Kuruluş amaç ve görevine uygun kitap, film, plak gibi her türlü düşünce ve sanat ürününü toplayan, düzenleyen ve genel olarak ilgilenen okurlara sunan kuruluş.
(f). akla getirmek, anlamına gelmek, demeye gelmek, göstermek, ifade etmek. connotation (i). bir şeyin sözlük anlamının yanı sıra akla getirdiği kavram, çağrışım. connotative (s). çağrışım meydana getiren.
i., f. İspanya'da eskiden uygulanan vidalı demir halka ile boğarak idam cezası; bu cezanın uygulanmasında kullanılan alet; soymak maksadıyle birinin boğazını sıkma; f. boğarak idam etmek; boğazını sıkarak soymak.
Horozun sabah erkenden, gün doğarken ötmesinin, insanları uyandırma arzusu ile bir ilgisi yoktur. Onlar kendileri için öterler.
Aslında horozlar gün boyu öterler ama gün ağarırken ötmeleri daha kuvvetli, daha canlıdır. Ortalık da iyice sessiz olunca çok uzaklardan bile duyulabilir. Horozların ötüş tempoları öğleden sonra saat 3’e doğru düşer. Horozların ötmeye başlamaları tam şafak vakti veya çok az öncedir.
Gerek doğan Güneş’in ışığının etkisini gerekse yine aynı zamanda ötmeye başlayan diğer kuşların seslerinin etkilerini ölçmek amacıyla horozlar ışık ve ses geçirmez bir bölmeye konulmuşlar ama yine aynı saatte ötmeye başladıkları görülmüştür. Buradan da sabah sabah ötmenin horozun biyolojik saatinde ayarlanmış olduğu anlaşılıyor.
Sabah Güneş doğarken ötmek sadece horozlara mahsus değildir. Kulağa en çok horozun sesinin gelmesi, onun sesinin diğerlerinden daha güçlü olmasındandır.
Kuşların büyük çoğunluğu da aynı saatlerde dallarda koro halinde ve kuvvetlice öterler. Gün boyu kuşlardan duyabileceğiniz en büyük ses hacmi bu saatlere rastlar.
Bu sabah ötüşünün nedeni kuşun kendi hakimiyeti altındaki alanı belirtmesidir. Horoz da her ne kadar uçamasa da bir kuş türü olduğundan onun da sabah ötüş nedeni aynidir. ‘Her horoz kendi çöplüğünde öter’ ifadesi bu bakımdan çok doğrudur. Öterek o gün boyu kendi alanı içinde olan kümesin ve tavukların yanına kimsenin özellikle diğer horozların yaklaşmamasını ikaz eder.
Gerek horozun gerekse diğer kuşların gün içinde ötmelerinin nedeni ise farklıdır. Bu ötüşler, yiyeceği, tehlikeyi haber veren, diğerlerinin gözden kaybolmamaları için ‘ben buradayım’ mesajını veren, zaman zaman da aşkını ifade eden iletişim ötüşleridir.
Kablosuz veri aktarım teknolojisidir. Infrared destekli iki cihaz arasında veri aktarımı gerçekleştirebilmek için iki cihazın birbirine belli mesafe ve açıda olması gerekir.
to create with a mortgage. to give in a mortgage. to hypothecate. to mortgage. to impignorate. to pledge. to encumber with a mortgage. to deliver with a mortgage.
i., f., müz. esas nota; temel düşünce, ilke, dayanak; f. temel düşünceleri söylemek. keynote address toplan- tıyı açış konuşması. keynoter i. toplantıyl açmak için konuşan spiker.
Bu kulaklıklar, sesi iletim istasyonundan kulaklıklara aktarmak için kablosuz kızılötesi sinyalini kullanırlar. Bir iletim istasyonu aynı sinyali birden fazla kullanıcıya aktarabilir.
İnsanın, doğada ve toplumda, ilk veya değişmez sebebi araştırmasına yol açan tarihsel şartların etkisiyle her şeye gücü yeten bir tek tanrı düşüncesine varması.
A building or group of buildings in which lodging is offered to the general public for compensation, and where entrance to rooms is made directly from the outside of the building Motel includes such terms as tourist cabins and tourist court And transient
A building or group of buildings on the same lot designed or used primarily for providing sleeping accommodations for automobile travelers and providing automobile parking conveniently located on the premises.
