Teselli-pezir ne demek?

teselli-pezir

Türkçe Sözlük

(i. F„ Ar. tesellî, Fars. pezîreften = kabûl etmek). Teselli kabûl eden, teselli edilebilen.

Türkçe Sözlük by NedirSor

deva-na-pezir

Türkçe Sözlük

(i.). İlâcı olmayan.

Türkçe Sözlük by NedirSor

dil-pezir

Türkçe Sözlük

(i. F. dil = gönül, pezîreften = kabûl etmek). Gönlün kabûl edeceği, gönlün beğendiği.

Türkçe Sözlük by NedirSor

faysal-pezir

Türkçe Sözlük

(i. F. A. faysal = çözme, karar, F. pezîriften = kabul etmek). Hal ve fasi kabûl eden, neticelenen.

Türkçe Sözlük by NedirSor

fena-pezir

Türkçe Sözlük

(i. F. A. fenâ = zeval, F. pezireften = kabul etmek). Zeval bulan ebedî olmayan.

Türkçe Sözlük by NedirSor

fenapezir

Osmanlıca - Türkçe Sözlük

(A.-F.) [فناپذیر] yok olucu, fani.

Osmanlıca - Türkçe Sözlük by NedirSor

halel-pezir

Türkçe Sözlük

(i. F., Ar. halel, Fars. pezîriften = kabûl etmek). Eksik, fesat kabûl eden, nâkıs, bozuk: Bunca senelik hukuk, halel-pezîr oldu.

Türkçe Sözlük by NedirSor

hitam-pezir

Türkçe Sözlük

(i. F., Ar. hitâm = bitme, Fars. pezîriften = kabûl etmek). Biten, hitâm bulan: O iş de bugün hitâmpezîr oldu (dilimizde kullanılmıyan asıl mânâsı: bitebilir, bitmesi mümkün olan).

Türkçe Sözlük by NedirSor

husül-pezir

Türkçe Sözlük

(i. F„ Ar. husûl = peydâ olma. F. pezîreften = kabûl etme). 1. Kabil-i husûl = Husûlü mümkün, hâsıl olabilir. 2. Husûl bulmuş, hâsıl olmuş: Husûl-pezîr oldu = Gerçekleşti, hâsıl oldu.

Türkçe Sözlük by NedirSor

ilac-na-pezir

Türkçe Sözlük

(I. A. F.). İlâç kabûl etmez, çaresi olmayan, devâsız.

Türkçe Sözlük by NedirSor

ilac-pezir

Türkçe Sözlük

(i. F., Ar. ilâe, Fars. pezîreften = kabûl etmek). 1. Devâ kabO! eden, tedavi edilebilen, Osm. kabll-i tedâvî. 2. Çaresi bulunabilen.

Türkçe Sözlük by NedirSor

ilacnapezir

Osmanlıca - Türkçe Sözlük

(A.-F.) [علاج ناپذیر] tedavi edilmez.

Osmanlıca - Türkçe Sözlük by NedirSor

iltiyam-pezir

Türkçe Sözlük

(i. F.). Kapanabilir, onulması mümkün yara (yanlış ve zevksiz bir terkiptir).

Türkçe Sözlük by NedirSor

inhilal-pezir

Türkçe Sözlük

(i. A. F.). İnhilâl kabûl eden, inhilâii mümkün olan.

Türkçe Sözlük by NedirSor

ıslah-pezir

Türkçe Sözlük

(i. F„ Ar. ıslâh = düzeltme, Fars. pezîriften = kabûl eden). Düzeltme ve tamir kabOl eden, ıslâha kabiliyeti olan, ıslâh edilebilir: Bu hâl ıslâh-pezir değildir (kabil-i ıslâh deha çok kullanılmıştır), bk. Islâh-pezîr.

Türkçe Sözlük by NedirSor

ıslahpezir

Osmanlıca - Türkçe Sözlük

(A.-F.) [اصلاح پذیر] ıslah edilebilir, iyileştirilebilir.

Osmanlıca - Türkçe Sözlük by NedirSor

müteselli

Türkçe Sözlük

(i. A. «sulvân» dan if.) (mü. müteselliyye). Teselli bulan, bir ziyan ve acıya karşı bir fayda ve sevinç görüp acıyı unutur gibi olan.

Türkçe Sözlük by NedirSor

mütesellim

Türkçe Sözlük

(i. A. «selm» den if.). 1. Teslim olunan şeyi alıp kabûl eden. 2. Vergi memuru.

Türkçe Sözlük by NedirSor

müteselli

Osmanlıca - Türkçe Sözlük

(A.) [متسلی] teselli bulan, avunan.

Osmanlıca - Türkçe Sözlük by NedirSor

müteselli olmak

Osmanlıca - Türkçe Sözlük

teselli bulmak, avunmak.

Osmanlıca - Türkçe Sözlük by NedirSor

neticepezir olmak

Osmanlıca - Türkçe Sözlük

sonuçlanmak.

Osmanlıca - Türkçe Sözlük by NedirSor

pezır

Türkçe Sözlük

(i. F. «pezîreften» fiilinden imas. olup birleşik kelime teşkiline girer). 1. Kabûl eden, alan, bulan. 2. Kabûl edebilir, Ar. müstaid. Islah-pezîr = Islahı mümkün.

Türkçe Sözlük by NedirSor

pezıra

Türkçe Sözlük

(i. F.). Kabûl eden, kaabil. Pezîrây-i hitâm olmak Son bulmak.

Türkçe Sözlük by NedirSor

şifa-pezir

Türkçe Sözlük

(i. F., Ar. şifâ = iyileşme, Fars. pezîreften = kabûl etmek). İyilik kabûl eder, iyileşebilir, geçebilir, tedavisi kabil, zıddı: şlfâ-ni-pezîr: Osm. gayr-i kaabili şifa.

Türkçe Sözlük by NedirSor

şifanapezir

Osmanlıca - Türkçe Sözlük

(A.-F.) [شفاناپذیر] iyileşmez, onulmaz, şifa bulmaz.

Osmanlıca - Türkçe Sözlük by NedirSor

süret-pezir

Türkçe Sözlük

(i. F.) (A. sûret = şekil, F. pezîreften = kabul etmek). Şekil ve sûret alan, hâsıl olan.

Türkçe Sözlük by NedirSor

teselli

Türkçe Sözlük

(i. A.) (e. teselliyât). Bir acıyı kısmen unutturacak iyilik veya nasihat, avutma.