(i.), good will iyi niyet, hüsnüniyet, hayırhahlık; neşe; (ikt.) bir ticaret yerinin itibar ve müşteri ilişkileri gibi manevi değerleri. good-will ambassador iyi niyet elçisi.
f. (would, (eski) wilt; wouldest, wouldst) gelecek zaman: -ecek. (istek), (kararlılık): I will win this game Bu oyunu kazanacağım (yetenek): This flower will grow even in sand Bu çiçek kumda bile yetişir. (alışkı): They would always visit him on Sund
i. meram, maksat; murat, arzu dilek, istek, niyet; irade; vasiyet, vasiyetname. will power irade. against one's will isteğine karşı. at will istediği vakit, canı istediği gibi. ill will kin, garez, husumet; kötü niyet. make ones will vasiyetnamesini
i. söğüt, bot. Salix; söğüt odunu veya kerestesi; soğut ağacından yapılmış kriket veya beysbol sopası. willow pattern aslında beyaz Çin porselen tabaklarında kullanılan ve içinde söğüt ağacı bulunan mavi renkte bahçeli köşk resmi. osier willow, bask
i., f. tutam, bir tutam şey; bağlam, deste, ufak demet; hüzme; ufak süpürge; bataklık yakamozu; f. süpürmek; buruşturmak. wisp'y s çok ince, çok hafif, çok zayıf; bir tutam.