A building or group of buildings, whether detached or in connecting units, used as individual sleeping or dwelling units designed primarily for transient automobile facilities The term 'motel' shall include buildings designed as 'auto courts,' 'tourist co
Özellikle içine girer girmez geniş bir alanla karşılaştığınız ve diğer katlara buradan merdiven veya asansörle çıktığınız, banka, otel veya benzeri binalarda ana giriş kapılarının döner kapı tipi olduğunu görmüş, belki de dört kanatlı olan bu kapıların bir gözüne acele ile iki kişi birden girmeye çalışıp zorluk yaşamışsınızdır. Döner kapıların tek amacı enerji tasarrufudur.
Bu tip büyük binaların içerleri devamlı olarak ısıtılır ve ısınan hava sürekli yukarı doğru yükselir. Dışarıdaki soğuk hava kapının önünde onun yerini alabilmek için kapıyı açmanızı beklemektedir. Bina dışına açılan normal bir kapıyı açtığınızda dışarıdaki soğuk hava sert bir rüzgar şeklinde içeriye hücum eder.
Bu arada içerde yükselmekte olan sıcak havanın az miktarda da olsa giren soğuk hava ile yer değiştirip açılan kapıdan dışarı kaçması mümkündür. Bu sırada binanın iç ısısı düşer, kazanlar veya klimalar daha sık devreye girer ve tekrar normal ısıya ulaşabilmek için belirli bir enerji (motorin, elektrik, vb.) harcanır. Özellikle çok kişinin sık sık girip çıktığı binalarda döner kapılar bu ısı kaybını en aza indirir. Döner dört kanattan ikisinin arasına girerken, kapılar dönüp önünüzdeki kanat sizin içeri girmeniz için yeterli aralığı sağladığında, arkanızdaki kanat soğuk havanın girişine mani olacak şekilde girişi kapamış durumdadır. Aynı şekilde karşı taraftaki diğer iki kapı da sıcak havanın dışarı çıkmasına mani olur ve içerinin ısısı korunmuş olur.
Özellikle içine girer girmez geniş bir alanla karşılaştığınız ve diğer katlara buradan merdiven veya asansörle çıktığınız, banka, otel veya benzeri binalarda ana giriş kapılarının döner kapı tipi olduğunu görmüş, belki de dört kanatlı olan bu kapıların bir gözüne acele ile iki kişi birden girmeye çalışıp zorluk yaşamışsınızdır. Döner kapıların tek amacı enerji tasarrufudur.
Bu tip büyük binaların içerleri devamlı olarak ısıtılır ve ısınan hava sürekli yukarı doğru yükselir. Dışarıdaki soğuk hava kapının önünde onun yerini alabilmek için kapıyı açmanızı beklemektedir. Bina dışına açılan normal bir kapıyı açtığınızda dışarıdaki soğuk hava sert bir rüzgar şeklinde içeriye hücum eder.
Bu arada içerde yükselmekte olan sıcak havanın az miktarda da olsa giren soğuk hava ile yer değiştirip açılan kapıdan dışarı kaçması mümkündür. Bu sırada binanın iç ısısı düşer, kazanlar veya klimalar daha sık devreye girer ve tekrar normal ısıya ulaşabilmek için belirli bir enerji (motorin, elektrik, vb.) harcanır. Özellikle çok kişinin sık sık girip çıktığı binalarda döner kapılar bu ısı kaybını en aza indirir. Döner dört kanattan ikisinin arasına girerken, kapılar dönüp önünüzdeki kanat sizin içeri girmeniz için yeterli aralığı sağladığında, arkanızdaki kanat soğuk havanın girişine mani olacak şekilde girişi kapamış durumdadır. Aynı şekilde karşı taraftaki diğer iki kapı da sıcak havanın dışarı çıkmasına mani olur ve içerinin ısısı korunmuş olur.
(f.) dikkat etmek, önem vermek; not etmek, işaret etmek; notasını yazmak. note down deftere not etmek. noted (s.) ünlü, şöhretli, meşhur; dikkate alınmış.
(i. Fr.). Bazı hukukî muamelelere muteberlik, kuvvet kazandırmak için bunları hazırlamakla ve hazırlanmışları tescil etmekle görevli resmî memur, Osm. mukavelât muharriri, kâtib-i adi.
