaka, behemehal: Bugün çaresiz gidilecektir.
Tedavi için gerekli malzeme : Nane, su.
Hazırlanışı : 2 bardak kaynak suya, 1 çorba kaşığı nane konur. 20 dakika bekletilip, süzülür. Çarpıntı hallerinde, 1 çay bardağı içilir.
1.Çarpma fiili, .şiddetle vurmak, çatışmak: At hızla giderken duvara çarptı, rüzgâr yüzüme çarpıyordu.
2.Vurup yere düşürmek, yıkmak: Çarpıp geçti. 3.Zorla almak, çalıp çırpmak, kapıp gitmek: Aşiret, köyün koyunlarını çarptı.
4.Başa vurmak, baş ağrısı vermek: Bu sirke bana çarptı.
5.Vurmak, titremek, helecana gelmek: Yüreğim çarpıyor. .
6.Hızla tahrik olunarak bir yere vurmak: Kapı, pencere kanadı rüzgârdan çarpıyordu. Göze çarpmak = Dikkati çekmek: Paris’te ilk göze çarpan Eyfel (Eiffel) kulesidir. Gün, güneş çarpmak = Güneş altında çok durmaktan veya gezmekten sersemlenip hastalanmak.
Shen Nung bir gün bahçede ağzı açık bir kapta su kaynatırken çalılıklardan bir kaç yaprak kaynayan suyun içine düştü. Nung yaprakları suyun içinden toplayamadan yapraklar suda kaynamaya, hoş bir koku etrafa yayılmaya başladı. İmparator merak edip suyun tadına bakınca çay keşfedilmiş oldu.
İmparatorun kendi keşfi hakkındaki düşüncesi çayın susuzluğu bastırdığı, harareti giderdiği ve uykuya olan isteği azalttığı şeklindeydi. Çay ismi de Çincedeki “ça”dan geliyor. Benzer şekilde çaya Ruslar “chay” Araplar “shaye” Japonlar “cha” diyorlar.
Çay bugün dünyada sudan sonra en çok içilen içecektir. Avrupa’ya gelişi 1610 yılını buldu, başlangıçta da ilaç muamelesi gördü. Halbuki o yıllarda çay Orta Asya’da o kadar değerliydi ki çay balyaları ticarette para yerine geçebiliyordu.
Çayın Avrupa’ya geldiği ilk yıllarda tüccarlar satışını ateş düşürücü, mide ağrısı giderici, romatizmayı önleyici bir ilaçmış gibi yaparlarken, doktorlar biraz daha ileri giderek çaydan yapılan iksirin tüm hastalıklara karşı direnç kazandırdığını ve yaşlanmayı geciktirdiğini ileri sürüyorlardı.
Zamanla bu sefer de çayın aleyhine görüşler yayılmaya başladı. Fransız fizikçiler çayı asrın en münasebetsiz yeniliği diye nitelendirirlerken bir Alman doktor da 40 yaşından sonra çay içenlerin ölüme daha yakın olacaklarını iddia ediyordu.
İngiltere’de ise çay içmek alışkanlık haline gelince kadın dergileri ev kadınlarının çay yüzünden ev işlerine soğuk bakmaya başladıklarını, ekonomistler ise çalışmaya harcanacak zamanın çay içmekle tüketildiğini ileri sürdüler. Ancak bunların hiçbiri çayın dünyanın en favori içeceği olmasını önleyemedi. Miktar tam olarak bilinemiyor ama dünyada senede 2 milyon ton civarında çay tüketildiği tahmin ediliyor.
Günümüzde çayın yaygınlaşmasına en çok etki eden faktör poşet çayın icadıdır. Her ne kadar icadının tam farkına varmasa da poşet çayın mucidi Thomas Sullivan’dır. Kahve ve çay ticareti ile uğraşan Sullivan, müşterilerine sık sık çay örnekleri gönderiyordu. Başlangıçta bu iş için teneke kutuları kullanırken, sonradan elde dikilmiş ipek torbaların bu iş için daha pratik ve ucuz olacaklarını düşündü.
Çok geçmeden siparişler başladı ama şaşırtıcı olan esas malı değil torba içindeki örnek çayları sipariş etmeleriydi. Müşteriler torbaların çayın kaynamasını kolaylaştırdıklarını keşfetmişlerdi. Çayın torba (poşet) içinde satımı o kadar geliştirildi ki Batı ülkelerinde tüketim oranı toplam çay tüketiminin yarısına ulaştı.
1.Sürüklenmek, taşınmak: Bu araba bir atla çekilebilir.
2.Tahammül olunmak, başa gelmek: Çok zahmet çekildi, bunun da tavrı çekilmez.
3.Bir kenara gitmek, inzivâda olmak, bir şeye karışmamak: Kendisi çekilmiş, bir tarafa çekilmiş, çiftliğe, evine çekildi. 4.Toplanmak, büzülmek. Osm. tekabbuz etmek: Bu kumaş ıslanınca çekilir. S. Gerilmek, Osm. tevettür etmek: Ispazmozdan damarları çekildi. 6.Gerilemek, geriye doğru gitmek, dönüp gelinen tarafa doğru gitmek: Düşman askeri çekildi, deniz çekildi, sular çekildi.Ortadan kalkmak, defolmak, mündefî olmak, yok olmak: Çekirge çekildi, hastalık çekildi.Dağılmak, her biri bir tarafa gitmek. Osm. inhirâf etmek: Kalabalık çekildi, dâvetliler çekildiler, herkes çekildikten sonra.
2.Kendine doğru celp ve cezbetmek: Sarraflar ufaklığı çekerler.
3.Sürükleyip götürmek, Osm. cerretmek: Araba çekmek.
4.Nefesle çekip yutmak, Osm. bel’ etmek: Suyu, tütünü çekti. 5.Bir şeyi sokulmuş olduğu yerden çıkarmak: Kılıcı kınından çekmek, bıçak çekmek, diş çekmek.
6.Kuyudan su çıkarmak: Su çekiyor.Ayaktan giyilen bir şeyi giymek: Çizmeyi, potini, pantolonu çekti.Önüne çıkarmak, takdim etmek: Kendisine güzel bir at çektiler, birçok hediyeler çekti.Gönül almak, cezbetmek: Bu yerler adamı çeker.Menetmek, önlemek, kurtarmak: Şu çocuğu kumardan, içkiden çekmeli.Tahammül etmek, uğramak. Osm. musâb olmak: Zahmet çekmek, hastalık çekmek, ziyanını ben çekiyorum.Boyuna veya çepçevre yapılan bir şeyi yapmak, kurmak, bina etmek, uzatmak: Duvar, set çekmek, etrafına hendek çekmek.Germek, yaymak, asmak: Perde çekmek.Çizmek, çizerek uzatmak: Çizgi, hat çekmek.Yazmak, resmetmek. 16. Sürmek, komak. yapıştırmak: Boya, astar, düzgün, rastık çekmek. 17. (hayvanı) Dişiye aşırmak: Arap aygırını Macar kısrağına çekmeli. 18. Terazi ve kantarla tartmak: Şu çuvalı çek bakalım, kaç okkadır. 19. Sevketmek, yürütmek: Asker çekti. 20. Ziyafet vermek, ziyafete davet etmek: Filâna bir ziyafet çekti. 21. Telgraf çektirmek, göndermek, keşide etmek: Bir telgraf çekmiş. 22. Daralmak, büzülmek, çekilmek: Fanila yıkanınca çeker. 23. Zahmet ve meşakkate, derd ve kedere uğramak: Çok çektiml Benim çektiğimi dünyada kimse çekmemiştir. 24. Benzemek, andırmak: Soyuna çekmiş, babasına çekiyor. Omuz çekmek = Bilmezliğe gelmek, Osm. tecâhül etmek. İç çekmek = Ah etmek. İç çekmek = Gönül istemek, arzu etmek: Filân şeyi içim çekiyor. El çekmek = Vazgeçmek, Osm. sarfınazar etmek, artık karışmamak: Ben, o işten el çektim, elimi çektim. Kulak çekmek = Terbiye etmek. Çekememek = Kıskanmak, birinin iyi taraflarına tahammül edememek. Kürek çekmek = Kayığı yürütmek üzere kürek kullanmak. Akıntıya kürek çekmek = Beyhude yorulmak, neticesiz bir işle uğraşmak. Sah çekmek = Matbaacılıkta, müsveddeye konulan bir tashih işaretini iptal etmek.
1.Naklettirmek, taşıtmak: Bu taşları öteye çektirmeli. 2.Sürükletmek, çekerek yürütmek, arabayı iki ata çektirmeli. 3.Çıkartmak, çekerek söktürmek: Bir çürük diş çektireceğim.
4.Kürek oynatmak, kürekle yürütmek, kürek çektirmek.
5.Tahammül ettirmek, yüklemek, eziyet etmek: Bu hastalık bana çok çektirdi.
Tedavi için gerekli malzeme : Soğan
Hazırlanışı : Orta boyda 1 kuru soğan, külde pişirilir. Ortasından kesilip çıbanın üzerine sarılır.
2.Kumaş vesair üzerine renk ve boya ile yahut oymakla yapılan süs: Basma, halı çiçeği. Çevre çiçeği. Mermere oyulmuş çiçekler.
3.İnsanın bedeni üzerinde pıtrak çiçek gibi çıbanlar açan ağır hastalık ki, tfşı ile çaresi bulunmuştur. Cedrî = Çiçek illeti, çiçeğe tutulmak, çiçek bozuğu.
4.mec. Allâk, hilebâz: Ne çiçek olduğunu biliriz.
5.Bazı şeylerin özü: Kükürt çiçeği. Çiçek açmak = Tomurcukları açılıp (ağaç) çiçeklerle örtülmek: Bademler çiçek açtı (yalnız açtı da denir). Çiçeği burnunda = Pek taze, yeni koparılmış (hıyar ve kabak gibi ucunda çiçeği bulunan şeylerden gelir). Hafif aley tâbiri olarak insanlar hakkında da kullanılır. Çiçek bozuğu = Çiçek hastalığından yüzü delik deşik olmuş, çopur. Çiçek suyu = Limon ve portakal gibi meyvelerin çiçekleriyle sair çiçek çeşitleri inbikten geçirilerek elde edilen su. Suçiçeği = Çiçek hastalığına benzeyen, vücutta su ile dolu seyrek birtakım kabarcıklar çıkaran çocuk hastalığı. Osm. cedri-i kâzib.
Tedavi için gerekli malzeme : Gül
Hazırlanışı : Çiçek döküntülerinin üzerine dövülmüş kuru gül sürülür.
Tedavi için gerekli malzeme : Sinirli yaprakotu, su.
Hazırlanışı : 4 bardak suya, 2 avuç sinirli yaprak out konur. Kaynatılıp süzülür. Sabah akşam birer su bardağı içilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Kurutulmuş patlıcan.
Hazırlanışı : Öğle yemeklerinde kurutulmuş patlıcan yenir.
1.Sebep ve illet beyan eder, olduğu için, olduğundan: Gidemem çünkü hastayım.
2.Mademki: Çünkü bilmiyorsun, söyleme, (bk.) ÇÜn.
1.Tüysüz, kılsız.
2.Tüyleri kısa at.
3.Bitki örtüsü olmayan yer.
4.Cilt hastası deve.
1.(«umur-ı dâhiliyye» den kısaltma). Devletin kendi ülkesiyle alâkalı işlere, yani iç idare işlerine bakan vekâlet, bakanlık: Dahiliye vekâleti, dahiliye vekili. 2.İç hastalıkları.
1.Daim, devam üzere bulunan, bâkî, sürekli: Bu sıcak dâimî değildir, geçicidir. Benim hastalığım dâimidir.
2.Devam ve mülâzemet eden, eksik olmayan: O, daimî misafirlerdendir, bu rüzgâr burada dâimîdir.
Tedavi için gerekli malzeme : Pazı, su.
Hazırlanışı : 4 bardak suya, 2 tutam pazı konur. 15 dakika kaynatıldıktan sonra süzülür. Günde 3 kere, birer çay bardağı içilir.
1.Aşağıya varmak, batmak, toprak, su vesaire içine sokulmak: Kazma toprağın içine daldı. Havuzun içine daldım.
2.Habersiz ve izinsiz bir yere sokulmak: Kapıdan içeriye dalıverdi. 3.Hasta kendisini kaybedip dalgın yatmak: Şimdi biraz daldı.
4.Uykuya varmak: Biraz dalar dalmaz gelip uyandırdılar.
5.Derin bir fikir ve düşünceye varıp her şeyden habersiz olmak: Kendi kuruntularına dalmış, derin birtakım düşüncelere dalmış.
6.Bir işle meşgul olmak: Yeni işime öyle bir daldım ki, sormayın.mec. Bilmediği bir işe girişmek. Dalıp çıkmak = (kandil fitili) Sönecek olup yine parlamak.
Tedavi için gerekli malzeme : Patates.
Hazırlanışı : 1 adet çiğ patates soyulup iyice yıkanır ve rendelenir. Çıkan su sabahları aç karnına içilir. Aynı işlem hergün tekrarlanır.
1.Evin büyüğü, birkaç daireyi içine alan mesken, konak.
2.Mahal, mekân, makam, yer: Dâr-ı dünyâ, dâr-ı Ah ı ret. Dâr-ül-istihzârât = Kimya işleri yapılan yer (Fr. laboratoire). Dâr-ül-amân = Emniyet yeri. Dâr-ül-beka = Ahıret. Dâr-ül-harb = Savaş yeri. İslâm hukukunda bir İslâm devletinin hükmünde olmayan yerler. Dâr-ül-hilâfe = Hilâfet merkezi olan şehir, 1924’e kadar İstanbul. Dâr-üs-saâde-i şerife ağası = Osmanlı sarayında haremin en büyük Amiri olan büyük görevli. Dâr-ül-islâm =
1.Cennet.
2.Vaktiyle Bağdad şehri. Dâr-üs-saltanat = Taht merkezi. Dârüşşafaka = Yetim çocukların okutulmasına, tahsil talim ve terbiyesine mahsus müessese. Dâr-ı şûrây-ı askerî = Askerî şûrâ, askerî meclis. Dâr-ül-fenâ = Dünya. Dâr-ülfünûn = Üniversite. Dâr-ülmuallimîn, dâr-ülmuallimât = Erkek ve kız öğretmen yetiştirmeye mahsus mektep. Dâr-ül-mülk = Başkent. Dâr-ülvelâde = Gebe fakir kadınları doğurtmaya mahsus hastahane, doğumevi. Dâreyn = mec. iki ev (dünya ve Ahıret).
2.Çağırma, celp, bir yerde bulunmayı teklif etme: Kendisini mahkemeye davet ettiler: İslâm dinine davet etti, kendisini düelloya davet ettiler.
3.Ziyafete çağırma, ikram ve saygı olarak yemeğe gelmesini teklif etme: Filân zat bizi davet etti, filân ziyafete sizi de davet ettiler mi?
4.Saygı ve ikram maksadıyle verilen yemek, ziyafet: Mükemmel bir davet verdi, filânın davetinde bulundunuz mu? Bu akşam davet vardır.
5.Dua, yakarış, niyaz: Dâvât-ı hayriyyeleriyle meşgulüm. Müstecâb-Ud-dâve = Duası Tanrı tarafından yerine getirilen (bu mânâda yalnız çokluk hâli ve Arapça’deki dâve şekli kullanılır).
1.Dellmsi, deli gibi hareket eden.
2.Her şeyin yabanisi, terbiyesizi, zararlısı, azgını: Delice mantar, delice doğan, delice bal, delice ırmak.
3.Buğday ve çavdar ekini içinde biten hastalıklı siyah bir tane ki, ekmeğin içinde yenince bir nevi sarhoşluk ve sersemlik verir.
1.Yeryüzünün büyük bir kısmını kaplayan su. Ar. bahr, Fars. deryâ: Akdeniz, Karadeniz vesaire.
2.Dalga, fırtına: Bugün deniz vardı.
3.Büyük göl veya nehir, derya: Hazar, Aral denizi, Nil denizi. Açık deniz = Engin. Adalar denizi = Adaları çok deniz, aral (Ege Denizi hakkında kullanılmıştır). Deniz aşırı = Denizin ötesinde olan. Deniz otu: =
1.Deniz dibinde biten otlar.
2.Kaba olduğu için şilte ve kanape döşemesi doldurmaya mahsus tora halinde satılır bir cins ot. Deniz enginarı, perçemi, dikeni = Deniz otu çeşitleri. Ölü deniz =
1.Rüzgâr durduktan sonra bir vakit devam eden dalgalanma.
2.Enginde esen rüzgârın tesiriyle sahile gelip çatlamayan dalga. Deniz tutmak = Geminin yalpasından iç bulanıp hasta olmak: Denizde seyahat etmeye alışanları deniz tutmaz. Deniz kadayıfı = Öksürüğe karşı ve göğsü yumuşatmak için haşlanıp İçilen bir cins deniz otu ki, kurusu tel kadayıfına benzer, ciğer otu. Daniz koyunu = Ayıbalığı. Daniz kıyısı = Sahil, yalı. Deniz köpüğü = Hafif ve beyaz bir taş kl, marangozlukta vesairede kullanılır. Dört yanı deniz kesilmek — Hayrette kalıp ne yapacağını şaşırmak. Denize kalkmak = Denize çıkmak, bir limandan hareket etmek.
1.Yukarıya çıkacak basamak: Bir derece yukarı •çıktı (Zıddına yani aşağı inenine «dereke» denir).
2.Dairenin bölündüğü küçük dilim, 360 kısmın beheri ki, açıları vesaireyi ölçmeye yarar: 35 dereceli bir açı.
3.Termometrenin bölündüğü kısımların beheri ki, sıfırdan yukarı ve sıfırdan aşağı olmak üzere iki takım ise de, sıfırdan aşağı olanlara «dereke» denilirse, sıfırdan yukarı veya aşağı kaydına hacet kalmaz: Mısır’da ısı 50 dereceye kadar çıkar. Moskova’da soğuğun 25 derekeden aşağı düştüğü olur.
4.Mertebe, pâye: Şan ve şerefin en yüksek derecesine çıktı.
5.Miktar, rütbe: Bu derece ilim ve irfanı vardır. Bir derecede hastadır ki, elini oynatmaya iktidarı yoktur. Derece derece = Yavaş yavaş, tedrîcen, birer derece: Derece derece yükselerek bu mertebeye ulaştı.
Tedavi için gerekli malzeme : Nişasta, su.
Hazırlanışı : 4 bardak suya 3 çorba kaşığı nişasta konur. Karıştırılarak eritilir. Sonra bu suya bastırılan temiz bir bez, iltihapların üzerine sarılır. Kurudukça değiştirilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Acı bademyağı
Hazırlanışı : Yatmadan önce, vücut acı bademyağı ile iyice ovulur. Sabahleyin ılık su ile banyo yapılıp iyice kurulanır.
1.Çare, tedbir, hal yolu: Buna bir derman bulmalı. Dermanı yoktur.
2.ilâç, devâ: Derdi veren dermanını da verir. Doktorlar bu hastalığa derman bulamadılar.
3.Kuvvet, kudret, takat: Bende hiç derman kalmadı. Yürümeye dermanım yoktu. Ayaklarımda derman kalmadı.
tıp cildiyeci
Cilt hastalıkları uzmanı.
tıp cildiye
Hekimliğin deri hastalıkları ile ilgili dalı.
1.Dert ve kederi olan. Ar. mağmOm, mahzûn, mükedder.
2.Müzmin bir hastalığı olan. Ar. altl, martz.
1.Hastalıktan yeni kurtulan, iyice kendisine gelemeyen.
2.Sağlam.
3.Doğru, gerçek.
4.Ayıp, utanma.
5.Yiğitlik.
6.Sertlik, kabalık.
1.İlâç, Fars. dârû, Ar. muâlece: Bu hastalığın devesi perhizdir. Edviyye-i nebâtiyye = Bitkisel ilâçlar. Edviyye-i kimyeviyye = Kimyevî ilâçlar.
2.mec. Çare, tedbir, derman: Derdime kimse deva bulamadı.
1.Dönme, bir şeyin kendi mihveri üzerinde hareketi: Dünyanın devri, vapur çarkının devri. 2.Bir şeyin çevresinde dolaşma: Hacılar KAbe’nin etrafını devrederler.
3.Bir memleketin her tarafını gezip dolaşma, seyahat: Vali devre çıktı. Kaymakam, kazasını devretmektedir.
4.Bazı tarikatlere mensup dervişlerin dönerek ettikleri zikir ve semâ.
5.Aktarma, bir şeyin bir kaptan veya bir yerden diğerine nakli: Yiyecekleri gemiden anbara devrettiler. Bu eşyayı sandıktan dolaba devredin.
6.Bir şeyin diğerine teslimi: Giden, resmî vesikaları yerine gelene devretmeye mecburdur. Sandığın mevcudunu kime devir ve teslim ettiniz?Bir bölük veya takım askerin, teftiş ve emniyeti muhafaza için dolaşması: Devir kolu, devre çıkmak.(masdar mânâsını muhafaza etmeyerek) Zaman, çağ, asır: Cennetmekân Kanunî Sultan Süleyman HAn Hazretleri’nin devri. Fütûhat devri.Bir zamanın bölündüğü kısımların beheri: Bazı eski kavimlerde birkaç yıl bir devir teşkil ederdi. Zatürrienin üç devri vardır. Bu hastalığın birinci devri tehlikelidir. Devr-i ebvâb = Kapı kapı gezip dolaşma. Devr-i zamân, devr-i felek = Talih, kader. Devir ve teselsül = Davanın delile ve delilin davaya ilgisiyle davanın dönüp dolaşıp yine eski hâline gelerek hal olunamaması. Devir dairesi = (denizcilik) Geminin çeşitli hızla ve muhtelif dümen açısıyle çizdiği daire.
1.insan ve hayvanların ağzındaki organ ki, besini yutmaya ve bilhassa insanda konuşmaya yarar. Ar. lisân, Fars. zebân: insan dili, koyun dili. 2.İnsanların konuştukları lehçelerin beheri. Lügat, lisan, zebân: Dünyada binlerce dil konuşulur. Türkçe eski ve geniş bir dildir.
3.Çeşitli Aletlerin uzunca, yassı ve çok defa oynak kısımları: Terazi, düdük, kilit dili. 4.Denizin içine uzanmış uzun, kumluk, üstü düz ve alçak kara parçası (dağlık ve taşlık olanına burun denir).
5.mec. Dedikodu, aleyhte söz söyleme: Allah, dilinden kurtarsın. Ağzı var dili yok, ağzında dili yok = Ses çıkarmaz, dayanıklı, tahammül eden, utangaç, masum, mahçup. Edirne dili = Başlıca bu şehirde yapılan sığır dili pastırması. Dilaltı = Tavuklarda görülen bir hastalık, kurbağacık. Dil ucunda olmak = Hemen söylenecek gibi hatıra gelip yine kaçmak: Onun adı dilimin ucundadır. Dil uzatmak = Haddini aşarak birinin aleyhinde söylemek. Dili uzun = Edepsiz Dil oğlanı = Vaktiyle Avrupa elçiliklerinde tercüman yamağı. Dil bağlamak = Susmaya mecbur etmek. Osm. iskât etmek. Dil balığı — Yassı bir cins balık. Dil burmak, dil çıkarmak = Eğlenmek, alay, istihzâ etmek. Dil peyniri = Uzun parçalı bir cins taze peynir. Dil tutmak = Düşmanın durumunu söyletecek esir tutmak. Dilini tutmak = Sözüne hâkim olmak, sır vermemek, her şeyi söylemekten sakınmak. Dillere düşmek = Kötü şöhret bulmak, kötülüğü yayılmak. Sığır dili = Uzun yapraklı bir bitki. Ar. lisân-üssevr. Kuş dili =
1.Kelimelerin her hecesi arasına diğer bir hece katarak ve tekrar ederek veya diğer bir suretle söylenmek ve bilmeyenler tarafından anlaşılmamak üzere birkaç kişi arasında uydurma dil.
2.Dişbudak tohumu. Dillerde gezmek = Fenalıkla şöhret bulmak. Dilini kesmek = Susmak, sükût etmek. Dile gelmek =
1.Kötü şöhret kazanmak.
2.Sevilmek. Köpek dili = Kızıllık otu. Küçük dil = Boğazda yukardan aşağıya sarkan küçük et parçası.
tıp şeker hastalığı
Kanda glikozun artması sonucu idrarda şeker bulunması, çok su içme, çok yemek yeme ve çok idrar yapma ile beliren hastalık.
Tedavi için gerekli malzeme : Papatya, su.
Hazırlanışı : 4 bardak suya 3 çorba kaşığı ufalanmış papatya çiçeği konur. 15 dakika kaynatıldıktan sonra süzülür. Bu suyla ağrıyan yerler ovulur.
- Amipli Dizanteri : Vücuda mikrop girmesinden 10-21 gün sonra hastalık belirtileri ortaya çıkar. Hastada kanlı ishal, ateş, karın krampları, kilo kaybı, ve halsizlik görülür.
- Basilli Dizanteri : Mikrobun vücuda girmesinden 2-7 gün sonra belirtileri ortaya çıkar. Hastalığın salgın halini almasında kara sinekler başrolü oynar. Hastada; kanlı ve balgam kıvamında ishal, karın ağrısı, halsizlik ve ateş görülür.
Yapılacak ilk iş; hastayı, sağlamlardan ayırmaktır. Tedavi maksadıyla aşağıdaki reçeteler kullanılır.
Tedavi için gerekli malzeme : Su, tuz.
Hazırlanışı : Bir gün boyunca, hiç bir şey yenmez. Sadece tuzlu su içilir.
1.Doğmak işi: Doğum kolay oldu.
2.Bir kimsenin doğduğu yıl: Ahmet kaç doğumlu? Doğumevi = Yalnız doğum yapacak hamile kadınların yattığı hastane.
1.Bir sıvıyı yahut tahıl gibi bir şeyi bulunduğu kap veya yerden dışarıya veya diğer bir kaba boşaltmak. Osm. sabbetmek: Su dökmek; şarabı fıçıya dökmek.
2.Düşürmek, Osm. ıskat etmek: Ağaçların bir kısmı yapraklarını döker, bir kısmı dökmez; hastalık bütün saçımı döktü.
3.Saçmak, sepmek, ekmek: Tavuklara yem döktüm.
4.Akıtmak, Osm. isâle ve irâka etmek: Göz yaşı dökmek.
5.Vücutta sivilce gibi şeyler çıkarmak: Vücudunun her tarafında çıbanlar dökmüş
6.Gemi veya demiryolu vesaire ile çıkarmak.Osm. sevk ve tahşîd etmek: İngilizler, Hin298 distan’a birçok mühendis döktüler; filan devlet hududuna asker döküyor.Erimiş maden vesaireyi kalıba boşaltmak: Hurufat dökmek; top dökmek.Sulu hamuru kaynar yağın içine veya sıcak saçın üzerine akıtıp bazı yenecek şeyler hazırlamak: Lokma, kadayıf dökmek.Tüy ve hav gibi şeyi kaybetmek: Bu kadife çabuk havını döker; hayvanlar bu mevsimde tüylerini dökerler.Dışarı atmak: Şu suyu, şu süprüntüyü dökün. Ayağına sıcak su dökmek = İyi karşılamak. Ter dökmek = Terlemek. Su dökmek = İşemek, Osm. tebevvül etmek. Kan dökmek = Muharebeye gitmek; canını feda etmek. Göz yaşı dökmek = Ağlamak. Yüz suyu (Osm. Ab-ı rû) dökmek = Haysiyetini ayaklar altına alıp yalvarmak.
Vücudumuzun her yanı sinirlerle örtülü olduğu halde sinir hücrelerinin gövdeleri yalnızca beyinde ve omurilikte bulunur. Bütün vücuda dağılmış milyonlarca sinire karşılık beyinden ve omurilikten yalnızca 43 çift sinir çıkar. Bunlar merkezden ayrıldıkları sonra gitgide dallanarak vücudun her yanına dağılırlar.
Refleks bir uyarıya vücudun ani ve otomatik olarak cevap vermesidir. Örneğin elimiz sıcak bir tencereye değdiğinde aniden çekmemiz bir reflekstir. Reflekslerde komuta omuriliktedir. Beyne bilgi gidebilir ama refleks olayında beyin aktif olarak rol oynamaz.
Bir sandalyeye rahatça oturup bacak bacak üstüne atarken doktor dizkapağının hemen altına, kası kemiğe bağlayan tendona minik lastik bir çekiçle sertçe vurursa bacağınız ileri doğru fırlar. Bu reflekste de baldır kaslarındaki duyu sinirleri kasın genişlemesine tepki gösterirler ve yeni sinir sinyalleri oluşturarak kaslara hafif bir basınç uygulandığını ve gerildiklerini omuriliğe iletirler.
Omurilik ise bu basınca dayanabilmesi için kasların kasılması gerektiğini bildirir ve bacak tekrar geri hareket eder. Görüldüğü gibi refleks, beynin denetiminden geçmeksizin, yani beyin devrede olmadan, doğrudan omuriliğin komutlarıyla gerçekleşmiştir.
Diz kapağı refleksinin sınanması özellikle omuriliğin işleyişi konusunda bilgi veren önemli bir tanı yöntemidir. Bu alanda uzmanlaşmış bir doktor basit bir kaç testle sinir sisteminin işleyişine ve ne kadar sağlıklı olduğuna ilişkin pek çok bilgi edinebilir. Çekiçle vurulduğunda bacağın normalden fazla hareket etmesi tümörden kalsiyum eksikliğine kadar bir çok hastalığın habercisi olabilir.
Dize çekiçle vurularak yapılan kontrol tek başına tabii ki yeterli bilgi vermez. Doktorlar bir ön bilgi almak için bu çabuk ve kolay testi yaptıktan sonra vücut üzerinde diğer muayene ve kontrollerine devam ederler.
1.El ile veya vücudun diğer bir organıyle ilişmek, sürülmek. Osm. temas etmek: Soğuk havada mermere dokunmak fenadır; elim dokunmakla soğukluğunu duydum.
2.El sürüp bozmak, halel getirmek, değiştirip bozmak, ilişmek: Kimse bu kâğıtlara dokunmasın; ben o yemeğe hiç dokunmadım; buna asla el dokunmamıştır.
3.İncitmek, zarar vermek, rahat bırakmamak, sataşmak: Bu çocuğa dokunmayın; şu fakire niçin dokunuyorsunuz?
4.Tesir etmek, işlemek, tesirli olmak: Bana, onun sözü dokunmaz; söylediği söz bana çok dokundu.
5.Sarhoşluk vermek, çok sert gelip sersemlik getirmek: Bu tütün, bu şarap bana dokunur.
6.Hüzün, keder, üzüntü vermek, merakı arttırmak: Böyle şarkılar bana dokunur; kaval sesi adama dokunur.Sıhhatçe zararlı olmak, yaramamak, rahatsızlık vermek: Ekşi şeyler bana dokunur; zeytinyağı cilt hastalığı olanlara dokunur; her yemeğin çoğu dokunur.Ait olmak: Hayrı dokunmuyorsa bari şerri de dokunmasın; o işte bana dokunur bir taraf göremiyorum.Tecavüz ve tasallut etmek: Irza, namusa dokunmamalı; o söz haysiyetine dokundu. Su ya sabuna dokunmamak = Hiçbir tara fa zararı olmamak, karışmamak.
Eskilerin Ay’ın dönemlerine bağladıkları etkilerin büyük bir kısmının boş inançlar olduğu bir gerçektir. O zamanlar insanların uykularında gezinmeleri dolunay ışığı tarafından çekilmelerine bağlanıyordu. Dolunayın ışığının yatak odasından içeri girmesinin uyuyanın rüyasını etkilediğine, dolunay ile birlikte cinsel içgüdü fonksiyonlarının, insanların üremelerinin ve tarlaların bereketlerinin arttığına hatta ‘kurt adam’ efsanesine bile inanılıyordu.
Bilim insanları yine de Ay’ın evrelerinin ve özellikle dolunayın insanları etkilemesi olayına ciddiyetle yaklaşıyorlar. Ay’ın evreleri ile cinayetler, kazalar, dünyamızda oluşan kasırgaların dağılımı, magnetik alanlarda bozulma, kadınların aybaşları ve sara nöbetleri arasındaki ilişkileri yakından takip ediyorlar, devamlı istatistiki bilgi topluyorlar. Ancak kesin bir sonuca varılmış, Ay’ın evreleri ile bahsedilen olaylar arasında henüz bilimsel bir ilişki saptanmış değildir.
Yapılan bir çalışmada dolunay süresince oluşan trafik kazalarının alışılmadık bir şekilde fazla olduğu saptanmış fakat daha sonra olayların zaman aralıkları incelendiğinde çoğunun hafta sonu günlerine denk geldiği görülmüştür. Hafta sonu tatiline giderken ve dönerken sürücülerin acele etmeleri kazaların en önemli nedenidir. Yani tatil aceleciliğinin yarattığı trafik kazalarının yanında dolunayın etkisinin sözü bile edilemez.
Bilindiği gibi Ay’ın dünyada okyanuslardaki ‘gel-git’ denilen, suların alçalması ve yükselmesi olayı üzerinde doğrudan etkisi vardır. Vücudumuzun da çoğu su olduğuna göre Ay vücudumuzu da etkileyebilir mi? Vücudumuzdaki suyun oranı, okyanuslardaki su miktarı ile kıyaslanamayacağı gibi ‘gel-git’ olayı günde iki kez oluşmaktadır. Yani Ay’ın çekim gücü insanı etkilese bile bunun sadece dolunay safhasında değil her gün olması gerekir.
Dolunay safhasında iken Ay’ın parlaklığı da pek önemli bir etken değildir, çünkü bu safhada Ay’ın dünyaya gönderdiği ışık miktarı Güneş’in gönderdiğinin 600 binde biri kadardır.
Peki dolunayı bu kadar özel kılan nedir? Dolunay, Güneş Dünya’nın bir tarafında, Ay ise tam aksi tarafta aynı hizaya gelince oluşur. Bu durumda Güneş’in, Ay’ın Dünya üzerindeki etkisini arttırıp arttırmadığı da incelenmiştir. Bir miktar arttırdığı doğrudur ama Güneş o kadar uzaktadır ki bu etkileme de fazla kayda değer değildir.
Öyle görülüyor ki, her gün olan olaylar, Ay’ın dolunay safhasında da olunca sebep ona bağlanmaktadır.
Tedavi için gerekli malzeme : Anason
Hazırlanışı : 2 kahve kaşığı anason, tavada iyice kavrulup yenir.
1.Yayılmak, uzanmak, genişlemek.
2.Hastalanıp yatağa yatmak: Birkaç ay ayakta gezdikten sonra döşendi. 3.Sözü uzatmak, etrafıyle anlatmak. Osm. bast ve temhîd eylemek: Bir takım uzun hikâyelere döşendi. 4.Girmek, koyulmak: Yola döşendi. 5.Mobilyası, mefruşatı düzeltilmek, tefriş olunmak: Yeni yapılan konak daha döşenmedi. 6.Zemini kaplanmak: Yaya yolları çimento ile döşenecektir; avlunun mermerleri döşendi.
2.(tıp) Bir hastaya bir defada veya bir günde verilecek ilâç miktarı.
3.Ölçü.
Bu şarkı yaratılırken doğum günlerinde söyleneceği kimsenin aklına gelmemişti. 1893’de ABD’de, Kentucky’de öğretmen iki kız kardeşin, öğrencilerinin sabahları söylemeleri için besteledikleri bu şarkının orijinal adı da ‘Good Morning to All’ yani ‘Herkese Günaydın’ idi.
Kardeşlerden şarkının müziğini yapan Mildred Hill aynı zamanda kiliselerde org, konserlerde piyano çalıyordu. Şarkının sözlerini ise Mildred’in dokuz yaş küçük kız kardeşi Patty yazmıştı. Mildred 1916’da 57 yaşında öldükten birkaç yıl sonra bestelediği şarkı ‘Happy Birthday’ (Mutlu doğum günü) adı altında söylenmeye başlanacaktı.
Hill kardeşler şarkının telif haklarını 1893 yılında almışlardı. Ancak Robert Coleman isimli biri, şarkının bestesini kullanarak sözlerini ‘Happy birthday to you’ olarak değiştirdi. Şarkı zaman içinde o kadar yayıldı ki bestecileri bile unutuldu.
Ne zaman şarkı doğum günü formatında Broadway’de, bir müzikalde kullanılmaya başlandı, o güne kadar sesi çıkmayan üçüncü kardeş Jessica mahkemeye başvurdu. Bestenin gerçekten kendilerine ait olduğunu ispat etti ve şarkının tüm haklarına ailesinin sahip olmasını sağladı. Bundan böyle şarkının ticari amaçla kullanıldığı her yerde Hill ailesine telif hakkı ödenmesi gerekecekti. Bu haber tüm dünyayı şok etti. Telefonla yarım milyon insana doğum günlerinde melodiyi dinleten tanıtım ve pazarlama şirketleri bundan vazgeçtiler, müzikaller bu parçayı ya repertuarlarından çıkarttılar ya da şarkı şeklinde değil de düz okuma veya şiir şeklinde söylettiler.
Onlar telif hakkı ödememek için yollar ararken Dr. Patty Hill, 78 yaşında, uzun bir hastalıktan sonra ama şarkısının dünya çapında bir doğum günü adeti olduğunu gördükten sonra öldü.
Günümüzde bu şarkının telif hakkı Warner/Chappel Müzik Şirketi’ne geçmiştir. Ticari amaçla kullanıldığı her yerde şirkete ödeme yapma zorunluluğu vardır. Bu miktarın yılda l milyon dolara yakın olduğu tahmin edilmektedir. Doğum günü kutlayacakların bilgilerine sunulur.
Bu şarkı yaratılırken doğum günlerinde söyleneceği kimsenin aklına gelmemişti. 1893’de ABD’de, Kentucky’de öğretmen iki kız kardeşin, öğrencilerinin sabahları söylemeleri için besteledikleri bu şarkının orijinal adı da ‘Good Morning to All’ yani ‘Herkese Günaydın’ idi.
Kardeşlerden şarkının müziğini yapan Mildred Hİll aynı zamanda kiliselerde org, konserlerde piyano çalıyordu. İarkının sözlerini ise Mildred’in dokuz yaş küçük kız kardeşi Patty yazmıştı. Mildred 1916’da 57 yaşında öldükten birkaç yıl sonra bestelediği şarkı ‘Happy Birthday’ (Mutlu doğum günü) adı altında söylenmeye başlanacaktı.
Hill kardeşler şarkının telif haklarını 1893 yılında almışlardı. Ancak Robert Coleman isimli biri, şarkının bestesini kullanarak sözlerini ‘Happy birthday to you’ olarak değiştirdi. İarkı zaman içinde o kadar yayıldı ki bestecileri bile unutuldu.
Ne zaman şarkı doğum günü formatında Broadway’de, bir müzikalde kullanılmaya başlandı, o güne kadar sesi çıkmayan üçüncü kardeş Jessica mahkemeye başvurdu. Bestenin gerçekten kendilerine ait olduğunu ispat etti ve şarkının tüm haklarına ailesinin sahip olmasını sağladı. Bundan böyle şarkının ticari amaçla kullanıldığı her yerde Hill ailesine telif hakkı ödenmesi gerekecekti.
Bu haber tüm dünyayı şok etti. Telefonla yarım milyon insana doğum günlerinde melodiyi dinleten tanıtım ve pazarlama şirketleri bundan vazgeçtiler, müzikaller bu parçayı ya repertuarlarından çıkarttılar ya da şarkı şeklinde değil de düz okuma veya şiir şeklinde söylettiler.
Onlar telif hakkı ödememek için yollar ararken Dr. Patty Hill, 78 yaşında, uzun bir hastalıktan sonra ama şarkısının dünya çapında bir doğum günü adeti olduğunu gördükten sonra öldü.
Günümüzde bu şarkının telif hakkı Warner/Chappel Müzik İirketi’ne geçmiştir. Ticari amaçla kullanıldığı her yerde şirkete ödeme yapma zorunluluğu vardır. Bu miktarın yılda l milyon dolara yakın olduğu tahmin edilmektedir. Doğum günü kutlayacakların bilgilerine sunulur.
1.Yukarıdan aşağıya birden bire, ansızın ve elde olmayarak inmek. Osm. sukut etmek: Damdan bir kiremit düştü. Pencereden bir şey düştü.
2.Yukarıdan inmek, Osm. hübût, nüzûl etmek: Pencereden düştü.
3.Yürürken yahut dururken yıkılıp yere yatmak: Düşüp kolunu incitti. Hayvandan düştü. Az kaldı düşüyordum. Çocuğa bakın düşmesin.
4.Yıkılmak, devrilmek. Osm. münhedim olmak: Bahçe duvarının bir tarafı düştü. Bu ağaç bir gün düşecektir.
5.Yağmak: Bu gece epeyi yağmur düştü. Dağlara kar düşmüş olmalıdır.
