(aslı: İSMET) (i. A.) (Arapça terkiplerde: isme). 1. Namus, doğruluk, kötülük ve rezaletlerden kaçınma: İsmet sahibi bir zat, ismet-i mücesseme. 2. Nâmus, iffet, perde: Bir kadında en fazla ve en önce aranılacak şey ismetidir. 3. Günahsızlık, masumluk, temizlik: Onun ismeti mahkemece belli oldu.
(Ar.) 1.Masumluk, günahsızlık, temizlik. 2.Haramdan namusa dokunan hallerden çekinme. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. Peygamberin sıfatlarındandır.
(İSMETLÜ) (i.), ismet, iffet, namus ve perde sahibi. Eski protokolde kadınlar hakkında kullanılan unvan. Devletlû ismetlû = VAlide-sultânlar, sultân-efendiler, kadın-efendiler hakkında kullanılan unvan. Yalnız . ismetlû, hanım-sultenlar ve hanım-efendi denen padişah ve şehzâde eşleri hakkında kullanılırdı. Bu prenseslere «ismet-meâb, ismet-penâh» denirdi. Prenses olmayan yüksek kadınlara. meselâ vezir zevcelerine iffetlû unvanı verilirdi.
(I. A.). 1. Bölme, pay etme, taksim, hisselere ayırma. 2. Talih, kader, kaderde olan şey: Kısmetim bu kadarmış; kısmet ise; kısmette var ise. 3. (matematik) Dört işlemden bölme (taksim). Hlric-I kısmet = Bölme işleminin sonunda çıkan sayı ki, bölünenin her bir sayısına düşen payı gösterir. Kısmet-i askeriyye = Osmanlı devrinde kassamiık vazifesi, bk. Kassâm.