(i.). 1. Uzakta, uzakça, uzağa işaret içindir; yakına işaret için olan «beri» zıddı: Ötede otur, öteye git. 2. Daha uzak, daha ileri olan yer: Oraya kadar bilirim, ötesine karışmam. 3. Bir şeyin arkasında bulunan, Ar. mâverâ: Denizin ötesine geçmek, çayın ötesinden gelmek. Uzak zamana işaret içindir, eski ve uzak zaman: Öteden, öteden beri = Eskiden, eskiden beri, Ar. mine’l-kadîm. 4. Diğer, uzakça bulunan. Öte gün = Uzakça bulunan, pek yakın olmayan bir gün, birkaç gün önce. 5. Öbür taraftaki: Nehrin öte yakası, öte taraf. Öteberi = Şu bu, çeşitli şeyler: Öteberi almaya gidiyordum. Ötede beride = Şurada burada, çeşitli yerlerde. Ötesinde berisinde = Çeşitli yerlerinde. Ötesine varmak = Pek ileri varmak, haddi geçmek. Ötesini beri etmek = Düzeltmek.
(i.). 1, Daha uzakça’ bulunan, diğer birine nisbetle uzak olan, uzağa işaret için olup, yakına mahsus olan «beriki» zıddıdır: Berikini bilirim, lâkin öteki kim? 2. Diğer, başka, öbür: Öteki iş nasıl oldu? Öteki eve nakledeceğiz. Öteki beriki = Olur olmaz kimseler: Öteki beriki gelir.
s. kuvvetli, güçlü, kudretli; etkili, tesirli, nüfuzlu; yetkili, salâhiyetli; cinsi iktidarı olan (erkek). potently z. etkileyici surette; kuvvetle, tesirli olarak.
s., i. kuvvetli olan; muhtemel; fiz. gizil, potansiyel; i. mümkün olan şey, imkân, ihtimal; güç, iktidar; gram. yeterlik fiili; elek. potansiyel, gerilim. potential energy gizilgüç, potansiyel enerji. potential mood gram. yeterlik kipi. reach its high
s. çok güçlü, nüfuzlu; biyol. dölüne daha fazla özellikler geçirme yeteneği olanç prepotency i. nüfuzluluk; biyol. dölüne kendi özelliğini geçirme yeteneği.
f. korumak, muhafaza etmek, saklamak, himaye etmek; ikt. yabancı mallara yüksek gümrük koymak suretiyle yerli malları korumak. protecting s. koruyan, himaye eden.
i. koruma, muhafaza, himaye; sığınacak yer, korunacak yer, barınak; serbest seyahat vesikası; ikt. ithalat üzerine gümrük koyarak yerli malları koruma; A.B.D., (argo) rüşvetle elde edilen güvenlik. protectionism i. yüksek gümrük koymak suretiyle yerli
In chemical analysis, the total nitrogenous material in vegetable or animal substances, obtained by multiplying the total nitrogen found by a factor, usually 6.25, assuming most proteids to contain approximately 16 per cent of nitrogen. any of a large gro
A large molecule composed of one or more chains of amino acids in a specific order; the order is determined by the base sequence of nucleotide in the gene coding for the protein Proteins are required for the structure, function, and regulation of the body
A large biomolecule composed of one or more chains of amino acids in a specific order Proteins are required for the structure, function, and regulation of cells, tissues, and organs.
A large, complex molecule composed of amino acids The sequence of the amino acids, and thus the function of the protein, is determined by the sequence of the base pairs in the gene that encodes it Proteins are essential to the structure, function, and reg
A large molecule composed of one or more chains of amino acids in a specific order; the order is determined by the base sequence of nuceotides in the gene coding for the protein Proteins are required for the structure, function, and regulation of the body
A large molecule composed of one or more chains of amino acids in a specific order; the order is determined by the base sequence of nucleotides in the gene coding for the protein Proteins are required for the structure, function, and regulation of the bod
A complex biological molecule composed of a chain of units called amino acids Proteins have many different functions: structure; movement ; catalysis ; transport ; regulation of cellular processes ; and response to the stimuli The information for making p
A polymer of amino acids linked via peptide bonds and which may be composed of two or more chains The uniqueness of individual proteins depends on the length and order of amino acids within the proteins.
Any of the group of large molecules that are composed of a linear sequence of amino acids Proteins account for more than 50 percent of the dry weight of most cells, and are involved in most cell processes Examples of proteins include enzymes, collagen in
An important kind of molecule in the human body, consisting of a sequence of amino acids The shape of a protein depends on the number and sequence of amino acids that make it.
