(Ar.). (Nu’man b. Sabit). Hanefi mezhebinin kurucusu. Müetehid, alim. (Küfe 699-Bağdat 787). Kabil’den gelen büyük babası Kufe’ye yerleşti. İslami ilimler sahasında mükemmel bir eğitim gören İmam-ı Azam ictihad edebilecek seviyeye geldi. Devrinin en meşhur bilginidir. Küfe kadılığı teklifini reddedince Halife Mansur onu hapse attırdı. Hapishanede iken vefat etli.
(i.). Levrek familyasından, orta büyüklükte bir balık (serranus cabrilla). Sarı hani = Hani’nin kızıl sarı renkte olan çeşidi. Yazılı hani = Yanaklarında yazıya benzer benekleri olan hani çeşidi.
(e.). 1. Ne oldu, nerede, nerede kaldı? Hani benim şapkam? Hani Ahmet gelmedi mi? 2. Daha önceden bildiği bir şeyi karşımızdakine hatırlatmak istediğimiz zaman kullanılır: Hani geçen gün otobüste görmüştük ya, işte o. 3. Unutulan, ihmal edilen bir vaadi hatırlatan sözlerin başına getirilir: Hani bana mektup yazacaktın? 4. Bari mânâsında kullanılır: Hani benim geldiğimi görmese... 5. Doğrusunu söylemek lâzım gelirse mânâsında da kullanılır: Hani, yanlış da sayılmaz. Beğenmiyor da değilim hani. Ama buluncaya kadar da hani yok mu, akla karayı seçtim. Hanidir = Çoktan beri, ne vakittir: Hanidir görünmüyordu. Hani yok mu = Söylenecek bir şeye dikkati çekmek için kullanılır: Hani yok mu bir Paris’e gitsem!...
(i. A.) (mü. hanîfe) (c. hunefâ). 1. Hazret-i İbrahim’in kurduğu yolda Hak dinine tâbi olan, tek Tanrı’ya inanan. 2. Peygamberimiz’den önce de Arabistan’da tek Tanrı’ya inanan.
(Ar.) (Erkek İsmi) l. Tek Allah’a, Allah’ın birliğine inanan. 2.İslam inancına sıkı ve samimi olarak bağlanan. 3.Hz.Muhammed (s.a.s)’in tebliğinden önce Mekke’de tek Allah’a inananlar.
(i.) (Türkçe’de han isminin müennesidir: bey, beyim gibi). 1. Kadınlara verilen şeref ve saygı tâbiridir, Ar. seyyide, sittî, Fars. bânû: Fatma Hanım, Zeynep Hanım, vâlide hanım, hemşire hanım, hanımefendi, hanım kız, küçük hanım, büyük hanım. Cem’i saygı ifadesi olarak, kadınlar mânâsında kullanılır: Hanımlara mahsus kamara. 2. Zevce, eş, karı, Ar. halîle: Filânın hanımı, paşanın hanımı. Hanımeli = Güzel kokulu beyazımsı bir çiçek ve onu veren küçük ağaç. Hanımboceği = Gül goncalarını kesen siyah benekli, kırmızı bir küçük böcek. Kirlihanım = Bir çeşit yumuşak ve beyaz taze peynir.
(i.). 1. Nezaket ve saygı mübalâğası olarak konuşma ve yazı dilinde: Hanım, İng. lady. 2. Osmanlı hânedânında şehzâde zevceleri ile pâdişâhların kadın-efendi olmayan eşlerine verilen resmî prenseslik unvanı.
(i. T. A.). Osmanlı hânedânında «sultan» denen imparatorluk prenseslerinin kızlarına verilen resmî unvan. Bu prensesler, yalnız ana tarafından Osmanoğlu’dur.
(lonicera caprifolium): Hanımeligillerin örneği olan, ilkbaharda güzel kokulu çiçekler açan bir süs bitkisidir. Çiçekleri, kabuğu ve yaprakları kullanılır. 100 kadar türü vardır. Kullanıldığı yerler: İdrar söktürür. Karaciğer hastalıklarında faydalıdır. Müzmin bronşitte rahatlık sağlar. Nefes darlığını giderir. Öksürüğü keser. Nikriste de kullanılır.
(İstanbul şivesinde yalnız «hani» şeklinde kullanılır. 1. Nerede, nerededir?: Hani bunun ilâvesi? 2. Tenblh ve hatırlatma için: Hani güzel yazılı bir kitap vardı ya? Hani dün bir söz etmiştik. Hani bugün beraber gidecektik? Çok defa ya edatı da eklenir: Hani ya bir harabenin ziyaretine gidecektik? Hani ya sizin koşmanız bu mu?
s. makinaya veya alete ait; makina veya aletle yapılmış; el sanatlarına ait; makina gibi, mekanik; mihaniki; fiz. mekanik. mechanical advantage mekanik verim. mechanical drawing teknik resim. mechanical efficiency makinada kullanılan güçle verim arasınd