(i. A. «safvet, safi» dan İf.) (mü. slfiyye) (aslında slf İle aynı mlnldadır). 1. Hâlis, temiz: Bu su pek şifidir. 2. Bir şeyle karışmış olmayan, pürüzü giderilmiş, sırf: Slfi yağ, slft süt. 3. Masraflar çıktıktan sonra kalan kir: Vlridlt-ı slfiyye. (denizcilik) Slft tonaj = Teknenin yük ve yolcu alan kısmının ağırlığı.
(MÜSAFİR) (i. A. «sefer» den if.) (c. müsâfirîn). 1. Sefer ve seyahat eden, yolcu, gezgin, seyyah: Denizlerdeki Müslüman misafirler için dua etmek (Arapça’da asıl olan bu mânâ ile dilimizde az kullanılmış, değişik mânâlar almıştır). 2. Konuk: Anadolu köylerinin misafir kabûlüne mahsus odaları vardır; misafir kabûl eder misiniz? 3. Ziyaret için veya konuşmak için birinin evine giden, ev halkından olmayıp dışardan geçici olarak gelen: Odada bir misafirim var; ben misafir değilim ev halkındanım; misafir yatağı. 4. Göze Arız olan leke: Gözönünde misafir çıktı. Misafir olmak = Konmak, Osm. mihmân olmak: Uç gün bize misafir oldu.
(i.). I. Konukluk, mihmanlık, başkasının evine konan yolcu ve yabancının hâli: Misafirlik bir gece, iki gece olur. 2. Ziyarete gidiş, ziyaret, gezme: Misafirliğe gittiler; gece misafirliğini hiç sevmem.
(mürrisafi): Burseraceae familyasından; çeşitli balsam ağaçlarından elde edilen reçine sakızıdır. Güzel kokusu vardır. İlkçağlardan beri kullanılır. Kokusu kuvvetli, tadı acıdır. Kullanıldığı yerler: Spazmları giderir. Uyarıcıdır. Aybaşı tutukluğunu giderir.