(!.). Cam ve porselenden yapılmış, küpe, iğne, kolye gibi kadın süs eşyası ile, bunların yapımında kullanılan cam ve porselen malzemeyi ifade eden «cıncık boncuk» sözünde geçer.
(i.). 1. Küçük gelin. 2. Sansar çeşidinden pek küçük ve ince uzunca bir hayvancık ki, sarılı beyazlı olup kuru duvarların deliklerine kaçar, tavuk, yumurta ve piliçlere dadanır. Ar. Ibnü arûs (gelin oğlu). 3. Çayırlarda yetişir pek kırmızı bir cins çiçek ki, ilâç için şurup ve reçelini yaparlar. Çöl lâlesi, kızalak. Gelincik balığı = Bir cins lezzetli balık. Gelincik illeti = Bir hastalık, Osm. istiskaa-i umûmî.
(poppy): Yazın kırlarda yetişen ve gelincikgillere örnek olarak alınan bir çeşit çiçekli bitkidir. Çoğu kırmızı renklidir. Yaz aylarında toplanıp, gölgede temiz bir kağıt üzerine serilerek kurutulur. İçeriğinde rheadine vardır. Kokusu hoş değildir. Tadı da acıdır. Kullanıldığı yerler: Nefes darlığı, astım, bronşit ve göğüs nezlesinde rahatlık sağlar. Boğmacayı keser. Kan tükürme ve kan kusmayı keser. Uykusuzluğu giderir. Yanıkları iyileştirir. Yılancık da faydalıdır.
(Tür.) (Kadın İsmi) 1.Yazın kırlarda yetişen kırmızı ve büyük çiçekli bitki. 2.Sansargillerden ince yapılı, sivri çeneli, küçük bir hayvan. 3.Mezgitgillerden, yılan balığına benzer eti sevilen bir balık.
(i.). Yağ ve çamur gibi luzûcetli bir şeyin karıştırılıp yoğurulmasını tasvir ve taklit edip art arda kulanılır: Bir tencere yağı önüne koyup elleriyle mıncık mıncık karıştırıyordu, (sıfat gibi): Elleri mıncık mıncık, sokaklar çamurdan mıncık mıncık olmuş.