(i. «uymak» tan). 1. Uyar, muvafık, mutabık, tâbî: Efendisine uygun uşak. 2. Münâsip, lâyık: Pek uygun bir iştir. 3. Ucuz, ehven: Uygun bir fiyatla almalı.
Kompakt tasarımın yanı sıra özel montaj çerçevesi, hoparlörlerin, ekstra delik açılmasına gerek olmaksızın bir çok popüler araba markasının mevcut hoparlör yerlerine doğrudan takılabilmesine olanak tanımaktadır.
(i.). 1. Uymaz: Bana uygunsuz geliyor. 2, LAyık ve münasip olmayan: Uygunsuz bir iştir. 3. Kötü harekette bulunan, terbiyesiz: Uygunsuz bir adam. 4. Yoldan çıkmış: Uygunsuz kadın.