A large molecule composed of one or more chains of amino acids in a specific order; the order is determined by the base sequence of nucleotides in the gene that codes for the protein Proteins are required for the structure, function, and regulation of the
A molecule composed of many amino acids There are many types of protein with a range of functions Proteins are important as enzymes Egg white is almost pure protein.
Macromolecules consisting of long sequences of amino acids Protein is three-fourths of the dry weight of most cell matter and is involved in structures, hormones, enzymes, muscle contraction, immunologic response, and essential life functions.
One of the three main classes of food Proteins are made of amino acids, which are called the building blocks of the cells The cells need proteins to grow and to mend themselves Protein is found in many foods such as meat, fish, poultry, and eggs See also:
Proteins are essential molecules in the body made up of many amino acids strung together DNA encodes the proteins and the cells can then turn the DNA into RNA and ultimately into proteins Clotting factors are one of many types of proteins.
A macromolecule formed from a sequence of amino acids synthesized according to the genetic information coded by RNA Proteins are the fundamental functional and structural constituents of cells.
Any of a group of complex organic macromolecules that contains carbon, hydrogen, oxygen, nitrogen, and usually sulfur, and composed of one or more chains of amino acids, and include many substances, such as enzymes, hormones, and antibodies, that are nece
A molecule made up of a number of amino acids arranged in a specific order determined by the genetic code Proteins are essential for all life processes 2 Return to top.
Proteins are large molecules required for the structure, function, and regulation of the body's cells, tissues, and organs Each protein has unique functions Proteins are essential components of muscles, skin, bones and the body as a whole Protein is also
A compound formed from a chain of amino acids Proteins are present in all living things, and are used for enzymes, hormones and other essential molecules.
What it's good for: Keeps the body running, made from different combinations of amino acids Where you get it: Meat, eggs, dairy products, beans, whole grains, and vegetables RDA: Between 46 and 63 g for adults. any of a large group of nitrogenous organic
i. protesto; itiraz, itiraz beyannamesi; den. sig. bir kazadan sonra gemi limana gelince bu kazadan hiç kimsenin mesul olmadığına dair kaptan tarafından verilen resmi takrir, prova di fortuna; bir vergiyi istemeyerek ödediğine dair mükellefin itirazı.
(i. İ. proteste). 1. (hukuk) Bir kimsenin, menfaati aleyhinde verilen kararı tanımadığını resmen beyan etmesi. 2. Böyle bir karara karşı verilen resmî beyanname: Protestosunu verdi. 3. Zamanında ödenmeyen bir poliçe veya senedin ödenmesi için alacaklının gönderdiği ihtarname.
1. Eksik bir organın yerini tutmak, bir organın sakatlığını örtmek amacıyla yapılan (organ veya parça). 2. Aslında kelimede bulunmayan bir ünlü veya ünsüzün ön seste belirmesi.
, -nical s. fişeklere veya fişekçiliğe ait. pyrotechnics i. fişekçilik; fişek eğlenceleri; ortalığı birbirine katan hareket. pyrotechnist i. eğlence fişekleri yapan usta. py'rotechny i. mihaniki işlerde ateş kullanma sanatı; fişek yapma sanatı.
f., i. aktarmak, aktarma yolu ile söylemek, birinin sözünü tekrarlamak; tic. (fiyat) söylemek; piyasa fiyatını söylelemek; matb. tırnak içine almak; i., k.dili aktarılmış söz; tırnak işareti.
A rude picture, as of a bird, beast, or the like, used by the North American Indians as a symbolic designation, as of a family or a clan. emblem consisting of an object such as an animal or plant; serves as the symbol of a family or clan a clan identified
An animal symbol or spirit that guides one throughout life. in Australia, used to refer to the connection between people, ancestral beings and the landscape and includes the fauna and flora associated with it.
An object, such as an animal or plant, that serves as the emblem for a lineage or clan The totem often serves as a symbolic representation of a guardian spirit or an ancestor. a clan identified by their kinship to a common totemic object. emblem consistin
i., f. rey, oy; oy hakkı; oyu belirten vasıta; oy toplama suretiyle ifade olunan şey; alınan oyların toplamı; f. oy vermek; oyla seçmek; oy verir gibi ifade etmek. vote down yenilgiye uğratmak. vote in kazanmasına sebep olmak. vot'er i. seçmen, oy ve