6.Kıymetçe aşağılamak, ucuzlamak, kıymeti olmamak. Osm. tedenni etmek: Zahire çok düştü. Piyasa gittikçe düşüyor.Derece ve miktarı yahut şiddeti azalmak, hafiflenmek, tenezzül etmek: Sıcak, soğuk, rüzgâr düştü. Sıtması daha düşmedi. Hiddeti düşünce haksızlığı anladı.Kuvvetsiz kalıp zayıflamak, kuvvetten düşmek: Zavallı kadın, o kadar ihtiyar değilse de çektiği acılardan çok düştü. Artık bu son zamanda çok hasta düştü.Servet ve itibarını kaybedip fakir olmak: Düşmüş bir aileye mensuptur. Pek muteber bir tacir iken ziyana uğrayıp düştü.Uğramak, Osm. musâb olmak, tutulmak: Belâya düştüm. El ağzına düştük.Tesadüf etmek, vaki olmak, vuku bulmak, zuhur etmek: Gün düşer ki çok alış veriş olur. Bazen öyle düşer. İşim düşerse gelirim. Oradan yolunuz düşerse bize uğrayın. Köy yolun sağına düşer.Uymak, yakışmak, ait ve münasip olmak: Söylemek bana düşmez ama söyleyeceğim. Benim aleyhimde bulunmak size düşer mi? Öyle demek düşer.Katılmak: Kervanın önüne, arkasına, peşine düştü. Önümüze düştü. Yola düştük.Sığınmak, Osm. ilticâ ve dehâlet etmek: Ocağına, eteğine, ağına düştü. Ardına, arkasına düşmek = Takip etmek, arkasını bırakmamak. Etten düşmek = Arık ve lağar olmak, zayıflamak. Elden, ayaktan düşmek = Takatsiz kalmak, kötürüm olmak, iş yapamaz hâle gelmek. Üstüne düşmek = Çok sevmek, çok uğraşmak. Hesaptan düşmek = Tenzil etmek. Damdan düşmek = Münasebetsiz vakitte ve sırası değilken bir şey söylemek. Küçük düşmek = Mahcup olmak, mukabele edememek. Gözden düşmek = İtimadı ve teveccühü kaybetmek. Düşüp kalkmak = Beraber yaşamak, refakat etmek, arkadaşlık etmek. Düşe kalka = Düşüp kalkarak, zahmetle.
1.Düşünmek, Osm. tefekkür etmek, fikir ve mülâhaza eylemek: Ne düşünüyorsunuz?
2.Uzun uzadıya incelenip tetkik etmek: Düşünmeden söyleme. Siz bu işi iyi düşündünüz mü?
3.Hatıra getirmek: Ben bir şey düşündüm.
4.Üzülmek, tasalanmak, dertli olmak, keder eylemek: Hasta çok düşünüyor.
tıp mayasıl
Tende kızartı, kaşınma, sulanma, kabuk bağlama vb. doku bozukluklarıyla kendini gösteren ve bulaşıcı olmayan bir deri hastalığı.
tıp alevlenme
Sessizce sürmekte olan bir hastalığın belirtilerinin artması.
Tedavi için gerekli malzeme : Marrup, su.
Hazırlanışı : 1 su bardağı sıcak suya, 1 kahve kaşığı ufalanmış marrup yaprağı konur. 10 dakika bekletildikten sonra süzülür. Şikayet ortaya çıktığı zaman içilir.
1.Ağrı, acı, sancı. Ar. vecâ.
2.Keder, dert, gam: Elem çekmek: Keder etmek, gam yemek, (tıp) Osmanlıca’da organ isimlerine izafetle ağrılı birtakım hastalıkların ilimlerini teşkil eder: Elem-i üzn, elem-i mide.
2.(tıp). Isırgan otunun temâsından hâsıl olan kabarcıklara benzer cild hastalığı.
iç salgı bilimi
İç salgı bezlerinin gelişmelerini, işlevlerini, hastalıklarını inceleyen biyoloji ve tıp dalı.
Tedavi için gerekli malzeme : Portakal, toz şeker, su.
Hazırlanışı : 1 su bardağı yeni sıkılmış portakal suyu ile 1 su bardağı su karıştırılır. Üzerine bir tatlı kaşığı toz şeker ilave edilip, içilir. Aynı işlem saat 10, 15 ve 21’de tekrarlanır.
böcek bilimi
Böceklerin yapısını, yaşayışını ve hastalık yapıcı niteliklerini inceleyen bilim dalı.
tıp hikâye
1. Hastanın rahatsızlığı ile ilgili geçmişi. 2.Hastalığın teşhis ve tedavisiyle ilgili her türlü bilgi.
tıp sara
Zaman zaman kendini kaybederek olduğu yere düşme, vücutta şiddetli çırpınmalar ve ağız köpürmesi ile ortaya çıkan bir sinir hastalığı.
Binlerce yıl önce Sümerler, Mısırlılar ve Hindistan’da yaşayanlar oturakta oturup, ihtiyaçlarını giderdikten sonra oturağa düşenleri uzakta bir yerlere döküyorlardı. İki bin yıl önce ise Romalılar ilk basit tuvaleti kullanmaya başladılar. Atıklar oturdukları deliğin içine düşüyor, deliğin altından akan su onları uzağa taşıyordu.
Çiftçilerin, açık arazide çalışanların ise zaten böyle bir dertleri yoktu. Tarlanın bir köşesine çukur kazıyor, çukur yeterince dolunca, toprakla dolduruyor ve başka bir çukur kazıyorlardı. Geceleri ise yataklarının altında bir lazımlık bulunduruyorlardı.
Ortaçağda kale ve şatolarda atık bir delik vasıtası ile binanın etrafındaki su birikintisine düşürülüyordu. Bir yere tuvaletini yapıp, onu bir tanktan gelen su ile sürükleyip, uygun bir yere bırakma fikri ilk olarak Kraliçe
1.Elizabeth zamanında, 1589 yılında John Harrington’dan geldi. Ancak o zamanlar İngiltere’deki evlerde ne böyle bir tankı dolduracak, ne de atığı alıp götürecek su sistemi vardı.
Günümüzdekilere benzer bir tuvalet ancak iki yüzyıl sonra 1778’de İngiltere’de bir saat yapımcısı olan Alexander Cumming tarafından tasarlandı ve Joseph Bramah tarafından geliştirildi. Tuvaletlerden evlere yayılan kötü koku ise 1849 yılında Stephen Green’in ‘U’ şeklinde bir boruyu tuvaletin çıkışına monte etmesi ile son buldu. Tuvaletlerin ve günümüzde lavaboların da altında bulunan bu ‘U’ şeklindeki boruda her zaman bir miktar su kalır ve kokunun oluşmasını önler. Tabii o zamanlar tuvaletler dökme demirden yapılıyordu. Sonra düzgün yüzeylerinin temizlenme kolaylığı bakımından seramik tuvaletler üretilmeye başlanıldı. 1888 yılında ise tuvaletlere zinciri çekilince suyu akan klozetler ilave edildi.
Bizde tuvaletler için hela, kenef, ayakyolu, WC., 00, yüznumara gibi birçok isim kullanılır. ‘WC.’ İngilizce ismindeki ‘Water Closet’in baş harfleridir. Yüznumaranın hikayesi ise değişik. Eskiden Fransa’da otellerde tuvaletler koridorların uçlarındaydı. Odaların her birine birer numara verirken, tuvaletlere numarasız demişler ve ‘00’ diye işaretlemişlerdi. Fransızca’daki ‘numarasız’ kelimesi ile ‘100 numara’ kelimesi hemen hemen aynı telaffuz edildiğinden, bizde Fransızcası biraz kıt birinin tercüme hatası sonucu ‘yüznumara’ olarak yerleşmiştir.
1.Kullanarak eski hâline komak, yıpratmak: O elbiseyi, o potini eskittim, bu çocuk, kitaplarını çabuk eskitiyor.
2.Kullanmayarak eskimeye bırakmak: Bu zeytinyağını eskitmeli. 3.Müzmin hale getirmek: Hastalığı eskitmek iyi şey değildir.
1.Sarhoş, mest.
2.Azgın, kızgın: Esrik deve.
3.Zayıf, hasta, dermansız.
neden bilimi
1. Olgulara yol açan sebeplerin bütünü.
2.Hastalık sebeplerini araştıran tıp dalı.
1.Aile, hanedan: Büyük bir familyaya mensuptur, Hohenzolern familyası.
2.Zevce, karı: Bu kadın kimin familyasıdır? Familyası hasta imiş.
1.Bozuk, bozulmuş, sağlam ve doğru olmayan: Fikr-i fâsid, itikadât-ı fâside.
2.Featçı, iş bozan, nifak düşüren müfsld: Fâsid adam. Fesad eden bir şahıs (yalnız bu ikinci mânâ ile ve ekseriye isim gibi kullanılır), (tıp) Fisldül-bünye = Her hastalığa istidadı olan zayıf ve hasta mizaç. Fr. diathésique. Flsid daire = Bir meseleyi başka bir mesele, onu da tekrar birincisiyle tarif etme yolu.
Tedavi için gerekli malzeme : Acıhıyar.
Hazırlanışı : 1 adet acı hıyar iyice dövülür. Suyu ile felçli yerler ovulur. Aynı işlem hergün tekrarlanır.
2.(hasta) Ağır laşmak: Dün iyice idi bugün fenalaştı.
3.Ansızın bir hastalığa uğramak: Çarşıda alış veriş ederken fenalaştı evine götürdüler.
1.Kötülük: Bu malın fenalığı bellidir: Bunda ne fenalık görüyorsunuz?
2.Zarar, ziyan: Ben kimseye fenalık etmedim, kimsenin fenalığını istemem; o adam kimsenin fenalığında değildir.
3.Hastalık, keyifsizlik, neşesizlik: Bugün bende bir fenalık var.
4.Bayılma, bayılıp düşme veya bayılacak gibi olma: Yazı yazarken ansızın bir fenalık geldi.
1.Yarma, yarılma, çatlama.
2.(tıp) Kasık yarığı, kasık zarının yarılmasıyle bağırsakların torba içine dolmasından ibaret sakatlık: Fıtık hastalığı (bu mânâda galat olarak fetk yerine fıtık denir). Fıtk-ı rahim, fıtk-ı mesane = bu organların aşağıya sarkması, (bk.) Fıtık.
Tedavi için gerekli malzeme : Peynir suyu.
Hazırlanışı : 1 hafta süreyle, her gün birer su bardağı peynir suyu içilir. Bir hafta ara verilir sonra yine aynı şekilde devam edilir.
1.Döşek, yatak. Esir-i firâş = Yatağa yatacak, kalkamıyacak kadar hasta.
2.Oturmak için yere serilen şey, yaygı. Flriş-ı hat = Demiryolu düzeltilmiş, düz yatak.
1.Orta parmağı baş parmağa sıktıktan sonra şiddetle bırakmakla parmağın tersiyle vurulan darbe.
2.Fiske vurmaktan hasıl olan bere ve şiş. Parmak ve deynek vesaire darbesi olan veya hastalıktan gelen kabarma: Yanağı fiske fiske olmuş, fiske fiske kabarmış.
3.Adı geçen iki parmağın yine o vaziyetiyle ufak taş vesaire atma: Fiske taşı. Fiske dokundurmamak — Toz kondurmamak, müdafaa etmek, sahip çıkmak. Fiskeşamdanı = Küçük el şamdanı.
tıp fizik tedavisi
Hastalıkları su, ışık, hava, elektrik vb. fiziksel ve mekanik yöntemlerle tedavi etme.
3.Gayet kuvvetli ince ip.
4.Kilidin bir kısmı, (denizcilik) Frengi locası = Denizden fırtına ile içeriye giren veya gemi yıkanırken biriken suyun çıkması için bordaya açılan delikler. Frengi lombarı = Yine bu maksatla açılan ufak lombarlar, delikler. Frengi morulası = Frengi deliklerini tıkamaya yarayan tıpalar.
Tedavi için gerekli malzeme : Saparna, su.
Hazırlanışı : 4 bardak suya 50 gram saparna konur. 20 dakika kaynatılıp süzülür. Günde 3 kere birer çorba kaşığı içilir.
1.Ansızın ve birdenbire ortaya çıkma.
2.Hastalıksız ve inme gibi birdenbire gelen ölüm.
1.Yabancı, yabancı yerde bulunan, gurbette yaşayan: Ben, burada garibim.
2.Kimsesiz, zavallı, çaresiz: Şu garibe acıyın, garibe bir kadındır.
3.Alışılan tarz ve surette olmadığı için tuhaf görünen, acayip, bambaşka: Garip iş, garip bir hayvan.
4.Tesirli ve kederli: Şu kuş garip garip ötüyor.
5.Düşkünler, yabancı, kimsesiz ve fakir adamlar. Gariplerin imdadına yetişmek, gurebâya yardım etmek, Gureba hastahanesi.
Belirtileri : Mide ağrısı, bulantı veya kusma, baş ağrısı, iştahsızlık, aniden çıkan ateş, baş dönmesi, dilde beyaz pas, yorgunluk görülür. Midenin üzerine bastırlınca da ağrı hissedilir. Bu belirtiler özellikle ilk bahar ve son bahar aylarında artar.
Tedavisi : Perhiz ve istirahat şarttır. Hastalığı doğuran nedenler ortadan kaldırılır. Hafif yiyecekler yenir. Aspirin gibi ilçlar kullanılmaz. Yemekler, yavaş yavaş ve çok çiğnenerek yenir. Ayrıca aşağıdaki reçeteler de uygulanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Nane, su.
Hazırlanışı : 1 çay bardağı kaynak suya, 1 kahve kaşığı kuru nane konur. 10 dakika bekletilip süzülür. Yemeklerden sonra içilir.
sindirim bilimci
Sindirim sistemi hastalıkları hekimi.
sindirim bilimi
Tıbbın sindirim organları hastalıklarını inceleyen dalı.
Tedavi için gerekli malzeme : Fındık.
Hazırlanışı : Kabukları temizlenmiş bir avuç fındık havanda iyice dövülür. Yemeklerden yarım saat sonra bir çorba kaşığı yenir.
Tedavi için gerekli malzeme : Havuç.
Hazırlanışı : Bir kilogram havuç önce soğuk su ile yıkanır. Sonra 3 eşit parçaya bölünür. Sabah, öğle, akşam birer parça yenir.
1.Geçen, kalıcı olmayan, sabit olmayan. Ar. muvakkat: O, geçici bir haldir.
2.Geçen bulaşan,’Ar. sâri: Cilt hastalıkları geçicidir.
1.Bir baştan bir başa gidilmek, geçirme işine konu olmak. Osm. imrâr edilmek, öte tarafa vardırmak: Kayıkla nehrin ötesine geçirildi. 2.Atlanmak, giderilmek, atlatılmak: Bir tehlike, büyük bir hastalık geçirildi. 3.Yürütülmek, Osm. Mürûr ve ubûr ettirilmek: Asker şehrin içinden geçirildi. Verilcek su nereden geçirilecektir?
4.İyi edilmek, tedavi olunmak, atlatılmak, giderilmek: Bendeki başağrısı bir türlü geçirilemedi. 5.Ferâğ ettirilmek, el çektirilmek: O adam bir türlü kumardan geçirilemedi. İçkiden geçirilirse sıhhati da düzelir.
6.Tedavül ettirilmek: Bu para geçirilebilir mi?Çevrilmek, Osm. ihâta edilmek: Bu levhalara çerçeve, bu kitaba kap, yastıklara kılıf geçirilmeli.Takılmak, konmak, sokulmak: Çerçeveye cam geçirildi.Kaplanmak, yapıştırılmak, dikilmek: Kürke kab, kaba kürk, yorgana yüz, çarşaf geçirilmek: Ele geçirilmek = Tutulmak, Osm. derdest edilmek. Diş geçirilmek = Zarar verebilmek veya sadece tesir edebilmek: Ona diş geçirilemez. Kılıçtan geçirilmek = Sırayla herkes öldürülmek, Osm. katl-i Am edilmek. Baştanbaşa ve biraz gelişi güzel incelenilmek.
1.Revaçsız, itibarsız, sürümsüz: Bu memlekette geçmez birtakım kumaşlar getirmiş.
2.Kalp: Geçmez para.
3.İyi olmaz, tedavisi mümkün olmayan: Bu, geçmez bir hastalıktır.
4.Sirayet etmez, sârî olmayan: Geçmez hastalık.
1.Bitmiş, sona ermiş. Osm. mürûr etmiş, sabık, sâlif, mazi: Geçmiş zaman, geçmiş günler.
2.Çok olmuş, lüzumundan fazla olgun: Geçmiş meyve. Geçmiş olsun = Hastalara veya bir kaza atlatanlara olunan dua ve tebrik.
3.Macera, düşmanlık doğuran olay: Onun bir geçmişi vardır. O adamla bir geçmişiniz var mıdır?
4.Ölüler: Geçmişlerin adını lekeletmemen. Geçmişlerinizin canı için.
Tedavi için gerekli malzeme : Kimyon, süt.
Hazırlanışı : 2 su bardağı çiğ süte, 1 çorba kaşığı kimyon konur. Kaynatıldıktan sonra süzülür. Yemeklerden sonra birer su bardağı içilir.
1.Amma, imdi: Sizin oraya gitmenize gelince. O bahse gelince.
2.Sırası geldikte: Herkese güler yüz gösterir, bana gelince çehresini değiştirir. Eğlence için daima hazırdır, işe gelince hastalığını söyler.
1.Küçük gelin.
2.Sansar çeşidinden pek küçük ve ince uzunca bir hayvancık ki, sarılı beyazlı olup kuru duvarların deliklerine kaçar, tavuk, yumurta ve piliçlere dadanır. Ar. Ibnü arûs (gelin oğlu).
3.Çayırlarda yetişir pek kırmızı bir cins çiçek ki, ilâç için şurup ve reçelini yaparlar. Çöl lâlesi, kızalak. Gelincik balığı = Bir cins lezzetli balık. Gelincik illeti = Bir hastalık, Osm. istiskaa-i umûmî.
1.Geri çekilmek. Daha aşağı bir dereceye düşmek.
2.(hastalık) İyi olmaya yüz tutmak.
1.Gelmesini sağlamak, uzak yerden yakına sevk ve nakletmek. Osm. celb ve ihzar, sevk ve İsâl eylemek: Yemeği getirin. Çeşmeden su, çarşıdan kumaş getirdiler. Avrupa’dan hayli hediyeler getirmiş.
2.Beyan etmek, nakletmek, zikretmek: Her kaideye bir misal getirmek: Her sözde bir hadîs-i şerif getirir. İddiasını isbat etmek için Mevlânâ’nın bir beytini, filânın bir sözünü getirdi. 3.Koymak, vaz’etmek; sokmak: Yoluna getirmek, fiile, kuvveden fiile getirmek, meydana, vücuda getirmek.
4.Uydurmak, tatbik etmek: Kumaşı dalı dalına getirmek, yazıyı satırı satırına getirmek: Terzi şu paltonun yakasını iyi getirmemiş.
5.Kalbetmek, çevirmek, döndürmek: Kuraklık, ekinleri bu hale getirdi. Araplar vaktiyle bütün Kuzey Afrika ve Doğu ahalisini İslâm’a getirmişlerdir.
6.icab etmek, meydana gelmesine sebep olmak, ortaya çıkarmak, vermek: Bu rüzgâr kar getirir. Bu hava sıtma getirir. Ham meyve hastalık getirir. Bu ilâç bana bir sersemlik getirdi.Hâsıl ve peydâ etmek, uğramak, dûçâr olmak: Pişmanlık, merak, sevda getirmek. İmana getirmek -İnandırmak. mec. Yoluna koymak, ıslah etmek. Bir yere getirmek: Toplamak, cem’etmek, biriktirmek. İki ucunu bir yere getirmek = idare etmek, gelirini giderine dengeli hâle getirebilmek. Hak getire = Allah vere, yok. Hatıra, zihne, akla getirmek = Hatırlamak, düşünmek. Dört ayağını bir yere getirmek = Var kuvvetini vermek, elden geleni uzak etmemek. Dünyaya getirmek = Doğurmak. Dile getirmek = Teşhir etmek, aleyhinde söz söylenmesine sebebiyet vermek. Sonunu getirememek = Nihayette başarısız olmak, varını kaybetmek. Geri getirmek = İade etmek. Geviş getirmek = (geviş getiren hayvanlar) Yediklerini tekrar ağza getirip çiğnemek. Yerine getirmek = İcra, ifâ etmek, yapmak: O, vaidlerini yerine getirir.
Tedavi için gerekli malzeme : Sarımsak, tuzsuz içyağı.
Hazırlanışı : 4 diş sarımsak dövülür. Üzerine 1 tatlı kaşığı eritilmiş tuzsuz içyağı katılıp, yoğrulur. Akşamları, bir parça alınıp penise sürülür.
1.Yürümek, dolaşmak, devir ve hareket etmek: Bahçede geziyordum. Damın üzerinde kuşlar geziyor.
2.Seyir, temaşa ve teferrüc etmek, dolaşıp eğlenmek: Çocuklar gezmeye gitti. Derslerini bitirdikten sonra iki saat gezmeye müsaadeleri vardır.
3.Bulunmak, mevcut olmak: Siz buralarda da mı geziyorsunuz? Benim şemsiyem oralarda ne geziyor?
4.Ayakta olmak, yatmamak, hasta olmamak. Epey vakit yattı, şimdi gezmiyor. Yataktan kalkmış geziyor.
5.Dolaşmak, gezip seyahat etmek, dolanmak: Avrupa’nın her tarafını gezmiştir; o, dünyayı gezmiştir.
6.Her tarafını görüp muayene etmek, bakmak: Kiralayacağım, satın alacağım evi, bağı gezdim. Hereke fabrikasını gezmeye gidiyorum... Ardında, arkasında, peyinde, peşinde gezmek = Talibi olmak, elde etmeye, edinmeye çalışmak. El üstündie gezmek = Saygı görmek, Osm. muazzez ve mükerrem olmak. Ellerde gezmek = Çok beğenilmek. Boş gezmek = Avare olmak, işsiz durmak. Dillerde gezmek = Yayılmak, şâyî olmak, dedikodu mevzuu hâline gelmek. Kol gezmek = Muhafaza için asker dolaşmak. Gezip tozmak = Sürtmek, hovardalık etmek. Ne gezer = Nerede? Hani ya, yok: Bu küçük yerde kitap, kitapçı ne gezer? Bizde öyle şeyler ne gezer? Nerelerde geziyor = Nerededir, ne oldu?: Bizim kalemtıraş nerelerde geziyor?
Tedavi için gerekli malzeme : Limon, kahve, su.
Hazırlanışı : 4 bardak suya 4 tane limon sıkılır. Karıştırılıp bir kerede içilir. Sonra şekersiz kahve veya koyu çay içilir.
1.içeriye varmak, sokulmak, dahil olmak, Ar. duhûl. Çıkmak mukabili: Eve girdi, yılen deliğe girdi. 2.Araya sıkışmak, karışmak: Meclise, kalabalığa girdi. Ben, öyle adamların içine giremem.
3.Bir meslek ve sınıfa katılmak, Osm. sülük etmek: Askere, işe, mektebe girdi. 4.Sığmak, Osm. istiab olunmak: Mızrak çuvale girmez.
5.Geçmek, sirayet etmek, sirayet edip yayılmak, intişar etmek: Koyunlara kelebek girdi. Düşman askerine hastalık girdi. Eve ateş girdi, mec Rahatsızlık girmek.
6.Karışmak, müdahale etmek: Ben öyle işe girmem. O, münakaşaya hiç girmedi.Gelmek, başlamak, Osm. hulûl etmek: Muharrem girdi. Yaz giriyor. Araya girmek = Tavassut etmek, barıştırmak istemek. Ele girmek =
1.Ele geçmek, yakalanmak, tutulmak, Osm. giriftâr olmak.
2.Tesadüf olunmak. Birbirine girmek = Karışmak, kavgaya tutuşmak, telâşa düşmek. Bir çuvala girmek = Birlikte bulunmak. Denize girmek = Deniz banyosu almak, denizde yıkanmak. Zihne girmek =
1.Anlaşılmak, Osm. derkolunmak.
2.İstediği bir şeyi yaptırmak. Renklen renge, bin bir renge girmek = Pek sık fikir ve şekil değiştirmek. Rüyaya girmek = Düşte görünmek: Filân iş hiç aklımda yokken bu gece rüyama girdi. Suya girmek = Dalmak. Kıyafete girmek = Bir kıyafet almak. Günaha girmek = Günahkâr olmak. Günahına girmek = Biri hakkında haksız yere kötü düşünmek veya haksız yere kötülük isnâd etmek. Güveyi girmek = Zifaf etmek, evlenmek. Girip çıkar. = Gelip giden: Bu eve girip çıkanların haddi hesabı yoktur. Balta girmemiş = Hiç insan eli görmemiş, birbirine karışmış (orman).
tıp karasu
Çoğunlukla gözün iç basıncının çoğalmasıyla kendini gösteren, körlüğe sebep olabilen bir göz hastalığı.
1.İnsanın, önden, gerdanla bel arasındaki kısmı, sine, Ar. sadr. Geniş, dar göğüs. Göğsüm ağrıyor. Göğüse nişan takmak.
2.Atın vesair hayvanların gerdanıyla ön ayaklarının yukarısı arasındaki ön kısımları: Atın göğsü geniş olmalı.
3.Geminin önü, cephesi. Göğüs göğüse vurmak = Red ve defetmek, karşılamak, mukabele etmek. Göğüs tahtası = Göğsün yukarısı, Ar. re’s-üs-sadr. Göğüs çukuru = Göğsün mideye yakın olan çukur yeri. Tavuk göğsü = Tavuğun göğüs etiyle yapılan bir çeşit muhallebi. Göğüs illeti = Göğüs hastalıklarının beheri. Ar. sell-ir-rie, zîk-ı nefes vesaire. Kumrugöğsü = Bir renk adı. Göğüs geçirmek = İç çekmek. Göğüs germek =
1.Güvenmek, dayanmak: Düşmana karşı göğüs gerdim. Bu işe göğüs gerdi. 2.Oğünmek, iftihar etmek: Göğsümü gere gere söylerim. Göğüs göğüse = Yakından, karşı karşıya, yüz yüze, Fars. rû-be-rû: O kalabalıkta kendisiyle göğüs göğüse geldik. İki taraf askeri göğüs göğüse geldiler: Göğüs göğüse harb ettiler. Göğüs vermek = Mukavemet etmek, dayanmak.
Tedavi için gerekli malzeme : Kantoron, bal.
Hazırlanışı : 250 gram süzme bala 3 tatlı kaşığı dövülmüş kantaron kökü konup, iyice karıştırılır. Günde 3 kere aç karnına birer tatlı kaşığı yenir.
1.Görüş vasıtasiyle bir şeyin şekil ve dış durumunu hissetmek, Osm. rü’yet ve müşâhede eylemek: Yeni yapılan mektebi gördüm. Ömründe deniz görmemiş.
2.Görüş hassasına mâlik olmak, Osm. bînâ olmak: Deynekle gezen şu ihtiyar hiç mi görmüyor? Biraz görüyormuş. Onun gözleri görmez. Bir gözü az görür.
3.Anlamak, Osm. derk ve fehm etmek: Gördüm ki iş fena olacak. Gördün ki fayda yoktur.
4.Mütalaa ve mülâhaza etmek, bulmak, düşünerek, muhakeme eylemek: Bu işi nasıl görüyorsunuz? O adamı nasıl gördünüz? Ben bu havayı iyi görmüyorum. Lâyık, reva, münasip görmek.
5.Rasgelmek, tesadüf etmek, buluşmak, konuşmak, görüşmek, mülâkat etmek: Onu dün gördüm. Berikini yarın göreceğim. Çoktan kendisini görmedim.
6.Ziyaret etmek, ziyaretine gitmek: Hastalandım da kimse görmeye gelmedi. Hastayı görmek bir insanlık vazifescidir.Edâ ve İfâ etmek, yapmak, yerine getirmek, tesviye eylemek: iş görmek, hizmet görmek, masraf görmek, hesap görmek: Ben kendi işimi kendim görürüm.Uğramak, çekmek, Osm. dûçâr ve giriftâr olmak: Bu işten çok zarar gördüm. Ömründe sıtma görmemiş. Çok acı görmüş. Ceza görmek.Erişmek, kavuşmak, elde etmek, Osm. nâil olmak, Fars. dest-res olmak: Kendisinden çok iyilik gördüm. Çok insaniyetini gördüm. Sizden ne gördüm. Sevabını cezasını, mükâfatını görürsünüz.Denemek, tecrübe etmek, geçirmek: İş görmüş, gün görmüş.Gezmek, bulunmak, yaşamak: Çok yerler görmüş, Avrupa görmüş. Hindistan’ı görmüş. Mektep görmek.Almak: Terbiye görmek, ders görmek. Bu arazi hiç gübre, su, çapa görmemiş. 13 Hazırlamak, hazır etmek: Yolculuk hazırlıklarını görüyor.Düşünmek, tedbir almak, bulmak: Çaresini gör. Kendi hâlini görsün.Geçirmek: Bu sene yaz, kış görmedik 16. Lüzum kipine eklenerek meşguliyet ve devamlılık gösterir: Alagörmek, yazagörmek. Az görmek = Azdır diye beğenmemek, küçümsemek. Çok görmek = kıskançlık duymak, çekememek. Hoş görmek = İyi görmek, müsamaha etmek, tasa etmemek. Düş, rüya görmek = MAnâ Aleminde görmek. Adet görmek = Hayız gelmek (kız) bülûğa erişmek. Gün görmek =
1.Aydınlık almak.
2.Mevkie, rahata erişmek. Gün görmüş = Tecrübeli. Göreyim seni = Teşvik tabiridir. Haydi bakalım, utandırma beni! Gün görmez = Karanlık.
1.Gördürmek, Osm. izhâr, ibrâz etmek: Size bir kitap göstereyim. Aldığı atı bana gösterdi. 2.Öğretmek, anlatmak, İlâm etmek: Bana yolu gösterdiler. Ders gösteriyor. Bilmeyenlere doğruyu göstermeli. 3.Çıkarmak, gözüktürmek, takdim etmek, kaçırmamak: Akrabasına kızlarını gösteriyor.
4.Tanıtmak: Kendini göstermek istiyor.
5.Delâlet etmek, delil olmak: Birtakım viraneler orada vaktiyle bir şehir bulunmuş olduğunu gösteriyor.
6.İspat etmek, kabûl ve takdir ettirmek: Bu sözümün doğruluğunu size göstereceğim. Cesaretini gösterdi.Tayin etmek: Kendisine yer gösterdi. Bana iş göstermediler.Karşısında tutmak: Ateşe göstermek, aydınlığa göstermek.Saklamamak, meydana koymak: Hiçbir kitabını göstermez.Güzellik ve yakışıklığını meydana çıkarmak veya arttırmak: Kadını kıyafet gösterir. Atı takım gösterir. Ahşap yapıları gösteren boyadır.Vermek, hasıl etmek, Osm. ikaa eylemek: Allah göstermesin. Kader bana sonunda onun hastalığını da mı gösterecekti?Olduğundan genç görünmek: Elli yaşında vardır ama göstermiyor.Belirtmek, şekil ve biçimini ortaya koymak: Bu ayna iyi gösteriyor. Bu dürbün İyi göstermiyor. Bakalım Aytne-i devran ne sûret gösterir? Parmakla göstermek = Şöhreti olmak: Onu parmakla gösterirler.
Tedavi için gerekli malzeme : Süt, yumurta.
Hazırlanışı : 2 kahve fincanı çiğ inek sütüne 1 yumurtanın akı dökülüp, karıştırılır. Günde 3 kere ikişer damla konur.
Tedavi için gerekli malzeme : Tuz, su.
Hazırlanışı : 4 bardak kaynak suya 1 çay kaşığı sofra tuzu konur. Eriyinceye kadar karıştırılır. Günde 3 kere göz banyosu yapılır.
Tedavi için gerekli malzeme : Boru çiçeği.
Hazırlanışı : 1 avuç boru çiçeği ateşe atılır. Çıkan duman ile tütsü yapılır.
Tedavi için gerekli malzeme : Susam, su.
Hazırlanışı : 1 kahve kaşığı susamın üzerine 5 damla su dökülür. Karıştırılıp göz kapaklarının üzerine sürülür. Yarım saat sonra ılık su ile yıkanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Meyan kökü, su.
Hazırlanışı : 4 bardak suya, 50 gram meyan kökü konur. 15 dakika kaynatıldıktan sonra süzülür. Günde 3 kere, birer çay bardağı içilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Pamuk.
Hazırlanışı : Bir parça pamuk soğuk suya batırıldıktan sonra göz kapakları üzerine konur. 5 dakika bekletilir. Gerekirse tekrarlanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Nane, limon kabuğu.
Hazırlanışı : 4 bardak suya 2 çorba kaşığı kuru nane ve 1 limonun kabukları konur. Kaynatılıp süzülür. Günde 3 kere birer çay bardağı içilir.
Konum: Kuzey Amerika’nın kuzeyinde, Kuzey Buz Denizi ile Atlas Okyanusu arasında, Kanada’nın kuzeyinde yer almaktadır.
Coğrafi konumu: 72 00 Kuzey enlemi, 40 00 Batı boylamı.
Haritadaki konumu: Arktik Bölge.
Yüzölçümü: 2,166,086 km².
Kara komşuları: 0 km.
Sınırları: 44,087 km.
İklimi: Kuzey kutbu iklimi. Ortalama sıcaklığın 7 C olmasına karşın iklim kuru ve güneşlidir. Kışlar soğuktur ve buzlu bölgelerde sıcaklık yazın bile donma noktasının altındadır.
Arazi yapısı: Ülkenin beşte dördü buz tabakasıyla kaplı olup adanın ortalarına doğru buzlar bir hayli irtifa kazanır ve ada, kocaman bir beyaz kubbe görünümü alır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Atlas Okyanusu 0 m; en yüksek noktası: Gunnbjorn 3,700 m.
Doğal kaynakları: Çinko, kurşun, demir, kömür, molibden, altın, platin, uranyum, balık, fok balığı, balina, hidro enerji, petrol ve doğal gaz.
Coğrafi Not: Grönland Buz Katmanı, Antarktika`dan sonra dünyanın ikinci büyük buz kütlesidir.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 56,361 (Temmuz 2006 verileri) Nüfusun büyük kesimi batı kıyısındaki küçük kasabalarda yaşar.
Nüfus artış oranı: %-0.03 (2006 verileri).
Mülteci oranı: -8.37 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 15.4 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 69.94 yıl.
Erkeklerde: 66.36 yıl.
Kadınlarda: 73.6 yıl (2006 veriler).
Ortalama çocuk sayısı: 2.4 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 100 (1999).
Ulus: Grönlandalı.
Nüfusun etnik dağılımı: Grönlandalı %88, Danimarka ve diğerleri %12 (Ocak 2000).
Din: Evangelist Luthercilik.
Diller: Grönlandaca (Eskimo dialekti), Danimarkaca, İngilizce.
Yönetimi
Ülke adı: Geleneksel adı: Grönland.
yerel adı: Kalaallit Nunaat.
ingilizce: Greenland.
Bağımsızlık durumu: Grönland, Danimarka Krallığı’na bağlı bir adadır. Grönland’ın savunmasında ve dışişlerinde Danimarka söz sahibi olmakla beraber Grönlandlılar 1979’da yer alan bir anlaşma sonunda içişlerinde krallığa bağlı olmaktan kurtuldular.
Yönetim biçimi: Federal Demokrasi.
Başkent: Nuuk (Godthab).
İdari bölümler: 3 bölge; Avannaa (Nordgronland), Tunu (Ostgronland), Kitaa (Vestgronland).
Bağımsızlık günü: yok (Danimarka Krallığı’na bağlıdır).
Milli bayram: Haziran 21 (en uzun gün).
Anayasa: 5 Haziran 1953 (Danimarka Anayasası).
Hukuk sistemi: Danimarka.
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: ICC (Milletlerarası Ticaret Odası), NC, NIB (İskandinavya Yatırım Bankası).
Ekonomik Göstergeler
Ekonomiye genel bakış: Topraklarının ancak %1’i tarıma elverişli olduğundan buranın yerlileri olan Eskimolar balıkçılık ve avcılıkla geçinmektedir.
GSYİH: Satınalma Gücü paritesi - 1.1 milyar $ (2001 veriler).
Enflasyon oranı (tüketici fiyatlarında): %1.6 (1999 veriler).
İş gücü: 24,500 (1999 veriler).
İşsizlik oranı: %10 (2000 veriler).
Endüstri: Gıda maddeleri, el sanatları, post, küçük tersaneler.
Elektrik üretimi: 295 milyon kWh (2004).
Elektrik tüketim
Konum: Orta Amerika, Karayip Denizi’nin kıyısında, Honduras ve Belize arasında ve Kuzey Pasifik Okyanusu kıyısında, El Salvador ve Meksika arasında yer almaktadır.
Coğrafi konumu: 15 30 Kuzey enlemi, 90 15 Batı boylamı.
Haritadaki konumu: Orta Amerika ve Karayipler.
Yüzölçümü: 108,890 km².
Sınırları: toplam: 1,687 km.
sınır komşuları: Belize 266 km, El Salvador 203 km, Honduras 256 km, Meksika 962 km.
Sahil şeridi: 400 km.
İklimi: tropikal; mevsimler alçak bölgelerde sıcak ve nemli, yüksek arazilerde serin yaşanır.
Arazi yapısı: Arazi çoğunlukla dar kıyı ovaları olan dağlık bölgelerden ve engebeli kireçtaşı platolarından oluşmaktadır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Pasifik Okyanusu 0 m; en yüksek noktası: Tajumulco yanardağı 4,211 m.
Doğal kaynakları: petrol, nikel, seyrek ağaçlar, hidro enerji.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %13.22.
daimi ekinler: %5.6.
Diğer: %81.18 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 1,300 km² (2003 verileri).
Doğal afetler: Dağlarda sayısız yanardağlar, arada sırada ser depremler ortaya çıkmaktadır. Karayip sahilleri kasırga ve tropikal fırtınalara meyillidirler.
Coğrafi Not: Batı kıyısında hiçbir doğal korunak yoktur.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 12,293,545 (temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %2.27 (2006 verileri).
Mülteci oranı: -1.94 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 30.94 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: Toplam nüfus: 69.38 yıl.
Erkeklerde: 67.65 yıl.
Kadınlarda: 71.18 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 3.82 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %1.1 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 78,000 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 5,800 (2003 verileri).
Ulus: Guatemalalı.
Nüfusun etnik dağılımı: Melezler, yaklaşık %55, Amerika yerlileri, yaklaşık %43, beyazlar ve diğer %2.
Din: Roma Katolikleri, Protestanlar, yerel Maya inançları.
Diller: İspanyolca %60, Amerika dilleri %40 (Quiche, Cakchiquel, Kekchi, Mam, Garifuna ve Xinca’yı da içine alan 20 den fazla Kızılderili dili).
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %70.6.
erkekler: %78.
kadınlar: %63.3 (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: Guatemala Cumhuriyeti.
kısa şekli : Guatemala.
Yerel tam adı: Republica de Guatemala.
yerel kısa şekli: Guatemala.
Yönetim biçimi: Başkanlık Tipi Cumhuriyet.
Başkent: Guatemala.
İdari bölümler: 22 bölge; Alta Verapaz, Baja Verapaz, Chimaltenango, Chiquimula, El Progreso, Escuintla, Guatemala, Huehuetenango, Izabal, Jalapa, Jutiapa, Peten, Quetzaltenango, Quiche, Retalhuleu, Sacatepequez, San Marcos, Santa Rosa, Solola, Suchitepequez, Totonicapan, Zacapa.
Bağımsızlık günü: 15 Eylül 1821 (İspanya’dan).
Milli bayram: Bağımsızlık günü, 15 Eylül (1821).
Anayasa: 31 Mayıs 1985.
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: BCIE, CACM (Orta Amerika Ortak Pazar
- Basit Guatr : Bu çeşit guatrda tiroid bezi balon gibi şişer. Nedeni alınan iyotun yetersiz olmasıdır. Dağlık bölgelerde oturanlarda, ergenlik yaşlarında ve hamilelerde çok görülür.
- Yumrulu Guatr : Bu çeşit guatrda, tiroid bezinin iki yanında kabarıklık veya üzüm salkımını andıran şişlikler görülür. Her iki çeşit guatrda da endişelenecek bir durum yoktur. Ancak tedaviye erken başlamak gerekir. Yemeklerde iyotlu tuz kullanmak, mümkün olduğu kadar çok balık, pırasa, kuru erik, yumurta, taze fasulye, pazı, soğan, sarmısak, dut veya dut kurusu, havuç yemek; inek sütü, erik hoşafı, ve havuç suyu içmek çok faydalıdır. Ayrıca kabız olmamaya gayret etmek gerekir. Lahana, mısır ve turp da yenmemelidir. Aşağıdaki reçetelerden de faydalanılır.
Tedavi için gerekli malzeme : Meşe dalı kabuğu.
Hazırlanışı : 1 avuç meşe dalı kabuğu toz haline gelinceye kadar dövülür. Bu tozla guatırın üzeri ovulur. Aynı işlem hergün tekrarlanır.
1.Bulunduğumuz dünya ile diğer gezegenlerin bağlı oldukları yıldız ki, bize yakınlığı yüzünden pek büyük görünüp doğduğu zaman başka yıldızlar görünmez ve gündüz olur, gün, Ar. şems, Fars. Aftâb, mihr, hurşîd. Güneş dokmak, çıkmak — Osm. tulü etmek. Güneş batmak Gurûb etmek.
2.Elmas, harç vesaireden güneş gibi etrafı ışınlı resim, şekil ve çiçek. Akşam güneşi = Turuncu kızıl renk. Güneş vurmak = Çarpmak, geçmek, tesir edip hasta etmek. Deniz güneşi — Deniz memesi gibi bir çeşit deniz bitkisi. Güneşi balçıkla sıvamak = Apaçık olan bir şeyi örtmeye, saklamaya ve inkâra çalışmak. Günaş gibi =
1.Parlak, Fars. tâbân, revnaklı.
2.Apaçık, Ar. zâhir, lyân, Fars. Aşikâr.
Tedavi için gerekli malzeme : Sofra tuzu, su.
Hazırlanışı : İki bardak suya 1 tatlı kaşığı sofra tuzu konur. Karıştırılıp içirilir.
Konum: Güney Afrika’da, Afrika kıtasının güney kısmında yer alır.
Coğrafi konumu: 29 00 Güney enlemi, 24 00 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Afrika.
