(i. F.). 1. Ufak şey, ufak parça, Fars. rîze: Bakır hurdaları. 2. İnce, hassas, dakîk mânâ, nükte, gizli mânâ Ar. mazmûn. 3. Ufak ve kırıntıdan ibaret olan: Hurda inci. 4. Pek ince ve küçük: Hurda yazı.
(i. A. F.). Tütsü yakmaya mahsus kap («dân». Farsça’da zarf edatı olduğundan, yine bu mânâda olan Türkçe «lık» edatının ilâvesiyle buhurdanlık demek galattır).
(i. F.). 1. Bir büyüğün veya bir resmî dairenin mühürünü taşıyıp evrakı mühürlemek vazifesiyle görevli kâtip: Sadâret mühürdârı. 2. Hususî kâtip: Vali paşanın mühürdârı.
(i. F.). 1. Bir büyük devlet adamının veya resmi bir dairenin mühürünü taşıyıp evrakı mühürlemek görevi, mühürdâr sıfat ve memuriyeti: Seraskerlik mühürdârlığı. 2. Eskiden hususî kâtiplik: Bazı vezirlere mühürdârlık etmişti.