(i. F.). 1. Kasıt, niyet: Aheng-i sefer. 2. Düzen, sesler arasında uygunluk, makam. 3. Çalgı takımının icra ettiği eser. 4. Çalgı ile eğlence, tarab. 5. Sesler, renkler vesaire arasında uygunluk. 6. Turan dillerinde kelimeleri terkip eden heceler arasında uygunluk. (Fr. Harmonie). Ahenk etmek = Eğlenmek. Çalgıya Ahenk vermek = Düzen vermek.
(i. F. «bâdâm» dan. Asıl Türkistan’da badem yetişmediğinden ve Ahenge de uymadığından, Türkçe asıllı addolunamaz). İçi ve pek taze iken kabuğu dahi yenen ve yağı çıkarılan maruf meyve ki, başlıca üç çeşit olup kolay kırılanına diş yahut sakız, sertine taş bademi ve acıca olup kurabiyesi ve sabunu yapılan cinsine de acıbadem denir. Badem gibi uzunlamasına: Badem göz, tırnak. Bademağacı = Bu meyveyi veren ağaç ki mutedil iklimlerin ağaçlarındandır. Badem ezmesi = Ezilmiş bademli şekerleme. Bademiçi = Bu meyvenin içi. Badem parmak = Başparmak. Badem helvası = Bademle yapılmış helva. Badem sübyesi — Soyulup ezilmiş bademin suyu ki süt gibi olup şerbet yerine içilir. Badem kürk Badem = Tilki paçası. Bademyağı = Bademden çıkarılan yağ.
(i. F. «besten» fiilinden imef.). Bağlanmış, bağlı, Ar. me”rbut: Dil-beste = Gönül bağlamış. Bir şarkı veya manzum tiyatro oyununun makam ve ahengi. Mukabili: Güfte.
(i.) tatlı ses; (dilb.) ses ahengi. euphon'ic (s.) kulağa hoş gelen, telaffuzu hoş, ahenkli ses veren. eupho'nious (s.) sesi ahenkli, sesi kulağa hoş gelen. eupho'niously (z.) ahenkli bir sesle. eu'phonize (f.) sesi tatlılaştırmak.