(f.).
1.Vermek, teslim etmek, Osm. İtâ etmek: Paketi bana verin, parayı kime verdiniz?
2.Hediye ve ihsan etmek, bağışlamak: Fakirlere verir, o kimseye bir şey vermez.
3.Ödemek, Osm. tediye etmek: Aldığınız eşyanın parasını verdiniz mi?
4.Çıkarmak, neşretmek: Islanınca fena bir koku veriyor.
5.Hâsıl etmek, meydana getirmek; verimi olmak: Bu tarla senede ne veriyor? Bankaya yatırılan para ne kadar faiz verir?
6.Yormak, tefsîr etmek: Bu sözünü neye veriyorsunuz? Bana olan dargınlığına veriyorum. Yardımcı fiil olarak, sür’at bildirir: Alıvermek, gidivermek, yazıvermek ki, hemen alıp geçmek vesaire demektir. Ateşe vermek = Yakmak. Ara vermek = Fasıla vermek, kesmek. Ara vermeksizin = Fasılasız. Arka vermek = Dayanmak. Arka arkaya vermek = Birbirine dayanmak, yardımlaşmak. Elvermek = Yetmek. Ele vermek — Haber verip teslim etmek, sırrını meydana çıkarmak. Aman vermek =
1.Affetmek.
2.Zaman vermek, müsaade etmek. Uste vermek =
1.Değiştirilen bir şey için fazla bir şey vermek.
2.Fayda beklerken zarar görmek: Paramı almadıktan başka kaybettiğim şemsiyeyi de üste vermiş olduk. Baş vermek =
1.Canını feda etmek, baş koymak.
2.Başaklanmak, baş bağlamak. Başbaşa vermek = Konuşmak. Bereket versin = Allah bolluk versin. Bereket versin ki = İyi ki, Allah’a şükrolsun ki. Bel vermek = Eğilmek, öne doğru kanburlaşmak, beli çıkmak: Bu duvar bel vermiş. Boy vermek = Uzamak. Boyun vermek = İtaat, baş eğme. Pay vermek, payını vermek = Paylamak, çıkışmak, sövmek. Pey vermek = Satın aldığını temin için bir şeyin kıymetinden bir miktarını önceden vermek. Teminat vermek = Sağlamlaştırmak İçin bir karşılık göstermek. Can vermek =
1.Ölmek.
2.Pek fazla istemek. Hak vermek = Haklı bulmak. Renk vermek = Belli etmek. Zahmet vermek = Yormak. Senet vermek = Taahhüt etmek. Söz vermek = VAd ve taahhüt etmek. Falan şey süsünü vermek = Ona benzetmek, onun gibi tanıtmak: Adam kendine tüccar süsü verdi. Şan vermek = Şöhret kazanmak. Kaçamak vermek =
1.Firar etmek.
2.Vazifesi başına gitmemek. Kulak vermek = Dinlemek. Mânâ vermek = Tevil etmek, başka bir maksada yormak: Benim sözüme, buraya gelişime mânâ vermiş.