Yüzölçümü: 1,219,912 km².
Sınırları: toplam: 4,862 km.
sınır komşuları: Botsvana 1,840 km, Lesotho 909 km, Mozambik 491 km, Namibya 967 km, Svaziland 430 km, Zimbabve 225 km.
Sahil şeridi: 2,798 km.
İklimi: Çoğunlukla yarı çöl iklimi, doğu kıyısında subtropikal iklim görülür.
Arazi yapısı: İç kısımdaki geniş platolar engebeli tepeler ve dar kıyı ovaları ile arazi yapısını oluşturur.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Atlas Okyanusu 0 m; en yüksek noktası: Njesuthi 3,408 m.
Doğal kaynakları: Altın, krom, antimon, kömür, demir, manganez, nikel, fosfat, kalay, uranyum, değerli taşlar, platin, bakır, vanadyum, tuz, doğal gaz.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %12.1.
daimi ekinler: %0.79.
Diğer: %87.11 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 14,980 km² (2003 verileri).
Doğal afetler: Uzun süreli kuraklıklar.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 44,187,637 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %-0.4 (2006 verileri).
Mülteci oranı: -0.16 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 60.66 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 42.73 yıl.
Erkeklerde: 43.25 yıl.
Kadınlarda: 42.19 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 2.2 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %21.5 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 5.3 milyon (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 370,000 (2003 verileri).
Ulus: Güney Afrikalı.
Nüfusun etnik dağılımı: zenci %75.2, beyaz %13.6, Hintli %2.6, diğer.
Din: Hıristiyan %68, Müslüman %2, Hindu %1.5, yerel inançlar ve animizm %28.5.
Diller: 11 resmi dil: Afrikanca, İngilizce, Ndebele, Pedi, Sotho, Swazi, Tsonga, Tswana, Venda, Xhosa, Zulu.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %86.4.
erkekler: %87.
kadınlar: %85.7 (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: Güney Afrika Cumhuriyeti.
kısa şekli : Güney Afrika.
Eski adı: Güney Afrika Birliği.
kısaltma: RSA.
ingilizce: South Africa.
Yönetim biçimi: Başkanlık Tipi Cumhuriyet.
Başkent: Pretoria.
İdari bölümler: 9 bölge; Doğu Cape, Serbest Bölge, Gauteng, KwaZulu-Natal, Mpumalanga, Kuzey Batı, Kuzey Cape, Kuzey Eyaleti, Batı Cape.
Bağımsızlık günü: 31 Mayıs 1910 (İngiltere’den).
Milli bayram: Özgürlük Günü, 27 Nisan (1994).
Anayasa: 10 Aralık 1996.
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: ACP (Afrika - Karayip - Pasifik Ülkeleri), AfDB (Afrika Kalkınma Bankası), BIS (Uluslararası İmar Bankası), C, CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), ECA (Birleşmiş Milletler Afrika Ekonomik Komisyonu), FAO (Tarım ve Gıda Örgütü), G-77, IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı), IBRD (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası), ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü), ICC (Milletlerarası Ticaret Odası), ICFTU (Ulusla
Konum: Doğu Asya, Kore yarımadasının güney kısmında, Japon Denizi ve Sarı Deniz kıyısında yer alır.
Coğrafi konumu: 37 00 Kuzey enlemi, 127 30 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Asya.
Yüzölçümü: 98,480 km².
Sınırları: toplam: 238 km.
sınır komşuları: Kuzey Kore 238 km.
Sahil şeridi: 2,413 km.
İklimi: Ilıman.
Arazi yapısı: Çoğunlukla tepelikler ve dağlar.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Japon Denizi 0 m; en yüksek noktası: Halla-san 1,950 m.
Doğal kaynakları: Kömür, tungsten, grafit, molibden, kurşun, hidro enerji.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %16.58.
daimi ekinler: %2.01.
Diğer: %81.41 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 8,780 km² (2003 verileri).
Doğal afetler: Tufanlar, sismik aktivite.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 48,846,823 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %0.42 (2006 verileri).
Mülteci oranı: 0 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 6.16 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 77.04 yıl.
Erkeklerde: 73.61 yıl.
Kadınlarda: 80.75 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 1.27 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.1 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 8,300 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 200 den az (2003 verileri).
Ulus: Koreli.
Nüfusun etnik dağılımı: Homojen (20,000 Çinli haricinde).
Din: Hıristiyan %49, Budist %47, Konfüçyanist %3, Şamanist, diğer %1.
Diller: Korece, İngilizce.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %97.9.
erkekler: %99.2.
kadınlar: %96.6 (2002 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: Kore Cumhuriyeti.
kısa şekli : Güney Kore.
Yerel tam adı: Taehan-min’guk.
kısaltma: ROK.
ingilizce: Korea, South.
Yönetim biçimi: Cumhuriyet.
Başkent: Seul.
İdari bölümler: 9 eyalet ve 7 metropoliten şehir; Cheju-do, Cholla-bukto, Cholla-namdo, Ch’ungch’ong-bukto, Ch’ungch’ong-namdo, Inch’on-gwangyoksi, Kangwon-do, Kwangju-gwangyoksi, Kyonggi-do, Kyongsang-bukto, Kyongsang-namdo, Pusan-gwangyoksi, Soul-t’ukpyolsi, Taegu-gwangyoksi, Taejon-gwangyoksi, Ulsan-gwangyoksi.
Bağımsızlık günü: 15 Ağustos 1945 (Japonya’dan).
Milli bayram: Liberasyon Günü, 15 Ağustos (1945).
Anayasa: 25 Şubat 1988.
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: AfDB (Afrika Kalkınma Bankası), APEC (Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği Forumu), ARF, AsDB (Asya Kalkınma Bankası), ASEAN (Güneydoğu Asya Ülkeleri Örgütü), AG (Avustralya Grubu), BIS (Uluslararası İmar Bankası), CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), CP, EBRD (Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası), ESCAP (Asya ve Pasifikler Ekonomik ve Sosyal Komisyonu), FAO (Tarım ve Gıda Örgütü), G-77, IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı), IBRD (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası), ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü), ICC (Milletlerarası Ticaret Odası), ICFTU (Uluslararası Serbest Ticaret Birlikleri Konfederastonu), ICRM (Uluslararası
Konum: Güneybatı Asya’da Karadeniz kıyısında, Türkiye ile Rusya arasında yer almaktadır.
Coğrafi konumu: 42 00 Kuzey enlemi, 43 30 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Güneybatı Asya.
Yüzölçümü: toplam: 69,700 km².
Sınırları: toplam: 1,461 km.
sınır komşuları: Ermenistan 164 km, Azerbaycan 322 km, Rusya 723 km, Türkiye 252 km.
Sahil şeridi: 310 km.
İklimi: Ilıman ve sıcaktır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Karadeniz 0 m; en yüksek noktası: Mt’a Mqinvartsveri (Kazbek dağı) 5,048 m.
Doğal kaynakları: Orman, hidro enerji, manganez, demir, bakır, kömür, petrol.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %11.51.
daimi ekinler: %3.79.
Diğer: %84.7 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 4,690 km² (2003 verileri).
Doğal afetler: depremler.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 4,661,473 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %-0.34 (2006 verileri).
Mülteci oranı: -4.54 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 17.97 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 76.09 yıl.
Erkeklerde: 72.8 yıl.
Kadınlarda: 79.87 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 1.42 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.01 den az (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 3,000 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 100 den az (2003 verileri).
Ulus: Gürcü.
Nüfusun etnik dağılımı: Gürcü %70.1, Ermeni %8.1, Rus %6.3, Azeri %5.7, Osetin %3, Abkhaz %1.8, diğer %5.
Din: Gürcistan Ortodoksları %65, Müslümanlar %11, Rus Ortodoksları %10, diğer %14.
Diller: Gürcüce %71 (resmi), Rusça %9, Ermenice %7, Azerice %6, diğer %7.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %100.
erkekler: %100.
kadınlar: %100 (2004 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi adı: Gürcistan Cumhuriyeti.
Yerel adı: Sak’art’velo.
Eski adı: Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti.
ingilizce: Georgia.
Yönetim biçimi: Başkanlık Tipi Cumhuriyet.
Başkent: Tiflis.
İdari bölümler: 53 bölge, 9 şehir ve 2 bağımsız cumhuriyet ; Abashis, Abkhaziai (Sokhumi), Adigenis, Ajaria (Bat’umi), Akhalgoris, Akhalk’alak’is, Akhalts’ikhis, Akhmetis, Ambrolauris, Aspindzis, Baghdat’is, Bolnisis, Borjomis, Chiat’ura, Ch’khorotsqus, Ch’okhatauris, Dedop’listsqaros, Dmanisis, Dushet’is, Gardabanis, Gori, Goris, Gurjaanis, Javis, K’arelis, Kaspis, Kharagaulis, Khashuris, Khobis, Khonis, K’ut’aisi, Lagodekhis, Lanch’khut’is, Lentekhis, Marneulis, Martvilis, Mestiis, Mts’khet’is, Ninotsmindis, Onis, Ozurget’is, P’ot’i, Qazbegis, Qvarlis, Rust’avi, Sach’kheris, Sagarejos, Samtrediis, Senakis, Sighnaghis, T’bilisi, T’elavis, T’erjolis, T’et’ritsqaros, T’ianet’is, Tqibuli, Ts’ageris, Tsalenjikhis, Tsalkis, Tsqaltubo, Vanis, Zestap’onis, Zugdidi, Zugdidis.
Bağımsızlık günü: 9 Nisan 1991 (Sovyetler Birliği).
Milli bayram: Bağımsızlık günü, 26 Mayıs (1918).
Anayasa: 17 Ekim 1995.
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: BSEC (Karad
tıp damla hastalığı
Organizmadaki ürik asidin atılmayarak vücudun bazı yerlerinde, özellikle ayak başparmağında, topuk ve eklem yerlerinde birikmesinden ileri gelen, ağrı ve şişlerle ortaya çıkan hastalık.
Konum: Güney Amerika’nın Kuzeyinde, Kuzey atlas Okyanusu kıyısında, Surinam ile Venezuela arasında yer almaktadır.
Coğrafi konumu: 5 00 Kuzey enlemi, 59 00 Batı boylamı.
Haritadaki konumu: Güney Amerika.
Yüzölçümü: 214,970 km².
Sınırları: Toplam
2,949 km.
sınır komşuları: Brezilya 1,606 km, Surinam 600 km, Venezuela 743 km.
Sahil şeridi: 459 km.
İklimi: tropikal; sıcak, nemli, kuzeydoğu rüzgarının etkisi ile değişiklik gösterir.
Arazi yapısı: Genellikle engebeli yüksek ovalar, alçak kıyı arazileri, kuzeyde savanlardan oluşur.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Atlas Okyanusu 0 m; en yüksek noktası: Roraima Dağı 2,835 m.
Doğal kaynakları: Boksit, altın, elmas, kereste, karides, balık.
Arazi kullanımı: İşlenebilir topraklar: %2.23.
daimi ekinler: %0.14.
Diğer: %97.63 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 1,500 km² (2003 verileri).
Doğal afetler: Yağmur sezonu boyunca beklenmedik su baskınları.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 767,245 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %0.25 (2006 verileri).
Mülteci oranı: -7.49 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 32.19 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 65.86 yıl.
Erkeklerde: 63.21 yıl.
Kadınlarda: 68.65 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 2.04 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %2.5 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 11,000 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 1,100 (2003 verileri).
Ulus: Guyanalı.
Nüfusun etnik dağılımı: Doğu Hindistanlı %49, siyah ırk %32, melez %12, Kızılderili %6, beyaz ve Çinliler %1.
Din: Hıristiyan %50, Hindu %33, Müslüman %9, diğer %8.
Diller: İngilizce, Kızılderili lehçeleri, Creole, Hindu, Urdu.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %98.8.
erkekler: %99.1.
kadınlar: %98.5 (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: Guyana Cumhuriyeti.
kısa şekli : Guyana.
Eski adı: İngiliz Guyanası.
Yönetim biçimi: Başkanlık Tipi Cumhuriyet.
Başkent: Georgetown.
İdari bölümler: 10 bölge; Barima-Waini, Cuyuni-Mazaruni, Demerara-Mahaica, Doğu Berbice-Corentyne, Essequibo Adaları-Batı Demerara, Mahaica-Berbice, Pomeroon-Supenaam, Potaro-Siparuni, Upper Demerara-Berbice, Upper Takutu-Upper Essequibo.
Bağımsızlık günü: 26 Mayıs 1966 (İngiltere’den).
Milli bayram: Cumhuriyet Günü, 23 Şubat (1970).
Anayasa: 6 Ekim 1980.
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: ACP (Afrika - Karayip - Pasifik Ülkeleri), C, Caricom (Karayipler Topluluğu ve Ortak Pazarı), CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), CDB (Karayipler Kalkınma Bankası), ECLAC (Birleşmiş Milletler Latin Amerika ve Karayipler Komisyonu), FAO (Tarım ve Gıda Örgütü), G-77, IADB (Amerika Bölgesi Kalkınma Bankası), IBRD (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası), ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü), ICFTU (Uluslararası Serbest Ticaret Birlikleri Konfederastonu), ICRM (Uluslarar
1.Olay, vak’a, vâkıa, vuku bulan hal ve keyfiyet, macera: Hâdisit-ı dehr = Zamanın olayları.
2.(tıp) Bir hastalığın devamı sırasında ortaya çıkan hal, hastalığın tesadüfen başka bir renk alması, Arıza.
3.(c. havadis). Haberler, vukuat, yeni vuku bulmuş işler: Bugünkü gazetelerde hiç havadis yok: Yurt havadisi, dış havadis.
1.Ev, mesken: Bu şehrin kaç hânesi vardır? HAnesi misafirden boş kalmaz.
2.Küçük kısımlara bölünmüş bir şeyin gözcüklerinin beheri: Dama, tavla, kasa hanesi. 3.Rakamların sağdan sola doğru olan sıra ve derecelerinin her biri: Onlar, yüzler, binler hânesi. 4.Diğer bir isme katılarak yer ve mekân gösteren mürekkep isimler yapar: Kütüphane, hastahane, eczahane, tophane, baruthane vs. Yazıhane =
1.Yazı masası.
2.İş yeri. Devlet-hâne = Saygı tâbiri olarak eviniz. Bend-hâne = Tevazu tâbiri olarak evim (kulunuzun evi). Hâne-berdûş — Evi omuzunda, omuzundaki kilimden ibaret, serseri. Hine-harâb = Evi yıkılmış, evsiz, perişan.
Tedavi için gerekli malzeme : Arpa, su.
Hazırlanışı : 4 bardak suya 2 çorba kaşığı arpa konur. Kaynatılıp süzülür. Hararet bastıkça birer çay bardağı içilir.
1.Dışişleri bakanlığına bağlı memur.
2.Dış hastalıkları hekimi.
1.Haşlamak işi. 2.Sade suya haşlanmış et: Hastaya haşlamadan başka bir şey yedirmiyorlar. (bk.) Haşlamak.
1.insanın düşünme ve ezberleme kuvveti, fikir, zihin, akıl, hâfıza kuvveti: O vak’a hatırımdadır. Sen hatırıma getir. Hatırımdan çıktı: Hatırda kalmak, hatıra gelmek. Hatırdan çıkmış = Unutulmuş.
2.Gönül, kalb, dil, his ve duygu kuvveti. Hatırım kaldı = Gücendim. Hatır yapmak = Gönül yapmak. Hatır kırmak = incitmek.
3.Saygı, riayet: Sizin hatırınız İçin. Onun hatırı büyüktür. O adam hatıra bakmaz. Ben hatır için söz söylemem. Hatır saymak.
4.Keyif, hal: Hatır sormak = Hatırınız iyi mi? Hatırı sayılır = Ehemmiyetlice, hayli büyük. Hatır kalmak = Gücenmek, Osm. münfail olmak: Hatırınız kalmasın ama, oğlunuz pek çalışkan değildir. Cem’iyet-i hâtır = İnsanın aklı ve fikri yerinde ve aklın dağınık ve karışık bir halde olmaması. Der-hitır etmek = Hatıra getirmek, hatırlamak. Safl-yı hltır = Kalb huzuru, gönül rahatlığı. Meriyyül-hltır = Hatırı sayılır, sözü geçer. Hatır sormak = Bir hasta veya lohusaya hâline münasip yiyecek ve içecekten bir şey götürmek veya göndermek.
Tedavi için gerekli malzeme : Nane, su.
Hazırlanışı : 1 çay bardağı sıcak suya yarım kahve fincanı kuru nane konur. 5 dakika bekletilip süzülür. Yemekten sonra içilir.
Havale geçiren çocuğun gözleri sabit bir noktaya çevrilir, çenesi de kenetlenir. Dudakları, yüz kasları, kol ve bacakları, önce şiddetli bir şekilde kasılır, sonra da çırpınmaya başlar. Ağzından da köpük gelir. Bütün bunlar bir iki dakika devam eder. Sonra bütün belirtiler kaybolup, uykuya dalar. Hastalığın bir nedenini bulmak için mutlaka bir doktora başvurmak gerekir. Bu arada çocuğu sessiz, loş bir odaya yatırmak, elbise ve çamaşırlarını gevşetmek faydalıdır.
Tedavi için gerekli malzeme : Karbonat, su.
Hazırlanışı : 1 su bardağı suya 1 kahve kaşığı karbonat konur. Eritilip bir kerede içilir.
Konum: Güney Asya, Arap Denizi ve Bengal Körfezi kıyısında, Burma ile Pakistan arasında yer almaktadır.
Coğrafi konumu: 20 00 Kuzey enlemi, 77 00 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Asya.
Yüzölçümü: 3,287,590 km².
Sınırları: toplam: 14,103 km.
sınır komşuları: Bangladeş 4,053 km, Butan 605 km, Burma 1,463 km, Çin 3,380 km, Nepal 1,690 km, Pakistan 2,912 km.
Sahil şeridi: 7,000 km.
İklimi: Güneyde tropikal musondan kuzeydeki ılıman iklime kadar çeşitlilik görülmektedir.
Arazi yapısı: Güneyde yüksek ovalar (Deccan Yaylası), Gang arazisinde düzlükler, batıda çöller, kuzeyde Himalaylar yer alır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Hint Okyanusu 0 m; en yüksek noktası: Kanchenjunga 8,598 m.
Doğal kaynakları: Kömür, demir, manganez, mika, boksit, titanyum, krom, doğal gaz, elmas, petrol, kireçtaşı, işlenebilir arazi.
Arazi kullanımı: İslenebilir topraklar: %48.83.
daimi ekinler: %2.8.
Diğer: %48.37 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 558,080 km² (2003 verileri).
Doğal afetler: Kuraklık, su baskını, yıldırımlı fırtına, deprem, tsunami.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 1,095,351,995 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %1.38 (2006 verileri).
Mülteci oranı: -0.07 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 54.63 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 64.71 yıl.
Erkeklerde: 63.9 yıl.
Kadınlarda: 65.57 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 2.73 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.9 (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 5.1 milyon (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 310,000 (2001 verileri).
Ulus: Hintli.
Nüfusun etnik dağılımı: Hint-Aryan %72, Dravidian %25, Moğol ve diğer %3 (2000).
Din: Hindu %81.3, Müslüman %12, Hıristiyan %2.3, diğer %4.4 (2000).
Dil: İngilizce, Hintçe, Bengali (resmi), Telugu (resmi), Marathi (resmi), Tamil (resmi), Urdu (resmi), Gujarati (resmi), Malayalam (resmi), Kannada (resmi), Oriya (resmi), Punjabi (resmi), Assamese (resmi), Kashmiri (resmi), Sindhi (resmi), Sanskrit (resmi), Hindustani.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %59.5.
erkekler: %70.2.
kadınlar: %48.3 (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: Hindistan Cumhuriyeti.
kısa şekli : Hindistan.
ingilizce: India.
Yönetim biçimi: Parlamenter Federal Cumhuriyet.
Başkent: Yeni Delhi.
İdari bölümler: 28 eyalet ve 7 birleşik bölge; Andaman ve Nicobar Adaları, Andhra Pradesh, Arunachal Pradesh, Assam, Bihar, Chandigarh, Chhattisgarh, Dadra ve Nagar Haveli, Daman ve Diu, Delhi, Goa, Gujarat, Haryana, Himachal Pradesh, Jammu ve Kashmir, Jharkhand, Karnataka, Kerala, Lakshadweep, Madhya Pradesh, Maharashtra, Manipur, Meghalaya, Mizoram, Nagaland, Orissa, Pondicherry, Punjab, Rajasthan, Sikkim, Tamil Nadu, Tripura, Uttaranchal, Uttar Pradesh, Batı Bengal.
Bağımsızlık günü: 15 Ağustos 1947 (İngiltere’den).
Milli bayram: Cum
Konum: Güneydoğu Avrupa, Adriyatik Denizi kıyısında, Bosna - Hersek ve Slovenya arasında yer almaktadır.
Coğrafi konumu: 45 10 Kuzey enlemi, 15 30 Batı boylamı.
Haritadaki konumu: Avrupa.
Yüzölçümü: toplam: 56,542 km².
Sınırları: toplam: 2,197 km.
sınır komşuları: Bosna - Hersek 932 km, Macaristan 329 km, Sırbistan 241 km, Karadağ 25 km, Slovenya 670 km.
Sahil şeridi: 5,835 km.
İklimi: Akdeniz ve kıtasal iklim etkilidir.
Arazi yapısı: Coğrafik olarak çeşitlilik göstermektedir; Macaristan sınırı boyunca düz ovalar, Adriyatik kıyısında yüksek olmayan dağlar ve dağlık bölge yer almaktadır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Adriyatik Denizi 0 m.
en yüksek noktası: Dinara 1,830 m.
Doğal kaynakları: Petrol, az miktarda kömür, boksit, demir, kalsiyum, doğal asfalt, silis, mika, kil, tuz, hidro enerji.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %25.82.
Sürekli ekinler: %2.19.
Diğer: %71.99 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 110 km² (2003 verileri).
Doğal afetler: Yıkıcı depremler.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 4,494,749 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %-0.03 (2006 verileri).
Mülteci oranı: 1.58 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Cinsiyet oranı: doğumlarda: 1.06 erkek/kadın.
15 yaş altı: 1.05 erkek/kadın.
15-64 yaşlarında: 0.99 erkek/kadın.
65 yaş ve üzeri: 0.62 erkek/kadın.
Toplam nüfusta: 0.93 erkek/kadın (2006 verileri).
Bebek ölüm oranı: 6.72 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 74.68 yıl.
Erkeklerde: 71.03 yıl.
Kadınlarda: 78.53 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 1.4 çocuk/1 kadın (2001 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.1 (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 200 (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 10 (2001 verileri).
Ulus: Hırvat.
Nüfusun etnik dağılımı: Hırvat %89.6, Sırp %4.5, diğer %5.9 (Boşnak, Macar, Slovenyalı, Çek ve Romalı) (2001).
Din: Roma Katolikleri %87.8, Ortodoks %4.4, Müslüman %1.3, Protestan %0.4, diğer %6.1 (2001).
Diller: Hırvatça %96.1, Sırpça %1, diğer %2.9 (İtalyanca, Macarca, Çekce, Slovakca ve Almanca).
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %98.5.
erkekler: %99.4.
kadınlar: %97.8 (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: Hırvatistan Cumhuriyeti.
kısa şekli : Hırvatistan.
Yerel tam adı: Republika Hrvatska.
yerel kısa şekli: Hrvatska.
ingilizce: Croatia.
Yönetim biçimi: Başkanlık Tipi Cumhuriyet.
Başkent: Zagrep.
İdari bölümler: 20 bölge ve 1 şehir; Bjelovarsko-Bilogorska Zupanija, Brodsko-Posavska Zupanija, Dubrovacko-Neretvanska Zupanija, Istarska Zupanija, Karlovacka Zupanija, Koprivnicko-Krizevacka Zupanija, Krapinsko-Zagorska Zupanija, Licko-Senjska Zupanija, Medimurska Zupanija, Osjecko-Baranjska Zupanija, Pozesko-Slavonska Zupanija, Primorsko-Goranska Zupanija, Sibensko-Kninska Zupanija, Sisacko-Moslavacka Zupanija, Splitsko-Dalmatinska Zupanija, Varazdinska
1.Beş duygudan biriyle olan anlayış, duygu: Tenimin üzerinde bir şeyin yürüdüğünü hissettim.
2.mec. Dolayısiyle anlama, Osm. zımnen idrâk: Ben onların geleceklerini hissetmiştim. Ibtâl-i his = Duygunun uyuşturulması, duyurmama: Kloroformla hastanın hissini iptal etmek. Hiss-i derûni, hiss-i kalbî = Yüreğe doğan duygu: Piyangoyu kazanacağımı bir hiss-i derûnî ile anlamıştım. Hiss-i mukaddem = Bir şeyi oluşundan önce haber veren duygu, Ar. hiss-i kable’l-vuku, Fr. prâssentiment.
1.Küçük, yuvarlak ve ekseriya tek parça kutu.
2.Yazı yazmak için mürekkep konan hususî şişe: Yazı hokkası, hokka takımı.
3.Hokkabazın elçabukluğu ile evirip çevirdiği kutu. Tükrük hokkası = Hastaların, tükürmek üzere yanlarında bulundurdukları kap.
Konum: Batı Avrupa, Kuzey Denizi kıyısında, Belçika ve Almanya arasında yer alır.
Coğrafi konumu: 52 30 Kuzey enlemi, 5 45 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Avrupa.
Yüzölçümü: 41,526 km².
Sınırları: toplam: 1,027 km.
sınır komşuları: Belçika 450 km, Almanya 577 km.
Sahil şeridi: 451 km.
İklimi: Ilıman; deniz iklimi, yazlar serin ve kışlar ılıman geçer.
Arazi yapısı: Çoğunlukla kıyı bölgesinde alçak ovalar ve düzlükler, güneydoğuda tepelikler yer alır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Prins Alexanderpolder -7 m; en yüksek noktası: Vaalserberg 322 m.
Doğal kaynakları: Doğal gaz, petrol, işlenebilir arazi.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %21.96.
daimi ekinler: %0.77.
Diğer: %77.27 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 5,650 km² (2005 verileri).
Doğal afetler: Su baskınları.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 16,491,461 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %0.49 (2006 verileri).
Mülteci oranı: 2.72 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 4.96 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 78.96 yıl.
Erkeklerde: 76.39 yıl.
Kadınlarda: 81.67 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 1.66 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.2 (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 100 (2003 verileri).
Ulus: Hollandalı.
Nüfusun etnik dağılımı: Hollandalı %91, Faslı, Türk ve diğer %9.
Din: Roma Katolikleri %31, Protestan %21, Müslüman %4.4, diğer %3.6, inançsız %40.
Dil: Flemenkçe.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %99 (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: Hollanda Krallığı.
kısa şekli : Hollanda.
Yerel tam adı: Koninkrijk der Nederlanden.
yerel kısa şekli: Nederland.
ingilizce: Netherlands.
Yönetim biçimi: Meşruti Krallık.
Başkent: Amsterdam - Den Haag.
İdari bölümler: 12 bölge; Drenthe, Flevoland, Friesland, Gelderland, Groningen, Limburg, Noord-Brabant, Noord-Holland, Overijssel, Utrecht, Zeeland, Zuid-Holland.
Bağımlı toprakları: Aruba, Hollanda Antilleri.
Bağımsızlık günü: 1579 (İspanya’dan).
Milli bayram: Kraliçe günü, 30 Nisan.
Anayasa: 1814; bir çok kez yenilenmiştir, son düzenlenme tarihi 17 Şubat 1983.
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: AfDB (Afrika Kalkınma Bankası), AsDB (Asya Kalkınma Bankası), AG (Avustralya Grubu), Benelux (Belçika, Hollanda, Lüksemburg Ekonomik Birliği), BIS (Uluslararası İmar Bankası), CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), CE (Avrupa Konseyi), CERN (Avrupa Nükleer Araştırma Teşkilatı), EAPC (Avrupa - Atlantik Ortaklık Konseyi), EBRD (Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası), ECE (Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu), ECLAC (Birleşmiş Milletler Latin Amerika ve Karayipler Komisyonu), EIB (Avrupa Yatırım Bankası), EMU (Avrupa Ekonomi ve Para Birliği), ESA (Avrupa Uzay Ajansı), ESCAP (Asya ve Pasifikler Ekonomik ve Sosyal Komisyonu), Avrupa Birliği, FAO (Tarım ve Gıda Örgütü), G-
Konum: Doğu Asya’da, Kuzey Çin Denizi kıyısında ve Çin sınırında yer almaktadır.
Coğrafi konumu: 22 15 Kuzey enlemi, 114 10 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Güneydoğu Asya.
Yüzölçümü: 1,092 km².
Sınırları: toplam: 30 km.
sınır komşuları: Çin 30 km.
Sahil şeridi: 733 km.
İklim: tropikal muson; kışlar soğuk ve nemli, sonbahar ayları sıcak ve yağmurlu, yazlar güneşli geçer.
Arazi yapısı: Hong Kong`u oluşturan yarımada ve adalar, Çin`in güneydoğusundan güneybatıya doğru uzanan bir dağ sırasının kısmen su altında kalmış parçasıdır. Çok sayıdaki tepe, çoğunlukla volkanik kayaçlardan oluşur.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Güney Çin Denizi 0 m;.
en yüksek noktası: Tai Mo Shan 958 m.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %5.05.
daimi ekinler: %1.01.
Diğer: %93.94 (2001 verileri).
Sulanan arazi: 20 km² (1998 verileri).
Doğal afetler: Ara sıra kasırgalar ortaya çıkar.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 6,940,432 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %0.59 (2006 verileri).
Mülteci oranı: 4.89 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 2.95 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 81.59 yıl.
Erkeklerde: 78.9 yıl.
Kadınlarda: 84.5 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 0.95 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.1 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 2,600 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 200 den az (2003 verileri).
Ulus: Çinli/Hong Konglu.
Nüfusun etnik dağılımı: Çinli %95, diğer %5.
Din: Yerel dinlerin karışımı %90, Hıristiyan %10.
Diller: Çince, İngilizce.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %93.5.
erkekler: %96.9.
kadınlar: %89.6 (2002 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Geleneksel uzun şekli: Hong Kong Özel İdari Bölge.
kısa şekli : Hong Kong.
Yerel tam adı: Xianggang Tebie Xingzhengqu.
yerel kısa şekli: Xianggang.
Bağımsızlık durumu: Çin yönetimindedir.
İdari bölgeler: yok (Çin yönetimindedir.).
Bağımsızlık günü: yok (Çin yönetimindedir.).
Milli bayram: Ulusal gün 1 Ekim (1949).
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: APEC (Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği Forumu), AsDB (Asya Kalkınma Bankası), BIS (Uluslararası İmar Bankası), CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), ESCAP (Asya ve Pasifikler Ekonomik ve Sosyal Komisyonu), ICC (Milletlerarası Ticaret Odası), ICFTU (Uluslararası Serbest Ticaret Birlikleri Konfederastonu), IMO (Uluslararası Denizcilik Örgütü), Interpol (Uluslararası Polis Teşkilatı), IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi), ISO (Uluslararası Standartlar Örgütü),WCL, WMO (Dünya Meteoroloji Örgütü), WToO (Dünya Turizm Örgütü), WTrO (Dünya Ticaret Örgütü).
Ekonomik Göstergeler
Ekonomiye genel bakış: Hong Kong, çoğunlukla uluslararası ticarete dayanan hareketli bir serbest piyasa ekonomisine sahiptir. Doğal kaynaklar kısıtlıdır ve gıda maddeleri ile ham maddeler ithal edilmektedir. İh
1.Yardım, imdat, para ile yardım.
2.Hayırlı veya umumî bir iş için, veyahut hasta ve muhtaç bir edam veya bir cemiyet için verilen ve toplanılan para. İane parası, İane defteri.
1.Sebep ve gaye gösterir: Sizi görmek için buraya geldim. Herkes geçinmek için çalışır.
2.Sebep gösterir: Hasta olduğu için gelemedi. Olduğundan, olduğu sebepten. Onun için ağlıyor: Ondan dolayı, o sebepten.
3.Uğrunda, yolunda: Herkes evlâdı için çalışır, sizin için yorulmuyorum. Onun için hayatını tehlikeye koydu.
4.Yemin: Allah için, evlâdınızın başı için. Niçin (ne için) = Ne meksatla: Niçin oturmuyorsunuz? Bunun için = Binaenaleyh: Bu sebepten dolayı. İsim ve zamirlerle beraber de kullanılır: “Ahmed için, kardeşim için, benim için, senin için, onun için, sizin için. Yalnız
3.şahıs zamirinin çokluğu müstesna olup: Onlar için denilir.
1.İçmeye sevk, mecbur veya müsaade etmek, Osm. işrâb etmek: Hayvana su içirmek, hastaya ilâç içirmek.
2.İçkilerden bir şey verip sarhoş etmek: Çok içirip zavallıyı hasta etmişler.
3.Cezbettirmek, sindirmek, emdir mek: Bu yağdan ağrıyan yere sürüp ovalayarak içirmeli. Tokat İçirmek = Tokat vurmak.
tıp kapan duygu
Yalnız başına ilerleyen, belli bir sebebi bulunmayan, öbür hastalıklı durumlara bağlı olmayan hastalık.
Tedavi için gerekli malzeme : Gliserin, su.
Hazırlanışı : 1 su bardağı suya 1 kahve kaşığı gliserin konup, karıştırılır. Günde 3 kere birer kahve fincanı içilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Günlük, su.
Hazırlanışı : Küçük bir parça günlük havanda iyice dövülür. Aç karnına yarım kahve kaşığı yenir. Üzerine 1 bardak su içilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Kişniş, su.
Hazırlanışı : 4 bardak suya iki çorba kaşığı kişniş konur. Kaynatıldıktan sonra süzlür. Günde iki kere birer çay bardağı içilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Nane, su.
Hazırlanışı : 1 bardak sıcak suya 1 tutam nane konur. 10 dakika bekletildikten sonra süzülür. Tamamı bir kerede içilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Bal, su.
Hazırlanışı : 1 bardak ılık suya 6 tane kuru incir konup, kaynatılır. Soğuduktan sonra suyu içilir, incirler de yenir.
Tedavi için gerekli malzeme : Dereotu, tuz.
Hazırlanışı : Bir öğünde yenebilecek kadar bol suyla yıkanmış dere otuyla salata yapılır. Az tuz ilave edilerek yenir.
Tedavi için gerekli malzeme : Arpa, su.
Hazırlanışı : 4 bardak suya 2 çay bardağı dolusu arpa konur. 15 dakika kaynatıldıktan sonra süzülür. Günde 3 kere, birer kahve fincanı içilir.
1.Üste gelme, hastalıktan kalkma, iyileşme, hastalıktan kurtulup büsbütün iyi oluncaya kadar aradan geçen müddet: ifâkat bulmak. İfâkatta bulunanlara yarayacak yiyecekler.
2.Sarhoşluktan veya bayılmaktan kurtulma, ayılma.
1.İğne yapan veya satan adam.
2.Hastalara iğne yapan kimse.
1.Bir kimsenin bir işe veya bir fen, ilim veya sanata kendini vakfedip o sahada geniş bilgi ve tecrübe kazanması ve yalnız onunla uğraşması: Bu doktorun kalb hastalıklarında ihtisâsı vardır, Fransızca: spicialiti. Erbâb-ı ihtisâs = Mensup bulundukları fen ve sanatın yalnız bir dalıyla uğraşanlar, Fransızca: spicialistes.
2.Bir adama bağlı olma, hususiyet, intisap: Falân zâta öteden beri ihtlsâsım vardır.
Tedavi için gerekli malzeme : Kuru üzüm, kavrulmuş fındık.
Hazırlanışı : Sabahları aç karnına, 10 tane kuru üzümle 10 tane kavrulmuş fındık yenir.
1.Oturtma, bir yere oturmaya zorlama: Hastayı sandalyeye ik’Ad ettiler.
2.Yüksek bir resmi göreve çıkarma: Kardinallerden birini papalık tahtına ik’Ad ederler.
1.Bir hastaya bakma, iyi etmeye çalışma, Ar. muâlece, müdâvât. ilâç etmek (Arapça’da asıl olan bu mânâ ile dilimizde pek kullanılmaz).
2.Bir hastaya veya yaralıya içmek veya sürmek için verilen şey, devâ. Hastalara ilâç verilir. Doktor birçok ilâçlar verdi. Bu hastalığın İlâcı bulunamadı (bu mânâ dilimize mahsustur, Arapça’da devâ denir).
3.mec. Çare, tedbir, derman, tesviye, halletme, yoluna koyma: Bu derdin, fenalığın İlâcı yoktur. Bt-ilâc = Çaresiz, dermansız: Bİ-llâc kaldı. Ll-ilâc = Çaresiz, nâçâr.
1.ilâç ve devası olmayan: Bu, ilâçsız bir hastalıktır.
2.Çaresiz, dermansız: Bu, İlâçsız bir derttir.
Tedavi için gerekli malzeme : Enginar, su.
Hazırlanışı : 4 bardak suya iki tane enginar konur. 15 dakika kaynatıldıktan sonra süzülür. Günde 3 kere birer kahve fincanı içilir.
1.Hastalık, Ar. maraz, dâ, eski Türkçe sayruluk: IIlet-i müzmine = Müzmin hastalık. IIlet-i efrenciyye = Frengi. Illet-i sâriye = Salgın hastalık (maraz’la aynı mânâda).
2.Sakatlık, sakat adamın hali: İlleti vardır.
3.Sar’a, vücut titremesi ve baş dönmesi gibi insana musallat olup ayrılmayan ve sık sık rahatsız eden hastalık: insan korkudan illet kazanır, illet sahibi olur. Onda bir illet vardır.
4.Sebep, icab etme, hazırlayıcı hal: Bunu icab ettiren İllet nedir?
5.Maksat, gaye, niyet: Bu kadar yorgunluğun illeti nedir? İllet-i gaiyye = Gerçekleşmesi için çalışılan maksat: Tahsilin illet-i galyyesi terbiyedir.
6.(edebiyat) (Arapça gramerde) Bir kelimenin aslî harfleri arasında (elif, vav, ye) harflerinden birinin bulunması. Hurûf-ı illet = illet harfleri: «elif, vav, ye» harfleri.
1.Bir illet ve hastalığa uğramış. Her vakit tekrarlanıp kendisini rahat bırakmıyan bir müzmin hastalığa tutulmuş: O zavallı, illetlidir.
2.Sakat, vücudunda bir sakatlık olan.
3.Bir istisna sebebi olan, özürlü.
1.Alevlenme, tutuşma, parlama: Esen rüzgâr, alevin birden iltihâbına sebep oldu.
2.(tıp) Hasta bir organa kanın hücumu ile hasıl olan ağrılı hararet, şiş ve kızarma: Mide iltihabı, mafsal iltihabı vs.
1.Sarılma, bükülme.
2.(anatomi ve cerrahî). Bazı hastaların ve damarların bükülmesi: lltivâ-i şerâyin = Damarların bükülmesi. 3.Arazideki yer yer meyiller.
1.Kalın mukabili, Ar. rskîk, Fars. bârik: İnce değnek.
2.Ufak, çok küçük, Ar. dakîk: İnce un, ince toz.
3.Sivri: İnce burun.
4.mec. Zarif, nazik, narin: İnce iş, ince nakış, ince adam.
5.Zekâsı olan, kavrayışlı: İnce zihin.
6.Hafif, muhtasar: İnce donanma, ince karakol.Müessir, tesirli, keskin: İnce ağrı. Kulağa hafif gelen: İnce ses, ince vızıltı.Ufak ve hurda olarak: ince dövmek. Tatbik ederek: Çok ince soruyor. Incehastalık = Verem. İncesaz = Türk sanat musikisinde fasıl repertuarını icra eden saz takımı. İnce kesim = Çelimsiz, zayıf. İnceden inceye = Teferruatına kadar, çok teferruatlı. İnce eleyip sık dokumak = Lüzumundan fazla incelemek, bir işin pek ilerisine varmak.
1.Eğilme, bükülme, eğrilme, münhani ve mukavves olma: Hattın inhinası.
2.(tıp) Bir kemik vesairenin bir hastalıktan dolayı eğrilmesi.
Ayak kemikleri yere düz basmaz. Taban çukuru denilen içbükey bir kubbenin iki ucuna ve kenarlarına basılır. Ayağın taban kısmının yapısı oldukça karışıktır. Burada birçok kas, kiriş, damar ve sinir yer almaktadır. Vücudumuzdaki kasların içinde en güçlüsü tabanlarımızda bulunur. İnsanın en hassas bölgelerinden biri olan bu bölgeyi korumak insan hayatı için çok önemlidir.
Çoğu ayakkabı ‘taban’ adı verilen ve kullanıldıkça eskiyen kalın bir alt parça ile ‘saya’ adı verilen ve ayağı saran daha ince bir üst parçadan oluşur. Ayakkabılar dünyada çok farklı iklimlerde yaşayan insanların yaşam şartlarına göre değişiklik gösterdiği gibi tarih boyunca moda da ayakkabıların şekilleri üzerinde çok etkili olmuştur.
Gerçi İspanya’daki 12-15 bin yıl öncelerine ait mağara resimlerinde erkeklerde deri, kadınlarda kürkten yapılmış giysiler görülüyor ama dünyadaki en eski ayakkabı izine, kuruyan çamur içinde sertleşip günümüze kadar kalmış olarak Mezopotamya’da rastlanmıştır.
Günümüzdeki anlamı ve şekli ile ayakkabının ilk olarak sandalet şeklinde sıcak iklimli ülkelerde ortaya çıktığı sanılıyor. İlk ayakkabılar ham deri, ayağın girebileceği şekilde bir zarf haline getirilerek yapılırdı. Bu ayakkabılar ayağın altını kızgın kumlardan, üstünü güneş ve sıcaktan koruyorlardı.
