4.Vakit bulmak, yapabilmek: Bu kadar işe yetişemem.
5.Hazır olmak, bir vakte kadar yapabilmek: Bu iş akşama yetişmez.
6.Vücuda gelmek, hâsıl olmak: Bu memlekette çok meyve, zahire, at, koyun yetişiyor.Terbiye olup meydana gelmek.Kifâyet etmek, kâfi olmak, yetmek: Bu yemek hepimize yetişmez.Sonradan gidip veya bir işe başlayıp ev-, vel gitmiş veya başlamış olanlara katılmak: Arkadan bize yetişti, siz yazıya başlayın, ben size yetişirim.(meyve) Olmak, kemale ermek: Üzümler daha yetişmedi.
catch. catch up. catch up on. run smb. close. come up with. draw up. equal. grow. hand up. keep up with. overtake. pull up. pull up to. pull up with. reach.