(i. A. «lüzûm» dan masdar) (c. iltizâmât). 1. Kendi üzerine lâzım sayma: lltizâm-ı sükût. İşe karışmamayı yi iltizâm ettim. 2. Birinin tarafını tutma, tarafgirlik etme: Biri Akif’i ve diğeri Fikret’i iltizâm ederek münakaşaya giriştiler. 3. İcap ettirme, gerektirme: Serveti iyi yaşamasını iltizâm etmez, yaşamasını bilmez ne zenginler vardır. 4. (mülkî idare) Osmanlı devrinde belirli bir bölgedeki belirli bir vergiyi, devlet nâmına toplamak: Bir kazanın Aşârını iltizâm etti. İltizâm almak, iltizâma vermek, iltizâmâta karışmak. Bil-iltizâm = İş edinerek, bilip isteyerek, rasgele değil: Bil-iltizâm bu işi yaptı.
(i. A. edebiyat) (mü. iltizâmiyye). Mânâ-yı iltizâmi, delâlet-i iltizâmiyye = Biri diğerini icabettiren iki şeyden birini anarak diğerinin kasdolunması. Siga-yı iltizâmiyye = Türk gramerinde yazmalı ve sevmeli gibi lüzum gösteren kip.
(i. A.,«azamet» ten masdar). Büyütme, büyük görme, küçük bir şeye ehemmiyet verip büyük gösterme: Bu adam hastalığını daima istîzâm eder (Arapça’da saygı ve kendini büyük görme mânâlarına da gelir).
(i. A. masdar). Büyütme, büyük gözüyle bakıp lüzumundan fazla ehemmiyet verme, mübalâğa: İşi Izâm etmemeli; küçük bir işi Izâm ettiler («tâzîm»den çok farklı mânâdadır).
Daha ziyade 3-10 yaşları arasında görülen bulaşıcı bir hastalıktır. Tıp dilinde morbilli denilen bu hastalığın nedeni, bir çeşit virüstür. Kızamıklı hastanın tükürük damlacıkları aracılığı ile sağlamlara da bulaşır. Bu nedenle, kızamık lekeleri kaybolduktan sonraki 10 gün içinde de hastayı, sağlıklı kimselerle görüştürmemek gerekir. Hastalık mikrop alındıktan sonra 10 gün içinde orataya çıkar. Hastanın gözleri kızarır, burnu akar, hapşırır, öksürür. Ateş yükselir. Baş ağrılarından şikayet eder. Kuvvetli ışıktan rahatsız olur. Bu belirtilerden aşağı yukarı 4 gün sonra küçük kırmızı ufak lekeler görülmeye başlar. Bunlar grup halindedir. Bu dönemde dudaklarda kuruluk ve dilde paslanma dikkati çeker. Bir süre sonra da kızamık lekeleri yüzün her tarafına, boyuna, göğse, kollara, karına, ve bacaklara yayılır. Bu dönem 3-4 gün devam eder. Sonra ateş yavaş yavaş ya da birdenbire düşerek belirtiler kaybolur. Hastanın odası güneş görmeli ve çok temiz olmalıdır. Oda ısısı 18-20 derece arasında tutulmalı, günde en az iki kere havalandırılmalı ve hastanın üşütmemesi için azami dikkat gösterilmelidir. Ayrıca, hastanın ağız, burun ve beden temizliğine özen gösterilmelidir. Bunlara dikkat edilmediği takdirde hastalık, zatürree, bronkopnömoni, zatülcenp, ortakulak iltihabı veya ensafalit gibi tehlikeli hastalıklara neden olabilir. Kızamık geçirenler, bağışıklık kazanıp bir daha kızamık olmazlar. Ayrıca çocuklara 2 yaşında yaptırılacak kızamık aşısı da bağışıklık sağlar. Hastalığın kolayca geçmesi ve bir başka hastalığa neden olmaması için aşağıdaki reçeteler uygulanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Dut.
Hazırlanışı : Döküntüler başlamadan önce 250 gram dut yedirmek, döküntülerin çabuk çıkmasına yardımcı olur. Aynı uygulama karadut şurubu ile de yapılabilir.
Deri döküntüleri, hafif ateş ve hafif nezle ile ortaya çıkan Alman kızamığı da denilen bulaşıcı bir hastalıktır. Tıp dilinde, rubella denir. Daha ziyade çocuklarda görülür. Ancak, hamile kadınların da, gebeliğin ilk üç ayı içinde kızamıkçık olma ihtimali vardır. Bu durumda, ana rahmindeki cenin de etkilenir. Hastalık, havadaki zerreciklerle bulaşır. Kuluçka devresi, çoğunlukla 17 gündür. Hastanın vücudunda pembe, düz lekeler görülür. Bazen boynun arka tarafındaki bezler de şişer. Tedavi için kullanılacak özel bir ilaç yoktur. Hastalık genellikle 4 gün içinde geçer. Bu süre içinde hastanın odasını ayırmak ve sağlam kimselerle görüştürmek gerekir. Kesin istirahat da şarttır. Hastada görülen nezle ve ağrıları tedavi etmek amacıyla aşağıdaki reçeteler uygulanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Şeker.
Hazırlanışı : Ateşin üzerine 1 çorba kaşığı toz şeker konur. Yanarken çıkan duman teneffüs edilir.
(i. A.). 1. Dizi, sıra. 2. Usul, tertip, kaide, düzen: işi nizâma koymak, işlere nizâm vermek. 3. Kanun: Nizâma uyarak hareket etmek. 4. Muntazam asker: Nizâm askeri. 5. (eskiden) Ordunun birinci sınıfı, nîzâmiyye sınıfı: İki tabur nizâm ve üç tabur redif askeri vardı. 6. Bir işe nizâm ve düzen veren adam, vezir. Nizâm-ı Cedîd = ili. Selim devrinde (1789 1807) yapılan askerî, mâlî vs. ıslahat. Nizam vermek, nizama koymak = Tertip ve tanzim etmek, düzenlemek.