(i)., (s). hüküm, nüfuz, itibar; s yükselen; üstün, faik, hâkim; ufukta görünmeye başlayan. be in the ascendant galip olmak, nufuz sahibi olmaya başlamak.
(i. Y.). 1. Çamaşır ütülemeye mahsus iki ağaç üstüvâneden ibaret Alet: Cendereye koymak; cendereden geçirmek. 2. Ciltçilikte ve başka sanatlarda baskı ve perdah makinesi. 3. Kalın oklava: Cendere baklavası = Yufkaları bu cendere ile açılan baklava çeşidi. 4. Dar dere, boğaz. S. Sıkı ve dar yer. Cendereye koymak = Basınç altına almak. Su cenderesi = Fr. presse hydrolique denilen fevkalâde kuvvetli basınç Aleti.
With decreasing volume of sound; a direction to performers, either written upon the staff , or indicated by the sign. a gradual decrease in loudness grow quieter; 'The music decrescendoes here' gradually decreasing in volume.
A dynamic marking meaning 'gradually getting softer '. - A gradual degrease in loudness, like the diminuendo. a gradual decrease in loudness. grow quieter; 'The music decrescendoes here'. gradually decreasing in volume.
(f). inmek, alçalmak, çökmek; kendini küçültmek, düşmek; baskın yapmak, çullanmak; üşüşmek, başına toplanmak; genelden özele geçmek; ( bir tartışmada); intikal etmek, soyundan gelmek.
s. üstün, faik; fels. deneyüstü, tecrübeden üstün olan; fizikötesi, doğaüstü. transcendental number esas cebir işlemleriyle temin edilemeyen sayı (örneğin Pi sayısı). transcendentalism i. beşer tecrübesi fevkindeki insan bilgisi esaslarını tespit eden