Mısır sanat eserlerinde hükümdar ve tanrılar daima çıplak ayaklı olarak görülürler. Sandaletlerin ise bu devirde sadece ev içinde giyildiği tahmin edilmektedir. Hititler bugün Anadolu’da çok az da olsa hala kullanılan çarıklara benzer ayakkabılar giyerlerdi.
Ortaçağda kızı evlenen bir baba onun üzerindeki otoritesini evleneceği adama bir ayakkabı töreni ile devrediyordu. Bugün bazı Batı ülkelerinde yeni evlenen çiftin arabalarının arkasına ayakkabı bağlama adeti de o günlerden, kız babasının damadına kızının ayakkabılarından birini vererek, artık onun himayesine girdiğini belirtmesi adetinden kalmadır.
Avrupa’dayüzyıldanyüzyıla kadar sivri burunlu ayakkabılar moda oldu. Ortadoğu bölgesinde ise ayağı kızgın kumlardan korumak amacı ile yüksekte tutabilmek için ayakkabılara topuk ilave edildi. Avrupa’da 16. ve 17. yüzyıllarda bütün ayakkabıların topukları kırmızı renge boyanıyordu.
Avrupa’da 18. yüzyıla kadar kadın ve erkek ayakkabıları farklı değildi. Yüksekliği 15 santimetreyi bulan topuklu ayakkabıları Avrupa’da o yıllarda sadece üst sınıfa mensup insanlar (tabii iki kişinin yardımıyla) giyebiliyordu.
19. yüzyıla gelene kadar tüm dünyada her iki ayak için de eş ayakkabılar kullanıldığını yani ayakkabılarda sağ sol farkının olmadığını biliyor muydunuz? Sağ ve sol ayaklar için ayrı ayrı ayakkabı üretimine ilk olarak ABD’de, Philadelphia’da başlandı.
Altı lastik ayakkabılar ise ilk olarak 1916’da yine ABD’de yapıldı ve bunlara ‘ket’ (ked) adı verildi. Botlar ise ata binmenin yaygın olduğu soğuk ve dağlık bölgeler ile sıcak ve kumlu çöllerde ortaya çıktılar. Kadınlar için ilk bot 1840 yılında Kraliçe Victoria için dizayn edildi. Bağcıklı rahat yürüyüş ayakkabısı ise Birinci Dünyâ Savaşı sırasında ortaya çıktı.
Osmanlı Türkleri’nde de deri işleme sanatının çok gelişmiş olması ve özellikle Yeniçeri Ocağı’nın at binmede uygun olan yumuşak deri çizmelere gösterdiği ihtiyaç yüzünden ayakkabıcılık çok gelişmiştir.
Bugün artık en ilkel topluluklarda bile insanlar bir çeşit ayakkabı giyiyor. Dünyada kaç çift ayakkabı var bilinmiyor ama uzayda dolaşan bir çift olduğu biliniyor. Ay’a ilk ayak basan astronot Neil Armstrong’un ayakkabıları dönüş yolculuğunda herhangi bir hastalık veya bilinmeyen bir kirlenme tehlikesine önlem olmak üzere dünyaya getirilmeyip uzaya bırakılmış. Şimdi uzayda dolanıp duruyorlar. Diğer astronot ile daha sonra gidenlerin ayakkabıları şimdi neredeler acaba?
Ayak kemikleri yere düz basmaz. Taban çukuru denilen içbükey bir kubbenin iki ucuna ve kenarlarına basılır. Ayağın taban kısmının yapısı oldukça karışıktır. Burada birçok kas, kiriş, damar ve sinir yer almaktadır. Vücudumuzdaki kasların içinde en güçlüsü tabanlarımızda bulunur. İnsanın en hassas bölgelerinden biri olan bu bölgeyi korumak insan hayatı için çok önemlidir.
Çoğu ayakkabı ‘taban’ adı verilen ve kullanıldıkça eskiyen kalın bir alt parça ile ‘saya’ adı verilen ve ayağı saran daha ince bir üst parçadan oluşur. Ayakkabılar dünyada çok farklı iklimlerde yaşayan insanların yaşam şartlarına göre değişiklik gösterdiği gibi tarih boyunca moda da ayakkabıların şekilleri üzerinde çok etkili olmuştur.
Gerçi İspanya’daki 12 - 15 bin yıl öncelerine ait mağara resimlerinde erkeklerde deri, kadınlarda kürkten yapılmış giysiler görülüyor ama dünyadaki en eski ayakkabı izine, kuruyan çamur içinde sertleşip günümüze kadar kalmış olarak Mezopotamya’da rastlanmıştır.
Günümüzdeki anlamı ve şekli ile ayakkabının ilk olarak sandalet şeklinde sıcak iklimli ülkelerde ortaya çıktığı sanılıyor, ilk ayakkabılar ham deri, ayağın girebileceği şekilde bir zarf haline getirilerek yapılırdı. Bu ayakkabılar ayağın altını kızgın kumlardan, üstünü güneş ve sıcaktan koruyorlardı.
Mısır sanat eserlerinde hükümdar ve tanrılar daima çıplak ayaklı olarak görülürler. Sandaletlerin ise bu devirde sadece ev içinde giyildiği tahmin edilmektedir. Hititler bugün Anadolu’da çok az da olsa hala kullanılan çarıklara benzer ayakkabılar giyerlerdi.
Ortaçağda kızı evlenen bir baba onun üzerindeki otoritesini evleneceği adama bir ayakkabı töreni ile devrediyordu. Bugün bazı Batı ülkelerinde yeni evlenen çiftin arabalarının arkasına ayakkabı bağlama adeti de o günlerden, kız babasının damadına kızının ayakkabılarından birini vererek, artık onun himayesine girdiğini belirtmesi adetinden kalmadır.
Avrupa’dayüzyıldanyüzyıla kadar sivri burunlu ayakkabılar moda oldu. Ortadoğu bölgesinde ise ayağı kızgın kumlardan korumak amacı ile yüksekte tutabilmek için ayakkabılara topuk ilave edildi. Avrupa’da 16. ve 17. yüzyıllarda bütün ayakkabıların topukları kırmızı renge boyanıyordu.
Avrupa’da 18. yüzyıla kadar kadın ve erkek ayakkabıları farklı değildi. Yüksekliği 15 santimetreyi bulan topuklu ayakkabıları Avrupa’da o yıllarda sadece üst sınıfa mensup insanlar (tabii iki kişinin yardımıyla) giyebiliyordu.
19. yüzyıla gelene kadar tüm dünyada her iki ayak için de eş ayakkabılar kullanıldığını yani ayakkabılarda sağ sol farkının olmadığını biliyor muydunuz? Sağ ve sol ayaklar için ayrı ayrı ayakkabı üretimine ilk olarak ABD’de, Philadelphia’da başlandı. Altı lastik ayakkabılar ise ilk olarak 1916’da yine ABD’de yapıldı ve bunlara ‘ket’ (ked) adı verildi. Botlar ise ata binmenin yaygın olduğu soğuk ve dağlık bölgeler ile sıcak ve kumlu çöllerde ortaya çıktılar. Kadınlar için ilk bot 1840 yılında Kraliçe Victoria için dizayn edildi. Bağcıklı rahat yürüyüş ayakkabısı ise Birinci Dünya Savaşı sırasında ortaya çıktı.
Osmanlı Türkleri’nde de deri işleme sanatının çok gelişmiş olması ve özellikle Yeniçeri Ocağı’nın at binmede uygun olan yumuşak deri çizmelere gösterdiği ihtiyaç yüzünden ayakkabıcılık çok gelişmiştir.
Bugün artık en ilkel topluluklarda bile insanlar bir çeşit ayakkabı giyiyor. Dünyada kaç çift ayakkabı var bilinmiyor ama uzayda dolaşan bir çift olduğu biliniyor. Ay’a ilk ayak basan astronot Neil Armstrong’un ayakkabıları dönüş yolculuğunda herhangi bir hastalık veya bilinmeyen bir kirlenme tehlikesine önlem olmak üzere dünyaya getirilmeyip uzaya bırakılmış. İimdi uzayda dolanıp duruyorlar. Diğer astronot ile daha sonra gidenlerin ayakkabıları şimdi neredeler acaba?
Doğada bazı cins kurbağalar kış uykusu süresince donarlar; kalp atışları, nefes alışları ve kan dolaşımları tamamen durur. Hatta aort damarları kesildiğinde bile kanama olmaz. Buzlar çözüldükten sonra, önce kalp atmaya başlar ve kurbağa hayata geri döner.
Yapılan araştırmalarda kurbağaların aniden donmadıkları, 24 saat süresince kan ve hücrelerinin arasındaki su dondukça geriye donma noktası düşük bir tip antifriz çözelti bıraktıkları ve glikoz üretimlerini çok yükselttikleri tespit edilmiştir. Oysa insanda bu oranda şeker yükselmesine mani olacak birçok mekanizma vardır ve iyi çalışmamalarının sonucu ise şeker hastalığıdır.
Bir memelinin hücresinin dondurularak saklanabilmesi için, hücrenin içinde oluşan buzun en az seviyede olması gerekir. Hücre içindeki suyun tamamen donması ölüme yol açar. Bunun için de dondurma işlemine hücre dışı sıvılardan başlanılmalı, sadece hücre aralarındaki ve kandaki su donmak, hücredeki zar ve proteinlerin yapıları bozulmamalıdır.
Donmuş kan, besin ve oksijen taşıyamayacağından, metabolizmada ne gibi aksaklıklar görülebileceği hala bilinmemektedir. Ayrı bir sorun da suyun donduğu vakit genişlemesidir. Bu yüzden kan damarları parçalanabilir, doku yapısı bozulabilir, hücre zarı yırtılabilir.
Aslında artık günümüzde insanın yumurta hücreleri, sperm ve beyaz kan hücreleri, deri ve korneası dondurularak saklanabilmektedir. Ancak bunların hücre sayıları çok azdır. Nakil için böbrekler ve karaciğer buz içinde saklanır ama bunun da süresi en fazla 2-3 gündür. Üstelik bu organlar soğuk ortamda saklanmakta ama dondurulmamaktadır.
Halen bir organ bile dondurulup saklanamadığına göre, bütün bir vücudu dondurarak saklama konusunda bilim insanları pek iyimser değiller ama çalışmalar devam ediyor. Daha doğrusu insanı dondurup saklamak şüphesiz mümkün de, tekrar ısıtılıp canlandırmanın yolu henüz bilinmiyor.
Doğada bazı cins kurbağalar kış uykusu süresince donarlar; kalp atışları, nefes alışları ve kan dolaşımları tamamen durur. Hatta aort damarları kesildiğinde bile kanama olmaz. Buzlar çözüldükten sonra, önce kalp atmaya başlar ve kurbağa hayata geri döner.
Yapılan araştırmalarda kurbağaların aniden donmadıkları, 24 saat süresince kan ve hücrelerinin arasındaki su dondukça geriye donma noktası düşük bir tip antifriz çözelti bıraktıkları ve glikoz üretimlerini çok yükselttikleri tespit edilmiştir. Oysa insanda bu oranda şeker yükselmesine mani olacak birçok mekanizma vardır ve iyi çalışmalarının sonucu ise şeker hastalığıdır.
Bir memelinin hücresinin dondurularak saklanabilmesi için, hücrenin içinde oluşan buzun en az seviyede olması gerekir. Hücre içindeki suyun tamamen donması ölüme yol açar. Bunun için de dondurma işlemine hücre dışı sıvılardan başlanılmalı, sadece hücre aralarındaki ve kandaki su donmalı, hücredeki zar ve proteinlerin yapıları bozulmamalıdır. Donmuş kan, besin ve oksijen taşıyamayacağından, metabolizmada ne gibi aksaklıklar görülebileceği hala bilinmemektedir. Ayrı bir sorun da suyun donduğu vakit genişlemesidir. Bu yüzden kan damarları parçalanabilir, doku yapısı bozulabilir, hücre zarı yırtılabilir.
Aslında artık günümüzde insanın yumurta hücreleri, sperm ve beyaz kan hücreleri, deri ve korneası dondurularak saklanabilmektedir. Ancak bunların hücre sayıları çok azdır. Nakil için böbrekler ve karaciğer buz içinde saklanır ama bunun da süresi en fazla 2-3 gündür. Üstelik bu organlar soğuk ortamda saklanmakta ama dondurulmamaktadır.
Halen bir organ bile dondurulup saklanmadığına göre, bütün bir vücudu dondurarak saklama konusunda bilim insanları pek iyimser değiller ama çalışmalar devam ediyor. Daha doğrusu insanı dondurup saklamak şüphesiz mümkün de, tekrar ısıtılıp canlandırmanın yolu henüz bilinmiyor.
1.Yarılma, çatlama, ikiye ayrılma.
2.(tıp) Çeşitli organların İsimlerine uydurularak birtakım hastalıkların isimlerini teşkil eder.
ön hekim
Staj yapmak üzere hastanelerde çalışan tıp fakültelerinin altıncı sınıf öğrencileri.
1.Göçme, bir yerden bir yere geçme, yer değiştirme, Osm. tebdîl-i mekân: Anadolu’dan Rumeli’ye intikal edenler (bu mânâ ile nakil kullanılması daha uygundur).
2.Geçme, sirayet, bulaşma: Sâri hastalıklar ekseriya temasla intikal eder.
3.Miras olarak veya miras gibi kalma, soydan geçme: Babamdan birçok arâzi İntikal ett.
4.Vefat, ölüm, Osm. dâr-ı bekaya gitme, göçme, irtihâl (eskiden irtihal daha çok kullanılmıştır).
5.Dinleyenin, konuşanın sözünden maksadını anlaması, açıkça söylenmeyen şeyi de kavraması: Bu adamın intikali yoktur. Birdenbire intikal edemedim.
6.Sözün, bahsin bir şeye geçmesi: Söz mikropların tesirine intikal etti. Sür’at-i intikal — Kapalıca ve dolayısıyle ifade olunan sözden bile çabuk ve derhal maksadı anlama, zihin açıklığı. Serî-ül-intikal = Çabuk anlar, zihni açık.
Konum: Orta Doğu’da, Basra Körfezi kıyısında, İran ve Kuveyt arasında yer almaktadır.
Coğrafi konumu: 33 00 Kuzey enlemi, 44 00 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Orta Doğu.
Yüzölçümü: 437,072 km².
Sınırları: toplam: 3,650 km.
sınır komşuları: İran 1,458 km, Ürdün 181 km, Kuveyt 240 km, Suudi Arabistan 814 km, Suriye 605 km, Türkiye 352 km.
Sahil şeridi: 58 km.
İklimi: Daha fazla çöl iklimi hakimdir; kışlar soğuk, yazlar kuru, sıcak ve bulutsuz geçer.
Arazi yapısı: Daha fazla geniş ovalar, İran sınırında bataklıklar, İran ve Türkiye sınırı boyunca dağlar yer alır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Basra Körfezi 0 m; en yüksek noktası: Hacı İbrahim 3,595 m.
Doğal kaynakları: Petrol, doğal gaz, fosfat, sülfür.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %13.12.
daimi ekinler: %0.61.
Diğer: %86.27 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 35,250 km² (2003 verileri).
Doğal afetler: Kum fırtınaları, su baskınları.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 26,783,383 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %2.66 (2006 verileri).
Mülteci oranı: 0 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 48.64 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 69.01 yıl.
Erkeklerde: 67.76 yıl.
Kadınlarda: 70.31 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 4.18 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.01 den az (2001 verileri).
Ulus: Iraklı.
Nüfusun etnik dağılımı: Arap %75-%80, Kürt %15-%20, Türkmen, Süryani ve diğerleri %5.
Din: Müslüman %97 (Şii %60-%65, Sünni %32-%37), Hıristiyan ve diğer %3.
Diller: Arapça (Resmi), Türkçe, Kürtçe ve Süryanice.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %40.4.
erkekler: %55.9.
kadınlar: %24.4 (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: Irak Cumhuriyeti.
kısa şekli : Irak.
Yerel tam adı: Al Jumhuriyah al Irakiyah.
yerel kısa şekli: Al Irak.
ingilizce: Iraq.
Yönetim biçimi: Başkanlık Tipi Cumhuriyet.
Başkent: Bağdat.
İdari bölümler: 18 bölge; Al Anbar, Al Basrah, Al Muthanna, Al Qadisiyah, An Najaf, Arbil, As Sulaymaniyah, At Ta’mim, Babil, Bağdat, Dahuk, Dhi Qar, Diyala, Kerbala, Maysan, Ninawa, Salah ad Din, Wasit.
Bağımsızlık günü: 3 Ekim 1932.
Milli bayram: İhtilal günü, 17 Temmuz (1968).
Anayasa: 22 Eylül 1968.
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: ABEDA, ACC, AFESD (Arap Ülkeleri Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Fonu), AL, AMF (Arap Ülkeleri Para Fonu), CAEU (Arap Ülkeleri Ekonomik Anlaşmalar Konseyi), CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), EAPC (Avrupa - Atlantik Ortaklık Konseyi), ESCWA (Birleşmiş Milletler Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonu), FAO (Tarım ve Gıda Örgütü), G-19, G-77, IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı), IBRD (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası), ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü), ICRM (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi), IDA (Uluslararası Kalkınma Birliği), IDB (İslam Kalkınma Bankası), IFAD (Uluslararası Tarımsal
Konum: Orta Doğu’da, Umman Körfezi ve Basra Körfezi ve Hazar Denizi kıyısında, Irak ve Pakistan arasında yer almaktadır.
Coğrafi konumu: 32 00 Kuzey enlemi, 53 00 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Orta Doğu.
Yüzölçümü: 1.648 milyon km².
Sınırları: toplam: 5,440 km.
sınır komşuları: Afganistan 936 km, Ermenistan 35 km, Azerbaycan sınırı 432 km, Azerbaycan - Nahçıvan sınırı 179 km, Irak 1,458 km, Pakistan 909 km, Türkiye 499 km, Türkmenistan 992 km.
Sahil şeridi: 2,440 km.
İklimi: Hazar Denizi kıyısında subtropikal iklim hakimdir. Ülke genelinde bozkır iklimi etkisini gösterir.
Arazi yapısı: Arazi engebeli, dağlarla çevrili, yüksektir; orta kısımlarda çöl ve dağ havzaları vardır; kıyılarda ovalar yer alır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Hazar Denizi -28 m.
en yüksek noktası: Kuh-e Damavand 5,671 m.
Doğal kaynakları: petrol, doğal gaz, kömür, krom, bakır, demir, kurşun, manganez, çinko, sülfür.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %9.78.
ekinler: %1.29.
Diğer: %88.93 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 76,500 km²(2003 verileri).
Doğal afetler: Periyodik kuraklıklar, su baskınları, kum fırtınaları, depremler.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 68,688,433 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %1.1 (2006 verileri).
Mülteci oranı: -0.48 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 40.3 ölüm/1,000 doğan bebek (2001 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 70.26 yıl.
Erkeklerde: 68.86 yıl.
Kadınlarda: 71.74 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 1.8 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.01 den az (2001 verileri).
Ulus: İranlı.
Nüfusun etnik dağılımı: Persler %51, Azeriler %24, Gilaki ve Mazandarani %8, Kürt %7, Arap %3, Lur %2, Baloch %2, Türkmen %2, diğer %1.
Din: Şii Müslüman %89, Sünni Müslüman %10, Zerdüştçü, Musevi, Hıristiyan ve Bahai %1.
Diller: Persce ve Pers Lehçeleri %58, Türkçe ve Türk lehçeleri %26, Kürtçe %9, Lurice %2, Baloçice %1, Arapça %1, Türkçe %1, diğer %2.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %79.4.
erkekler: %85.6.
kadınlar: %73 (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: İran İslam Cumhuriyeti.
kısa şekli : İran.
Yerel tam adı: Jomhuri-ye Eslami-ye İran.
yerel kısa şekli: İran.
ingilizce: Iran.
Yönetim biçimi: Şeriat Cumhuriyeti.
Başkent: Tahran.
İdari bölümler: 28 eyalet; Ardabil, Azarbayjan-e Gharbi, Azarbayjan-e Sharqi, Bushehr, Chahar Mahall va Bakhtiari, Esfahan, Fars, Gilan, Golestan, Hamadan, Hormozgan, Ilam, Kerman, Kermanshah, Khorasan, Khuzestan, Kohgiluyeh va Buyer Ahmad, Kordestan, Lorestan, Markazi, Mazandaran, Qazvin, Qom, Semnan, Sistan va Baluchestan, Tahran, Yazd, Zanjan.
Bağımsızlık günü: 1 Nisan 1979.
Milli bayram: Cumhuriyet Günü, 1 Nisan (1979).
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: CCC, CP, ECO (Ekonomik İşbirliği Örgütü), ESCAP (Asya ve Pasifikler Ekonomik ve Sosyal Komisyonu), FAO (Tarım ve Gıda Örgütü), G-19,
2.Damar: Urukunda dolaşan kan.
3.Nesil, sülâle, zürriyet, neseb: Bazı hayvanların ırkı.
4.Cins, çeşit, dal, şube: Beyaz ırk, sarı ırk.
5.mec. Duygu: Uruk-ı hamiyyet. Irkannesaâ = Kalça siniri adı. Kalça kemiğinden ökçeye kadar uzanan ve uçlarının şiddetli ağrısından doğan çok ıstırap verir bir hastalık, siyatik, Fr. sciatique.
Konum: Batı Avrupa’da, Kuzey Atlas Okyanusunda, İngiltere’nin batısında yer alır.
Coğrafi konumu: 53 00 Kuzey enlemi, 8 00 Batı boylamı.
Haritadaki konumu: Avrupa.
Yüzölçümü: 70,280 km².
Sınırları: toplam: 360 km.
sınır komşuları: İngiltere 360 km.
Sahil şeridi: 1,448 km.
İklimi: Ilıman deniz iklim. Kuzey Atlas Okyanusu akımı ile değişiklik görülmektedir. Kışlar ılıman, yazlar serin geçer, yıl boyunca nemli hava hakimdir.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Atlas Okyanusu 0 m.
en yüksek noktası: Carrauntoohil 1,041 m.
Doğal kaynakları: Çinko, kurşun, doğal gaz, bakır, alçıtaşı, kireçtaşı, bataklık kömürü, gümüş.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %16.82.
daimi ekinler: %0.03.
Diğer: %83.15 (2005 verileri).
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 4,062,235 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %1.15 (2006 verileri).
Mülteci oranı: 4.87 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 5.31 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 77.73 yıl.
Erkeklerde: 75.11 yıl.
Kadınlarda: 80.52 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 1.86 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.1 (2001 tahmini).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 2,800 (2001 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 100 den az (2003 verileri).
Ulus: İrlandalı.
Nüfusun etnik dağılımı: Keltler, İngiliz.
Din: Roma Katolikleri %88.4, diğer %11.6 (2001).
Diller: İngilizce, İrlandaca (gaelce).
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %99 (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: İrlanda.
ingilizce: Ireland.
Yönetim biçimi: Cumhuriyet.
Başkent: Dublin.
İdari bölümler: 26 bölge; Carlow, Cavan, Clare, Cork, Donegal, Dublin, Galway, Kerry, Kildare, Kilkenny, Laois, Leitrim, Limerick, Longford, Louth, Mayo, Meath, Monaghan, Offaly, Roscommon, Sligo, Tipperary, Waterford, Westmeath, Wexford, Wicklow.
Bağımsızlık günü: 6 Aralık 1921.
Milli bayram: Saint Patrick Günü, 17 Mart.
Anayasa: 29 Aralık 1937; 1 Temmuz 1937 tarihinde değiştirilmiştir.
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: AG (Avustralya Grubu), BIS (Uluslararası İmar Bankası), CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), CE (Avrupa Konseyi), EBRD (Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası), ECE (Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu), EIB (Avrupa Yatırım Bankası), EMU (Avrupa Ekonomi ve Para Birliği), ESA (Avrupa Uzay Ajansı), Avrupa Birliği, FAO (Tarım ve Gıda Örgütü), IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı), IBRD (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası), ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü), ICC (Milletlerarası Ticaret Odası), ICFTU (Uluslararası Serbest Ticaret Birlikleri Konfederastonu), ICRM (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi), IDA (Uluslararası Kalkınma Birliği), IEA (Uluslararası Enerji Ajansı), IFAD (Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu), IFC (Uluslararası Finansman Kurumu), IFRCS (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Toplulukları Feder
Tedavi için gerekli malzeme : Üzüm koruğu.
Hazırlanışı : 1 avuç üzüm koruğu sıkılıp suyu içilir.
Ancak ıspanağı diğer yeşil sebzelerden ayıran, demir bakımından aşırı bir zenginlik de söz konusu değildir. Eşit ağırlıklı bir hamburgerde de ıspanak kadar demir vardır. Ayrıca bir mineralin bir sebzede çok bulunması, yenilince doğrudan vücudumuza geçeceği ve vücudumuzu bu mineraller bakımından zenginleştirip kuvvetlendireceği anlamına gelmez.
Her ne kadar çizgi roman kahramanlarının en eskilerinden olan Temel Reis zorda kalınca, bir konserve kutusu açıp içindeki ıspanağı yiyince adeleleri, pazuları şişip insan üstü bir güce sahip oluyor gibi görünüyorsa da ıspanağın içindeki gerek kalsiyumun gerekse demirin insan vücudu tarafından emilmesi zordur. Bu nedenle ıspanaktaki demirin insana pek faydası yoktur.
Temel Reis’in neden başka bir sebze değil de ıspanağı tercih ettiği konusunda, teneke kutu içinde satılan ıspanağın reklamını yapması dışında iki görüş daha var.
Birincisi, içindeki okzalik asitin verdiği ekşimsi tadı nedeniyle ıspanak yemeyi sevmeyen çocuklara bu yemeği sevdirmek. İkincisi ise ıspanakla demir, demirle kuvvet arasında ilişki kurarak demir eksikliğinin vücutta yarattığı zayıflık ve halsizliğin, ıspanak yemekle giderileceğine insanları inandırmaktır.
Demir eksikliğinin anemi denilen kansızlık hastalığı yarattığı doğrudur ama çok demir almanın da insanın kuvvetlenmesiyle fazla bir alakası yoktur. Vücudumuzun bir günlük demir ihtiyacını sadece ıspanaktan karşılayabilmek için yılda vücut ağırlığımızın iki misli kadar ıspanak yememiz gerekir ki bu da çok iyi bir fikir değildir. Ispanaktaki okzalik asit aşırı alındığında, idrarda toplanarak böbreklerde taş oluşumuna sebep olabilir.
Gelelim ıspanağın niçin yoğurtla yenildiğine. Gıdaların bileşimlerinde bulunan bazı maddeler, o gıdanın besin değerini azaltır. Örneğin ıspanakta bulunan okzalik asit, kalsiyumun vücut tarafından alınmasına mani olur. Bu nedenle okzalik asitçe zengin olan gıdalarla yoğun olarak beslenildiğinde, vücudun kalsiyumu bol gıdalarla takviye edilmesi gerekir.
Ispanak, semizotu, ebegümeci, pazı gibi gıdaların, kalsiyum zengini yoğurt ile yenilme alışkanlığının kökeni veya bilinçli olarak başlatılıp başlatılmadığı, insanların tat vermesi için mi yoksa sağlıklarını düşündükleri için mi bu alışkanlığı kazandıkları bilinmiyor ama kalsiyum eksikliğini gidermesi açısından yoğurt ilavesi son derecede yararlı ve sağlıklıdır.
Konum: Güneybatı Avrupa, Biskay Körfezi, Akdeniz, Kuzey Atlas Okyanusu kıyısında ve Pyrenees Dağları sınırında, Fransa’nın güneybatısında yer alır.
Coğrafi konumu: 40 00 Kuzey enlemi, 4 00 Batı boylamı.
Haritadaki konumu: Avrupa.
Yüzölçümü: 504,782 km².
Sınırları: toplam: 1,917.8 km.
sınır komşuları: Andorra 63.7 km, Fransa 623 km, Cebelitarık 1.2 km, Portekiz 1,214 km, Fas (Ceuta) 6.3 km, Fas (Melilla) 9.6 km.
Sahil şeridi: 4,964 km.
İklimi: Ilıman.
Arazi yapısı: Geniş, düz platolar engebeli tepeliklerle çevrilidir, dağlar kuzeyde yer alır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Atlas Okyanusu 0 m.
en yüksek noktası: Pico de Teide Tepesi (Kanarya Adalarında) 3,718 m.
Doğal kaynakları: Kömür, linyit, demir, uranyum, cıva, alçıtaşı, çinko, kurşun, tungsten, bakır, kaolin, potas, hidro enerji, işlenebilir arazi.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %27.18.
daimi ekinler: %9.85.
Diğer: %62.97 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 37,800 km² (2003 verileri).
Doğal afetler: Periyodik kuraklıklar.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 40,397,842 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %0.13 (2006 verileri).
Mülteci oranı: 0.99 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 4.37 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 79.65 yıl.
Erkeklerde: 76.32 yıl.
Kadınlarda: 83.2 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 1.28 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.7 (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 140,000 (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 1,000 (2003 verileri).
Ulus: İspanyol.
Nüfusun etnik dağılımı: Akdeniz ve Nord uluslarının karışımından oluşuyor.
Din: Roma Katolikleri %94, diğer %6.
Diller: Castilia İspanyolca’sı (resmi) %74, Catalan %17, Galician %7, Basque %2.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %97.9.
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: İspanya Krallığı.
kısa şekli : İspanya.
yerel kısa şekli: Espana.
ingilizce: Spain.
Yönetim biçimi: Meşruti Krallık.
Başkent: Madrid.
İdari bölümler: 17 özerk bölge; Andalucia, Aragon, Asturias, Baleares (Balearic Adaları), Canarias (Canary Adaları), Cantabria, Castilla-La Mancha, Castilla y Leon, Cataluna, Communidad Valencian, Extremadura, Galicia, La Rioja, Madrid, Murcia, Navarra, Pais Vasco (Basque Bölgesi).
Bağımsızlık günü: 1492.
Milli bayram: İspanya Günü, 12 Ekim.
Anayasa: 6 Aralık 1978.
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: AfDB (Afrika Kalkınma Bankası), AsDB (Asya Kalkınma Bankası), AG (Avustralya Grubu), BIS (Uluslararası İmar Bankası), CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), CE (Avrupa Konseyi), CERN (Avrupa Nükleer Araştırma Teşkilatı), EAPC (Avrupa - Atlantik Ortaklık Konseyi), EBRD (Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası), ECE (Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu), ECLAC (Birleşmiş Milletler Latin Amerika ve Karayipler Komisyonu), EIB (Avrupa Yatırım Bankas
1.Yüksek yere çıkma; yüksek yerden bakıp anlama.
2.(hasta) Ölmeye yüz tutma.
Konum: Orta Doğu’da, Akdeniz Sahilinde, Mısır ile Lübnan arasında yer alır.
Coğrafi konumu: 31 30 Kuzey enlemi, 34 45 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Orta Doğu.
Yüzölçümü: 20,770 km².
Sınırları: toplam: 1,017 km.
sınır komşuları: Mısır 266 km, Gazze 51 km, Ürdün 238 km, Lübnan 79 km, Suriye 76 km, Batı Şeria 307 km.
Sahil şeridi: 273 km.
İklimi: Ilıman, güneyde sıcak ve kuru iklim tipi görülür.
Arazi yapısı: Güneyde Negev çölü, kıyıda alçak ovalar, orta kısımda dağlar yer alır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Ölü Deniz -408 m.
en yüksek noktası: Har Meron 1,208 m.
Doğal kaynakları: Kereste, potas, bakır, doğal gaz, fosfat kayalıklar, magnezyum bromid, kil, kum.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %15.45.
daimi ekinler: %3.88.
Diğer: %80.67 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 1,940 km²(2003 verileri).
Doğal afetler: Sonbahar ve yaz ayları boyunca kum fırtınaları; kuraklıklar.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 6,352,117 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %1.18 (2006 verileri).
Mülteci oranı: 0 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 6.89 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 79.46 yıl.
Erkeklerde: 77.33 yıl.
Kadınlarda: 81.7 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 2.41 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.1 (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 3,000 (1999 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 100 (2001 verileri).
Ulus: İsrailli.
Nüfusun etnik dağılımı: Yahudi %76.4 (İsrail doğumlu %67.1, Avrupa/Amerika doğumlu %22.6, Afrika doğumlu %5.9, Asya doğumlu %4.2), Yahudi olmayan %23.6 (çoğunlukla Arap) (2004).
Din: Musevi %76.4, Müslüman %16, Arap Hıristiyan %1.7, diğer Hıristiyan %0.4, Dürzi %1.6, diğer %3.9 (2004).
Diller: İbranice (resmi), Arapça (Arap azınlıklar tarafından kullanılır), İngilizce.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %95.4.
erkekler: %97.3.
kadınlar: %93.6 (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: İsrail Devleti.
kısa şekli : İsrail.
Yerel tam adı: Medinat Yisra’el.
yerel kısa şekli: Yisra’el.
ingilizce: Israel.
Yönetim biçimi: Parlamenter Cumhuriyet.
Başkent: Kudüs.
İdari bölümler: 6 bölge; Merkez, Haifa, Jerusalem, Kuzey, Güney, Tel Aviv.
Bağımsızlık günü: 14 Mayıs 1948.
Milli bayram: Bağımsızlık günü, 14 Mayıs (1948).
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: BSEC (Karadeniz Ekonomik İşbirliği), CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), CE (Avrupa Konseyi), CERN (Avrupa Nükleer Araştırma Teşkilatı), EBRD (Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası), ECE (Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu), FAO (Tarım ve Gıda Örgütü), IADB (Amerika Bölgesi Kalkınma Bankası), IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı), IBRD (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası), ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü), ICC (Milletlerarası Ticaret Odası), ICFTU (Uluslararası Serbest Ticaret
Tedavi için gerekli malzeme : Çörekotu, su.
Hazırlanışı : 1 su bardağı sıcak suya, 1 kahve kaşığı çörek otu konur. 5 dakika bekletildikten sonra süzülür. Bir kerede içilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Kediotu, bal, su.
Hazırlanışı : 4 bardak suya 30 gram kediotu konur. Kaynatılıp süzülür. 1 çay bardağı kediotu suyuna, 1 tatlı kaşığı süzme bal konulup, içilir.
1.Bir şeyin kabûl edilmesine olan tabîİ meyil, kabiliyet: Bazı kavimlerin askerliğe ve bâzılarının çiftçiliğe istidatları vardır. Bu adamın filân hastalığa çok istidâdı vardır.
2.Zekâ, anlayış, ilim ve terbiyeye kabiliyyet: Bu çocuğun çok istidâdı var.
1.Bir şeyin gerçeğine varmaya çalışma, derin teftiş ve İnceleme, (tıp).
2.Bir iç hastalığını iyi teşhis edebilmek için Alet kullanma.
1.İstilâya ait: Makasıd-ı istilâiyye = İstilâ maksatları.
2.(tıp) Bir memlekete girince her tarafa bulaşan ve bütün memleketi kaplayabilmek hususiyetini taşıyan: Emrâz-ı istilâiyye = Yayılıcı, salgın hastalıklar.
1.Dinleme, kulak verme: Ders, vaaz, hadîs, dâvâ istîmâ etmek.
2.Dinleyip kabûl etmek: Feryadımı, nasihatimi istîmâ etmedin.
3.işitme, Osm. mesmû olma: Bu beyti kendisinden istîmâ etmiştim: istîmâ-ı havâdis (bu mânâ ile kullanmak pek doğru değildir).
4.Doktorun bir hastalığı anlamak için kulak verip dinlemesi. Ar. istiksâ: Göğsümü istîmâ etti.
Konum: Kuzey Avrupa, Baltik Denizi kıyısında, Finlandiya ile Norveç arasında yer alır.
Coğrafi konumu: 62 00 Kuzey enlemi, 15 00 Batı boylamı.
Haritadaki konumu: Avrupa.
Yüzölçümü: 449,964 km².
Sınırları: toplam: 2,233 km.
sınır komşuları: Finlandiya 614 km, Norveç 1,619 km.
Sahil şeridi: 3,218 km.
İklimi: Güneyde ılıman, kuzeyde subarktik iklim tipi görülür.
Arazi yapısı: Daha fazla düz ve kısmen dalgalı ovalar, batıda dağlar yer alır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Hammarsjon gölünde bir koy -2.41 m.
en yüksek noktası: Kebnekaise 2,111 m.
Doğal kaynakları: Çinko, demir, kurşun, bakır, gümüş, kereste, uranyum, hidro enerji.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %5.93.
daimi ekinler: %0.01.
Diğer: %94.06 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 1,150 km² (2003 verileri).
Doğal afetler: Çevrili sularda yüzen buz kitleleri deniz trafiğini engellemektedirler.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 9,016,596 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %0.16 (2006 verileri).
Mülteci oranı: 1.66 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 2.76 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 80.51 yıl.
Erkeklerde: 78.29 yıl.
Kadınlarda: 82.87 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 1.66 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.1 (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 3,600 (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 100 den az (2003 verileri).
Ulus: İsveçli.
Nüfusun etnik dağılımı: İsveçliler, Fin ve Sami azınlığı, Yugoslav, Norveç, Yunan, Türk.
Din: Lutherci %87, Roma Katolikleri, Ortodoks, Baptist, Müslüman, Musevi, Budist.
Diller: İsveççe.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %99 (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: İsveç Krallığı.
kısa şekli : İsveç.
Yerel tam adı: Konungariket Sverige.
yerel kısa şekli: Sverige.
ingilizce: Sweden.
Yönetim biçimi: Meşruti Krallık.
Başkent: Stockholm.
İdari bölümler: 21 bölge; Blekinge, Dalarnas, Gavleborgs, Gotlands, Hallands, Jamtlands, Jonkopings, Kalmar, Kronobergs, Norrbottens, Orebro, Ostergotlands, Skane, Sodermanlands, Stockholms, Uppsala, Varmlands, Vasterbottens, Vasternorrlands, Vastmanlands, Vastra Gotalands.
Bağımsızlık günü: 6 Haziran 1523.
Milli bayram: Bayrak Günü, 6 Haziran.
Anayasa: 1 Ocak 1975.
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: AfDB (Afrika Kalkınma Bankası), AsDB (Asya Kalkınma Bankası), AG (Avustralya Grubu), BIS (Uluslararası İmar Bankası), CBSS (Baltik Ülkeleri Konseyi), CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), CE (Avrupa Konseyi), CERN (Avrupa Nükleer Araştırma Teşkilatı), EAPC (Avrupa - Atlantik Ortaklık Konseyi), EBRD (Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası), ECE (Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu), EIB (Avrupa Yatırım Bankası), ESA (Avrupa Uzay Ajansı), Avrupa Birliği, FAO (Tarım ve Gıda Örgütü), G- 6, G- 9, G-10, IADB (Amerika Bölgesi Kal
Konum: Orta Avrupa›da, Fransa›nın doğusunda, İtalya›nın kuzeyinde yer alır.
Coğrafi konumu: 47 00 Kuzey enlemi, 8 00 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Avrupa.
Yüzölçümü: 41,290 km².
Sınırları: toplam: 1,852 km.
sınır komşuları: Avusturya 164 km, Fransa 573 km, İtalya 740 km, Liechtenstein 41 km, Almanya 334 km.
Sahil şeridi: 0 km(kara ile çevrili).
İklimi: Ilıman.
Arazi yapısı: Çoğunlukla dağlıktır, tepelikli merkez platosu, ovalar, büyük göller yer alır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Maggiore Gölü 195 m.
en yüksek noktası: Dufourspitze 4,634 m.
Doğal kaynakları: Hidro enerji, kereste, tuz.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %10.
daimi ekinler: %0.58.
Diğer: %89.51 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 250 km²(2003 verileri).
Doğal afetler: Çığ, toprak kayması.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 7,523,934 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %0.43 (2006 verileri).
Mülteci oranı: 3.12 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 4.34 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 80.51 yıl.
Erkeklerde: 77.69 yıl.
Kadınlarda: 83.48 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 1.43 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.4 (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 13,000 (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 100 den az (2003 verileri).
Ulus: İsviçreli.
Nüfusun etnik dağılımı: Alman %65, Fransız %18, İtalyan %10, Romen %1, diğer %6.
Din: Roma Katolikleri %41.8, Protestant %35.3, Orthodoks %1.8, diğer Hıristiyanlar %0.4, Müslüman %4.3, diğer %1, belirlenmemiş %4.3, inançsın %11.1 (2000).
Diller: Almanca %63.7, Fransızca %19.2, İtalyanca %7.6, Romence %0.6, diğer %8.9.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %99 (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: İsviçre Konfederasyonu.
kısa şekli : İsviçre.
Yerel tam adı: Schweizerische Eidgenossenschaft (Almanca), Confederation Suisse (Fransızca), Confederazione Svizzera (İtalyanca).
yerel kısa şekli: Schweiz (Almanca), Suisse (Fransızca), Svizzera (İtalyanca).
ingilizce: Switzerland.
Yönetim biçimi: Parlamenter Federal Cumhuriyet.
Başkent: Bern.
İdari bölümler: 26 bölge; Aargau, Ausser-Rhoden, Basel-Landschaft, Basel-Stadt, Bern, Fribourg, Geneve, Glarus, Graubunden, Inner-Rhoden, Jura, Luzern, Neuchatel, Nidwalden, Obwalden, Sankt Gallen, Schaffhausen, Schwyz, Solothurn, Thurgau, Ticino, Uri, Valais, Vaud, Zug, Zurich.
Bağımsızlık günü: 1 Ağustos 1291 (İsviçre Konfederasyonu kuruluşu).
Milli bayram: İsviçre Konfederasyonu kuruluşu, 1 Ağustos (1291).
Anayasa: 29 May 1874.
