(f.). 1. Tatbik etmek, uygun getirmek: Ceketi vücuda uydurmalı. 2. Düzeltmek, tesviye etmek, yoluna koymak: İşleri uydurup sonra rahat etmeli. 3. Düzmek: Kendiliğinden birtakım haberler uydurmuş. 4. İyi tesir bırakmıyacak şekilde elde etmek: Bu kitabı nereden uydurdunuz? Ayak uydurmak = Peşinden gitmek, birine ve bir şeye uymak. Anahtar uydurmak = Asıl anahtardan başka bir anahtarla kilidi açmak.