(i. A. «acz» den masdar) (c. İcâzât). 1. Aciz bırakma, karşı çıkmaya ve ya yarışmaya girişmeye cesaret edemiyecek bir halde bulundurma: Kur’an Ayetlerinin inmesi, Arap sihirlerini İcâz etti. 2. Kimsenin yapamıyacağı ve herkesi Aciz bırakan hârikulâde şey, keramet, mucize: Icâz-ı Kur’an, Hadd-i İcâza varmak.
(i. A. edebiyat). Sözü kısa ve özlü söylemek, ıtnâb zıddı: Icâz yoluyla meramını ifade etmek. İeiz-ı muhil = Maksadın anlaşılmasına eksiklik getirecek derece ve surette kısaltma.
(i. A. T. musiki). Türk musikisinde biribirine çok benzeyen, hepsi hicâz dörtlüsü veya beşlisi ile yapılan 4 basit makama (Hicâz, Zengûle, Uzzâl ve Hümâyûn) verilen ad.
(i. A. «cevâz» dan masdar). 1. İzin, ruhsat, müsaade. 2. Diploma, şehadetname: İcazet vermek, icâzet almak (bilhassa yüksek medrese ve yazı talebesi için kullanılırdı).