(f.). 1. Yaş yerde durmaktan lifleri bozulup tutmaz olmak ve yu muşayıp kokmak. Osm. tefessüh etmek: Bu meyveler çürüdü, bu direkler çürümüş. 2 Berelenmek, morarmak, zedelenmek: Vücu du yer yer çürümüş. 3. Müdafaaya c memek, işe yaramaz hale gelmek: Bizim dâvâmız çürüdü. 4. Sıkıntılı bir yerde çok durmaktan bitmek ve harap olmak: Hapishanede çürüdü. 5. itibardan düşmek. 6 Tahsil ve geri alınması imkânsız olmak batmak: O adama verdiğimiz para çürüdü
(f.). 1. Ayakları kullanarak hareket etmek, adım adım ilerlemek: Bu at iyi yürür, günde bir, iki saat yürümek sıhhate faydalıdır. 2. Harekete muktedir olmak, adım atma kuvvetine sahip olmak: Bu çocuk yürüyor mu? Bazı çocuklar geç yürürler. 3. Yayan gitmek: Siz binin, biz yürüyeceğiz. 4. Yol almak, süratle gitmek: Biraz yürüyelim. 5. Hareket etmek, işlemek, Osm. cevelân etmek: Ağaçlara su, damarlara kan yürümek. 6. İlerlemek, ileri gitmek, terakki etmek: İş yürüyor, dersler yürümüyor. 7. Şiddetle hücum etmek, akın etmek: Türk ordusu düşman üzerine yürüdü. 8. Azarlamak, çıkışmak. 9. (argo) Ölmek, vefat etmek: O da yürümüş. Alıp yürümek = Mesleğinde hızla ilerlemek. Üzerine yürümek = Tehdit etmek. Yol yürümek = Yol almak.