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: ACCT, AfDB (Afrika Kalkınma Bankası), AsDB (Asya Kalkınma Bankası), AG (Avustralya Grubu), BIS (Uluslararası İmar Bankası), CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), CE (Avrupa Konseyi), CERN (Avrupa Nükleer Araştırma Teşkilatı), EAPC (Avrupa - Atlantik Orta
Konum: Güney Avrupa, Akdeniz kıyısında yarımadada, kuzeydoğu Tunus›ta yer almaktadır.
Coğrafi konumu: 42 50 Kuzey enlemi, 12 50 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Avrupa.
Yüzölçümü: 301,230 km².
Sınırları: toplam: 1,932.2 km.
sınır komşuları: Avusturya 430 km, Fransa 488 km, Holy See (Vatican City) 3.2 km, San Marino 39 km, Slovenya 232 km, İsviçre 740 km.
Sahil şeridi: 7,600 km.
İklimi: 7 ayrı iklim görülmektedir. Ama genel olarak ılıman hava hakimdir.
Arazi yapısı: Arazi engebeli ve dağlıktır, ovalar ve kıyıda alçak araziler yer alır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Akdeniz 0 m.
en yüksek noktası: Blanc Tepesi (Monte Bianco) 4,748 m.
Doğal kaynakları: Cıva, potas, mermer, sülfür, doğal gaz, ham petrol, balık, kömür, işlenebilir arazi.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %26.41.
daimi ekinler: %9.09.
Diğer: %64.5 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 27,100 km² (2003 verileri).
Doğal afetler: Toprak kaymaları, çığ düşmeleri, depremler, volkanik patlamalar, su baskınları, toprak çökmeleri.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 58,133,509 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %0.04 (2006 verileri).
Mülteci oranı: 2.06 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 5.83 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 79.81 yıl.
Erkeklerde: 76.88 yıl.
Kadınlarda: 82.94 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 1.28 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.5 (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 140,000 (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 1,000 (2003 verileri).
Ulus: İtalyan.
Nüfusun etnik dağılımı: İtalyan.
Din: Roma Katolikleri, Protestanlar, Museviler, Müslümanlar.
Diller: İtalyanca (resmi), Almanca, Fransızca, Slovence.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %98.6 (2003).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: İtalya Cumhuriyeti.
kısa şekli : İtalya.
Yerel tam adı: Repubblica Italiana.
yerel kısa şekli: Italia.
Eski adı: İtalya Krallığı.
ingilizce: Italy.
Yönetim biçimi: Parlamenter Cumhuriyet.
Başkent: Roma.
İdari bölümler: 20 bölge; Abruzzi, Basilicata, Calabria, Campania, Emilia-Romagna, Friuli-Venezia Giulia, Lazio, Liguria, Lombardia, Marche, Molise, Piemonte, Puglia, Sardegna, Sicilia, Toscana, Trentino-Alto Adige, Umbria, Valle d›Aosta, Veneto.
Bağımsızlık günü: 17 Mart 1861.
Milli bayram: Cumhuriyet Günü, 2 Haziran (1946).
Anayasa: 1 Ocak 1948.
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: AfDB (Afrika Kalkınma Bankası), AsDB (Asya Kalkınma Bankası), AG (Avustralya Grubu), BIS (Uluslararası İmar Bankası), BSEC (Karadeniz Ekonomik İşbirliği), CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), CDB (Karayipler Kalkınma Bankası), CE (Avrupa Konseyi), CEI (Orta Avrupa Girişimi), CERN (Avrupa Nükleer Araştırma Teşkilatı), EAPC (Avrupa - Atlantik Ortaklık Konseyi), EBRD (Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası), ECE (Birleşmiş Milletl
1.iki tarafı eşit olme, Ar. tesâvî: İtidâl-i leyi ü nehâr (gece ile gündüzün eşit olması).
2.İki uçta aşırılık arasında ortalama durumda olma, tam lüzumu derecesinde bulunma, orta halde olma: Havanın, ısının itidali. 3.Şiddet, aşırılık ve heyecandan uzak olma, yumuşaklık, yavaşlık, mülâyimlik: İtld«l-i efkâr, İtldll-l meslek = Fikirlerin, tutulan yolun yumuşaklığı.
4.Tenâsüp, uygunluk, uyuşma, tevâfuk: İtldll-l kaamet = Boy bos uygunluğu. Ekseriya kesbetmek, iktisâb etmek yahut bulmak fiili ila kullanılırdı: Havalar İtidâl kazandı, hastalık biraz itidal buldu.
5.(astronomi) Yılda iki defa gece ile gündüzün eşit (12’şer saat) olması: İtidll-i rebîi = Baharın başı. İtldâl-i harîfî = Sonbaharın başı. Had, derece-i itidâl = Her şeyin iki uçta aşırılıktan uzak sayılması lâzım gelen derece. Adem-I İtidâl = İtidalsizlik. Fransızlarin «soğukkan» (sang froid) tâbiri «İtidâl-i dem» diye kullanılmışsa da, doğrusu «İtidâl-i mizâc» olabilir.
1.İtilmek işi. 2.(psikoloji). Ruh tarafından, kendine ağır, iğrenç ayıp veya elde edilemez görünen düşüncelerin şuur altına sürülmesi, Fr. refoulement, Ar. ihtibâs: İtilmeler çok defe akıl hastalıklarına yol açar.
1.Beğenilecek, makbule geçecek halde olan, Ar. tayyib, ceyyid, Fars. hoş, nîk: İyi iş, iyi huy, iyi adam.
2.Faydalı, yararlı, kârlı: İyi iş, iyi ticaret.
3.Kâfi, yeterli, elverir, yetişir: Bir elbiseye üç metre kumaş iyidir; on bin lira iyi paradır.
4.Uygun, muvafık, münasip: Bu ceket size iyi geldi; pabuç ayağıma iyi gelmedi. 5.Sıhhatte, sıhhat ve Afiyeti yerinde: İyi misiniz? Biz iyiyiz lâkin babam biraz keyifsizdir. Epeyi = Oldukça iyi; kâfi, hayli miktarda. Pek iyi = Çok iyi, Alâ.
6.İyi şey, bir şeyin iyi tarafı, iyilik: İyiyi kötüden fark etmeli; iyisini alıp kötüsünü bırakmak. İyi olmak = İyileşmek, hastalıktan kalkmak, kurtulmak. İyi oldu ki = isabet oldu ki... İyi etmek = Fayda etmek, iyi gelmek, yararlı olmak: O ilâç beni iyi etti. İyi iş (alay yoluyla) = Böyle iş olur mu? Bu, nasıl iş? İyiden İyi = Tamamiyle, büsbütün: İyiden iyiye sabah olmuştu. İyi saatte olsunlar = Cinlerin ve bundan kinaye olarak kötü adamların isimleri anıldığında söylenir duadır. İyisi = Tercih edileni: iyisi hiç karışmamaktır. İyisi kötüsü = İyi ve kötü olanı. İyi gelmek = Uygun olmak. İyi gün = İkbal, saadet İyi gün dostu = Bir sıkıntısı olan dostunun yanına yanaşmayan. İyi gün görmüş = Evvelce rahat ve servet içinde bulunmuş. İyi gitmek = İşi yolunda olmak ve iyi harekette bulunmak. İyi kötü = Her ne olursa, şöyle böyle: İyi kötü barınacak bir evi var. İyiler = İyi ahlâk sahipleri. İyi varmak = Her şeye rağmen bir iş yapmak: İyi vardım da size haber vermedim.
1.Biraz veya oldukça iyi: Hastanız iyicedir.
2.Tamamen: İyice azıttı.
1.İyileşmek, iyi olmak.
2.Sıhhat kazanmak, hastalıktan kurtulmak.
3.Olmak, kemâl bulmak.
1.iyi olmak, daha iyi olmak: Çayırlar çok iyileşti. 2.Sıhhat kazanmak, hastalıktan kalkmak: Hasta iyileşti. 3.Biriyle arası iyi olmak, arasını iyileştirmek: Filânla aramız iyileşti.
1.İyi olan şeyin hâli, hoşluk.
2.Hayır, menfaat, fayda: Bunda bir iyilik var ki...
3.Lutuf, kerem, ihsân, muavenet, yardım: Bana bir iyilik etmek ister misin? Kendisine büyük bir iyilik etti; çok iyiliği dokundu.
4.Sıhhat, Afiyet: Hasta iyiliğe yüz tuttu; Allah iyilik versin.
5.İyi muamele, yavaşlık, yumuşaklık: İyilikle kandırmalı; iyilikle söylerseniz kabul eder. İyilik bilir = Müteşekkir, minnettar, iyilik gördüğünü unutmayan.
Konum: Kuzey Avrupa’da, Grönland Denizi ve Kuzey Atlas Okyanusu arasında, İngiltere’nin kuzeybatısında yer alır.
Coğrafi konumu: 65 00 Kuzey enlemi, 18 00 Batı boylamı.
Haritadaki konumu: Arktik Bölge.
Yüzölçümü: 103,000 km².
Sınırları: 0 km.
Sahil şeridi: 4,970 km.
İklimi: Ilıman iklim, Kuzey Atlas Akımı ile değişkenlik gösterir, ılıman, rüzgarlı kışlar, yağmurlu, soğuk yazlar görülmektedir.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Atlas Okyanusu 0 m.
en yüksek noktası: Hvannadalshnukur 2,119 m.
Doğal kaynakları: Balık, hidro enerji, termal kaynaklar.
Doğal afetler: Deprem ve volkanik etkinlik.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 299,388 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %0.87 (2006 verileri).
Mülteci oranı: 1.74 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 3.29 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 80.31 yıl.
Erkeklerde: 78.23 yıl.
Kadınlarda: 82.48 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 1.92 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.2 (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 220 (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 100 den fazla (2003 verileri).
Ulus: İzlandalı.
Din: Evangelist Luthercilik %93, diğer Protestanlar ve Roma Katolikleri, diğer.
Diller: İzlandaca, İngilizce, Nord lehçeleri, Almanca.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %99 (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: İzlanda Cumhuriyeti.
kısa şekli : İzlanda.
Yerel tam adı: Lyoveldio Island.
yerel kısa şekli: Island.
ingilizce: Iceland.
Yönetim biçimi: Anayasal Cumhuriyet.
Başkent: Reykjavik.
İdari bölümler: 23 bölge ve 14 şehir; Akranes, Akureyri, Arnessysla, Austur-Bardhastrandarsysla, Austur-Hunavatnssysla, Austur-Skaftafellssysla, Borgarfjardharsysla, Dalasysla, Eyjafjardharsysla, Gullbringusysla, Hafnarfjordhur, Husavik, Isafjordhur, Keflavik, Kjosarsysla, Kopavogur, Myrasysla, Neskaupstadhur, Nordhur-Isafjardharsysla, Nordhur-Mulasys-la, Nordhur-Thingeyjarsysla, Olafsfjordhur, Rangarvallasysla, Reykjavik, Saudharkrokur, Seydhisfjordhur, Siglufjordhur, Skagafjardharsysla, Snaefellsnes-og Hnappadalssysla, Strandasysla, Sudhur-Mulasysla, Sudhur-Thingeyjarsysla, Vesttmannaeyjar, Vestur-Bardhastrandarsysla, Vestur-Hunavatnssysla, Vestur-Isafjardharsysla, Vestur-Skaftafellssysla.
Bağımsızlık günü: 17 Haziran 1944 (Danimarka’dan).
Milli bayram: Bağımsızlık günü, 17 Haziran (1944).
Anayasa: 16 Haziran 1944.
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: AG (Avustralya Grubu), BIS (Uluslararası İmar Bankası), CBSS (Baltik Ülkeleri Konseyi), CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), CE (Avrupa Konseyi), EAPC (Avrupa - Atlantik Ortaklık Konseyi), EBRD (Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası), ECE (Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu), EFTA (Avrupa Serbest Ticaret Bölgesi), FAO (Tarım ve Gıda Örgütü), IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı), IBRD (Ul
Konum: Karayipler, Karayip Denizinde Ada, Küba’nın güneyi.
Coğrafi konumu: 18 15 Kuzey enlemi, 77 30 Batı boylamı.
Haritadaki konumu: Orta Amerika ve Karayipler.
Yüzölçümü: 10,991 km².
Sınırları: 0 km.
Sahil şeridi: 1,022 km.
İklimi: tropikal; sıcak, nemli hava etkindir, iç kısımlarda ılıman iklim görülür.
Arazi yapısı: Arazisi çoğunlukla dağlıktır, kıyıda dar ovalar vardır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Karayip Denizi 0 m.
en yüksek noktası: Mavi Dağ 2,256 m.
Doğal kaynakları: Boksit, alçıtaşı, kireçtaşı.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %15.83.
daimi ekinler: %10.01.
Diğer: %74.16 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 250 km²(2002 verileri).
Doğal afetler: Temmuz - Kasım ayları arasında kasırgalar.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 2,758,124 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %0.8 (2006 verileri).
Mülteci oranı: -6.27 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 15.98 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 73.24 yıl.
Erkeklerde: 71.54 yıl.
Kadınlarda: 75.03 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 2.41 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı %1.2 (2003 tahmini).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 22,000 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 900 (2003 verileri).
Ulus: Jamaikalı.
Nüfusun etnik dağılımı: Siyah ırk %90.9, Doğu Hindistanlı %1.3, beyaz ırk %0.2, Çinli %0.2, melez %7.3, diğer %0.1.
Din: Protestan %61.3, Roma Katolikleri %4, diğer %34.7.
Diller: İngilizce, Creole.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %87.9.
erkekler: %84.1.
kadınlar: %91.6 (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Jamaika.
ingilizce: Jamaica.
Yönetim biçimi: Meşruti Monarşi.
Başkent: Kingston.
İdari bölümler: 14 bölge; Clarendon, Hanover, Kingston, Manchester, Portland, Saint Andrew, Saint Ann, Saint Catherine, Saint Elizabeth, Saint James, Saint Mary, Saint Thomas, Trelawny, Westmoreland.
Bağımsızlık günü: 6 Ağustos 1962 (İngiltere’den).
Milli bayram: Bağımsızlık günü, Ağustosun birinci Pazartesi (1962).
Anayasa: 6 Ağustos 1962.
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: ACP (Afrika - Karayip - Pasifik Ülkeleri), C, Caricom (Karayipler Topluluğu ve Ortak Pazarı), CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), CDB (Karayipler Kalkınma Bankası), ECLAC (Birleşmiş Milletler Latin Amerika ve Karayipler Komisyonu), FAO (Tarım ve Gıda Örgütü), G-15, G-19, G-77, IADB (Amerika Bölgesi Kalkınma Bankası), IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı), IBRD (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası), ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü), ICFTU (Uluslararası Serbest Ticaret Birlikleri Konfederastonu), ICRM (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi), IFAD (Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu), IFC (Uluslararası Finansman Kurumu), IFRCS (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Toplulukları Federasyonu), IHO (Uluslararası Hidrografi Örgütü), ILO (Uluslarası Çalışma Ö
Konum: Doğu Asya’da, Kuzey Pasifik Okyanusu ve Japon Denizi arasında, Kore yarımadasının doğusunda yer alan ada ülkesi.
Coğrafi konumu: 36 00 Kuzey enlemi, 138 00 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Asya.
Yüzölçümü: 377,835 km².
Sınırları: 0 km.
Sahil şeridi: 29,751 km.
İklimi: Güneyde tropikal ve kuzeyde soğuk ılıman iklim görülür.
Arazi yapısı: Çok sayıda kayalıklar ve dağlar vardır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Hachiro-gata -4 m.
en yüksek noktası: Fujiyama 3,776 m.
Doğal kaynakları: Önemsiz mineral kaynaklar ve balık.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %11.64.
daimi ekinler: %0.9.
Diğer: %87.46 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 25,920 km² (2003 verileri).
Doğal afetler: Çoğunluğu sönmüş olan birkaç aktif volkan, yılda yaklaşık 1500 sismik olay.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 127,463,611 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %0.02 (2006 verileri).
Mülteci oranı: 0 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 3.24 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 81.25 yıl.
Erkeklerde: 77.96 yıl.
Kadınlarda: 84.7 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 1.4 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.1 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 12,000 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 500 (2003 verileri).
Ulus: Japon.
Nüfusun etnik dağılımı: Japon %99.4, Koreli %0.6 (2004).
Din: Shinto ve Budizm %84, diğer %16.
Diller: Japonca.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %99 (2002 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Japonya.
ingilizce: Japan.
Yönetim biçimi: Meşruti Monarşi.
Başkent: Tokyo.
İdari bölümler: 47 bölge; Aichi, Akita, Aomori, Chiba, Ehime, Fukui, Fukuoka, Fukushima, Gifu, Gumma, Hiroshima, Hokkaido, Hyogo, Ibaraki, Ishikawa, Iwate, Kagawa, Kagoshima, Kanagawa, Kochi, Kumamoto, Kyoto, Mie, Miyagi, Miyazaki, Nagano, Nagasaki, Nara, Niigata, Oita, Okayama, Okinawa, Osaka, Saga, Saitama, Shiga, Shimane, Shizuoka, Tochigi, Tokushima, Tokyo, Tottori, Toyama, Wakayama, Yamagata, Yamaguchi, Yamanashi.
Bağımsızlık günü: 660 M.Ö. (Jimmu İmparatorluğunun kuruluşu).
Milli bayram: İmparator Akihito’nun doğum günü, 23 Aralık (1933).
Anayasa: 3 Mayıs 1947.
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: AfDB (Afrika Kalkınma Bankası), APEC (Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği Forumu), ARF, AsDB (Asya Kalkınma Bankası), ASEAN (Güneydoğu Asya Ülkeleri Örgütü), AG (Avustralya Grubu), BIS (Uluslararası İmar Bankası), CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), CE (Avrupa Konseyi), CERN (Avrupa Nükleer Araştırma Teşkilatı), CP, EBRD (Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası), ESCAP (Asya ve Pasifikler Ekonomik ve Sosyal Komisyonu), FAO (Tarım ve Gıda Örgütü), G- 5, G- 7, G-10, IADB (Amerika Bölgesi Kalkınma Bankası), IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı), IBRD (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası), ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü), I
tıp kadın hastalıkları
Kadın cinsel organlarını ve bunlarla ilgili hastalıkları inceleyen bilim dalı.
Tedavi için gerekli malzeme : Tuz, su.
Hazırlanışı : 1 bardak suya 1 tatlı kaşığı sofra tuzu konur. Eriyinceye kadar karıştırılıp gargara yapılır.
2.Şiş, tümsek: Kabaet.
3.Terbiyesiz, sözü ve devranışı ağır, yontulmamış, zarafeti olmayan: Kaba adam.
4.Adî, zarif, süslü veya ince ve nazik olmayan, bayağı: Kaba iş, kaba dikiş, kaba ekmek, işin kabası.
5.Terbiyeye aykırı, terbiyesizce: Kaba söz, kaba lisan. Kabaet = Sağrı budu. Kaba saba, kabataslak = Kaba bir suretle, işin yalnız kabası, ince teferrüatına girlşmeksizin: Kaba saba, kaba taslak şeklini çizmek. Kabasakal = Sakalı kabarık, büyük. Kabadayı = Gösterişte cesaret satan, yiğit taslağı, bk. Kabadayı. Kabakoz = Yalnız görünüşte gösterişli. Kabakulak = Bir hastalık, Osm. hummây-ı nekzî, Fr. orcillon.
Tedavi için gerekli malzeme : Hindyağı.
Hazırlanışı : Her sabah aç karnına bir çorba kaşığı hindiyağı içilir. Bu hastanın kabız olmasını önler.
Tedavi için gerekli malzeme : Kuru erik, su.
Hazırlanışı : 8 bardak suya, 250 gram kuru erik konur. Erikler pişinceye kadar kaynatılır. Günde 3 kere birer su bardağı içilir.
Günlük hayatımızda başlıca kafein kaynakları, kahve, çay, çikolata, kakao ve kolalı içeceklerdir. Kafein en çok kahvede bulunur, çayda ise kahvenin yarısı ile beşte biri kadardır. Bir fincan kahvede 85-100 miligram, bir bardak çayda 60 miligram, kolalı içeceklerin litresinde ise 100-130 miligram kafein bulunur. Bu nedenle kafein üzerindeki araştırmalar kahve üzerinde yoğunlaşmıştır.
Kafeinli içecekler içildiklerinde vücut tüm kafeini emer, kandaki seviyesi 15-45 dakikada en yüksek seviyesine çıkar. Alınan miktarın en azından yarısının vücutta kullanılıp atılmasına kadar geçen zaman yaklaşık beş saattir. Kafein kandaki yağ asitlerinin seviyesini arttırır, bu maddeler enerjiye çevrilerek vücut direncini arttırırlar. Kafein sinir sistemine uyarıcı etki yapar, uykuya olan reaksiyon zamanını uzatır, canlılığı arttırır.
Bir insan kısa sürede 6-7 fincan kahve içerse, kafeine bağlı, huzursuzluk, uykusuzluk, ishal, kalp çarpıntısı gibi belirtiler görülebilir. Ancak kafein zehirlenmesi olabilmesi için günde 80-100 fincan kahve, 125 bardak çay veya 200 kutu kolalı içecek içilmesi gerekmektedir ki bu da pratikte mümkün değildir.
5-10 gramlık kafein tozu erişkin bir kişiyi öldürebilmektedir. Kafein zehirlenmesi belirtileri sıkıntı, kusma, kalp çarpıntısı ve komadır. Kalbin durması ve solunum yetersizliği nedeniyle ölüm bile meydana gelebilir.
Aşırı kahve alımının şeker, gut, mide, bağırsak ve idrar yolları hastalıklarına da yol açtığı ileri sürülmüş ama bu hastalıkların hiçbirinin nedeni ile aşın kafein alımı arasındaki ilişki kanıtlanamamıştır.
1.Yüreğe ve gönüle ait yürekten, can ve gönülden olan: Benim sevgim kalbidir; bir mahabbet-i kalbiyye ile seviyor; hissiyyât-ı kalbiyye.
2.(tıp) Yüreğe ait; kalp hastalığına tutulmuş, kalbinden rahatsız olan, kalb hastası: O adam kalbîdir. Fr. cardiaque. Kalbiyyü’ş-şekl = Yürek biçiminde, yürek şeklinde bulunan.
Normal Kalp Atışları :
0 - 1 yaşları arasında; dakikada 120-140
1 - 3 yaşları arasında; dakikada 90-120
3 - 7 yaşları arasında; dakikada 90- 100
7 - 20 yaşları arasında; dakikada 80 - 90
20 yaşından sonra; dakikada 60-80 arasında değişir.
Her yaş grubunda; normal atışın 1 fazlası; kalbin hızlı attığını gösterir. Kalbin atışları, göğüsten, köprücük kemiği üzerindeki nabızdan veya el bileğinin dış kısmında, kemikle kiriş arasındaki yerden sayılabilir. Taşikardi; her zaman kalp hastalığının belirtisi değildir. Çünkü koşmak, sindirilmesi güç şeyler yemek, heyecanlanmak, sigara, içki, çay, kahve içmek, zehirlenmek, bazı ilaçlar ve kadınların aybaşı halleri taşikardiye neden olabilir. Bu çeşit taşikardi, nedenin ortadan kalkmasıyla geçer. Ancak kalp hastalıkları, böbrek hastalıkları, ateşli hastalıklar ve zehirlenmeler de taşikardi yapar. Bu nedenle, doktora başvurmak gerekir. Tedavi maksadıyla aşağıdaki reçeteler kullanılır.
Tedavi için gerekli malzeme : Pekmez, üzüm sirkesi.
Hazırlanışı : 1 çay bardağı pekmeze 1 çorba kaşığı üzüm sirkesi konup, içilir.
1.Yukarı çıkarmak, Osm. ref’ etmek: Elinizi kaldırın; başımı kaldırıp baktım.
2.Yükseltmek, Osm. terfî etmek: Bu duvarı bir metre daha kaldırmalı; bu binanın tavanlarını beş on santim daha kaldırmak iyidir.
3.Yükleyip nakletmek, taşımak, götürmek: Daha buğdayı harmandan kaldırmadık; eşyayı bugün kaldıracağız.
4.Ref’ ve lağvetmek, fesheylemek: Ben o Adeti kaldırdım; ablukayı kaldırdı.
5.Ayaklandırmak, heyecanlandırmak, kötü yola sevketmek: Birtakım gençleri kaldırmaya çabalıyordu.
6.(av köpeği) Avı uçurmak veya yuvasından çıkarmak: Bizim köpek bugün bir geyik, bir keklik kaldırdı.Fazla satın almak: Komşular çarşıdan birçok kumaşlar kaldırdılar.Yüklenmek, tahammül edebilmek: Bu gülleyi kaldırabilir misin? Deve kaç kilo kaldırabilir.Yeterli ve tahammüllü olmak: Bizim hâlimiz o kadar pahalı giyeceği kaldıramaz; bizim işimiz öyle kumaşlar kaldırmaz; bu yemek çok tuz kaldırmaz.İyi etmek, yataktan kurtarmak: Doktor hastayı beş günde yataktan kaldırdı.Ümit kesmek, vazgeçmek: Sen bugün gitmeyi kaldır. Atı dörtnala kaldırmak = Doludizgin koşturmak. El kaldırmak = Vurmak, vurmaya hazırlanmak. Ellerini kaldırmak = Dua etmek. Omuz kaldırmak = Bilmezlikten gelmek. Başkaldırmak = İsyan etmek, serkeşlik. Posta kaldırmak = Posta hazırlayıp göndermek. Tabanı kaldırmak = Koşmak, Osm. şitâb etmek. Yelkenleri kaldır mak = Yelken açıp gitmek. Yürek kaldırmak = Mide bulandırmak.
1.Kamış.
2.Bir çeşit çubuğun, yazı yazmak üzere yontulup açılmışı: Kalem yontmak, açmak; kalemle yazı yazmak.
3.Umumiyetle yazı yazan Alet: Demir kalem.
4.Maden, taş ve tahta üzerine oymaya mahsus çelikten ucu keskin Alet: Madenci, taşçı, hakkâk kalemi; kalemle hakketmek.
5.Tülbent vesaire üzerine boya ile nakşetmeye mahsus ince fırça veya sivri tahta çöpü: Kalem işi; kalemkârî yemeni, yorgan yüzü.
6.Yazı çeşidi, hat: Güzel kalemi vardır; ince kalem; kalın kalem.Nakış, resim: Karakalem = Siyah nakış.Resmî dairelerin yazı işleri (tahrirat) daireleri, kâtiplerin toplanıp yazı yazdıkları oda: Kaleme devam etmek, muhasebe kalemi; aklâm efendiler.Kalem biçiminde kesilmiş çöp ve çubuk: Ağacın dallarını kalem yapmak, kalem kesmek.Aşılanacak ağacın yabanisinin yarığına takılmak üzere, istenen ağacın bir yıllık budaklarından alınıp kalem gibi kesilmiş olan sap: Ahlat ağacına armut kalemi aşılanır; bağı aşılamak için güzel kalemler bulmalı; kalem aşısı; aşı kalemi.Çiçek hastalığına karşı aşılanacak çocuklara sürülecek aşının saklandığı zıvana: Çocukları aşılamak için taze kalem bulmalı.Defter veya pusulada bir sırada ve bir rakamla yazılan şey: On beş kalem eşya aldık. Kalem açmak = Yontmak. Kendisi çok güzel kalem açar. Aşı kalemi =
1.Ağaca aşılanacak budak parçası.
2.Çocuklara aşılanacak çiçek aşısı hâvî zıvana. Kalem aşısı — Ağaç aşısı çeşitlerinden biri ki, kalem vurmakla olur. Kaleme almak = Yazı yazmak, bir mevzuu yazılı olarak söylemek: Güzel kaleme almış. Ehl-i kalem, erbib-ı kalem = Fikirlerini yazıyla iyi ifade edenler; yazarlar, münşîler. Kalem işi = bk. Kalemkârî. Bir kalemde = Birden, bir defada: Bir kalemde beş yüz lira verdi. Kalemböreği = İnce uzun bir nevi börek. Kalem parmaklı = Uzun ve düzgün parmaklı. Ceffel-kalem (Ar.) = Bir şeyi düşünmeden hemen hüküm vermek: Bu adamın ahlâksızlığına ceffel-kalem hükmetmek doğru değildir. Kalem çekmek = Çizmek, çıkarmak. Kalem kulaklı = Kulakları dikili ve düzgün at. Kalem keski = Sacın kenarını kesmeye mahsus soğuk keski. Kaleme gelmemek — Hiç ehemmiyeti olmamak, bir veçhile dikkat çekmemek: O iş kaleme gelmez.
Tedavi için gerekli malzeme : Enginar, su.
Hazırlanışı : 4 bardak suya 1 tane enginar doğranır. 10 dakika kaynatıldıktan sonra süzülür. Yemeklerden önce birer çay bardağı içilir.
1.Bir şekil ve hususî surette dökülmesi istenen şeylere mahsus zarf: Dökmeci kalıbı, hurufat kalıpları.
2.Hususî bir biçim, bir şekil alması istenen bazı şeylerin konmasına mahsus araç: Buz kalıbı; potin; çizme kalıbı.
3.Umumiyetle şekil ve suret nümûnesi: Esvap kalıbı, gemi kalıbı.
4.Bir kalıba dökülmüş, kalıptan çıkmış şey: Bir kalıp şeker, bir kalıp sabun.
5.Kalıba dökülmeksizin, kalıptan çıkmış gibi bir şekil ve biçimde olan şey. 6.Ruha nisbetle insan veya hayvanın bedeni, maddî kısmı: Kalıptan ibaret bir adam: Akıl ve ruhu yok kadar az olup sırf maddî şekil ve biçimden ibaret olan. Kalıp değiştirmek, kalıp dinlendirmek = Ölmek, vefat etmek.mec. Cansız, kalıp gibi hareketsiz: Kalıp gibi hasta; herif insan değil, kalıp; koca kalıp, kalıp gibi yatmak. Kalıp etmek = Hile etmek. Basmakalıp = Bir şeyi anlamaksızın, akıl ve zekâ göstermeksizin bir örneğe uyarak veya bir yerden aynen alarak vücuda gelen şey: Onun yazdığı şey basmakalıptır. Basma kalıbı = Boyanacak kalemkârî tülbendin veya nakşedilecek kumaşın üzerine basılmak üzere muhtelif şekil ve biçimde oyulmuş tahta. Kalıbını basmak = Mühür basmak yerine bütün kalıbı basmak ki, mecâzen bütün varlığı ile o işe angaje olmak mânâsına gelir. Kalıbı dinlendirmek = Ölmek. Kalıptan kalıba, bin kalıba girmek = Şeklini ve kıyafetini değiştirmek. Bir kalıba dönmek = Bir hâl şekli bulmak, bir çare düşünmek.
1.Ayak üzeri durma vaziyeti almak, Osm. kıyâm etmek: Öğretmen girerken bütün talebeler kalkar; saygı için ayağa kalkmak.
2.Yatma vaziyetini bozmak, oturmak: Yatmaktan usanmadın mı, kalk artık; yatmakta iken kalkıp oturdu.
3.Uyanmak, yataktan çıkmak: Sabah kaçta kalkıyorsunuz?
4.Yükselmek, yukarı çıkmak: Bu salıncağın bir tarafı inince öbür tarafı kalkar.
5.Kabarmak, şişip ayrılmak: Bütün yüzümün derisi kalktı.
6.Gitmek, hareket etmek, yola çıkmak: Tren kalktı; yarın buradan erken kalkarsak akşam varırız; vapur kaçta kalkar?Dik durmak, dik vaziyet almak: Tüylerim kalktı; hayvan art ayakları üzerine kalktı; yağmurdan yatmış olan ekinler yine kalktı.Yok olmak, lağv ve fesholunmak, artık bulunmamak veya kullanılır halde olmamak: Onun vücudu kalktı; o Adet şimdi kalktı; kara gümrüğü çoktan kalkmıştı.Hastalıktan kurtulup yatağı terketmek: Hastanız daha kalkmadı mı? Doktor bir haftaya kadar kalkacağını tahmin ediyor.Ayaklanmak, Osm. tuğyân, gulüvvetmek: İkide birde kalkar.Şiddetlenmek: Rüzgâr, fırtına, dalga kalktı.Doğmak, tulü etmek: Şimdi güneş kaçta kalkar? Sabahleyin Zühre’nln kalktığını seyrettim. Ayağa kalkmak =
1.Ayak üstü olmak, Osm. kıyâm etmek.
2.Ayaklanmak. Denize kalkmak = Deniz yolculuğuna çıkmak. DSşe kalka = Düşüp kalkarak, zahmetle yürüyerek, Fars. üftân ü htzân. Kalkıp kalkıp oturmak, hop oturup hop kalkmak = Fazla hiddet etmek, tehevvüre gelmek. Merak kalkmak = Meraka dokunmak, meraklanmak: Merakım kalktı.
Tedavi için gerekli malzeme : Anason, su.
Hazırlanışı : 1 su bardağı sıcak suya yarım kahve kaşığı anason konur. 15 dakika bekletildikten sonra süzülüp içilir. Aynı işlem sabah akşam tekrarlanır.
- Sinirlenmeyin.
- Sigarayı bırakın.
- Şişmanlamamaya ve kilonuzu muhafaza etmeye çalışın.
- Fazla yorucu işler yapmayın.
- Uyku ve dinlenmenizi ihmal etmeyin.
- Koşmayın, acele etmeyin.
- Her gün bir öncekinden daha iyi olduğunuza inanın.
- Kabız olmamaya dikkat edin.
- Çürük dişleriniz varsa, tedavi ettirin.
- Fazla miktarda yağlı sığır veya koyun eti, sütlü şeyler yemeyin. Konserve, pastırma, salam, peynir, turşu, balık ve çikolata gibi şeyleri mümkün olduğunca azaltın.
- Yemeklere tuz koymayın. Yemeklerinizi mısırözü, ayçiçeği veya haşhaşyağı ile hazırlayın
- Bol bol taze sebze ve meyve yiyin.
- Bol bol yoğurt yiyin.
Ayrıca aşağıdaki reçetelerden dilediğinizi kullanın.
Tedavi için gerekli malzeme : Bal, su.
Hazırlanışı : 1 su bardağı suya 3 kahve kaşığı süzme bal konur. Iyice karıştırıldıktan sonra içilir. Aynı işlem her yemekten sonra tekrarlanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Çilek
Hazırlanışı : Yemek aralarında 100’er gram çilek yenir.
Sol Kalp Yetmezliği : Hastada nefes darlığı ve kuru öksürük vardır. Geceleri daha zor nefes alır. Çarpıntı, baygınlık ve terleme görülebilir. Buna kalp astımı adı verilir. Nedeni; aort veya mitral kapaklarının hastalanması veya koroner rahatsızlığıdır.
Sağ Kalp Yetmezliği : Hastanın ayak ve ayak bilekleri şişer. Buralara, parmakla bastırılınca bir süre çukur kalır. El, ayak ve yüzde morarmalar; hazımsızlık ve iştahsızlık görülür. Nedeni, mitral kapağı hastalığı, müzmin bronşit veya doğuştan olan kalp hastalığıdır.
Kaonjestij Kalp Hastalığı : Sağ ve sol kalp yetersizliği bir arada olduğu zaman görülür. Nedeni aort veya mitral kapaklarının hastalanması, müzmin bronşit veya akciğer hastalıkları, romatizma ve tiroid hastalıklarıdır.
Aşağıdaki tavsiyelere uymak gerekir:
- Sigara içmeyin
- Yemeklere fazla tuz koymayın.
- Uykularınızı ihmal etmeyin.
- İstirahat edin ama devamlı olarak yatmayın.
- Sinirlenmeyin, üzülmeyin, her şeyi kendinize dert etmeyin.
Ayrıca aşağıdaki reçetelerden dilediğinizi kullanın.
Tedavi için gerekli malzeme : Nane, su.
Hazırlanışı : 1 çay bardağı sıcak suya yarım kahve kaşığı nane konur. 10 dakika bekletildikten sonra süzülüp, içilir.
Konum: Güneydoğu Asya’da, Tayland Körfezi kıyısında, Tayland, Vietnam ve Laos arasında yer almaktadır.
Coğrafi konumu: 13 00 Kuzey enlemi, 105 00 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Güneydoğu Asya.
Yüzölçümü: toplam: 181,040 km².
Kara: 176,520 km².
Su: 4,520 km².
Sınırları: toplam: 2,572 km.
sınır komşuları: Laos 541 km, Tayland 803 km, Vietnam 1,228 km.
Sahil şeridi: 443 km.
İklimi: Tropikal muson iklimi hakimdir. Muson mevsimi Haziran’dan Ekim ayına kadardır. Kasım-Mayıs ayları dönemlerinde hava kurudur. Kışları kuzeyde biraz soğuktur, bütün yıl boyunca ülke genelinde ısı aynıdır.
Arazi yapısı: Ülke topraklarının büyük bölümünü orta kesimdeki geniş ovalar kaplamaktadır ve doğu kesimini boydan boya aşarak güneye doğru akan Mekong Irmağı egemendir.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Tayland Körfezi 0 m.
en yüksek noktası: Phnum Aoral 1,810 m.
Doğal kaynaklar: Kereste, değerli taşlar, demir yatakları, manganez, fosfat, hidrolik güç potansiyeli.
Arazi kullanımı: İşlenebilir topraklar: %20.44.
ekinler: %0.59.
Diğer: %78.97 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 2,700 km²(2003 verileri).
Doğal afetler: Muson yağmurları (Haziran - Kasım ayları arasında); su baskınları; arada sırada görülen kuraklıklar.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 13,881,427 (Temmuz 2006 verileri).
Yaş yapısı: 0-14 yaş: %35.6 (erkek 2,497,595; kadın 2,447,754).
15-64 yaş: %61 (erkek 4,094,946; kadın 4,370,159).
65 yaş ve üzeri: %3.4 (erkek 180,432; kadın 290,541) (2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %1.78 (2006 verileri).
Mülteci oranı: 0 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Cinsiyet oranı: doğumlarda: 1.05 erkek/kadın.
15 yaş altı: 1.02 erkek/kadın.
15-64 yaşlarında: 0.94 erkek/kadın.
65 yaş ve üzeri: 0.62 erkek/kadın.
Toplam nüfusta: 0.95 erkek/kadın (2006 verileri).
Bebek ölüm oranı: 68.78 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 59.29 yıl.
Erkek: 57.35 yıl.
Kadın: 61.32 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 3.37 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %2.6 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalıkları taşıyan kişi sayısı: 170,000 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenler: 15,000 (2003 verileri).
Ulus: Kamboçyalı.
Nüfusun etnik dağılımı: Khmerler %90, Vietnamlılar %5, Çinliler %1, diğer %4.
Dinler: Budist %95, diğer %5.
Dil: Khmer (resmi) %95, Fransızca, İngilizce.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri bilgiler.
Toplam nüfus: %73.6.
Erkek: %84.7.
Kadın: %64.1 (2004 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: Kamboçya Krallığı.
kısa şekli : Kamboçya.
Yerel tam adı: Preahreacheanachakr Kampuchea.
yerel kısa şekli: Kampuchea.
Eski adı: Khmer Cumhuriyeti, Kamboçya Cumhuriyeti.
ingilizce: Cambodia.
Yönetim şekli: Cumhuriyet.
Başkent: Phnom Penh.
İdari bölmeler: 20 eyalet ve 4 belediye; Banteay Mean Cheay, Batdambang, Kampong Cham, Kampong Chhnang, Kampong Spoe, Kampong Thum, Kampot, Kandal, Kaoh Kong, K
Konum: Batı Afrika’da, güneybatıda Gine Körfezi, kuzeybatıda Nijerya, kuzeydoğuda Cad, doğuda Orta Afrika Cumhuriyeti, güneyde Kongo ile çevrilidir.
Coğrafi konumu: 6 00 Kuzey enlemi, 12 00 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Afrika.
Yüzölçümü: toplam: 475,440 km².
Kara: 469,440 km².
Su: 6,000 km².
Sınırları: toplam: 4,591 km.
sınır komşuları: Orta Afrika Cumhuriyeti 797 km, Cad 1,094 km, Kongo Cumhuriyeti 523 km, Ekvator Gine 189 km, Gabon 298 km, Nijerya 1,690 km.
Sahil şeridi: 402 km.
İklimi: Yıl boyunca süren sıcak bir iklim görülür. Yağışlar güneyden kuzeye doğru gidildikçe azalır.
Arazi yapısı: Sık ormanlarla kaplı yaylalar kuzeye doğru yükselir. Kuzeydeki savan düzlükler, Cad Gölü Havzası`na yaklaştıkça alçalır. Batı bölgesi ise dağlarla kaplıdır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Atlas Okyanusu 0 m.
en yüksek noktası: Fako 4,095 m.
Doğal kaynakları: petrol, boksit, demir, kereste - ağaç ürünleri, alüminyum.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %12.54.
Sürekli ekinler: %2.52.
Diğer: %84.94 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 260 km² (2003 verileri).
Doğal afetler: Zehirli gazların yayılmasına neden olan volkanik etkinlik.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 17,340,702 (Temmuz 2006 verileri).
Yaş yapısı: 0-14 yaş: %41.2 (erkek 3,614,430; kadın 3,531,047).
15-64 yaş: %55.5 (erkek 4,835,453; kadın 4,796,276).
65 yaş ve üzeri: %3.2 (erkek 260,342; kadın 303,154) (2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %2.04 (2006 verileri).
Mülteci oranı: 0 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 63.52 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 51.16 yıl.
Erkek: 50.98 yıl.
Kadın: 51.34 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 4.39 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %6.9 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalıkları taşıyıcıları: 560,000 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenler: 49,000 (2003 verileri).
Ulus: Kamerunlu.
