(f.). 1. İnce ince doğramak: Et kıymak; tütün kıymak. 2. Telef etmek: Canıma kıyma; bu güzel hayvana kıyabilir misin? 3.~Esirgememek, saçmak ve feda etmek, acımayarak vermek: On liraya kıyıp şu kitabı almalı; paraya kıyamıyor. 4. Acımamak, gadretmek: Felek bana kıydı; günahsız adama nasıl kıyabilirim? 5. Akdetmek, kararlaştırmak: Nikâh kıymak. Kıyamamak = Esirgemek, acıyıp feda edememek: Paraya kıyamadı.
to cut up finely. to mince. to part with. to let go of. to spare. to abandon. to give up. to kill. to murder. to act pitilessly towards. to perform. hack. to have the heart. stick.