Nüfusun etnik dağılımı: Kamerun Yerlileri %31, Ekvatoral Bantu %19, Kirdi %11, Fulani %10, Kuzeybatılı Bantu %8, Doğulu Nigritic %7, diğer Afrikalılar %13, Afrikalı olmayanlar %1.
Din: Yerel inançlar %40, Hıristiyan %40, Müslüman %20.
Diller: 24 büyük Afrika dil grubu, İngilizce (resmi), Fransızca (resmi).
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri bilgiler.
Toplam nüfus: %79.
Erkek: %84.7.
Kadın: %73.4 (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: Kamerun Cumhuriyeti.
kısa şekli : Kamerun.
Eski adı: Fransız Kamerun’u.
ingilizce: Cameroon.
Yönetim biçimi: Cumhuriyet.
Başkent: Yaounde.
İdari bölmeler: 10 bölgeye ayrılır; Adamaoua, Centre, Est, Extreme-Nord, Littoral, Nord, Nord-Ouest, Ouest, Sud, Sud-Ouest.
Bağımsızlık günü: 1 Ocak 1960 (Fransız yönetiminden ayrıldı).
Milli bayram: Cumhuriyet günü, 20 May (1972).
Anayasa: 20 Mayıs 1972 tarihinde referandum geçirilerek kabul edilmiştir; Ocak 1996 Tarihinde yeniden gözden geçirilip düzeltilmiştir.
Hukuk siste
Tedavi için gerekli malzeme : Nane, sirke, su.
Hazırlanışı : Bir su bardağı kaynak suya 1 kahve kaşığı kuru nane konur. 10 dakika bekletildikten sonra süzülür. Suyuna bir kahve kaşığı saf sirke ilave edilip, içilir.
Konum: Kuzey Amerika’nın kuzeyinde, Kuzey Atlas Okyanusu ve Kuzey Pasifik Okyanusu kıyısında yer almaktadır.
Coğrafi konumu: 60 00 Kuzey enlemi, 95 00 Batı boylamı.
Haritadaki konumu: Kuzey Amerika.
Yüzölçümü: toplam: 9,984,670 km².
Kara: 9,093,507 km².
Su: 891,163 km².
Sınırları: toplam: 8,893 km.
sınır komşuları: ABD 8,893 km.
Sahil şeridi: 202,080 km.
İklim: 70.paraleldeki buz tepelerinden bati sahillerindeki gür bitki örtüsüne kadar değişiklik gösteren iklim çeşitliliğine rağmen Kanada’nın bütününde özellikle nüfusun da daha yoğun olduğu Amerika sınırları boyunca 4 ayrı mevsim yaşanır. Yazın günlük sıcaklık +35 ve daha üstündeki derecelere kadar yükselir, buna rağmen -25 ve daha da altındaki dereceler alışılmadık değildir. İlkbahar ve sonbaharda hava sıcaklıkları daha normaldir.
Arazi yapısı: Batıda dağlık ovalar, güneydoğuda alçak düzlükler çoğunluktadır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Atlas Okyanusu 0 m.
en yüksek noktası: Logan Dağları 5,959 m.
Doğal kaynakları: Demir, nikel, çinko, bakır, altın, kurşun, molibden, potas, gümüş, balık, kereste, vahşi doğa, kömür, petrol, doğal gaz, hidro enerji.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %4.57.
daimi ekinler: %0.65.
Diğer: %94.78 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 7,850 km² (2003 verileri).
Doğal afetler: Kuzeydeki süreklilik gösteren buzlanma ekonomik gelişmeye engel teşkil etmektedir; Doğudan Rocky Dağlarından gelen şiddetli kasırgalar ülkeye yağış ve kar getirirler.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 33,098,932 (Temmuz 2006 verileri).
Yaş yapısı: 0-14 yaş: %17.6 (erkek 2,992,811; kadın 2,848,388).
15-64 yaş: %69 (erkek 11,482,452; kadın 11,368,286).
65 yaş ve üzeri: %13.3 (erkek 1,883,008; kadın 1,883,008) (2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %0.88 (2006 verileri).
Mülteci oranı: 5.85 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 4.69 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 80.22 yıl.
Erkek: 76.86 yıl.
Kadın: 83.74 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 1.61 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.3 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalıkları taşıyan kişi sayısı: 56,000 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenler: 1,500 (2003 verileri).
Ulus: Kanada.
Nüfusun etnik dağılımı: İngiliz kökenli %28, Fransız kökenli %23, diğer Avrupalılar %15, Amerikan yerlileri %2, diğer Asya, Afrika, Arap kökenli %6, melez %26.
Din: Roma Katolikleri %42, Protestanlar %40, diğer %18.
Dil: İngiliz %59.3 (resmi), Fransız %23.2 (resmi), diğer %17.5.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri bilgiler.
Toplam nüfus: %99 (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi adı: Kanada.
ingilizce: Canada.
Yönetim biçimi: Meşruti Monarşi.
Başkent: Ottava.
İdari bölmeler: 10 eyalet ve 3 bölge; Alberta, British Kolombiya, Manitoba, New Brunswick, Newfoundland, Kuzeybatı bölgesi, Nova Scotia, Nunavut, Ontario, Prince Edward Adası, Quebec, Saskatchewan, Yukon
Tedavi için gerekli malzeme : Mısır püskülü, su.
Hazırlanışı : 4 bardak suya, 1 tutam (20 gram) mısır püskülü konur. 30 dakika kaynatıldıktan sonra süzülür. Günde 3 kere, birer su bardağı içilir.
- Makat veya rahimden gelen anormal kanama veya akıntılar.
- Göğüslerde veya vücudun herhangi bir yerinde görülen ve ele gelen şişlik veya sertlikler.
- İyileşmeyen yaralar.
- Ses kısıklığı veya belirli bir sebebi olmayan öksürük.
- Yutma güçlüğü ve hazım bozuklukları.
- Ben ve siğillerde görülen değişmeler.
Bu işaretlerin herhangi biri iki haftadan fazla devam ederse mutlaka doktora başvurmak gerekir. Kanserin görüldüğü yerler aşağıda gösterildiği şekilde tespit edilmiştir.
- Beyin ve omurilikte %1
- Ciltte %10
- Tenasül yollarında, erkeklerde %10, kadınlarda % 6
- Memelerde %14
- Sindirim sisteminde %25
- Solunum yollarında, erkeklerde %2, kadınlarda %3
- Karaciğer ve safra kesesinde %3
- Diğer organlarda %8
Bu bilgilerin ışığı altında, akciğer, deri, dil, dudak, gırtlak, mide, incebağırsak, kalınbağırsak, mesane, meme, ve prostat daha fazla görüldüğü söylenebilir. Kanser tedavisinde uygulanan makro biyotik gıda rejiminin çok etkili olduğu, bu rejimi uygulayan hastaların iyileştikleri ve sağlıklı kimselerin de kanser olmadıkları ileri sürülmektedir.
Makro-biyotik Gıda Rejimi:
Bir günlük gıdanın, %60’ı buğday, arpa, mısır, darı, esmer pirinç veya çavdar unundan yapılmış gıdalardan seçilir.
%23-25’i hayvan gübresiyle gübrelenmiş bahçelerden toplanmış taze ve olgun meyvelerden, patates, patlıcan, ıspanak, veya domatesten seçilir.
%5-10’u tahıl veya sebze çorbalarından seçilir.
%10-15’i deniz ürünleri arasından veya soya fasulyesi, taze fasulye, kırmızı pancar veya şalgamdan seçilir.
Haftada bir kere beyaz etli balık yenebilir. Ancak her hafta pişirme şeklini değiştirmek gerekir.
Haftada iki kere de fazla şekeri olmayan meyveler yenebilir. Çay içilebilir.
Aşağıdaki yiyecek ve içecekler de yasaktır.
Beyaz unla yapılmış ekmek, pasta gibi şeyler, beyaz pirinç, tavuk, peynir, yumurta, konserveler, dondurulmuş yiyecekler, şeker, üzüm, şekerli meyve suları, olgunlaşmış meyve ve sebzeler, kuru fasulye, ve kuru bezelye, mercimek, mantar, pekmez, bulama, çikolata, kakao, gazoz dahil bütün meşrubatlar, ve alkollü içecekler, turşu, sirke, hardal, sofra tuzu, bayat yiyecekler, sığır eti.
Yukarıda anlatılan gıda rejimi hiç aksatılmadan uygulanmalıdır. Tedavi ve korunma maksadıyla aşağıdaki reçeteler de uygulanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Maydanoz.
Hazırlanışı : 4 su bardağı suya 3 tutam maydanoz (veya 50 gram maydanoz tohumu) konur. 5 dakika
kanser bilimi
Kanseri ve ona yol açan hastalıkları inceleyen tıp dalı.
Hazırlanışı : 4 bardak suya 5 çorba kaşığı kekik konur. Kaynatıldıktan sonra süzülür. Günde 3 kere birer çorba kaşığı içilir.
1.Birdenbire uzanıp, atılıp şiddetle almak, çarpmak, kavramak; alıp götürmek: Kurt bir kuzuyu kapıp gitti. Yerde bir elma görünce hemen kaptı.
2.Zorla almak, gasp ve yağma etmek: Parayı elinden kaptı. Birinde bir şey gördü mü hemen kapmaya çalışır.
3.Uzaktan çekip almak, kendine çekmek, cezbetmek, celbetmek, ufak temas ve yakınlıkla hemen çekmek, yakalamak: Hastalık kapmak, sıtmayı kaptı. Huy kapmak, nem kapmak.
4.Kelepir bulup hemen yakalamak: Güzel bir ev kaptı. Orasını kapabillrsen hiç durma.
5.Isırmak, önüne geleni kapmak. Buluttan nem kapmak = Aşırı alınganlık, lakke kapmak = Başkasının hakkını almak. Külâh kapmak = Bir karışıklıktan veya bir kalabalıktan veyahut diğerlerinin gördüğü işten faydalanarak kendi menfaatini istihsal etmek.
1.Fars. siyah, Ar. esved: Kara boya, kara at: Yağız. Kara toprak.
2.mec. Matemli, gamlı, kederli, Ar. meş’ Üm, menhûs: Kara gün, kara haber, kara talih.
3.mec. Ayıp, arlı: Kara yüz, yüzü kara.
4.Esmer: Kara Ahmed, kara ekmek.
5.Siyahlık, siyah boya: Karaya boyamak, karası kara, akı ak.
6.Siyâhî, zenci, Afrika’nın siyah adamı. (c.). Karalar = Yas kıyafeti, mâtem: Karalar giymek. Alın karası = Talihsizlik, Osm. baht-ı siyâh. Kara et = Geyik, tavşan vesaire gibi av eti. Karaoğlan =
1.Çingene.
2.Ayı. Karaiğne = Bir cins ufak karınca. Kara baş = Evlenmeyen manastır kesişi. Siyah sarık saran tarikat dervişi. 3.İlkbaharda açan güzel kokulu mor bir çiçek. Karabasan (başkan) Ağırlık, kâbus. Karabiber = Hindistan’dan gelen maruf bahar ki, kırmızı biberden bu isimle ayrılır. Kara buğday = Buğday çeşidi. Karaboya = Zaçyağı. Karapazı, karapelin = Pazı ve pelin çeşitleri. Karaciğer = Midenin sağ tarafında bulunan iç organ. Karacümle =
1.Çarpma işlemi. 2.Ezberden hesap yapabilme kabiliyeti. Kara cehennem = Pek esmer ve yüzü gülmez adam. Karaçam = Çam ağacı çeşitlerinden biri. Karaçalı = Bir cins dikenli çalı. Karahummâ = Tehlikeli bir çeşit tifüs. Karahaber = Birinin ölüm haberi. Karadeniz = Türkiye’nin kuzeyindeki büyük deniz, Osm. Bahr-i Siyâh. Karadiken = Bir cins bitki. Karasakız = Zift. Karateydi — MAlihulyâ, melankoli. Karasöğüt = Söğüt çeşidi. Karasungur = Doğanın bir cinsi. Karatavuk = Avlanan bir cins tavuk. Karataban —
1.Horasan demiri. 2.Bir çeşit sığır hastalığı.
3.Ipekböceğinin kararıp kırılması illeti. Karadut = Dutun siyah cinsi. Kara Arap = Zenci, siyâhî. Karakarga = Büsbütün siyah olan karga. Karakaş = Kaşları siyah. Karakalem = 1, Yalnız siyah çiçekleri olan İdî porselen.
2.Siyah kurşun kalemiyle yapılan resim. Kara koca = Ağarmamış ihtiyar. Kara kurbağa = Siyahımsı bir cins kurbağa. Karakış = Kışın ortası ve pek soğuk mevsimi. Aradan karakedi geçmek = Bozuşmak: Aramızdan kara kedi mi geçti? Karayazı = Bahtı siyah. Karayüzlü = Bir ir ve namussuzluğu olan. Akı ak, Karası kara = Beyaz çehreli ve siyah gözlü, kaşlı, ablak. Akla karayı seçmek = Çok zahmet çekmek. Is karası = Kurum boyası. Kestane karası = Açık siyah renk. Yüz karası = Namussuzluk, Ar.
Bir insanın önünden siyah renkli bir kedi geçmesinin uğursuzluk getireceğine ilişkin inancın kaynağının milattan önce 3000’li yıllara, eski Mısırlılara dayandığı biliniyor. O devirde kediler kutsal bir canlı olarak görülüyordu. Hatta siyah dişi kedilerin tanrıça olarak kabul edildikleri kazı çalışmaları sonucu çıkan duvar kabartmalarından anlaşılmaktadır.
O devirde Mısır’da kedileri hastalık ve ölümden korumak için kanunlar bile yapılmıştı. Evin kedisinin ölmesi aile için bir felaketti. Aile fakir veya zengin olsun fark etmez, kedi mumyalanır, çok güzel kumaşlara sarılır, hatta mezarında yanına kıymetli taş ve madenler bırakılırdı.
Kedilerin Mısırlıları bu kadar etkilemesinin sebebinin çok yüksek yerden düştükleri zaman bile yara almadan kurtulmaları olduğu sanılıyor. Kedinin dokuz canlı olduğu inancı o zamanlarda gelişmiştir.
Medeniyetler geliştikçe insanlarda kedi sevgisi de arttı, Hindistan’da, Çin’de kediler insana en yakın hayvan oldular. O devirlerde, bugünkü inanışın aksine kedinin birisinin önünden geçmesi o kişi için şans demekti.
Kedilerden, özellikle siyah kedilerden nefret, Hıristiyanlığın kendinden önceki kültürleri ve onların sembol kabul ettiği şeyleri yok etme güdüsü ile ortaçağda, İngiltere’de başladı. Bağımsız, bildiğini yapan, “inatçı” ve “sinsi” karakteri, sayılarının da şehirlerde aşırı artması ile birleşince, kediler gözden düştü.
O yıllarda evinde kedi besleyenler yalnız yaşayan fakir ve yaşlı kadınlardı. Yine o yıllar büyücü ve cadı inancının tüm Avrupa’da histeriye dönüştüğü yıllardı. Siyah kedi besleyen bu kadınların kara büyü yaptıklarına dair kampanyalar başlatıldı. Siyah kedilerin geceleri şeytana dönüştükleri konusunda korku dolu halk hikayeleri üretildi.
Cadı konusu bir paranoyaya dönüşünce birçok zavallı kadın kedisi ile birlikte yakıldı. Fransa’da kralLouis bu uygulamayı yasaklayana kadar her ay binlerce kedi yakıldı. Sonra da kedilerin popülaritesi tekrar yükselerek arttı. Boşuna dememişler kediler dokuz canlıdır diye.
Karaciğerin görevi :
- Günde yaklaşık olarak 4 su bardağı (1 litre) safra salgılar.
- Yağ, protein ve şeker metabolizmasını düzenler.
- Vücudun ısısını ayarlar.
- Vücudun ihtiyacı olan su ve vitaminleri yapar.
- Yağ, protein, şeker ve kan yapımı için gerekli olan maddeleri depolar. Kan miktarını ayarlar.
- Hormonların görevleri üzerinde etkili olur.
Karaciğer yukarıda belirtilen görevlerinden herhangi birini yapamaz hale gelecek olursa, çeşitli hastalıklar ortaya çıkar. Bunların en önemlileri, karaciğer yetersizliği, karaciğer iltihaplanması, karaciğer sirozu, safra kesesi iltihabı ve safra kesesi taşıdır.
Karaciğer Hastalıklarının Ortak Belirtileri :
Hasta, sağ böğründe ağrı hisseder. Bağırsaklarında fazla miktarda gaz vardır. Karnı şişer, anüsten çıkan gaz pis kokar. Cilt rengi ve bazen de göz akı sararır. Yüzünde ve ellerinde çil gibi lekeler görülür. Hazımsızlıktan şikayet eder. Sabahları dilinde pas ve ağzında acılık hisseder. Nefesi de kokar. Sabah saatlerinde ensede ağrı hisseder. Çarpıntı, iştahsızlık vardır. İdrarın rengi sabahları sarı ve koyu, daha sonraki saatlerde ise, duru ve açıktır. Sık sık idrara gider. Baldır kasları ağrır. El ve ayaklarında şişlik görülür. Geceleri uyumak istemez. Görme ve işitme duyguları da zayıflar. Tedavi maksadıyla aşağıdaki reçeteler uygulanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Zeytinyağı, limonsuyu.
Hazırlanışı : 1 çorba kaşığı saf zeytinyağına, 1 çorba kaşığı yeni sıkılmış limon suyu karıştırılır. Sabahları aç karnına içilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Enginar, su.
Hazırlanışı : 4 bardak suya 1 tane enginar doğranır. 10 dakika kaynatıldıktan sonra süzülür. Günde 3 kere birer kahve fincanı içilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Ayva
Hazırlanışı : 2 tane ayva külde pişirilip, yemeklerden önce yenir. Bunun yerine ayva marmelatı da yenebilir.
1.Salgın hastalıklarda sirayetin önünü almak için şüpheli veya bulaşık yerlerden gelenlerin, başkalarıyla görüşmeleri yasaklanarak beklettirildikleri müddet. Eskiden 40 gündü: Karantina beklemek, karantinaya girmek.
2.Gelen gemilerin temiz veya bulaşık olduklarını muayene ve tetkikle, bulaşık olanlarını karantinada beklettiren daire: Karantinaya müracaat etmek. Karantina memuru, doktoru, gardiyanı. Karar.tina yeri = Karantina beklettirilen yer. (denizcilik) Karantina flaması = Henüz muayene edilmemiş geminin çektiği sarı flama ki, hariçle temas etmediğine işarettir.
1.(tıp). En çoğu gözün iç basıncının çoğalmasıyle kendisini gösteren bir göz hastalığı.
2.Ağır akan su.
Tedavi için gerekli malzeme : Tarçın, su.
Hazırlanışı : 4 bardak suya 10 gram tarçın konur. Kaynatıldıktan sonra 1 çay bardağı içilir. Aynı işlem yemeklerden sonra tekrarlanır.
1.Şişeden kap, pul şişe ve umumiyetle kimya tecrübelerinde kullanılanı.
2.Hastaların idrarını saklamaya ve muayeneye mahsus şişe, ördek.
- Sabun, çamaşır tozları ve bazı boyaların neden olduğu kaşıntılar.
- Yün veya naylon iyeceklerin neden olduğu kaşıntılar.
- Bazı kimyasal maddelerin neden olduğu kaşıntılar.
- İstiridye, yumurta, süt, çilek, soğan gibi bazı besinlerin neden olduğu kaşıntılar.
- Bazı ilaçların neden olduğu kaşıntılar.
- Şeker, karaciğer, böbrek hastalıkları veya löseminin neden olduğu kaşıntılar.
- Kurdeşen, egzama, su çiçeği, kızamık, kızıl, kızamıkçık veya deri iltihabının neden olduğu kaşıntılar.
- Mantarın neden olduğu kaşıntılar.
- Kıl kurdunun neden olduğu kaşıntılar.
- İshal veya kabızlığın neden olduğu kaşıntılar.
- Sinirlilik ve ruhi sıkıntıların neden olduğu kaşıntılar.
Tedavinin ilk şartı, kaşıntıyı doğuran sebebi bulmaktır. Bu arada mümkün olduğu kadar kaşımamaya gayret edilir. İç hastalıklar dışındaki etkenlerin neden olduğu kaşıntıların tedavisinde aşağıdaki reçeteler uygulanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Erik, sirke.
Hazırlanışı : Sirkeye batırılan erikler kaşınan yerlere sürülür. Günde 3 kere tekrarlanır.
1.Kısma, budama, kısaltma, kısa kesme: Kasr-ı eşcâr = Ağaç budama.
2.Kesme, kısaltma, sınırlama, azaltma: Yolu kasretmek.
3.Eksik, eksiklik: Gayretini kasretti. 4.Cümlenin lüzumundan fazla kısaltılması: Cümlenin bu derecede kasrı anlaşılmayı zorlaştırıyor.
5.(Aruzda) tef’ilenin son harfinin çıkarılması, meselâ fâilâtün’den fâilât kalması, (tıp) Kasîr-ül-basar = Uzaktan görememek göz hastalığı, Fars. kûtehbînî, Fr. myopie. (hukuk) Kasr-ı yed = Feragat.
Konum: Orta Doğu, Basra Körfezi kıyısında yarımada, Suudi Arabistan sınırında yer alır.
Coğrafi konumu: 25 30 Kuzey enlemi, 51 15 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Orta Doğu.
Yüzölçümü: 11,437 km².
Sınırları: toplam: 60 km.
sınır komşuları: Suudi Arabistan 60 km.
Sahil şeridi: 563 km.
İklimi: Çöl iklimi.
Arazi yapısı: Daha fazla düzlükler ve kumla çakıllardan oluşan çöller yer alır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Basra Körfezi 0 m.
en yüksek noktası: Qurayn Abu al Bawl 103 m.
Doğal kaynakları: petrol, doğal gaz, balık.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %1.64.
daimi ekinler: %0.27.
Diğer: %98.09 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 130 km² (2002 verileri).
Doğal afetler: Duman, toz fırtınası, kum fırtınası.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 885,359 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %2.5 (2006 verileri).
Mülteci oranı: 14.12 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 18.04 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 73.9 yıl.
Erkeklerde: 71.37 yıl.
Kadınlarda: 76.57 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 2.81 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.09 (2001 verileri).
Ulus: Katarlı.
Nüfusun etnik dağılımı: Arap %40, Pakistanlı %18, Hintli %18, İranlı %10, diğer %14.
Din: Müslüman %95.
Diller: Arapça (resmi), İngilizce.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %89.
erkekler: %89.1.
kadınlar: %88.6 (2004 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: Katar Devleti.
kısa şekli : Katar.
Yerel tam adı: Dawlat Katar.
yerel kısa şekli: Katar.
ingilizce: Qatar.
Yönetim biçimi: İslam Hukukuna Dayalı.
Başkent: Doha.
İdari bölümler: 9 belediye; Ad Dawhah, Al Ghuwayriyah, Al Jumayliyah, Al Khawr, Al Wakrah, Ar Rayyan, Jarayan al Batinah, Madinat ash Shamal, Umm Salal.
Bağımsızlık günü: 3 Eylül 1971 (İngiltere’den).
Milli bayram: Bağımsızlık günü, 3 Eylül (1971).
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: ABEDA, AFESD (Arap Ülkeleri Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Fonu), AL, AMF (Arap Ülkeleri Para Fonu), CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), ESCWA (Birleşmiş Milletler Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonu), FAO (Tarım ve Gıda Örgütü), G-77, GCC (Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi), IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı), IBRD (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası), ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü), ICRM (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi), IDB (İslam Kalkınma Bankası), IFAD (Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu), IFRCS (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Toplulukları Federasyonu), IHO (Uluslararası Hidrografi Örgütü), ILO (Uluslarası Çalışma Örgütü), IMF (Uluslararası Para Fonu), IMO (Uluslararası Denizcilik Örgütü), Inmarsat (Uluslararası Denizcilik Uydu Teşkilatı), Intelsat (Uluslararası Telekomünikasyon ve Uydu Örgütü), Interpol (Uluslararası Polis Teşkilatı), IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi), ISO (Uluslararası Standartlar Ör
Tedavi için gerekli malzeme : Şap, bal.
Hazırlanışı : 1 çorba kaşığı süzme bala, 1 kahve kaşığı dövülmüş şap konur. İyice karıştırıldıktan sonra göze sürülür. Bu işlem hergün tekrarlanır.
1.Kıvrım kıvrım, büklüm büklüm bükmek.
2.Çaresiz râzı olup kabûl etmeye mecbur eylemek: Hastalık zavallıyı çocuklarından ayrılmaya da katlandırdı.
2.Hastalık yüzünden büyüyememiş: Kavruk bir çocuk.
1.Kızarılmak, üstü kızaracak surette pişirilmek: Yağda kavrulmuş ciğer, kavrulmuş kestane.
2.Yanmak, hararetten kurumak: Bu çiçekler güneşten kavrulmuş.
3.Hastalık çekip büyüyememek.
1.Her şey hakkında Tanrı’nın ezelî hükmünün yerine gelmesi (kazâ ile kader arasındaki fark kelâm ilminde uzun uzun anlatılır).
2.Kadılık, kadı’nın hükmü, kadılık vazifesi: Filân efendi kazâ mesleğine girdi, yirmi sene kazâda bulundu.
3.Bir kadı’nın kazâsı dahilinde olan yer, kadılık.
4.Bundan galat olarak bir kaymakamın hükümet dairesi, nâhiyeden sonra mülkî taksimâtın en küçüğü, kaymakamlık (ilçe): Her il, birkaç kazâya ayrılmıştır, kazâ kaymakamı (cem’inde Farsça kazâhâ kullanılır: Kazâhây-ı erbaa = Dört kazâ).
5.Kasitsiz ve hata neticesi olan öldürme, yaralama vesair vukuat, muhatara, tehlike, ansızın gelen musibet, elem verici olay: Bir kazâ oldu, kazâ vuku buldu, az kaldı kazâ oluyordu. Kazâ savuşturmak = Vuku bulan veya vukuu pek beklenen bir tehlikeden kurtulmak. Kazâya uğramak = Ansızın ve beklenmedik tehlikeye düşmek: Karayolunda, demiryolundan fazla kazâ olur.
6.Yerine getirme, yapma: Kazâ-i hâcet = Abdest bozma.Vaktinde yerine getirilmeyen namaz ve oruç gibi bir borcu sonradan şer’İ icabına göre ödeme: Hastalığımda kılamadığım namazları kazâ edeceğim, şimdi oruç tutamazsanız kazâsı mümkündür. Ecel-i kazâ = Kaçınılmaz olmakla beraber tabiî olmayıp bir kazâdan ileri gelen ölüm. Zıddı: Ecel-i mev’Üd. Ezkazâ = Kazâen, şâyet, eğer, tesadüfi olarak, beklenmeksizin: Ez-kazâ doktora muhtaç olursanız (memnuniyet verici şeyler için kullanılmamalıdır).
Konum: Orta Asya’da, Çin’in kuzey batısında yer alır.
Coğrafi konumu: 48 00 Kuzey enlemi, 68 00 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Orta Asya.
Yüzölçümü: 2,717,300 km².
Sınırları: toplam: 12,012 km.
sınır komşuları: Çin 1,533 km, Kırgızistan 1,051 km, Rusya 6,846 km, Türkmenistan 379 km, Özbekistan 2,203 km.
Sahil şeridi: 0 km (kara ile çevrili).
İklimi: Kıtasal iklim görülür, kışlar soğuk, yazlar sıcak geçer.
en alçak noktası: Vpadina Kaundy -132 m.
en yüksek noktası: Khan Tangiri Shyngy 6,995 m.
Doğal kaynakları: Petrol, doğal gaz, kömür, demir, manganez, krom, nikel, kobalt, bakır, molibden, kurşun, çinko, boksit, altın, uranyum.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %8.28.
daimi ekinler: %0.05.
Diğer: %91.67 (205 verileri).
Sulanan arazi: 35,560 km² (2003 verileri).
Doğal afetler: Depremler ve toprak kaymaları.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 15,233,244 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %0.33 (2006 verileri).
Mülteci oranı: -3.33 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 28.3 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 66.89 yıl.
Erkeklerde: 61.56 yıl.
Kadınlarda: 72.52 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 1.89 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.2 (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 16,500 (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 200 den az (2003 verileri).
Ulus: Kazakistanlı.
Nüfusun etnik dağılımı: Kazakistanlı %53.4, Rus %30, Ukraynalı %3.7, Özbek %2.5, Alman %2.4, Uygur %1.4, diğer %6.6 (1999 nüfus sayımı).
Din: Müslüman %47, Rus Ortodoksları %44, Protestanlar %2, diğer %7.
Diller: Kazakistanlı %40, Rus %66.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %98.4.
erkekler: %99.1.
kadınlar: %97.7 (1999 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: Kazakistan Cumhuriyeti.
kısa şekli : Kazakistan.
ingilizce: Kazakhstan.
Yerel tam adı: Qazaqstan Respublikasy.
Eski adı: Kazakistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti.
Yönetim biçimi: Başkanlık Tipi Cumhuriyet.
Başkent: Astana.
İdari bölümler: 14 bölge ve 3 şehir; Almatı, Almatı şehri, Aqmola (Astana), Aqtobe, Astana, Atyrau, Batys Qazaqstan (Oral), Bayqongyr, Mangghystau (Aqtau; formerly Shevchenko), Ongtustik Qazaqstan (Shymkent), Pavlodar, Qaraghandy, Qostanay, Qyzylorda, Shyghys Qazaqstan (Oskemen; formerly Ust’-Kamenogorsk), Soltustik Qazaqstan (Petropavl), Zhambyl (Taraz; eski Dzhambul).
Bağımsızlık günü: 16 Aralık 1991 (Sovyetler Birliğinden ayrıldı).
Milli bayram: Cumhuriyet Günü, 25 Ekim (1990).
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: AsDB (Asya Kalkınma Bankası), CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), CIS (Bağımsız Devletlerin Topluluğu), EAPC (Avrupa - Atlantik Ortaklık Konseyi), EBRD (Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası), ECE (Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu), ECO (Ekonomik İşbirliği Örgütü), ESCAP (Asya ve Pasifikler Ekonomik ve Sosyal Ko
1.Kâr etmek, istifade etmek, fayda görmek, faydalanmak: Ayda birkaç bin lira kazanıyor, ticaretten epey kazandı.
2.Edinmek, hâsıl etmek: Nam, şöhret kazandı, efendisinin teveccühünü kazandı.
3.Uğraşmak, hastalığa yakalanmak. Rutubetli evde oturduğundan hastalık kazandı.
Sırtüstü düşen bir kedi önce bacaklarını kendisine, kuyruğunu da bacaklarının arasına çeker, başını yere bakacak şekilde döndürür. Belli bir noktada tam tersini yaparak bacaklarını ve kuyruğunu açar ve vücudu tam ters yöne, yani yere doğru döner. Böylece paraşüt etkisi yaratarak, hızını da frenler ve inişin yumuşak olmasını sağlar.
Yapılan deney ve gözlemlerde bir kedinin alçak bir yerden düşmesinin, yüksek bir yerden düşmesine göre çok daha fazla hasar yaratacağı tespit edilmiştir. Örneğin yaklaşık bin metre yüksekliğindeki, otuz iki katlı bir binanın tepesinden düşen bir kediye hiçbir şey olmazken, yedi katlı binalardan düşenlerde ciddi sakatlıklar, hatta ölüm vakaları görülmüştür. Bilim insanları bunu da “limiz hızı” ile izah ediyorlar.
Havadan yere düşen cisimler, önce gittikçe artan bir hızla yere düşerler. Sonra kütlelerine bağlı olarak belirli bir mesafede hızdaki bu artış durur ve “limit hız” denilen sabit bir hızla yere düşmeye devam ederler. Yani bir gökdelenenin tepesinden atılan madeni bir paranın yere düşme anındaki hızı ile uçaktan atılan (aynı) paranın hızı arasında bir fark yoktur. İyi ki de yoktur, çünkü bu “limit hız” olmasaydı ve cisimler gittikçe artan bir hızla düşmeye devam etmeselerdi, yağmur damlaları kafamıza kurşun gibi düşebilirlerdi.
Bu teoriye göre yüksekten düşen kediler, yaklaşık saatte yüz kilometre sürate gelince limit hıza ulaşırlar, artık hep aynı hızda düşerler ve stresi atlatıp, kendilerine gelir ve gevşerler. Başlangıçta bahsettiğimiz dönme hareketini yaptıktan sonra, Avustralya’da yaşayan uçan sincapların uçuşuna benzer şekilde, tüm vücutlarını paraşüt gibi kullanarak, yaralanma olasılığını en aza indirerek, yere inerler.
Tabii bütün bu deney sonuçlerı ve teoriler, hayvan hastanelerine gelen kediler göz önüne alınarak ortaya çıkartılmıştır. Yüksekten düşüp de ölen veya alçaktan düşüp, ölmeyip, olay yerini terk eden, her iki şekilde de hayvan hastanalerine uğramamış kedilerin sayıları bilinmiyor.
1.in, mağara, Ar. gaar.
2.mec. Sığınacak yer, Ar. melce, melâz.
3.(tıp). Vücutta mağara gibi oyuk yer ki tabiî veya bir hastalıktan hâsıl olur: Kehf-i rie = Veremden akciğerde açılan oyuk. Eshâb-ı kehf = Uzun müddet bir mağarada uyumuş olan meşhur yedi kişi ile köpekleri.
1.Bulaşıcı ve zor iyi olan bir hastalık sebebiyle başının saçı dökülmüş veya bu hastalığa tutulmuş olan: Kel çocuk; kel kız; kel baş.
2.Bu hastalığa yakalanmaksızın saçları dökülmüş olan, Ar eslâğ. İhtiyarlıktan başı büsbütü kel kalmış.
3.mec. Ağaçsız, çıplak: Kel dağ. Keloğlan = Öksüz ve fakir çocuk, külhanbeyi. 4.Pislikten veya bulaşmayla geçip bir daha bitmemek üzere seçim düşüren çıbanlı pis hastalık: Keli geçti; kelini iyi ettiler mec. Keli kızmak = Hiddetlenmek.
1.Yazın bahçelerde ve çayırlarda uçuşan dört kanatlı, kanatları rengârenk toz gibi ince pullarla süslü böcek. Kelebek gibi = Pek güzel giyinmiş küçük kız.
2.Koyunların ciğerine Arız olan hastalık ki, kelebek şeklinde parçalar hâsıl eder: Koyunlar kelebek olmuş; o sürüye kelebek düştü.
3.Bazı Aletlerde bulunan bir çeşit mandal. Kelebekotu = Dağ yoncası. Kelebeksarmaşığı = Bir cins bitki.
Tedavi için gerekli malzeme : Sarımsak, bal.
Hazırlanışı : 10 diş sarımsak kabukları soyulmadan dövülür. Üzerine 1 tatlı kaşığı süzme bal ilave edilir. İyice karıştırıldıktan sonra, hasta olan yerlere sürülür.
Tedavi için gerekli malzeme : Kuru üzüm, kitre, zeytinyağı.
Hazırlanışı : Geniş bir kaba 1 avuç kuru üzüm ve 2 çorba kaşığı kitre konur. Ezilerek karıştırılır. Üzerine 1 çay bardağı zeytinyağı ilave edilir. Tekrar karıştırılır. Sonra temiz bir gaz bezine doldurulup, yaranın üzerine kapanır. Bu işleme iltihap boşalıncaya kadar devam edilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Karabaşotu, pekmez, su.
Hazırlanışı : 4 bardak suya 2 tutam karabaşotu konur. 15 dakika kaynatıldıktan sonra süzülür. Suyuna 1 su bardağı pekmez konur. Iyice karıştırılır. Günde 3 kere birer çay bardağı içilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Turp yaprağı, su.
Hazırlanışı : 4 bardak suya 1 avuç turp yaprağı konur. 5 dakika kaynatıldıktan sonra süzülür. Günde 3 kere birer kahve fincanı içilir.
tıp kimyasal tedavi
Hastalıkların kimyasal maddelerle tedavi edilmesi yöntemi.
Konum: Doğu Afrika, Hint Okyanusu kıyısında, Somali ve Tanzanya arasında yer almaktadır.
Coğrafi konumu: 1 00 Kuzey enlemi, 38 00 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Afrika.
Yüzölçümü: 582,650 km².
Sınırları: toplam: 3,477 km.
sınır komşuları: Etiyopya 861 km, Somali 682 km, Sudan 232 km, Tanzanya 769 km, Uganda 933 km.
Sahil şeridi: 536 km.
İklimi: Kıyıda tropikal, iç kesimde çöl iklimi hakimdir.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Hint Okyanusu 0 m.
en yüksek noktası: Kenya Dağı 5,199 m.
Doğal kaynakları: Altın, kireçtaşı, soda, tuz, hidro güç, vahşi doğa.
Sulanan arazi: 1,030 km² (2003 verileri).
Doğal afetler: Kuraklık ve su baskınları.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 34,707,817 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %2.57 (2006 verileri).
Mülteci oranı: 0 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 59.26 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 48.93 yıl.
Erkeklerde: 49.78 yıl.
Kadınlarda: 48.07 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 4.91 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %6.7 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 1.2 milyon (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 150,000 (2003 verileri).
Ulus: Kenyalı.
Nüfusun etnik dağılımı: Kikuyu %22, Luhya %14, Luo %13, Kalenjin %12, Kamba %11, Kisii %6, Meru %6, diğer Afrikalılar %15, Afrikalılar (Asyalılar, Avrupalı ve Araplar) %1.
Din: Protestanlar %38, Roma Katolikleri %28, yerel inançlar 2%6, Müslümanlar %7, diğer %1.
Diller: İngilizce (resmi), Kiswahili (resmi), diğer yerel diller.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %85.1.
erkekler: %90.6.
kadınlar: 79.7% (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: Kenya Cumhuriyeti.
kısa şekli : Kenya.
Eski adı: İngiltere Doğu Afrikası.
Yönetim biçimi: Başkanlık Tipi Cumhuriyet.
Başkent: Nairobi.
İdari bölümler: 7 eyalet ve 1 bölge; Merkez, Kıyı, Doğu, Nairobi Bölgesi Kuzey Doğu, Nyanza, Uçurum Vadisi, Batı.
Bağımsızlık günü: 12 Aralık 1963 (İngiltere’den).
Milli bayram: Bağımsızlık günü, 12 Aralık (1963).
Anayasa: 12 Aralık 1963.
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: ACP (Afrika - Karayip - Pasifik Ülkeleri), AfDB (Afrika Kalkınma Bankası), C, CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), EADB (Doğu Afrika Kalkınma Bankası), ECA (Birleşmiş Milletler Afrika Ekonomik Komisyonu), FAO (Tarım ve Gıda Örgütü), G-77, IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı), IBRD (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası), ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü), ICFTU (Uluslararası Serbest Ticaret Birlikleri Konfederastonu), ICRM (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi), IDA (Uluslararası Kalkınma Birliği), IFAD (Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu), IFC (Uluslararası Finansman Kurumu), IFRCS (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Toplulukları Federasyonu), IGAD (Hükümetler Arası Kalkınma Otoritesi), ILO (Uluslarası Çalışma Örgütü), IMF (
1.Meydana çıkarma, açma: Duygularımı kolayca keşfetti. 2.Bir sırrı açıklama, srrı bilme: Bir insanın sırlarını keşfetmek.
3.Meçhul bir şeyi bulup meydana çıkarma: Amerika’ nın keşfi; Merih ile Müşteri (Jüpiter) arasında birçok küçük gezegen keşfedilmiştir.
4.Bir hal ve olayın iyice incelenmesi: Adliyece keşfolundu; keşfe giden memurlar.
5.Bir sırrın ve gizli bir hâlin bir kimseye Tanrı tarafından gösterilmesi, ilhâm olunması: Rüyasında keşfolundu.
6.Yapılacak bina vesairenin önceden masraflarının hesap ve tahmin olunması: Yapılacak yolu, hastahaneyi keşfettiler, binanın keşfi bitti. Keşf-I evvel = İlk tahmin; keşif defteri.(askerlik) Asker gönderilecek yerlerin önceden yoklatılması: Keşif kolu. (denizcilik) Keşif gemiıl = Hafif ve hızlı giden savaş gemisi ki, donanı i eşliğinde bulunup keşif ve muhabere hizmetlerinde kullanılır (ihtirâ ve icat’tan farkı için «İhtira» maddesine bk.).
1.Göze sürülen sürmeleri yapmak ve sürmek san’atı, sürmecilik.
2.(tıp) Göz tabipliği, tıbbın gözhastalıkları ihtisası.
1.İnsanın ve bazı hayvanların vücudunda biten sertçe ve kalınca tüy. Ar. şaar, Fars. mûy: Saçından, sakalından, bıyığından kıl koparmak; göğsünden, kollarında çok kıl var; keçi kılı; at kuyruğunun, yelesinin kılları.
2.Keçi tüyü, sef: Kıldan çuval, çul (koyununkine yün ve yapağı, deve, at ve diğer hayvanların ince ve kısa olanına tüy denir).
3.Pek az miktar, çok az: Düşmesine kıl kaldı; kıl kadar yerinden oynamış.
4.Kıldan yapılmış: Kıl çuval; kıl kuşak. Kılbarak = Uzun tüylü bir cins küçük at. Burnundan kıl aldırmamak = Asla müsaade etmemek, hakketse bile kendisine söz söyletmemek. Kılburun = Denizin içine uzanmış pek ince burun, dar kara parçası. Kıl dökmek = (hayvan) Tüyünü değiştirmek. Kılı kırk yarmak = İnceden inceye araştırmak. Kılkuyruk =
1.Bir cins ördek, süne.
2.Züğürt; kılıksız. Kılkıran = Saçkıran hastalığı, Ar. dâ-üs-sâleb. Kılyakı = Hayvan yarasını delip geçirdikleri kaytan çeşidi.
3.Kervan kıran: Venüs.
1.Kırılmış, aşağılamış, tenezzül etmiş, şiddeti geçmiş. Kırgın su = Pek sıcak değil, ılık.
2.Hatırı kırılmış, Fars. hâtır-mânde, hâtır-şikeste = Dargın. Ahmed bana kırgındır.
3.Hayvanlara düşen salgın hastalık: Balık kırgını «kırcın» gibi.
Konum: Orta Asya, Çinin batısı.
Coğrafi konumu: 41 00 Kuzey enlemi, 75 00 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Orta Asya.
Yüzölçümü: 198,500 km².
Sınırları: toplam: 3,878 km.
sınır komşuları: Çin 858 km, Kazakistan 1,051 km, Tacikistan 870 km, Özbekistan 1,099 km.
Sahil şeridi: 0 km (kara ile çevrili).
İklimi: Tien Shan’ın yüksekliklerinde kuru kıtasaldan kutupsala değişiklik görülür; güneybatıda subtropikal iklim görülür, kuzey dağ eteklerindeki bölgelerde subtropikal iklim görülür.
Arazi yapısı: Tien Shan zirvesini vadi ve havzalar kuşatmışlar.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Kara-Darya 132 m.
en yüksek noktası: Jengish Chokusu 7,439 m.
Doğal kaynakları: Çok hidro güç, altın kaynakları ve diğer metaller, kömür, petrol, doğal gaz, cıva, bismut, kurşun, çinko.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %6.55.
daimi ekinler: %0.28.
Diğer: %93.17 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 10,720 km² (2003 verileri).
Coğrafi Not: kara ile çevrili.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 5,213,898 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %1.32 (2006 verileri).
Mülteci oranı: -2.5 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 34.49 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 68.49 yıl.
Erkeklerde: 64.48 yıl.
Kadınlarda: 72.7 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 2.69 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.01 den az (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 3,900 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 200 den az (2003 verileri).
Ulus: Kırgız.
Nüfusun etnik dağılımı: Kırgız %52.4, Rus %18, Özbek %12.9, Ukrayna %2.5, Alman %2.4, diğer %11.8.
Din: Müslüman %75, Rus Ortodoksları %20, diğer %5.
Diller: Kırgızca - resmi dil, Rusça - resmi dil.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %98.7.
erkekler: %99.3.
kadınlar: %98.1 (1999 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: Kırgızistan Cumhuriyeti.
kısa şekli : Kırgızistan.
Yerel tam adı: Kyrgyz Respublikasy.
yerel kısa şekli: yok.
Eski adı: Kırgızistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti.
ingilizce: Kyrgyzstan.
Yönetim biçimi: Başkanlık Tipi Cumhuriyet.
Başkent: Bişkek.
İdari bölümler: 7 bölge ve 1 şehir; Batken Oblasty, Bishkek Shaary, Chuy Oblasty (Bishkek), Jalal-Abad Oblasty, Naryn Oblasty, Osh Oblasty, Talas Oblasty, Ysyk-Kol Oblasty (Karakol).
Bağımsızlık günü: 31 Ağustos 1991 (Sovyetler Birliğinden ayrıldı).
Milli bayram: Bağımsızlık günü, 31 Ağustos (1991).
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: AsDB (Asya Kalkınma Bankası), CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), CIS (Bağımsız Devletlerin Topluluğu), EAPC (Avrupa - Atlantik Ortaklık Konseyi), EBRD (Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası), ECE (Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu), ECO (Ekonomik İşbirliği Örgütü), ESCAP (Asya ve Pasifikler Ekonomik ve Sosyal Komisyonu), FAO (Tarım ve Gıda Örgütü), IBRD (Uluslararası İmar ve Kal
1.Kazanma, kazanç, Ar. iktisâb, istifade: Hayli servet kesbetmiştl: Ayda birkaç bin lira kisbi vardır.
2.Edinme, Osm. hâsıl ve peydâ etme: Kisb-i malûmat etmek; yağmur altında av arkasından gezmekten hastalık kesbettim.
3.Geçimini sğalamak için çalışma ile buna Alet olan san’at ve meşguliyet: Kisb ü kâr sahibi, bk. Kesb.
- Erkeklerde Kısırlık : Normal cinsel ilişkide bulunmayan veya menisi olmayan erkeklere kısır denir. Psikolojik etkenler, iktidarsızlık, erkek uzvunda görülen şekil bozukluğu, gereği gibi tedavi edilmemiş belsoğukluğu, yumurtaların yerlerine inmemiş olması, kabakulak hastalığı sırasında husyelerin iltihaplanmış olması kısırlığı doğuran en başta gelen nedenlerdendir.
- Kadınlarda Kısırlık : Cinsi münasebetlerin, hamile kalma ihtimalinin çok az olduğu zamanlarda yapılması, fallop borularının tıkalı olması, döl yatağında görülen hastalıklar, hormon salgılarının yetersiz olması, rahim veya dış üretim organlarında görülen şekil bozuklukları, şeker hastalığı veya tiroid bozuklukları, beden yorgunluğu, sinir bozukluğu en başta gelen nedenlerdendir.
Çocuk sahibi olmayan eşlerin, tepeden tırnağa kadar muayene olup, gerçek nedenleri, tespit ettirmeleri gerekir. Bundan sonra, kısırlığı doğuran hastalıkların tedavisinde uygulanan reçetelerle birlikte aşağıdaki reçeteler de uygulanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Isırganotu, su.
Hazırlanışı : 4 bardak suya 3 tutam ısırganotu konur. 10 dakika kaynatıldıktan sonra süzülür. Günde 3 kere birer çay bardağı içilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Dut.
Hazırlanışı : Döküntüler başlamadan önce 250 gram dut yedirmek, döküntülerin çabuk çıkmasına yardımcı olur. Aynı uygulama karadut şurubu ile de yapılabilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Şeker.
Hazırlanışı : Ateşin üzerine 1 çorba kaşığı toz şeker konur. Yanarken çıkan duman teneffüs edilir.
1.Kırmızı, el, Ar. ahmer, Fars. sürh: Kızıl elma, kızıl toprak; kızıl boya.
2.Kırmızı olacak derecede ısınmış, kızgın, kor gibi: Kızıl demir.
3.Kızıl renkli saç, sakal, bıyık, tüy, Ar. eşkar: Kızıl sakal.
4.Bir tarz ve cinste pek mübalâğalı, aşırı derecede olan: Kızıl deli. 5.Altın, altından, Ar. müzehheb, Fars. zerrîn:
6.mec. Aşırı solcu, komünist. Kızıl Adalar = İstanbul Adalarının eski bir adı. Kızılbaş =
1.Safevî asker, Fars. sürh-serân.
2.Müfrit Şiî bir zümre. Kızıl hastalık = «Kızıl» denilen bulaşıcı hastalık. Kızılsöğüt = Söğüt ağacının bir cinsi. Kızılşap = Açık eflâtûnî renk. Kızılyaprak = Ağarotu. Kızılyumurta = Paskalya yumurtası.
Tedavi için gerekli malzeme : Adaçayı, su.
Hazırlanışı : 4 bardak suya 2 tutam adaçayı konur. 10 dakika kaynatıldıktan sonra süzülür. Ilıdıktan sonra gargara yapılır.
1.Hasta yatağı ile alâkalı, hasta yatağının yanında yapılan, yani nazar! olmayan.
2.Hekim yetişecek öğrencilerin ders gördükleri hasta koğuşu.
3.Hasta bakılan yer.
4.Klinik belirtiler.
1.Bitkilerin toprağın içine sürdükleri dal ve budaklar ki, onlar vasıtasiyle topraktan rutubet ve ağacın gelişmesini sağlayan maddeleri emer, Ar. asi, cezr, Fars. bih: Ağaç, ot, çiçek kökü; bu ağacın kökleri pek derin, pek uzundur.
2.Bazı hayvanı maddelerin köke benzer kısımları: Diş kökü; sinirin kökleri. 3.mec. Temel, esas, asıl, kaynak, menşe: Bu işin kökleri pek derin, pek sağlamdır; kökünü bulmak, çıkarmak, kurutmak.
4.Bir şeyin aşağı tarafı, kaide, kütük: Ense kökü; ağacın kökünde oturmak; sütunun kökü.
5.İlâç yerine halk arasında kullanılan çeşitli bitki kökleri ki, ekseri yumru şeklinde veya ona yakın şekillerde bulunur: Orada kök satan bir dükkân vardır.
6.Ağaç vesair bitki sayısı: Kırk kök incir; on kök kavak; birkaç kök karanfil.(gramer) Bir kelimedeki bütün ekler çıkarıldıktan sonra kalan kısım.Bir denklemdeki bilinmeyenin yerine konulduğu zaman, o denklemi çözen sayıya o denklemin kökü denir. Kök atmak, uzatmak, salmak =
1.Kökleşmek, kökleri sağlamlaşmak.
2.Dal, budak salıvermek, dallanmak. Altınkökü = İpeka, Güney Amerika’da yetişen bir cins bitki (cephaclis ipecahudna). Ayrıkkökü = Ayrıkotu denilen bitkinin kökleri ki, mesane hastalıklarına karşı vesair ilâçlarda kullanılır. Kök tutmak = Kökleşmek. Kökünden koparmak = Tamamen mahvetmek. Kökünü kurutmak = İz bırakmamak, bir daha ortaya çıkamayacak surette mahvetmek. Yılankökü = Bir cins bitki. Kök sökmek = Büyük güçlükleri yenerek başarmak. Köküne kibrit suyu dökmek = Kökünü kurutmak.
Kolera mikrobu içme sularına karışan sularla yayılıp, salgın haline gelir. Ayrıca hastaların dışkısı, kusmuğu ile bulaşır. Kolera mikrobu bulaşmış yiyecek maddeleri de hastalığın yayılmasına neden olur.
Korunmak için, meyve ve sebze bahçeleri hiç bir zaman lağım suları ile sulanmamalıdır. Lağım sularının, içme sularına karışması engellenmelidir. Yiyecek ve içecekler sinek, böcek ve fare giremeyecek yerlerde saklanmalıdır. Yemeklerden önce ve tuvaletten çıktıktan sonra eller mutlaka sabunlu suyla yıkanmalıdır.
Konum: Güney Amerika’nın güneyinde, Karayip Denizi kıyısında, Panama ve Venezuela arasında ve Kuzey Pasifik Okyanusu kıyısında, Ekvator ve Panama arasında yer almaktadır.
Coğrafi konumu: 4 00 Kuzey enlemi, 72 00 Batı boylamı.
Haritadaki konumu: Güney Amerika, Orta Amerika ve Karayipler.
Yüzölçümü: 1,138,910 km².
Sınırları: toplam: 6,309 km.
sınır komşuları: Brezilya 1,644 km, Ekvator 590 km, Panama 225 km, Peru 1,800 km, Venezuela 2,050 km.
Sahil şeridi: 3,208 km (Karayip Denizi 1,760 km, Kuzey Pasifik Okyanusu 1,448 km).
İklimi: Kıyı bölgelerinde ve doğu ovalarında tropikal iklim, dağlık bölgelerde daha soğuk iklim hakimdir.
Arazi yapısı: Kıyı boyunca düz ovalar, orta kısımlarda dağlar, Andlar ve doğuda yatık ovalar yer almaktadır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Pasifik Okyanusu 0 m.
en yüksek noktası: Pico Cristobal Colon 5,775 m.
Doğal kaynakları: petrol, doğal gaz, kömür, demir, nikel, altın, bakır, değerli taş, hidro güç.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar %2.01.
Sürekli ekinler: %1.37.
Diğer: %96.62 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 9,000 km² (2003 verileri).
Doğal afetler: Dağlar volkanik özellik taşımaktadırlar; arada sırada depremler, periyodik kuraklıklar görülebilir.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 43,593,035 (Temmuz 2006 verileri).
Yaş yapısı: 0-14 yaş: %30.3 (erkek 6,683,079; kadın 6,528,563).
15-64 yaş: %64.5 (erkek 13,689,384; kadın 14,416,439).
65 yaş ve üzeri: %5.2 (erkek 996,022; kadın 1,279,548) (2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %1.46 (2006 verileri).
Mülteci oranı: -0.3 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 20.35 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 71.99 yıl.
Erkek: 68.15 yıl.
Kadın: 75.96 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 2.54 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.7 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 190,000 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 3,600 (2003 verileri).
Ulus: Kolombiyalı.
Nüfusun etnik dağılımı: melez %58, beyaz %20, siyah %4, siyahlarla Amerika yerlilerinin karışımı %3, Amerika yerlileri %1, diğer %14.
Din: Roma Katolikleri %90.
Diller: İspanyolca.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %92.5.
erkekler: %92.4.
kadınlar: %92.6 (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: Kolombiya Cumhuriyeti.
kısa şekli : Kolombiya.
Yerel tam adı: Republica de Colombia.
yerel kısa şekli: Colombia.
Yönetim biçimi: Başkanlık Tipi Cumhuriyet.
Başkent: Bogota.
İdari bölümler: 32 bölüm ve 1 başkent bölgesi; Amazonas, Antioquia, Arauca, Atlantico, Bolivar, Boyaca, Caldas, Caqueta, Casanare, Cauca, Cesar, Choco, Cordoba, Cundinamarca, Guainia, Guaviare, Huila, La Guajira, Magdalena, Meta, Narino, Norte de Santander, Putumayo, Quindio, Risaralda, San Andres y Providencia, Distrito Capital de Santa Fe de Bogota, Santander, Sucre, Tolima, Valle del C
1.Yerleştirmek, Osm. vaz’etmek: Bohçayı minderin altıne koy, zahireyi nereye koyuyorsunuz?
2.Bırakmak, terketmek: Kitabı elinden koymaz, sonraya koymak, davet etmedik kimse koymadı.
3.Müsaade etmek, engel olmamak.
4.Almak, sokmak, yerleştirmek: Misafirleri nereye koyacağız? Atı ahıra koyun.
5.Tutmak, bulundurmak, bırakmak: Beni aç koydular.
6.Atmak, yükletmek.Bir işe tayin etmek: Oraya bekçi koymalı.Giymek, üstüne almak: Yeni şapka koymuş, başına bir başlık koymuş, bu elbiseyi bir daha koymayın.Tutmak, edinmek, Osm. hâsıl ve peydâ eylemek: Süt kaymak koymuş.Kabûl ettirmek, yerleştirmek, göndermek, çocukları mektebe, ustaya, san’ata koydu.Bir şeyi pişmek veya olmak üzere hazırlamak: Turşu, şarap, sirke koydum, aşçı daha yemoğl koymadı.Kurmak, düzeltmek: Sofrayı koyunca bize haber verin, yemeği koydunuzsa gelelim. Ateş koymak = Tutuşturmak, ataş vermek: Saman kulübelerine ateş koydular. Ad koymak = İsim takmak: Çocuğun adını koydular mı? Araya koymak = Aracılık ettirmek, Osm. tovsit etmek, tavassut ettirmek: Tanıdıklardan birini araya koymalı. Askıda koymak = Bitirmemek, süründürmek. Elden koymak = Vazgeçmek, terketmek, yapmamak: Siz himmeti elden koymayın. Ortaya koymak = Açıklamak, açığa çıkarmak, Osm. izhâr etmek, ibrâz eylemek, isbat etmek, (denizcilik) Üzerine koymak = Rüzgârın daha da şiddetlenmesi. Üste koymak = Arttırmak, Osm. tezytd etmek. İçeri koymak — İçeri almak, sokmak, kabûl etmek: Giden misafirleri içeri koymuyorlar. Baş koymak = Baştan geçmek, canını feda etmek. Bahis koymak = Öğdül. Bahse tutuşmak. Bir tarafa, bir yana koymak = Ayırmak, saklamak, korumak. Bez koymak = Bez yapmak üzare İplikleri tezgâha germek. Boş koymak = Mahkûm ve sessiz bırakmak. Temel koymak = Temel tutmak, Osm. pâyldâr olmak. Hâle koymak = Bir hâle getirmek, hâlini değiştirip diğer biçime değiştirmek: Bakın hastalık beni ne hâle koydu, yağmurun bolluğu bizim bahçeyi göl hâline koydu. Rehin koymek = Rehin etmek. Sonraya koymak = Geciktirmek. Minnet koymak = Başına kakmak. Meydana koymak = Ortaya çıkarmak. Nişan koymak s İşaret etmek, unutmamak, hatırlamak. Yanına koymak — Öcünü almamak, cezasını vermemek: Yaptıklarını senin yanına koymayacağım. Yoluna koymak = Düzeltmek, hesaplaşmak. Yola koymak = Göndermek. Yolda koymak = Yolda, yarı yolda bırakmak. Koyup gitmek = Öksüz bırakmak, terketmek.
1.Bir hastalığın başka bir hastalıkla karışması, başka bir hastalığa sebep olması.
2.Girifttik, işlerin birbirine karışması.
tıp karmaşıklık
1. Hastalık sırasında ortaya çıkan ve hastalığın temel özellikleriyle ilişkili olmayan her türlü olumsuz sağlık olayı veya süreci. 2.İlaçların doğurabileceği yan etki.
Konum: Batı Afrika, Güney Atlas Okyanusu kıyısında, Angola ile Gabon arasında.
Coğrafi konumu: 1 00 Güney enlemi, 15 00 Batı boylamı.
Harita konumu: Afrika.
Yüzölçümü: toplam: 342,000 km².
Kara: 341,500 km².
Su: 500 km².
Sınırları: toplam: 5,504 km.
sınır komşuları: Angola 201 km, Kamerun 523 km, Orta Afrika Cumhuriyeti 467 km, Kongo Demokratik Cumhuriyeti 2,410 km, Gabon 1,903 km.
Sahil şeridi: 169 km.
İklimi: Tropikal iklim hakimdir. Mart - Haziran ayları arası yağış mevsimi, Haziran - Ekim ayları arası kuru mevsimdir; yüksek sıcaklık derecesi ve nem oranı değişmezdir.
Arazi yapısı: Kıyı boyunca ovalar, güneyde havzalar, orta kısımda yaylalar, kuzeyde havzalar yer almaktadır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Atlas Okyanusu 0 m.
en yüksek noktası: Berongou Tepesi 903 m.
Doğal kaynakları: petrol, kereste, potas, kurşun, çinko, uranyum, bakır, fosfatlar, doğal gaz, hidro güç.
Arazi kullanımı: tarıma elverişli: %1.45.
Sürekli ekinler: %0.15.
Diğer: %98.4 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 20 km² (2003 verileri).
Doğal afetler: Mevsimsel su baskınları.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 3,702,314 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %2.6 (2006 verileri).
Mülteci oranı: -3.62 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Cinsiyet oranı: doğumlarda: 1.03 erkek/kadın.
15 yaş altı: 1.01 erkek/kadın.
15-64 yaş: 0.98 erkek/kadın.
65 yaş ve üzeri: 0.7 erkek/kadın.
Toplam nüfusta: 0.99 erkek/kadın (2006 verileri).
Bebek ölüm oranı: 85.29 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 52.8 yıl.
Erkek: 51.65 yıl.
Kadın: 53.98 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 6.07 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %4.9 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalıkları taşıyan insan sayısı: 90,000 (2003 verileri).
HIV/AIDS - ölümleri: 9,700 (2003 verileri).
Ulus: Kongolu.
Nüfusun etnik dağılımı: Kongo %48, Sangha %20, M’Bochi %12, Teke %17, Avrupalılar 8,500.
Dinler: Hıristiyanlık %50, animizm %48, Müslümanlık %2.
Diller: Fransızca (resmi), Lingala ve Monokutuba, diğer yerel diller ve lehçeler (Kikongo en çok kullanılanıdır).
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri bilgiler.
Toplam nüfus: %83.8.
Erkek: %89.6.
Kadın: %78.4 (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: Kongo Cumhuriyeti.
Yerel tam adı: Republique du Congo.
Eski adı: Orta Kongo, Kongo/Brazzaville, Kongo.
ingilizce: Congo, Republic of the.
Yönetim Biçimi: Cumhuriyet.
Başkent: Brazzaville.
İdari bölmeler: 9 bölge ve 1 başkent; Bouenza, Brazzaville, Cuvette, Kouilou, Lekoumou, Likouala, Niari, Plateaux, Pool, Sangha.
Bağımsızlık günü: 15 Ağustos 1960 (Fransa’dan).
Milli bayram: Bağımsızlık günü, 15 Ağustos (1960).
Anayasa: Eylül 2000.
Hukuk sistemi: Fransız hukuku temel alınmıştır.
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: ACCT, ACP (Afrika - Karayip - Pasifik Ülkeleri), AfDB (Afrika Kalkınma Bankası), BDEAC, CCC (Gümrük İşbirliği Konsey
Konum: Orta Amerika, Karayip Denizi ve Kuzey Pasifik Okyanusu, Nikaragua ve Panama arasında yer almaktadır.
Coğrafi konumu: 10 00 Kuzey enlemi, 84 00 Batı boylamı.
Harita konumu: Orta Amerika ve Karayipler.
Yüzölçümü: toplam: 51,100 km².
Kara: 50,660 km².
Su: 440 km².
Sınırları: toplam: 639 km.
sınır komşuları: Nikaragua 309 km, Panama 330 km.
Sahil şeridi: 1,290 km.
İklimi: Tropikal iklimin etkisindedir; kuru sezon (Aralık-Nisan) ; yağışlı sezon (Mayıs-Kasım); dağlık bölgeler daha soğuktur.
Arazi yapısı: Dar kıyı şeridi doğuda yükselerek yerini ülkenin belkemiğini oluşturan iç yükseltilere bırakır. Yükseltiler daha geniş bir alan kaplayan Antil Düzlüğüne yumuşak bir biçimde alçalır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Pasifik Okyanusu 0 m.
en yüksek noktası: Cerro Chirripo 3,810 m.
Doğal kaynakları: Hidro enerji.
Arazi kullanımı: tarıma elverişli: %4.4.
Sürekli ekinler: %5.87.
Diğer: %89.73 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 1,080 km² (2003 verileri).
Doğal afetler: Ara sıra depremler ortaya çıkmakta, Atlas Okyanusu kıyısı boyunca kasırgalar etkindir; yağış sezonu boyunca alçak kısımlarda su baskınları ve toprak kaymaları görülür; volkanik aktivite vardır.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 4,075,261 (Temmuz 2006 verileri).
Yaş yapısı: 0-14 yaş: %28.3 (erkek 590,261; kadın 563,196).
15-64 yaş: %66 (erkek 1,359,750; kadın 1,329,346).
65 yaş ve üzeri: %5.7 (erkek 108,041; kadın 124,667) (2001 verileri).
Nüfus artış oranı: %1.45 (2006 verileri).
Mülteci oranı: 0.49 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 9.7 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 77.02 yıl.
Erkek: 74.43 yıl.
Kadın: 79.74 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 2.24 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.6 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalıkları taşıyan insan sayısı: 12,000 (2003 verileri).
HIV/AIDS - ölümleri: 900 (2003 verileri).
Ulus: Kosta Rikalı.
Nüfusun etnik dağılımı: Beyaz ırk %94, siyah ırk %3, Amerika yerlileri %1, Çinliler %1, diğer %1.
Dinler: Roma Katolikleri %76.3, Evangestler %13.7, diğer Protestanlar %0.7, Yahova şahitleri %1.3, diğer %4.8, inançsız %3.2.
Diller: İspanyolca (resmi), İngilizce.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri bilgiler.
Toplam nüfus: %96.
Erkek: %95.9.
Kadın: %96.1 (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: Kosta Rika Cumhuriyeti.
kısa şekli : Kosta Rika.
Yerel tam adı: Republica de Costa Rica.
yerel kısa şekli: Costa Rica.
ingilizce: Costa Rica.
Yönetim Biçimi: Başkanlık Tipi Cumhuriyet.
Başkent: San Jöse.
İdari bölmeler: 7 bölüm; Alajuela, Cartago, Guanacaste, Heredia, Limon, Puntarenas, San Jose.
Bağımsızlık günü: 15 Eylül 1821 (İspanya’dan).
Milli bayram: Bağımsızlık günü, 15 Eylül (1821).
Anayasa: 7 Kasım 1949.
Hukuk sistemi: İspanyol hukuku temel alınmıştır.
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: BCIE, CACM (Orta Amerika Ortak Paza
1.Bir şeyin veya insanın aleyhinde konuşmak.
2.mec. Zayıflamak, hastalanmak.
Tedavi için gerekli malzeme : Sirke, bal, su.
Hazırlanışı : Bir kaba 1 fincan sirke, 1 fincan sıcak su ve 1 fincan süzme bal konur. İyice karıştırılır. Gün aşırı sıcak sıcak içilir.
Konum: Karayipler, Karayip Denizi ve Kuzey Atlas Okyanusu arasında ada devleti, Florida’nın güneyinde yer almaktadır.
Coğrafi konumu: 21 30 Kuzey enlemi, 80 00 Batı boylamı.
Haritadaki konumu: Orta Amerika ve Karayipler.
Yüzölçümü: 110,860 km².
Sınırları: toplam: 29 km.
sınır komşuları: Guantanamo Körfezinde ABD Donanma Merkezi 29 km.
Sahil şeridi: 3,735 km.
İklimi: Ülkede subtropik iklim hakimdir. Yıllık ortalama sıcaklık 26Cº. Ocak ayıyla Ağustos ayındaki sıcaklık arasında az bir fark vardır. Küba’da Haziran-Ekim arasında görülen ve saate 265 km’lik bir hıza ulaşan kasırgalara rastlanır. Mayıs-Ekim arası yağışlı mevsim, Kasım-Nisan arası kuru mevsim görülür. Yaz ortalama sıcaklık; 27.4Cº civarındadır. Ortalama Sıcaklık: 22.2Cº.
Arazi yapısı: Yatık ve inişli çıkışlı ovalar, dik kayalar ve güneydoğuda dağlar yer almaktadır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Karayip Denizi 0 m.
en yüksek noktası: Pico Turquino 2,005 m.
Doğal kaynakları: kobalt, nikel, demir, bakır, manganez, tuz, kereste, silis, petrol, işlenebilir topraklar.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %27.63.
Sürekli ekinler: %6.54.
Diğer: %65.83 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 8,700 km² (2003 verileri).
Doğal afetler: Doğu sahillerinde Ağustos - Ekim aylarında kasırgalar ortaya çıkar, kuralıklar genel sorunlardandır.
Coğrafi Not: Karayipler’in en büyük ülkesidir.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 11,382,820 (Haziran 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %0.31 (2006 verileri).
Mülteci oranı: -1.57 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Cinsiyet oranı: doğumlarda: 1.06 erkek/kadın.
15 yaş altı: 1.06 erkek/kadın.
15-64 yaşlarında: 1 erkek/kadın.
65 yaş ve üzeri: 0.85 erkek/kadın.
Toplam nüfusta: 0.99 erkek/kadın (2006 verileri).
Bebek ölüm oranı: 6.22 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 77.41 yıl.
Erkeklerde: 75.11 yıl.
Kadınlarda: 79.85 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 1.66 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.01 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 3,300 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 200 den az (2003 verileri).
Ulus: Kübalı.
Nüfusun etnik dağılımı: melez %51, beyaz ırk %37, siyah ırk %11, Çinli %1.
Din: Roma Katolikleri %85 Protestanlar, Musevileri, diğer.
Diller: İspanyolca.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %97.
erkekler: %97.2.
kadınlar: %96.9 (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: Küba Cumhuriyeti.
kısa şekli : Küba.
Yerel tam adı: Republica de Cuba.
yerel kısa şekli: Cuba.
Yönetim biçimi: Sosyalist Cumhuriyet.
Başkent: Havana.
İdari bölümler: 14 bölge ve 1 belediye; Camaguey, Ciego de Avila, Cienfuegos, Ciudad de La Habana, Granma, Guantanamo, Holguin, Isla de la Juventud, La Habana, Las Tunas, Matanzas, Pinar del Rio, Sancti Spiritus, Santiago de Cuba, Villa Clara.
Bağımsızlık günü: 20 Mayıs 190
1.Kuduz olmak, Kuduz hastalığına yakalanmak: Hayvanlardan en çok köpek kudurur.
2.mec. Azmak, heyecana gelmek, çok kızmak: Bunu. İşitince büsbütün kudurdu.
1.İnsan ve hayvanda işitmeye mahsus olan iki organ ki, başın iki tarafında bulunur. Ar. üzn, Fars. gûş: İnsan kulağı; at kulağı.
2.İşitme, Ar. sem’, sâmia: Kulağı ağır; kulak vermek.
3.Dinleme, dikkat.
4.Bir şeye bir ucundan bağlı parça, bir şeyin pahasını veya isim, ölçü vs. yi gösteren ilişikte bulunan kâğıt, bez, meşin parçası veya bir mektup ve telgraf vesaireye alıcı tarafından imza ve iade olunmak üzere bağlı ilmühaber kâğıdı: Bu vazoların kulağı düşmüş; kıymeti kulağında yazılıdır; götürdüğünüz tezkerenin kulağını imza ettirdiniz mi?
5.İçi kıyma vesaire ile dolmuş yassı hamur parçası: Kulak çorbası.
6.Kasatura ve bıçak gibi kesici Aletlerin kabzasının başındaki çatal çıkıntı: Sivri, yassı kulaklı bıçak. Kulak asmak = Dikkatle dinlemek, söylenilen sözü kabûl etmek: Kendisine söyledim, nasihat verdim kulak asmadı; benim sözüme kulak asmaz. Ağır kulak = Kolay işitmez, sağırca. Eşekkulağı = Bir cins bitki. Ayıkulağı = Yer şakayıkı. Eli kulağında = Hazır. Kulak uğultusu = Aslı olmaksızın kulakta hâsıl olan uğultu ve ses. Kulak, gözkulak olmak = Dikkatli davranmak. Balık kulağı = Balığın kulağa benzer organı ki, teneffüs için suyu oradan alır, tarak. Kulak bükmek = Tavsiye ve ihtar etmek, aklına getirmek. Kulaktozu (doğrusu kulakdozu) = İnsan kulağının aşağı sarkan yumuşak yeri ki, küpe buraya takılır. Can kulağı ile dinlemek = Gayet dikkatle dinlemek. Çıkrıkçı kulağı Bir çeşit demir kalem. Kulak çınlamak, kulağı çınlasın. = bk. Çınlamak. Denizkulağı = Bir cins bitki. Kulağıdelik = HAdiseleri kolayca duyabilen, uyanık insan. Devede kulak = Nisbeten büyük şey, büyük bir şey yanında pek küçüğü. Şeytanın kulağına kurşun = Şeytan işitmesin, nazar değmesin (gıpta edilecek bir hâl için söylenir). Tavşankulağı = Bir ot. Kulak tutmak := Dinlemek, dikkat etmek. Kulak doldurmak = Dinlemek, kandırmak, inandırmak. Kulak dolgunluğu — Çok işitmekle elde edilen bilgi. Kulağakaçan Çabuk yürüyen kulağı çatal bir küçük kara böcek. Kulak kabartmak = Renk vermeksizin dikkatle dinlemek, gizliden kulak vermek, kulak misafiri ölmek. Kabakulak = Bir çeşit hastalık. Karakulak = Postu kürk yapılan ve arslanın artığını yediği söylenen bir cins vaşak, Anadolu vaşağı. Kalemkulak = Bazı atların kesilmiş kalem biçiminde küçük ve güzel kulakları. Kuzukulağı = Sebzeden sayılan mayhoşça bir cins yaprak. Kulak kıkırdağı = Kulağın baştan dışarı olan çıkıntısı. Kulağa koymak = İhtar, tavsiye etmek: Bu işi kulağa koymuşlar. Keçikulağı = Kuzukulağıntn bir çeşidi, sebze gibi kullanılan mayhoşça yaprak. Kellekulak = Vücut, kılık, çalım. Kulağa küpe = Dikkatle işiterek ezberlenen söz: Bu söz kulağınızda küpe olsun. Kulağa girmek = Dikkatle dinlenmek: Onun kulağına söz girmez. Bir kulaktan girip bir kulaktan çıkmak = İşitip dinlememek. Kulak kirişte olmak = İşitmek üzere dikkatli olma, daima uyanık bulunmak. Kulak misafiri olmak = Renk vermeksizin söylenilen sözlere kulak verip işitmek: Bir şey konuşuyorlardı, ben de kulak misafiri oldum. Kulak vermek = Dinlemek. Yerin kulağı var = Bir şey ne kadar gizli
Tedavi için gerekli malzeme : Sarımsak, zeytinyağı.
Hazırlanışı : 1 diş sarımsak külde pişirildikten sonra ufalanır. Üzerine 1 kahve kaşığı zeytinyağı ilave edilip, karıştırıldıktan sonra kulak deliğine sokulur.
Tedavi için gerekli malzeme : Sirke.
Hazırlanışı : 2 su bardağı sirke kaynatılır. Çıkan buhar kağıttan bir huni yardımıyla kulağa verilir.
- Ortakulak İltihabı : Bademcik veya gırtlakta meydana gelen iltihaplar grip, kızamık, kuşpalazı, kızıl gibi hastalıklar ortakulağın iltihaplanmasına neden olabilir. Hastada, yüksek ateş ve kulak ağrısı görülür. Kulağa sıcak pansumanlar yapmak, ağrıları dindirir.
- Kulak Arkasındaki Kemiğin İltihabı : Nedeni, genellikle ortakulaktaki iltihabın, kulak arkasındaki kemiğe doğru yayılmış olmasıdır. Hastada ateş, kulak ağrısı, koyu kulak akıntısı, halsizlik görülür. İşitme azalır. Çaresi ameliyattır.
1.Daha çok atlarda görülen serpme kan çıbanı.
2.İnsanda etlerin fiske fiske kızarmasından ibaret hastalık.
Tedavi için gerekli malzeme : Ayıkulağı, su.
Hazırlanışı : 4 bardak suya 1 avuç ayıkulağı konur. 10 dakika kaynatıldıktan sonra süzülüp, kaşınan yere sürülür.
1.Pb senbolü ile gösterilen, yoğunluğu 11,3 olan yumuşak bir eleman.
2.Tüfek ve tabanca ile atılan mermi ki, kurşundan dökülür. Kurşun madeninden yapılmış: Kurşun boru, kurşun tahta, kurşun damga. Kurşun atmak =
1.Silâh boşaltmak: Oradan geçerken haydutlar bize kurşun attılar.
2.Çarpışmada bulunmak, düşmanlık etmek: Birbirlerine kurşun atıyorlar.
3.Nişana vurmak: Kurşun atmaya çıkmışlar.
4.mec. Hırsla istemek. Kurşun tavası = Kurşun eritecek küçük demir tava. Kurşun çıkaracak, sökecek = Tüfek ve tabancadan kurşunu çıkaracak burgu, horozayağı. Kurşun dökmek = Kurşun eritip hastanın üstünde su ile dolu bir kâseye dökerek gûyâ nazarın tesirini bozmak. Kurşuna dizmek = Askerî idam cezasını icra etmek, bir takım askere kurşun attırarak mahkûmu öldürtmek. Kurşun sirkesi = Kurşun asidi. Şeytan (ın) kulağına kurşun = Gıbtaya değer bir hâl söylenirken «münafık kulağına gitmesin» mânâsında kullanılan tâbir. Kurşuntuzu = Kimyada bir tuz. Kurşunkalem = Dışarısı tahta ve içerisi grafit kuru kalem ki, kâğıda sürülünce siyah çizgi bırakarak yazar. Boyalı kurşunkalem ™ Bu kalemin siyahtan başka renklerde yazanı, Kurşun gibi = Pek ağır. Kurşun merhemi = Bir çeşit cıvalı merhem.
1.Kurşun döken ve satan adam.
2.Hastalara kurşun döken: Kurşuncu kadın.
1.Hasta dokuları kazıyarak alma işi, kazıma.
2.Dölyatağının içini kazıyıp cenîni alma ameliyesi.
1.Birini tehlikeden çıkarmak, selâmete eriştirmek, Osm. tahlîs eylemek: Denize düşeni kurtardılar, doktor hastayı kurtardı; herkes canını kurtarmağa çalışıyordu.
2.Verilmiş ve rehin bırakılmış bir şeyi o kayıttan çıkarmak: Evimi rehinden kurtarmak İsterim, borcumun bir miktarını verip bir senedi kurtarmalıyım.
3.Cezadan veya mesuliyetten uzaklaştırmak.
4.Sarfedilecek bir parayı sarfetmemek yolunu bulmak, kazanmak: Aramızda pazarlık ederek uyuşabilirsek komisyoncuya vereceğimiz parayı kurtarmış oluruz.
2.Selâmete çıkmak: Hele kurtulduk, kurtulduğuna teşekkür etmeli. 3.Bağını koparıp kaçmak: Bir at kurtulmuş; zincirden kurtulmuş gibi; mahbuslar hapishaneden kurtulmuş.
4.Bağlandığı yerden çıkmak, fırlayıp ayrılmak: Tahtanın biri kurtulmuş. Elinden kurtulmak = Ele geçmemek, geçmişken sıyrılmak: Onun elinden kimse kurtulmaz. Elimden kurtulamazsınız = Elbette elime geçersiniz. İpten kazıktan kurtulmuş — Sabıkalı, cânî, kötü adam.
1.Bir tehlikeden uzaklaşma, Ar. halâs, rehâ, necât, selâmet: O hastalıktan kurtuluş yoktur.
2.Kaçma, firar, boşanma.
3.Kaçmak, kurtulmak sebep ve yolu.
1.Yaşın zıddı, rutubeti çekilmiş, Ar. yâbis, Fars. huşk: Kuru ağaç, kuru ot, kuru çamur.
2.Yağmur yağmayan, susuz: Kuru ova, kuru arazi. 3.Arık, zayıf, etsiz: Kupkuru bir adam.
4.Döşenmemiş, çıplak, açık: Kuru tahta, kuru yer.
5.Sade, katıksız: Kuru ekmek.
6.Başka bir mevsimde yenmek üzere güneşte kurutulmuş: Kuru meyve, kuru balık, kuru üzüm.Sıvı salgısı olmayan. Kuru öksürük = Balgamsız.Kar ve yağmuru olmayan: Kuru hava, kurusoğuk.Kurşunu olmayan, kurşunsuz: Kurusıkı.Boş, asılsız, nâfile, tesirsiz ve sebepsiz: Kuru söz, kuru lâf, kuru gösteriş, kuru patırdı.Harçsız: Kuru duvar. Kuru başına = Yalnız, Fars. bî-kes. (denizcilik) Kuru havuz = Gemilerin tamiri ve temizlenmesi için sokuldukları havuz ki, gemi girdikten sonra suyu tulumba İle alınıp gemi kızakta kalır. Kuruda kalmak — Cezirde gemi oturmak. Kuruda = Yerde, karada, (denizcilik) Kuru direk = Fırtınalı havada yelkensiz olarak rüzgârın şevkine tâbî olmak. Tuzu kuru = İşi sağlam, şüphe götürür hâli olmayan. Kurukuruya = Boşuboşuna, büsbütün nafile. Kurukahve = Pişirilmemiş, kavrulmuş kahve tozu. Kuru keçik = Uyuz hastalığı. Gülkurusu = Gül kurusunun rengi.
1.Kanatlı olan, İki ayak üzere yürüyen ve havada uçan hayvan sınıfı, Ar. tayr, Fars. mürg: Yırtıcı, avcı kuş, av kuşu.
2.Bilhassa diğer kuşları vs. bazı hayvanları avlamaya alıştırılan çakır ve atmaca. Kuşekmeği = Hatmi çeşitlerinden bitki. Kuşüzümü = Gayet küçük siyah üzüm. Kuşbaşı = Büyücek parçalar suretinde: Kuşbaşı kebap et, kar. Kuş burnu =
1.Gaga.
2.Bir cins bitki. Kuşpalazı =
1.Kuş yavrusu.
2.Çeşitleri olan bulaşıcı, ağır bir hastalık, difteri. Kuşdili =
1.mec. Anlaşılmaz dil.
2.Dişbudak çeşidi (ağaç). Kuşsütü = mec. Bulunmaz şey. kuş illeti = Atların ön taraflarına Arız olan bir hastalık. Kuşkanadı =
1.Kuş kanadından süpürge veya yelpaze.
2.Bir çeşit boğaz hastalığı. Kuşkonmaz = Küçük bir cins sebze. Kuşkirazı = Küçük taneli bir cins kiraz. Kuşlokumu = Tatlı ve yumurtalı bir çeşit yufka. Kuş yemi = Kenevir tohumunun bir çeşidi.
1.Açma, Ar. feth: Kapıyı küşâd etti. 2.Yeni yapılan resmî bir yapının ilk defa olarak -açılması, Ar. iftitâh: Yeni lisenin küşâdı. Hastahanenin resm-i küşâdı.
3.Yayın çekilip atılması: Yaya küşâd vermek.
4.Oyun tarzı: Tavlada Osmanlı, frenk küşâdı.
Tedavi için gerekli malzeme : Ihlamur, su.
Hazırlanışı : 4 bardak kaynak suya 1 çorba kaşığı ıhlamur konur. 10 dakika bekletildikten sonra 1 su bardağı içilir.
Konum: Orta Doğu, Basra Körfezi kıyısında, Irak ve Suudi Arabistan arasında yer almaktadır.
Coğrafi konumu: 29 30 Kuzey enlemi, 45 45 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Orta Doğu.
Yüzölçümü: 17,820 km².
Sınırları: toplam: 462 km.
sınır komşuları: Irak 240 km, Suudi Arabistan 222 km.
Sahil şeridi: 499 km.
İklimi: Kuru çöl iklimi, aşırı sıcak yazlar ve kısa, serin kışlar.
Arazi yapısı: Düz ve hafif dalgalı çöl arazisi.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Basra Körfezi 0 m.
en yüksek noktası: 306 m.
Doğal kaynakları: petrol, balık, karides, doğal gaz.
Sulanan arazi: 130 km² (2003 verileri).
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 2,418,393 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %3.52 (2006 verileri).
Mülteci oranı: 15.66 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 9.71 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 77.2 yıl.
Erkeklerde: 76.13 yıl.
Kadınlarda: 78.31 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 2.91 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.12 (2001 tahmini).
Ulus: Kuveytli.
Nüfusun etnik dağılımı: Kuveytli %45, diğer Araplar %35, Güney Asya %9, İran %4, diğer %7.
Din: Müslüman %85, Hıristiyan, Hindu, Pers, diğer %15.
Diller: Arapça (resmi), İngilizce.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %83.5.
erkekler: %85.1.
kadınlar: %81.7 (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: Kuveyt Devleti.
kısa şekli : Kuveyt.
Yerel tam adı: Dawlat al Kuwayt.
yerel kısa şekli: Al Kuwayt.
ingilizce: Kuwait.
Yönetim biçimi: Meşruti Monarşi.
Başkent: Küveyt.
İdari bölümler: 5 eyalet; Al Ahmadi, Al Farwaniyah, Al ‘Asimah, Al Jahra’, Hawalli.
Bağımsızlık günü: 19 Haziran 1961 (İngiltere’den).
Milli bayram: Milli gün, 25 şubat (1950).
Anayasa: 11 Kasım 1962.
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: ABEDA, AfDB (Afrika Kalkınma Bankası), AFESD (Arap Ülkeleri Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Fonu), AL, AMF (Arap Ülkeleri Para Fonu), BDEAC, CAEU (Arap Ülkeleri Ekonomik Anlaşmalar Konseyi), CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), ESCWA (Birleşmiş Milletler Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonu), FAO (Tarım ve Gıda Örgütü), G-77, GCC (Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi), IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı), IBRD (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası), ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü), ICC (Milletlerarası Ticaret Odası), ICRM (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi), IDA (Uluslararası Kalkınma Birliği), IDB (İslam Kalkınma Bankası), IFAD (Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu), IFC (Uluslararası Finansman Kurumu), IFRCS (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Toplulukları Federasyonu), ILO (Uluslarası Çalışma Örgütü), IMF (Uluslararası Para Fonu), IMO (Uluslararası Denizcilik Örgütü), Inmarsat (Uluslararası Denizcilik Uydu Teşkilatı), Intelsat (Uluslararası Telekomünikasyon ve Uydu Örgütü), Interpol (Uluslararası Polis Teşkilatı), IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi), I
Bilim insanları Güneş sistemimizden çok uzakta ama yine Güneş çekimine bağlı olarak bir yörüngede dönen, her birinin kütlesi ve boyutu dünyamızdan çok az olan kirli kar topu şeklinde milyarlarca kuyruklu yıldız olduğuna inanıyorlar.
Bu görüşe göre başlangıçta görkemli kuyrukları olmayan bu gök cisimlerinden bazıları sistem içindeki karşılıklı çekim güçleri nedeni ile Güneş’e doğru hareket etmeye başlıyorlar.
Güneş’e yaklaştıkça, dış katmanlarında donmuş halde bulunan uçucu gazlar (karbondioksit, su, metan amonyum, vb.) hızla buharlaşmaya başlıyor. Güneş’e yaklaştıkça cismin etrafını gaz bulutu olarak sarıyorlar.
Güneş yüzeyinde devamlı patlamalar olduğundan ve uzaya büyük hızlarla gaz bulutları fırlatıldığından, cisim Güneş’e iyice yaklaştığında bunların etki alanına giriyor ve etrafındaki gaz bulutu Güneş’in tersi yöne doğru savrularak bir kuyruk görünümünü oluşturuyor. Bu nedenle kuyruklu yıldızların kuyruklarının yönleri hep Güneş yönünün ters tarafındadır.
Kuyruklu yıldızın kuyruğunun parlaklığına Güneş ışınlarının, gaz bulutu ve parçacıklardan yansımaları neden olur. Aslında büyüklüklerine bağlı olarak kuyruklu yıldızlar kuyruklarından sürekli madde kaybederler. Sonunda gök taşları haline gelen kuyruklu yıldız kalıntıları, dünya yakınından geçerken bize akan yıldız yağmurları olarak görünürler.
Eğer dünyamız bir kuyruklu yıldızın kuyruğu içinden geçerse ne olur? Bu, korkulacak bir şey değildir. Çünkü kuyruklu yıldızların kuyrukları yoğun değildir ve dünyanın bu kuyruk içinden geçmesi ona hiçbir şekilde etkide bulunmaz. Nitekim Halley kuyruklu yıldızı 1910’da geldiğinde, Dünya onun kuyruğunun içinden geçmişti ve bunun yeryüzüne bir zararı olmamıştı. Zamanımızda kuyruklu yıldızların normal gök cisimleri oldukları biliniyor. Bunlar çok büyük hacimli kuyruklarından dolayı korkutucu görünen aslında küçük ve hafif cisimlerdir.yüzyılın ortalarından itibaren bilimin bunların yapılan ve ne olduklarını çözmeye başlamasından sonra halkın peşin hükümleri ve korkuları kaybolmaya başlamıştır.
1.Et.
2.Meyvenin yenecek yeri: Şeftali, erik lahmı. Lahm-ı zâid = Vücudun bir tarafında hastalık sonunda hâsıl olan fazla et parçası.
tıp cüzzam
Hansen basilinin sebep olduğu, sinir sistemi ve deri başta olmak üzere birçok sistem ve organı etkileyebilen bulaşıcı bir hastalık.
Konum: Doğu Avrupa, Baltik Denizi kıyısında, Estonya ile Litvanya arasında yer alır.
Coğrafi konumu: 57 00 Kuzey enlemi, 25 00 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Avrupa.
Yüzölçümü: 64,589 km².
Sınırları: toplam: 1,368 km.
sınır komşuları: Beyaz Rusya 167 km, Estonya 343 km, Litvanya 576 km, Rusya 282 km.
Sahil şeridi: 531 km.
İklimi: Deniz iklimi, nemlidir, kışlar orta sertlikte geçer.
Arazi yapısı: Alçak ovalar.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Baltik Denizi 0 m.
en yüksek noktası: Gaizinkalns 312 m.
Doğal kaynakları: Kehribar, bataklık kömürü, kireçtaşı, hidro enerji, işlenebilir arazi.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %28.19.
daimi ekinler: %0.45.
Diğer: %71.36 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 200 km² (2003 verileri).
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 2,274,735 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %-0.67 (2006 verileri).
Mülteci oranı: -2.26 mülteci/1,000 nüfus (20016 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 9.35 ölüm/1,000 doğan bebek (2001 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 71.33 yıl.
Erkeklerde: 66.08 yıl.
Kadınlarda: 76.85 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 1.27 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.6 (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 7,600 (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 500 den az (2003 verileri).
Ulus: Letonyalı.
Nüfusun etnik dağılımı: Letonyalı %56.5, Rus %30.4, Beyaz Rus %4.3, Ukraynalı %2.8, Polonyalı %2.6, diğer %3.4.
Din: Lutherci, Roma Katolikleri, Rus Ortodoksları.
Diller: Letonyaca (resmi), Litvanyaca, Rusça, diğer.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %99.8.
erkekler: %99.8.
kadınlar: %99.8 (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: Letonya Cumhuriyeti.
kısa şekli : Letonya.
Yerel tam adı: Latvijas Republika.
yerel kısa şekli: Latvija.
Eski adı: Letonya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti.
Yönetim biçimi: Başkanlık Tipi Cumhuriyet.
Başkent: Riga.
Bağımsızlık günü: 18 Kasım 1991 (Sovyetler Birliğinden ayrıldı).
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: BIS (Uluslararası İmar Bankası), CBSS (Baltik Ülkeleri Konseyi), CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), CE (Avrupa Konseyi), EAPC (Avrupa - Atlantik Ortaklık Konseyi), EBRD (Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası), ECE (Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu), Avrupa Birliği, FAO (Tarım ve Gıda Örgütü), IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı), IBRD (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası), ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü), ICFTU (Uluslararası Serbest Ticaret Birlikleri Konfederastonu), ICRM (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi), IDA (Uluslararası Kalkınma Birliği), IFC (Uluslararası Finansman Kurumu), IFRCS (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Toplulukları Federasyonu), ILO (Uluslarası Çalışma Örgütü), IMF (Uluslararası Para Fonu), IMO (Uluslararası Denizcilik Örgütü), Intelsat (Uluslararası Telekomünikasyon ve Uydu Örgütü), Interpol (U
Konum: Kuzey Afrika, Akdeniz kıyısı, Mısır ve Tunus arasında yer alır.
Coğrafi konumu: 25 00 Kuzey enlemi, 17 00 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Afrika.
Yüzölçümü: 1,759,540 km².
Sınırları: toplam: 4,348 km.
sınır komşuları: Cezayir 982 km, Cad 1,055 km, Mısır 1,115 km, Nijer 354 km, Sudan 383 km, Tunus 459 km.
Sahil şeridi: 1,770 km.
İklimi: Kıyı boyunca Akdeniz iklimi, iç kısımlarda kuru ve sert çöl iklimi görülür.
Arazi yapısı: Çoğunlukla çorak topraklar, düz ve dalgalı ovalar, platolar, çukurlar yer alır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Sabkhat Ghuzayyil -47 m.
en yüksek noktası: Bikku Bitti 2,267 m.
Doğal kaynakları: petrol, doğal gaz, alçıtaşı.
Arazi kullanımı: İşlenebilir arazi: %1.03.
daimi ekinler: %0.19.
Diğer: %98.78 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 4,700 km² (2003 verileri).
Doğal afetler: Kum fırtınaları.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 5,900,754 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %2.3 (2006 verileri).
Mülteci oranı: 0 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 23.71 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 76.69 yıl.
Erkeklerde: 74.46 yıl.
Kadınlarda: 79.02 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 3.28 çocuk/1 kadın (2001 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.3 (2001 verileri).
Ulus: Libyalı.
Nüfusun etnik dağılımı: Berber ve Araplar %97, Yunanlar, Maltalılar, İtalyanlar, Mısırlılar, Pakistanlılar, Türkler, Hintliler, Tunuslular.
Din: Sünni Müslümanlar %97.
Diller: Araplar, İtalyanlar, İngilizler.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %82.6.
erkekler: %92.4.
kadınlar: %72 (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: Büyük Sosyalist Libya Arap Halk Cumhuriyeti.
kısa şekli : Libya.
Yerel tam adı: Al Jumahiriyah al Arabiyah al Libiyah ash Shabiyah al Ishtirakiyah al Uzma.
yerel kısa şekli: yok.
Yönetim biçimi: Cumhuriyet.
Başkent: Tripoli (Trablusgarp).
İdari bölümler: 25 belediye; Ajdabiya, Al ‘Aziziyah, Al Fatih, Al Jabal al Akhdar, Al Jufrah, Al Khums, Al Kufrah, An Nuqat al Khams, Ash Shati’, Awbari, Az Zawiyah, Banghazi, Darnah, Ghadamis, Gharyan, Misratah, Murzuq, Sabha, Sawfajjin, Surt, Tarabulus, Tarhunah, Tubruq, Yafran, Zlitan.
Bağımsızlık günü: 24 Aralık 1951 (İtalya’dan).
Milli bayram: İhtilal Günü, 1 Eylül (1969).
Anayasa: 11 Aralık 1969, 2 Mart 1977.
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: ABEDA, AfDB (Afrika Kalkınma Bankası), AFESD (Arap Ülkeleri Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Fonu), AL, AMF (Arap Ülkeleri Para Fonu), AMU (Arap Magrep Birliği), CAEU (Arap Ülkeleri Ekonomik Anlaşmalar Konseyi), CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), ECA (Birleşmiş Milletler Afrika Ekonomik Komisyonu), FAO (Tarım ve Gıda Örgütü), G-77, IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı), IBRD (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası), ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü), ICRM (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi), IDA (Uluslararası Kalkın
1.Bir mantarla bir yosunun ortak yaşamasından doğan bitkilerin umumî ismi. 2.(tıp) Bir deri hastalığı.
Konum: Doğu Avrupa, Baltik Denizi kıyısında, Letonya ve Rusya arasında yer alır.
Coğrafi konumu: 56 00 Kuzey enlemi, 24 00 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Avrupa.
Yüzölçümü: 65,200 km².
Sınırları: toplam: 1,613 km.
sınır komşuları: Beyaz Rusya 653.5 km, Letonya 588 km, Polonya 103.7 km, Rusya 267.8 km.
Sahil şeridi: 90 km.
İklimi: Deniz ve kıtasal iklim tipleri arasında geçiş yaşandığı görülür.
Arazi yapısı: Alçak ovalar, çok sayıda dağınık küçük göller, verimli topraklar.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Baltik Denizi 0 m.
en yüksek noktası: Juozapines/Kalnas 292 m.
Doğal kaynakları: Bataklık kömürü, işlenebilir topraklar.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %44.81.
daimi ekinler: %0.9.
Diğer: %54.29 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 70 km² (2003 verileri).
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 3,585,906 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %-0.3 (2006 verileri).
Mülteci oranı: -0.71 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 6.78 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 74.2 yıl.
Erkeklerde: 69.2 yıl.
Kadınlarda: 79.49 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 1.2 çocuk/1 kadın (2006 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.1 (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 1,300 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 200 den az (2003 verileri).
Ulus: Litvanyalı.
Nüfusun etnik dağılımı: Litvanyalı %80.6, Rus %8.7, Polonyalı %7, Beyaz Rus %1.6, diğer %2.1.
Din: Roma Katolikleri, Lutherciler, Rus Ortodoksları, Protestanlar, Evangelist Hıristiyan Baptistler, Müslümanlar, Museviler.
Diller: Litvanyaca (resmi), Polonyaca, Rusça.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %99.6.
erkekler: %99.7.
kadınlar: %99.6 (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: Litvanya Cumhuriyeti.
kısa şekli : Litvanya.
Yerel tam adı: Lietuvos Respublika.
yerel kısa şekli: Lietuva.
Eski adı: Litvanya Sovyet Sosyalist.
Yönetim biçimi: Başkanlık Tipi Cumhuriyet.
Başkent: Vilnius.
İdari bölümler: 44 bölge ve 11 belediye: Akmenes Rajonas, Alytaus Rajonas, Alytus, Anyksciu Rajonas, Birstonas, Birzu Rajonas, Druskininkai, Ignalinos Rajonas, Jonavos Rajonas, Joniskio Rajonas, Jurbarko Rajonas, Kaisiadoriu Rajonas, Kaunas, Kauno Rajonas, Kedainiu Rajonas, Kelmes Rajonas, Klaipeda, Klaipedos Rajonas, Kretingos Rajonas, Kupiskio Rajonas, Lazdiju Rajonas, Marijampole, Marijampoles Rajonas, Mazeikiu Rajonas, Moletu Rajonas, Neringa Pakruojo Rajonas, Palanga, Panevezio Rajonas, Panevezys, Pasvalio Rajonas, Plunges Rajonas, Prienu Rajonas, Radviliskio Rajonas, Raseiniu Rajonas, Rokiskio Rajonas, Sakiu Rajonas, Salcininku Rajonas, Siauliai, Siauliu Rajonas, Silales Rajonas, Silutes Rajonas, Sirvintu Rajonas, Skuodo Rajonas, Svencioniu Rajonas, Taurages Rajonas, Telsiu Rajonas, Traku Rajonas, Ukmerges Rajonas, Utenos Rajonas, Varenos Rajonas, Vilkaviskio Rajonas, Vil
Tedavi için gerekli malzeme : Civanperçemi, su.
Hazırlanışı : Dört bardak suya 2 tutam civanperçemi konur. 15 dakika kaynatıldıktan sonra süzülür. Günde 3 kere, yarım kahve fincanı içilir.
tıp kan kanseri
Kanda akyuvarların olağanüstü çoğalmasıyla beliren bir hastalık.
Konum: Orta Doğu, Akdeniz kıyısında, İsrail ile Suriye arasında yer almaktadır.
Coğrafi konumu: 33 50 Kuzey enlemi, 35 50 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Orta Doğu.
Yüzölçümü: 10,400 km².
Sınırları: toplam: 454 km.
sınır komşuları: İsrail 79 km, Suriye 375 km.
Sahil şeridi: 225 km.
İklimi: Akdeniz, serin, yağışlı kışlar, sıcak, kuru yazlar, Lübnan dağlarında kışlar sert geçer.
Arazi yapısı: Dar kıyı ovaları vardır; Al Biqa’ (Bekaa Vadisi) Lübnan Dağlarını ikiye böler.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Akdeniz 0 m.
en yüksek noktası: Qurnat as Sawda’ 3,088 m.
Doğal kaynakları: Kireçtaşı, demir, tuz, işlenebilir topraklar.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %16.35.
daimi ekinler: %13.75.
Diğer: %69.9 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 1,040 km² (2003 verileri).
Doğal afetler: Kum fırtınaları.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 3,874,050 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %1.23 (2006 verileri).
Mülteci oranı: 0 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 23.72 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 72.88 yıl.
Erkeklerde: 70.41 yıl.
Kadınlarda: 75.48 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 1.9 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.1 (2001 tahmini).
Ulus: Lübnanlı.
Nüfusun etnik dağılımı: Arap %95, Ermeni %4, diğer %1.
Din: Müslüman %70, Hıristiyan, Museviler.
Diller: Arapça(resmi), Fransızca, İngilizce, Ermenice.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %87.4.
erkekler: %93.1.
kadınlar: %82.2 (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: Lübnan Cumhuriyeti.
kısa şekli : Lübnan.
Yerel tam adı: Al Jumhuriyah al Lubnaniyah.
yerel kısa şekli: Lubnan.
Yönetim biçimi: Başkanlık Tipi Cumhuriyet.
Başkent: Beyrut.
İdari bölümler: 5 vilayet; Beyrut, Ech Chimal, Ej Jnoub, El Bekaa, Jabal Loubnane.
Bağımsızlık günü: 22 Kasım 1943.
Milli bayram: Bağımsızlık günü, 22 Kasım (1943).
Anayasa: 23 Mayıs 1926.
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: ABEDA, ACCT, AFESD (Arap Ülkeleri Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Fonu), AL, AMF (Arap Ülkeleri Para Fonu), CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), ESCWA (Birleşmiş Milletler Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonu), FAO (Tarım ve Gıda Örgütü), G-24, G-77, IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı), IBRD (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası), ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü), ICC (Milletlerarası Ticaret Odası), ICFTU (Uluslararası Serbest Ticaret Birlikleri Konfederastonu), ICRM (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi), IDA (Uluslararası Kalkınma Birliği), IDB (İslam Kalkınma Bankası), IFAD (Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu), IFC (Uluslararası Finansman Kurumu), IFRCS (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Toplulukları Federasyonu), ILO (Uluslarası Çalışma Örgütü), IMF (Uluslararası Para Fonu), IMO (Uluslararası Denizcilik Örgütü), Inmarsat (Uluslararası Denizcilik Uydu Teşkilatı), Intelsat (Uluslara
Konum: Batı Avrupa’da, Fransa ile Almanya arasında yer alır.
Coğrafi konumu: 49 45 Kuzey enlemi, 6 10 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Avrupa.
Yüzölçümü: 2,586 km².
Sınırları: toplam: 359 km.
sınır komşuları: Belçika 148 km, Fransa 73 km, Almanya 138 km.
Sahil şeridi: 0 km (kara ile çevrili).
İklimi: Kıtasal ve ılıman iklim arasında değişiklik gösterir.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Moselle Nehri 133 m.
en yüksek noktası: Buurgplaatz 559 m.
Doğal kaynakları: Demir, işlenebilir topraklar.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %23.94.
Sürekli ekinler: %0.39.
Diğer: %75.67.
Sulanan arazi: 10 km² (1993 verileri).
Coğrafi Not: kara ile çevrili.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 474,413 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %1.23 (2006 verileri).
Mülteci oranı: 8.75 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 4.74 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 78.89 yıl.
Erkeklerde: 75.6 yıl.
Kadınlarda: 82.38 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 1.78 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.2 (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 100 den az (2003 verileri).
Ulus: Lüksemburg’lu.
Nüfusun etnik dağılımı: Kelt Kökenliler, Portekizler, İtalyanlar, Slavlar ve Avrupalılar.
Din: Roma Katolikleri, Protestanlar, Museviler ve Müslümanlar.
Diller: Lüksemburg ca (ulusal dil), Almanca (resmi dil), Fransızca (resmi dil).
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %100.
erkekler: %100.
kadınlar: %100 (2000 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: Lüksemburg.
Yerel tam adı: Grand Duche de Luxembourg.
yerel kısa şekli: Luxembourg.
Yönetim biçimi: Meşruti Monarşi.
Başkent: Lüksemburg.
İdari bölümler: 3 bölge; Diekirch, Grevenmacher, Lüksemburg.
Bağımsızlık günü: 1839 (Hollanda’dan).
Milli bayram: Milli gün 23 Haziran.
Anayasa: 17 Ekim 1868.
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: ACCT, AG (Avustralya Grubu), Benelux (Belçika, Hollanda, Lüksemburg Ekonomik Birliği), CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), CE (Avrupa Konseyi), EAPC (Avrupa - Atlantik Ortaklık Konseyi), EBRD (Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası), ECE (Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu), EIB (Avrupa Yatırım Bankası), EMU (Avrupa Ekonomi ve Para Birliği), Avrupa Birliği, FAO (Tarım ve Gıda Örgütü), IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı), IBRD (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası), ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü), ICC (Milletlerarası Ticaret Odası), ICFTU (Uluslararası Serbest Ticaret Birlikleri Konfederastonu), ICRM (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi), IDA (Uluslararası Kalkınma Birliği), IEA (Uluslararası Enerji Ajansı), IFAD (Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu), IFC (Uluslararası Finansman Kurumu), IFRCS (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Toplulukları Federasyonu), ILO (Uluslarası Çalışma Örgütü), IMF (Uluslararası Para Fonu), IMO (Uluslarar
Tedavi için gerekli malzeme : Zeytinyağı.
Hazırlanışı : 1 çay bardağı zeytinyağı, hafif ateşte ısıtılır. Ilıdıktan sonra sırt bölgesine masaj yapılır. Aynı işlem, her gün tekrarlanır.
Konum: Orta Avrupa, Romanya’nın kuzeybatısı.
Coğrafi konumu: 47 00 Kuzey enlemi, 20 00 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Avrupa.
Yüzölçümü: 93,030 km².
Sınırları: toplam: 2,171 km.
sınır komşuları: Avusturya 366 km, Hırvatistan 329 km, Romanya 443 km, Sırbistan 151 km, Slovakya 677 km, Slovenya 102 km, Ukrayna 103 km.
Sahil şeridi: 0 km (kara ile çevrili).
Denizleri: yok (kara ile çevrili).
İklim: Ilıman; kışlar soğuk, bulutlu ve nemli, yazlar ılımlı geçer.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Tisza Nehri 78 m.
en yüksek noktası: Kekes 1,014 m.
Doğal kaynakları: Boksit, kömür, doğal gaz, işlenebilir arazi.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %49.58.
daimi ekinler: %2.06.
Diğer: %48.36 (2005).
Sulanan arazi: 2,300 km² (2003 verileri).
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 9,981,334 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %-0.25 (2006 verileri).
Mülteci oranı: 0.86 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 8.39 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 72.66 yıl.
Erkeklerde: 68.45 yıl.
Kadınlarda: 77.14 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 1.32 çocuk/1 kadın (2001 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.1 (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 2,800 (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 100 den az (2001 verileri).
Ulus: Macar.
Nüfusun etnik dağılımı: Macar %89.9, Romalı %4, Alman %2.6, Sırp %2, Slovak %0.8, Romanyalı %0.7.
Din: Roma Katolikleri %67.5, Calvinist %20, Lutherci %5, ateist ve diğer %7.5.
Diller: Macar %98.2, diğer %1.8.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %99.4.
erkekler: %99.5.
kadınlar: %99.3 (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: Macaristan Cumhuriyeti.
kısa şekli : Macaristan.
Yerel tam adı: Magyar Koztarsasag.
yerel kısa şekli: Magyarorszag.
Yönetim biçimi: Çok Partili Cumhuriyet.
Başkent: Budapeşt.
İdari bölümler: 19 bölge, 20 kentsel bölge ve 1 başkent; Bacs-Kiskun, Baranya, Bekes, Bekescsaba, Borsod-Abauj-Zemplen, Budapest, Csongrad, Debrecen, Dunaujvaros, Eger, Fejer, Gyor, Gyor-Moson-Sopron, Hajdu-Bihar, Heves, Hodmezovasarhely, Jasz-Nagykun-Szolnok, Kaposvar, Kecskemet, Komarom-Esztergom, Miskolc, Nagykanizsa, Nograd, Nyiregyhaza, Pecs, Pest, Somogy, Sopron, Szabolcs-Szatmar-Bereg, Szeged, Szekesfehervar, Szolnok, Szombathely, Tatabanya, Tolna, Vas, Veszprem, Veszprem, Zala, Zalaegerszeg.
Bağımsızlık günü: 1001 (Kral Stephen tarafından birleştirilmiştir).
Milli bayram: St. Stephen Günü, 20 Ağustos.
Anayasa: 18 Ağustos 1949.
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: ABEDA, AG (Avustralya Grubu), BIS (Uluslararası İmar Bankası), CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), CE (Avrupa Konseyi), CEI (Orta Avrupa Girişimi), CERN (Avrupa Nükleer Araştırma Teşkilatı), EAPC (Avrupa - Atlantik Ortaklık Konseyi), EBRD (Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası), ECE (Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik K
Konum: Güney Afrika’da, Hint Okyanusunda ada, Mozambik’in doğusunda yer alır.
Coğrafi konumu: 20 00 Güney enlemi, 47 00 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Afrika.
Yüzölçümü: 587,040 km².
Sınırları: 0 km.
Sahil şeridi: 4,828 km.
İklimi: Sahil boyunca tropikal, iç kısımlarda ılıman, kuzeyde kuru iklim tipi görülür.
Arazi yapısı: Dar kıyı ovası, yüksek platolar, merkezde dağlar.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Hint Okyanusu 0 m.
en yüksek noktası: Maromokotro 2,876 m.
Doğal kaynakları: grafit, krom, boksit, tuz, kuvars, asfalt kumları, değerli taşlar, mika, balık, hidro enerji.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %5.03.
daimi ekinler: %1.02.
Diğer: %93.95 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 10,860 km (2003 verileri).
Doğal afetler: Periyodik kasırgalar.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 18,595,469 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %3.03 (2006 verileri).
Mülteci oranı: 0 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 75.21 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 57.34 yıl.
Erkeklerde: 54.93 yıl.
Kadınlarda: 59.82 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 5.62 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %1.7 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 140,000 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 7,500 (2003 verileri).
Ulus: Malagasy.
Nüfusun etnik dağılımı: Malaya-Endonezyalı (Merina ve Betsileo’yu kapsamaktadır), Cotiers (Afrikalılar, Malaya-Endonezyalı ve Arapların karışımından ortaya çıkmış olan soy - Betsimisaraka, Tsimihety, Antaisaka, Sakalava), Fransız, Hint, Creole, Comoran.
Din: Yerel inançlar %52, Hıristiyan %41, Müslüman %7.
Diller: Fransızca (resmi), Malagasy (resmi).
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %68.9.
erkekler: %75.5.
kadınlar: %62.5 (2003 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: Madagaskar Cumhuriyeti.
kısa şekli : Madagaskar.
Yerel tam adı: Republique de Madagaskar.
yerel kısa şekli: Madagaskar.
Eski adı: Malagasy Cumhuriyeti.
Yönetim biçimi: Cumhuriyet.
Başkent: Antananarivo.
İdari bölümler: 6 eyalet; Antananarivo, Antsiranana, Fianarantsoa, Mahajanga, Toamasina, Toliara.
Bağımsızlık günü: 26 Haziran 1960 (Fransa’dan).
Milli bayram: Bağımsızlık günü, 26 Haziran (1960).
Anayasa: 19 Ağustos 1992.
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: ACCT, ACP (Afrika - Karayip - Pasifik Ülkeleri), AfDB (Afrika Kalkınma Bankası), CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), ECA (Birleşmiş Milletler Afrika Ekonomik Komisyonu), FAO (Tarım ve Gıda Örgütü), G-77, IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı), IBRD (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası), ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü), ICC (Milletlerarası Ticaret Odası), ICFTU (Uluslararası Serbest Ticaret Birlikleri Konfederastonu), ICRM (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi), IDA (Uluslararası Kalkınma Birliği), IFAD (Uluslararası Tarımsal
1.Başkasında bulunmayan, yalnız birine ait olan, münhasır: Bu türlü yazı yazmak ona mahsûstur; bu tönbeki Şİrâz’a mahsûstur; onun, kendine mahsûs bir Adeti vardır.
2.Birisine ayrılmış bulunan, biri için ayrılmış, husûsî: O at efendiye mahsûstur; bu oda misafirlerin yatmasına mahsûstur.
3.Lâyık: Oyuncak, çocuklara mahsûstur; enfiye çekmek ihtiyarlara mahsûstur.
4.Ayrı, müstakil, hâs: Bu hastalık için mahsûs doktor vardır; bu ameliyat için mahsûs Aletler vardır.
5.Ayrıca, bilhassa, özellikle, hususî surette, sırf: Ben mahsûs sizi görmeye geldim; mahsûs eğlenmeye çıkmış; kendilerine mahsûs selâm ederim.
6.isteyerek, tabiî ve mecburî olmayarak: Oynarken topu mahsus düşürdü; o kâğıdı mahsûs oynamadım.Yalandan, doğru olmadığı halde, ciddî olmayarak, sadece eğlenmek için: Ben mahsûs öyle söyledim; mahsûs bilmez gibi oldum.
Konum: Güneydoğu Avrupa’da, Balkan Yarımadası’nın ortasında yer alan Makedonya Bulgaristan, Sırbistan, Arnavutluk ve Yunanistan arasındadır.
Coğrafi konumu: 41 50 N, 22 00 E.
Haritadaki konumu: Avrupa.
Yüzölçümü: 25,333 km².
Sınırları: toplam: 766 km.
sınır komşuları: Arnavutluk 151 km, Bulgaristan 148 km, Yunanistan 246 km, Sırbistan 221 km.
Sahil şeridi: 0 km (kara ile çevrili).
Denizleri: yok (kara ile çevrili).
İklim: Yazları ılıman ve kuru, sonbahar ayları oldukça soğuk rüzgarlı ve kar yağışlı geçer.
Arazi yapısı: Dağlık arazi derin havzalar ve vadilerle çevrilidir, ülke üç büyük göle sahiptir ve Vardar Nehri ile iki parçaya bölünmüştür.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Vardar Nehri 50 m; en yüksek noktası: Golem Korab (Maja e Korabit) 2,753 m.
Doğal kaynakları: Krom, kurşun, çinko, manganez, tungsten, nikel, demir, asbest, kükürt, kereste, işlenebilir topraklar.
Toprakları: Tarıma elverişli: %22.01.
sürekli ekilen: %1.79.
Diğer: %76.2 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 550 km² (2003 verileri).
Doğal afetler: Yüksek deprem riski.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 2,050,554 (Temmuz 2006 verileri) Nüfusun 170.000 kadarının Türk olduğu tahmin edilmektedir.
Nüfus artış oranı: %0.26 (2006 verileri).
Mülteci oranı: -0.65 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 9.81 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 73.97 yıl.
Erkeklerde: 71.51 yıl.
Kadınlarda: 76.62 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 1.57 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.01 den az (2001 verileri).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 200 den az (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 200 den az (2003 verileri).
Ulus: Makedonyalı.
Nüfusun etnik dağılımı: Makedonyalı %66.6, Arnavut %22.7, Türk %4, Romalı %2.2, Sırp %2.1, diğer %2.4 (1994).
Din: Makedonya Ortodoksları %67, Muslümanlar %30, diğer %3.
Diller: Makedonca %70, Arnavutça %21, Türkçe %3, Sırp - Hırvatça %3, diğer %3.
Yönetimi
Ülke adı: Resmi adı: Makedonya Cumhuriyeti.
yerel adı: Republika Makedonija.
yerel kısa adı: Makedonija.
kısaltma: FYROM (ing.).
Yönetim biçimi: Başkanlık Tipi Cumhuriyet.
Başkent: Üsküp (Skopje).
İdari bölümler: 123 belediye; Aracinovo, Bac, Belcista, Berovo, Bistrica, Bitola, Blatec, Bogdanci, Bogomila, Bogovinje, Bosilovo, Brvenica, Cair (Skopje), Capari, Caska, Cegrane, Centar (Skopje), Centar Zupa, Cesinovo, Cucer-Sandevo, Debar, Delcevo, Delogozdi, Demir Hisar, Demir Kapija, Dobrusevo, Dolna Banjica, Dolneni, Dorce Petrov (Skopje), Drugovo, Dzepciste, Gazi Baba (Skopje), Gevgelija, Gostivar, Gradsko, Ilinden, Izvor, Jegunovce, Kamenjane, Karbinci, Karpos (Skopje), Kavadarci, Kicevo, Kisela Voda (Skopje), Klecevce, Kocani, Konce, Kondovo, Konopiste, Kosel, Kratovo, Kriva Palanka, Krivogastani, Krusevo, Kuklis, Kukurecani, Kumanovo, Labunista, Lipkovo, Lozovo, Lukovo, Makedonska Kamenica, Makedonski B
tıp sıtma
Anofel türü sivrisineğin sokmasıyla insandan insana bulaşan, titreme, ateş ve ter nöbetleriyle kendini gösteren bir hastalık, ısıtma.
Konum: Güneydoğu Asya, Endonezya ile Güney Çin Denizi Sınırında, Vietnam’ın güneyinde yer alır.
Coğrafi konumu: 2 30 Kuzey enlemi, 112 30 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Güneydoğu Asya.
Yüzölçümü: 329,750 km².
Sınırları: toplam: 2,669 km.
sınır komşuları: Bruney 381 km, Endonezya 1,782 km, Tayland 506 km.
Sahil şeridi: 4,675 km.
İklimi: tropikal.
Arazi yapısı: Tepelikler ve dağlarla çevrili kıyı ovaları.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Hint Okyanusu 0 m.
en yüksek noktası: Gunung Kinabalu 4,100 m.
Doğal kaynakları: Kalay, petrol, kereste, bakır, demir, doğal gaz, boksit.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %5.46.
daimi ekinler: %17.54.
Diğer: %77 (2005 verileri).
Sulanan arazi: 3,650 km² (2003 verileri).
Doğal afetler: Su baskınları, heyelanlar.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 24,385,858 (Temmuz 2006 verileri).
Nüfus artış oranı: %1.78 (2006 verileri).
Mülteci oranı: 0 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 17.16 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 72.5 yıl.
Erkeklerde: 69.8 yıl.
Kadınlarda: 75.38 yıl (2006 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 3.04 çocuk/1 kadın (2006 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.4 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 52,000 (2003 verileri).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 2,000 (2003 verileri).
Ulus: Malezyalı.
Nüfusun etnik dağılımı: Malaya ve diğer yerliler %58, Çinli %27, Hint %8, diğer %7.
Din: İslam, Budizm, Taoizm, Hinduizm, Hıristiyanlık.
Diller: Bahasa Melayu (resmi), İngilizce, Çin lehçeleri (Cantonese, Mandarin, Hokkien, Hakka, Hainan, Foochow), Tamil, Telugu, Malayalam, Panjabi, Thai.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %88.7.
erkekler: %92.
kadınlar: %85.4 (2002 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Geleneksel adı: Malezya.
Eski adı: Malezya Federasyonu.
Yönetim biçimi: Federal Meşruti Monarşi.
Başkent: Kuala Lumpur.
İdari bölümler: 13 bölge ve 2 federal arazi; Johor, Kedah, Kelantan, Labuan, Melaka, Negeri Sembilan, Pahang, Perak, Perlis, Pulau Pinang, Sabah, Sarawak, Selangor, Terengganu, Persekutuan Vilayeti.
Bağımsızlık günü: 31 Ağustos 1957 (İngiltere’den).
Milli bayram: Bağımsızlık günü /Malezya Günü, 31 Ağustos (1957).
Anayasa: 31 Ağustos 1957.
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: APEC, ARF, AsDB (Asya Kalkınma Bankası), ASEAN (Güneydoğu Asya Ülkeleri Örgütü), BIS (Uluslararası İmar Bankası), C, CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), CP, ESCAP (Asya ve Pasifikler Ekonomik ve Sosyal Komisyonu), FAO (Tarım ve Gıda Örgütü), G-15, G-77, IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı), IBRD (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası), ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü), ICFTU (Uluslararası Serbest Ticaret Birlikleri Konfederastonu), ICRM (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi), IDA (Uluslararası Kalkınma Birliği), IDB (İslam Kalkınma Bankası), IFAD (Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fo
Konum: Batı Afrika’da, Cezayir’in güneybatısında yer alır.
Coğrafi konumu: 17 00 Kuzey enlemi, 4 00 Batı boylamı.
Haritadaki konumu: Afrika.
Yüzölçümü: 1.24 milyon km².
Sınırları: toplam: 7,243 km.
sınır komşuları: Cezayir 1,376 km, Burkina Faso 1,000 km, Gine 858 km, Fildişi Sahili 532 km, Moritanya 2,237 km, Nijer 821 km, Senegal 419 km.
Sahil şeridi: 0 km (kara ile çevrili).
İklimi: Subtropikalden çöl iklimine değişiklik gösterir.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Senegal Nehri 23 m.
en yüksek noktası: Hombori Tondo 1,155 m.
Doğal kaynakları: Altın, fosfat, kaolin, tuz, kireçtaşı, uranyum, hidro enerji.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %2.
daimi ekinler: %0.
Otlaklar: %25.
Ormanlık arazi: %6.
Diğer: %67 (1993 verileri).
Sulanan arazi: 780 km² (1993 verileri).
Doğal afetler: Harmattan rüzgarları, tekrarlanan kuraklıklar.
Coğrafi Not: kara ile çevrili.
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 11,008,518 (Temmuz 2001 verileri).
Nüfus artış oranı: %2.97 (2001 verileri).
Mülteci oranı: -0.36 mülteci/1,000 nüfus (2001 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 121.44 ölüm/1,000 doğan bebek (2001 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 47.02 yıl.
Erkeklerde: 45.84 yıl.
Kadınlarda: 48.24 yıl (2001 verileri).
Ortalama çocuk sayısı: 6.81 çocuk/1 kadın (2001 tahmini).
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %2.03 (1999 verileri).
HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 100,000 (1999 verileri).
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 9,900 (1999 verileri).
Ulus: Malili.
Nüfusun etnik dağılımı: Mande %50 (Bambara, Malinke, Soninke), Peul %17, Voltaic %12, Songhai %6, Tuareg ve Moor %10, diğer %5.
Din: Müslüman %90, yerel inançlar %9, Hıristiyan %1.
Diller: Fransızca (resmi), Bambara %80, bazı Afrika lehçeleri.
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler.
Toplam nüfusta: %31.
erkekler: %39.4.
kadınlar: %23.1 (1995 verileri).
Yönetimi
Ülke adı: Resmi tam adı: Mali Cumhuriyeti.
kısa şekli : Mali.
Yerel tam adı: Republique de Mali.
yerel kısa şekli: Mali.
Eski adı: Fransız Sudanı ve Sudan Cumhuriyeti.
Yönetim biçimi: Başkanlık Tipi Cumhuriyet.
Başkent: Bamako.
İdari bölümler: 8 bölge; Gao, Kayes, Kidal, Koulikoro, Mopti, Segou, Sikasso, Tombouctou.
Bağımsızlık günü: 22 Eylül 1960 (Fransa’dan).
Milli bayram: Bağımsızlık günü, 22 Eylül (1960).
Anayasa: 12 Ocak 1992.
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: ACCT, ACP (Afrika - Karayip - Pasifik Ülkeleri), AfDB (Afrika Kalkınma Bankası), CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), ECA (Birleşmiş Milletler Afrika Ekonomik Komisyonu), ECOWAS (Batı Afrika Ekonomik Topluluğu), FAO (Tarım ve Gıda Örgütü), FZ, G-77, IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı), IBRD (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası), ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü), ICFTU (Uluslararası Serbest Ticaret Birlikleri Konfederastonu), ICRM (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi), IDA (Uluslararası Kalkınma Birliği), IDB (İslam Kalkınma Ban
Konum: Güney Avrupa’da, Akdeniz’de adalar, Sicilya’nın güneyinde yer almaktalar.
Coğrafi konumu: 35 50 Kuzey enlemi, 14 35 Doğu boylamı.
Haritadaki konumu: Avrupa.
Yüzölçümü: 316 km².
Sınırları: 0 km.
Sahil şeridi: 196.8 km.
İklimi: Akdeniz iklimi.
Arazi yapısı: Çoğunlukla alçak araziler, kayalıklar, düz ve bölümlere ayrılmış ovalar, kıyıda uçurumlar yer almaktadır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Akdeniz 0 m.
en yüksek noktası: Ta’Dmejrek 253 m.
Doğal kaynakları: Kireçtaşı, tuz, işlenebilir arazi.
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %32.
daimi ekinler: %3.
Otlaklar: %0.
Ormanlık arazi: %4.
Diğer: %61 (1993 verileri).
Sulanan arazi: 11.45 km² (2000 verileri).
Nüfus Bilgileri
Nüfus: 394,583 (Temmuz 2001 verileri).
Nüfus artış oranı: %0.74 (2001 verileri).
Mülteci oranı: 2.37 mülteci/1,000 nüfus (2001 tahmini).
Bebek ölüm oranı: 5.83 ölüm/1,000 doğan bebek (2001 tahmini).
Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 78.1 yıl.
Erke